BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın, DYP ve Anavatan liderleriyle buluşması, bence iki gelişmenin ne kadar ileri düzeye vardığını gösterdi.
Öncelikle Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı seçimi için TBMM’deki partilerle mutlaka görüşmesi gerektiğini yazan biri olarak iki ziyareti önemsiyorum.
Ama, birinci ve öncelikli görüşme CHP Lideri Deniz Baykal ile olmalıydı.
Erdoğan’ın, Mehmet Ağar’ın da "Görüşün" tavsiyesine rağmen direnişi sürdürmesi, adaylığının ilk kez bu kadar güçlü ilanından başka bir şey değil.
Erdoğan’ın, "Bana hakaret etti" gerekçesiyle görüşmediği Baykal’dan daha sert eleştiriler aldığı, hatta tazminata mahkûm ettirdiği Erkan Mumcu ile buluşmasını böyle yorumlamak abartı sayılamaz.
TABANI BUNU SORGULAYACAK MI
Erdoğan’ın siyasi lider olarak buluşmayı en son isteyeceği ismin Mumcu olduğunu kanıtlamak için gerekçe sıralamaya gerek yok.
Bugüne kadar, lider olarak adını anmayan, yan yana görünmekten kaçınan, TBMM’de kürsüye gelince sırtını dönüp çıkan Erdoğan, neden Mumcu’ya gitti?
Soruyu, "Erdoğan, hiç sevmediği halde Mumcu’ya başka birinin adaylığı için gider miydi?" diye sormadan da geçemeyeceğim.
Bu iki sorudan hareketle, "Erdoğan, bu işkenceye ancak kendisi için dayanabilir" yorumunu yapıp, bunu adaylığın net ilanı diye görüyorum.
Erdoğan’ın bu ziyaretleri, 367 kaygısı taşıdığının göstergesi.
Eğer amaç görüş alışverişi olsaydı, hiç şüphe yok ki mutlaka Baykal’a da giderdi ve çok iyi bir atmosfer yaratırdı.
Gitmedi; çünkü 367 için CHP’den umut yok; ama Anavatan belki...
O nedenle Erdoğan’ın, DYP ziyaretini de Anavatan’la görüşmeyi kamufle etme amaçlı olduğunu düşünmek mümkün.
Ayrıca Erdoğan’ın Mumcu ile el sıkışma işkencesine katlanması, AKP tabanının önemli bir kesimi için de ilginç bir ironi oluşturuyor.
Çünkü Erdoğan, defalarca, "Gel, Anayasa’da YÖK değişikliği yaparak türban sorununu aşalım" çağrısı yapan Mumcu’yu hep duymazlıktan geldi.
Şimdi o taban, "Demek ki bizim sorun 367’den önemsiz" diye mi düşünecek?
BÜTÜNLEŞMEDE NİYET İYİ AMA
Erdoğan’ın ziyaretleri, merkez sağdaki bütünleşmeyi de yeni boyuta taşıdı.
Konuyu 9 Nisan günü ilk kez gündeme getiren ve yakından izleyen biriyim.
O yazımda sürecin hızlanacağını da belirtmiştim; ama Ağar ve Mumcu bir araya gelmeden bazı şeylerin açıklığa kavuşacağını düşünmüyordum.
Bu nedenle Erdoğan’ın ziyareti öncesi iki liderin telefon görüşmesini çok önemsiyorum ve bütünleşmeyi ilk kez bu kadar yakın görüyorum.
Ancak henüz her şeyin bittiğini söyleyemeyiz.
Sadece iki lider büyük bir istekle, bu buluşmayı gerçekleştirme niyetlerini gösterip haklı olarak, "Bu iş başkasının değil bizim işimiz" tavrını koyuyorlar.
Şu anda sorun, iki partiyi de kırmayacak bir formülü bulmaktır.
Bu formülün bulunması, birleşme umudunu taşıyanları bir süre yorabilir; ama iki liderin amacı sinerji yaratacak bir bütünleşmeyi sağlamak.
Eğer iki parti yönetimi de kendilerine yardımcı olursa sorun kalmaz.
O zaman bütünleşmenin, yenilik ve yeni isimleri içereceği de görülür.
Bütün bunlar mümkün; ama önce iki lider ilk buluşmayı yapsın.