Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

İsim, soyadı, imza yok, doğum yeri, tarihi ve cinsiyet var

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda izlediği yöntemin ilginçliği bir yana, dar çerçeveli olduğu gerçeğini, TBMM Başkanı Bülent Arınç bile gördü.

Erdoğan ve AKP yönetimi her fırsatta, "Bu seçim TBMM'de olacak" dedi.

Bunu millet iradesinin yansıması olarak da nitelendiren Erdoğan, ne rastlantıdır ki seçimi konuşmadığı tek mekan olarak TBMM'yi bırakıyor.

Kendi partilileri ile konuşuyor, 200 bin vatandaşa anket yaptırıyor, sivil toplumla görüşüyor; ama uzlaşmanın aranması gereken asıl zemin olan TBMM'deki muhalefet partileriyle "Onlara kızgınım" diyerek görüşmüyor.

Arınç'ın dahi doğru bulmadığı bu yoldan Erdoğan mutlaka dönmeli.

Erdoğan, "Ama, onlar nasılsa benim adaylığıma 'hayır' diyecekler" diye düşünse bile bu görüşmeleri yapmasında demokratik yarar var.

BU NE GÜVENSİZLİK

Ancak, Başbakanlık Konutu'nda görüştüğü AKP'li vekillere, ince ince "Sakın bana 'hayır' demeyin" diyen Erdoğan'ın bu yöntemi uygulayacağını sanmam.

Bu yargıya, vekillerin doldurduğu anketteki ilginç bir noktadan varıyorum.

Anket formlarında isim, soyadı ve imza bölümleri yok.

Böylece anketi dolduranın kimliği belli olmuyor diye düşünülüyor.

Ancak, anketteki doğum yeri ve tarihi ile cinsiyet sorularına ne demeli?

En fazla 30 milletvekilinin katıldığı bir toplantıda sadece yaş bile anketi dolduranın kimliğini ortaya çıkarabilir.

Ve de AKP'de 11 kadın vekil olduğuna göre her toplantıda kaçı olabilir?

Bu soruları beş yıldır, "Beraber yürüdük biz bu yollarda" denilen vekillerine güvensizliğin işaretleri diye yorumlamak abartı olmasa gerek.

Aslında, milletvekilinin profilini ortaya çıkarmaya ne gerek var, anlamak mümkün değil; çünkü Erdoğan'ın adaylığına karşı çıkacak AKP'li yok ki.

O nedenle burada okunması gereken Erdoğan'ın ruh halidir.

Erdoğan, "hálá Köşk'ü ele geçirme psikolojisi içinde hareket ediyor" görüntüsü vermekten uzaklaşamıyor, muhalefetle de bu nedenle görüşmüyor.

DEMOKRATİK OLMAYAN KAZA OLMAZ

Önceki gece dönemin başbakanı Süleyman Demirel'in de bulunduğu bir seyirci topluluğu ile 12 Eylül'ün anlatıldığı Zincirbozan filmini seyrettim.

Bir darbe öncesinin koşullarını bize yeniden anımsatan filmi izlerken, Türkiye'de yeni bir darbeyi olası gören aklı evvellerin varlığına şaştım.

Erdoğan'ın adaylığı halinde bile böyle bir olasılık söz konusu değil.

Konuşulacak bir olasılık varsa o da şudur:

Erdoğan, konuyu sadece kendi kafasına hapsettiği sürece karşıtlarının da olasılıklara göre hazırlıklarını gizliden gizliye sürdürmesi normal.

Yalnız bu hazırlıkların hiçbiri, ama hiçbirinin demokrasi dışı bir yolu akla getirmeyeceğini görmek için sıradan Ankaralı olmak bile yeterli.

O nedenle Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olma olasılığı hálá en büyük seçenek.

Ama Erdoğan Köşk'e çıkmazsa, bunun nedeni; Erdoğan'ın isteksizliği değil, ortaya çıkacak ve tamamen demokratik bulunacak bir kaza olacaktır.

Şunun da altını çizeyim; bu bir bilgi değil, sadece bir olasılık.
Yazarın Tüm Yazıları