KÜÇÜK bir rahatsızlık nedeniyle iki gün MESA Hastanesi’nde konuk edildim.
Başhekim Dr. Necati Çanakçı ile doktorlarım Ayhan Kuzu, Mustafa Arsan, Semra Doğan; Hemşireler Direktörü Fatoş Gürbüz, bölüm hemşiresi Hüsne Gümüş ile hastanenin iletişim sorumlusu Sidar İvegen çok güzel bir ev sahipliği yaptılar.
Hemşireliğin ne kadar kutsal bir görev olduğunu bir kez daha anımsatan, yüzünde gülümsemesi hiç eksilmeyen Semra Çimendağ’ı ayrıca anmalıyım.
Rastlantının böylesi denecek şekilde odamı, köşe komşum Fatih Çekirge’ye bırakarak, kendisini Semra Hemşire’ye emanet ederek hastaneden ayrıldım.
YÜZBAŞI
MEHMET HİLMİ
Hastanede kitap karıştırmak için de zaman oluyor.
Benim Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet’in kuruluş yılları arasındaki tarihe karşı özel bir merakım var.
Bu ilgimde alt düzey subayların, sıradan insanların anılarını okumayı özellikle yeğlerim.
Onlarda hiçbir tarih kitabında bulamadığım olayları öğrenirim.
Hastanede, "Cepheden Cepheye Bir Ömür -Yüzbaşı Mehmet Hilmi (Sanlıtop)" kitabını okudum.
Kitabı yeğeni Gazanfer Sanlıtop kaleme almış.
Yüzbaşı Mehmet Hilmi Çanakkale Savaşı’nda Dardanos Tabyası’nı korumakla görevlendirilmiş.
Burası, son olarak 18 Mart töreninde Başbakan Erdoğan’ın iman gücüne atıfla, "Bu da laikliğe aykırı değildir" diye yeniden andığı Seyit Onbaşı’nın görev yaptığı tabya.
İKİNCİ GÜN
BAŞARISIZ
Özel bir araştırma yapmadım; ama hep merak ederdim; acaba Seyit Onbaşı’nın o fotoğrafı nasıl çekildi; o an o fotoğrafçı orada ne arıyordu?
Belki bilenler çoktur; ama bilmeyenlerin ilgisini çeker diye Yüzbaşı Mehmet Hilmi’nin anlatımı ile o meşhur fotoğrafın öyküsü şöyle:
"Batarya çok şiddetli bir atış halindeydi. Mermi taşıyan arabalar yetersiz kalıyordu. İşte tam bu sırada Havranlı kahraman er Seyid, savaşın heyecanı ile öyle bir manevi güce ulaşmıştı ki normal zamanda yerinden kıpırdatması bile mümkün olmayan 276 kg ağırlığındaki mermileri, rahatlıkla kaldırıp sırtında taşıyarak toplara kadar çıkarmayı başarmıştı.
Ertesi gün bataryada yaşananlar da hayli ilginçti. Askere ve millete moral kazandırmak amacıyla fotoğraf çektirmek için gelen ekip, garip bir durumla karşılaşmıştı. Koca Seyid, kamera karşısında poz verirken aynı başarıyı göstermemişti. Çünkü bir gün önce ona insanüstü gücü veren şey savaş sırasında ulaştığı yüksek moral ve motivasyondu. O anda ise heyecanı yatışmış, normal bir insan olmuştu. Tahtadan bir maket yaparak sırtına yerleştirdiler ve fotoğrafını çekerek o güzel sahneyi kalıcı hale getirdiler."