AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, AKP içinde, her kesimle diyalog yollarını açık tutan, ilişki kurmakta sıkıntı çekilmeyen isimlerden biri.
O nedenle ki bazı yandaş yazarlar, AKP’lilerin sadece kendileriyle ilişki kurmasına alışık oldukları için Dişli’nin bu yanını anlayamıyorlar.
"Dişli’nin arası şu medya grubu ile çok iyi; ama onunla ilgili yolsuzluk haberi en çok bu medyada yer buldu" diye şaşkınlık geçiriyorlar.
Nazlı Ilıcak hariç konuya hemen hemen girenin olmadığı bu kesimin habercilikle ilgisi olmadığından, herkesi kendileri gibi biliyorlar.
O nedenle, sırf AKP yöneticisi olduğu için Dişli’nin adının karıştığı arsa skandalına neredeyse hiç yer vermediler.
Hadi onlar iktidar yandaşı; ama demokrasi, yolsuzluk dendiğinde "Tarafız" diyenlerin utangaç haberlerine, adlarının önündeki liberal sıfatıyla övünen kendilerini akıl küpü sanan bazı payandaların sessizliğine ne demeli?
Hiç şaşırmadım; çünkü onlar "Bırakınız yapsınlar, bırakınız zengin olsunlar, nasılsa bize de düşüyor" diyenlerden olsalar gerek.
PARTİSİ SAHİP ÇIKTI
CHP’nin çalışkan isimlerinden Kemal Kılıçdaroğlu, çok ciddi bir olayı ortaya çıkardı, buna karşın açıklığı ile tanıdığım Dişli, inandırıcı olamadı.
Dün de arayıp ulaşamadığım Dişli, ortalığa geç çıkmakla yetinmedi, soruları yanıtsız bırakıp kayıplara karışma yoluna başvurdu.
Sanırım bunda partisinin ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tutumu rol oynadı.
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, basın toplantısında Dişli’nin yanında yer alıp onu savunarak partisinin desteğini gösterdi.
İktidara gelmenin sıcaklığı ile, "Ya ticaret, ya siyaset" diyen Başbakan ise bazı bakanlar, "Çocuklarımız taş mı yesin" deyince bu sözlerini yutma yoluna gitti; ortaya çıkan pek ciddi yolsuzluk iddiası karşısında, iddiaya konu edilen arkadaşlarının kendisine bilgi vermesini yeterli gördü.
Üstüne üstlük bir de, "Ben de bu maaşla geçinemiyorum" diye dert yandı.
Oysa hem o arkadaşlarını dinleyip hem de iddiaları araştırtsaydı bugün, Dişli de başkaları da çoktan bulundukları koltuktan ayrılmış olurdu.
AKP, işte asıl o zaman diğer partilerden farkını gösterirdi.
Ama Dişli niye istifa etsin ki, maşallah bazı evlatlar, sağlıklı olmasa da, her gün bal, börek, çörek, çikolata yiyor.
SİYASETÇİ KARMAŞIK İŞLERE GİRMEZ
Bu olayda da hadi diyelim ki Kılıçdaroğlu’nun iddiaları tamamen yanlış.
Peki, Dişli gibi önemli bir siyasinin bu kadar karmaşık ticari ilişki içinde olmasına, örneğin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, "İş takipçisi" diye şikáyet edip tutuklanmasını sağladığı yeğenini aracı koymasına yakışık bir tutum diye bakılamaz.
Dişli’nin ortaklık konusunda söyledikleri zaten çelişkili de hiç doğru değil ama ortak olsa dahi bir siyasinin kişisel servetini böylesi karmaşık bir ticari etkinlikte kullanması kabul edilemez.
Bütün bunlara karşın, sonuçta Başbakan, istifa istese, "Çoktan istifa etmesi, mal varlığını açıklaması gereken çok arkadaşı var" denecek, alamadıkça da Dişli’den bu niye istensin ki?
Dişli,"Günah keçisi tek ben miyim, benim çocuklarım ne yesin" diye sorma hakkına sahip değil mi?