İKİ yıl önce, İbrahim Selçuk’un yine ana sanık olduğu "Beyaz Enerji operasyonunu" defalarca yazdım, o nedenle bazı AKP’lilerin sitemlerini aldım, davalarıyla uğraştım; Selçuk da her fırsatta tehdit kokan sözler sarf etti.
İbrahim Selçuk bu kez "Mavi Hat operasyonu" ile yine karşımızda.Benim için hiç sürpriz değil; ama saygın, Türkiye’nin büyükleri arasında olan bazı işadamlarının, sonuçta ihaleden çekilseler de, kim olduğunu bildikleri Selçuk’la temasa geçmelerini anlamak mümkün değil.Buna karşın işin içinde bu kez siyasilerin olmaması çok sevindirici.ŞAHİN KAHRAMANCA SAVUNMUŞTUOysa Beyaz Enerji operasyonunda AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin iddianameye girmiş, Ağrı Milletvekili Cemal Kaya da mahkum olmuştu. Başta Şahin, pek çok AKP’li siyasetçi Selçuk’un bürosunda okey partilerine, yemekli toplantılara katılmış, fıtık iyileştirme masajı yaptırmıştı.Sevincimin bir nedeni de şu:Şahin, o davada tutuklu olduğu günlerde dahi bana Selçuk’u "kahramanca" savunup, "Benim iyi arkadaşım, niye bağımı keseyim ki" demişti. Bu sözlerin sahibi Şahin, bana karşı ise konuyu gündeme getirme "kusurum"(!) nedeniyle o günden beri "tavırlı".Alışığız böylesi tavırlara; ama demek ki Şahin de Selçuk konusunda yeni bir kanaate varmış ki bu kez baş ağrısı çekmiyor. İşin bürokrat tarafına eğildiğimizde ise tam bir acı tablo.Neredeyse tamamını, 5 yılın Enerji Bakanı Hilmi Güler’in göreve getirdiği bürokratlar, Mavi Hat operasyonunda da harikalar(!) yaratıyor.İŞARET ALINSAYDIBiri müsteşar yardımcısı, üçü genel müdür vekili, birçok bürokratı şu anda cezaevinde olan Güler’in, "Ne yapayım, kaliteli adam bulamıyorum" dediğini duyar gibiyim; ama işaretler alınsaydı böyle olmazdı, diyorum.Anımsatayım; Mavi Hat’ın önemli sanığı cezaevindeki BOTAŞ eski Genel Müdürü Vekili Ali Riza Çiftçi, komiser yardımcılığından, önce Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın Özel Kalem Müdürlüğüne sonra da BOTAŞ Genel Müdür vekilliğine getirildi.O günlerde Çiftçi’nin The Ritz Carlton Oteli harcamalarını yazdım.Bakan Güler, bana Çiftçi’yi savunan bir yazı ile yanıt verdi.Oysa, vekil olur olmaz kahvaltılarını yatağına getirten; odadaki tüm çerezi, çikolatayı tüketen; nazar boncuğunu alıp götüren; masaj hizmeti alan ve bütün bu giderlerini BOTAŞ’a fatura ettiren bir bürokrat, daha ilk günden yeterli işareti vermiş değil miydi?Çünkü araştırılsaydı, harcama niteliği zaafların işareti de olabilirdi.Enerji Bakanlığı’nda Selçuk’un kim olduğunu bilmeyen tek bürokrat olamaz.Buna rağmen, Selçuk’la temas kuran, onunla beraber davranıp diğer arkadaşlarını şantaj ve tehditle korkutan bürokratları hálá varsa Güler’in, konuya artık çok daha farklı ve ciddi eğilmesi gerekir. Şimdi duyuyorum, bazı bürokratlar, "Ben Selçuk’un telefonuna çıktım; ama ittir ettim" diye hava basıyorlar; hiç de öyle değil.Telefon çözümleri ortada; dakikalarca Selçuk’un, altında görev yapan arkadaşlarına ağza alınmayacak küfürlerini dinleyen, alttan almayı yeğleyen bir makam sahibinin bu tahammülünün bir nedeni olmalı...