TAYYİP Erdoğan, yasaklı durumu ve AKP yeni bir parti olduğu için 2002’deki milletvekili aday listesine tek başına hákim olamamıştı.
AKP’nin diğer güçlü isimleri de adamlarını listeye koymuştu.
Bu seçimde ise AKP listesine tek başına Erdoğan damga vurdu.
O nedenle Abdüllatif Şener’in dediği gibi, bu liste Erdoğan’ın listesi.
Görüntüye bakıldığında liste, Milli Görüş’ten ciddi ölçüde arındırılmış.
Buradan hareketle "AKP, bu kez merkeze gelecek galiba" denilebilir. Ancak Şener’in, "Partiye kimlik veren liderdir" sözünü unutmamak şart.
DOLMABAHÇE MUTABAKATI
Ankara kulislerinde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la yaptığı baş başa görüşmeden hareketle Erdoğan’ın listeyi "Dolmabahçe mutabakatına" göre düzenlediğini ileri sürenler var.
Erdoğan’ın son MYK toplantılarından birinde, "Benim bildiğimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız" demesi de buna kanıt gösteriliyor.
Buna inanırsak, Erdoğan Milli Görüş tırpanını zoraki attı.
Ancak, bunu bir komplo teorisi ve Erdoğan’a haksızlık olarak görmeli.
Teorinin sahipleri daha çok, "Erdoğan, 27 Nisan muhtırasına karşı dik durdu" diyenler olduğu için acaba "Dik duruş yok muydu?" sorusu da akla gelir.
Ayrıca iddiayı doğru kabul ettiğimiz takdirde, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı için "Güme gitti" dememiz mi gerekecek?
Hangisi doğru, tabii zaman gösterecek; ama şu ya da bu etki ile AKP grubunda yeni dönemde önemli değişiklikler göreceğiz.
Erdoğan da liderlik kariyerini asıl yeni dönemde ortaya koyacak; çünkü yeni kadro daha teknik, kariyerli, kendine güvenen isimlerden oluşuyor.
Ayrıca bu isimler üzerinde ağır bir baskısı da var.
İşte, sol kökenli, AKP’nin ilk genel sekreteri, Gül kabinesinin Başbakan Yardımcısı, bugünün liste dışı ismi Ertuğrul Yalçınbayır’ın sözleri:
"Her sözü parti programına göre söyledim, demokratik değerleri öne çıkardım. Şimdi, bütün o sözlerimi adaşım Ertuğrul Günay’a emanet ediyorum."
YÖNETİME YANSIYACAK MI
"Sadakat ve ümmet" çizgisinden uzak yeni isimlerin bu emanetlerin gereğini yapabilmesi için Erdoğan’ın onlara zemin hazırlaması gerekir.
Bunun için de birkaç şeyin yapılması gerekir.
Birinci konu, her parti için geçerli; grup toplantıları miting alanı olmaktan çıkarılıp, iç denetim ve özeleştiri zemini haline getirilmeli.
İkincisi, yeni isimler parti ve grup yönetimleriyle AKP’nin yeniden iktidar olması halinde hükümete de yansımalı.
AKP yönetiminin büyük bölümü, TBMM Başkanı, Başbakan ve üç yardımcısı, beş grup başkanvekili yine Milli Görüş çizgisinden gelecekse değişim olmaz.
Değişim umudunu korumak gerekli; o nedenle Erdoğan’ın yenileşmeye ne asker, ne de ABD zoru ile gittiğini düşünmemek gerekir.
Öyle olsaydı ne Hüsrev Kutlu gibi askeri eleştiren bir isim listede kalırdı, ne de 1 Mart tezkeresinin faturası gaza gelen vekillere çıkardı.
1 Mart’ta gazı veren Arınç orada durduğu için bunu söylüyorum.
Eğer, Arınç’ın kolu kanadı kesildi deniyorsa, o zaman da Gül’ün cumhurbaşkanlığı gibi Arınç’ın TBMM başkanlığı da gitti diyeceğiz.