28 Şubat’ın dizisini yaptım; ama baş tanığın suskunluğu dikkatimi çekti.
Bu tanığı, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı’yı, 28 Şubat için konuşturmak üzere ilk girişimi pazartesi günü yaptım.
Ama paşa telefonda sessizliğini korudu, "Ben emekli olduktan sonra konuşmama kararı aldım" demekle yetindi.
Dün şansımı bir kez daha denedim. Mesut Yılmaz’ın, Hürriyet’te yayınlanan 28 Şubat analizinin, paşanın fikrinin değişmesine yol açtığını gördüm.
Çünkü, Karadayı, 28 Şubat’la ilgili ilk tarihi değerlendirmelerini yaptı, sorularla bir ölçüde de olsa, ayrıntılara girdi.
OYBİRLİĞİ İLE KABUL EDİLDİ
- Paşam, Mesut Yılmaz’ın analizini okudunuz...
- Evet, kaleme aldığı konuda tamamen mutabıkım. Çok iyi ifade etmiş; doğrusu bu. Tebrik ederim.
- Yazısında, "28 Şubat postmodern darbe değildi" diyor...
- Tabii ki. Ortada MGK kararları var. MGK kararlarını bütün askerler ve siyasiler oybirliğiyle kabul etmiştir. Bunun çarpıtmanın bir álemi yoktur. Şimdi o sonuçları değişik yerlere çekmek suretiyle sulandırmak isteyenler oldu. Darbe değildi. Darbe olsaydı iktidar değişir, asker başa geçerdi; böyle bir şey olmadı.
İNANDIĞIMI SÖYLEDİM
- Her şey MGK’da konuşuldu, tartışıldı demek istiyorsunuz...
- MGK’da fikirlerimizi açıkça söyledik. Böyle yapmak zorundaydık. Çünkü, aksi en büyük kötülüktür, kendi kişiliğinin kaybolmasıdır. İnandığım bir şeyi karşı tarafa söylemezsem kişiliğime olan saygım kaybolur. Ne olursa olsun; zarar göreceksem bile bunu söylemeliyim. Bugün bu zihniyete ihtiyaç var.
Silahlı Kuvvetler’in gücü budur. Bizler komutanların karşısına mutlaka alternatif fikirle çıkarız. Kararı sonunda komutan alır. Komutanın karargáhı var. Bu karargáhın görevi, ona yön vermektir. Yoksa, karargáha niye ihtiyacım olsun? Okullarda, akademide öğrendiğimiz budur. Yalnız liderin kafasından geçeni bulmaya çalışmak bu ülkeye kötülüktür.
KİŞİ DE LAİK OLUR
- TSK’nın hedefi neydi?
- TSK’nın görevi cumhuriyetin temel niteliklerini, laik yapısını, dışa ve içe karşı korumaktır. TSK her zaman kendisini siyasetin dışında görür. Bu onun temel prensibidir. Bugün bir irtica tehlikesi vardır, ciddidir. Silahlı Kuvvetler, irticaya karşı mücadelede de kendisini sorumlu görmektedir.
- Yılmaz’ın bir de laiklik değerlendirmesi var.
- Evet, çok önemli, çok doğru. Yılmaz’ın, "Kişi laik olmaz görüşü yanlıştır; nasıl demokrat olunursa laik de olunur" tahliline katılıyorum. Evet, laik insan da olur, devlet de. Laik olan insan, dinsiz demek değildir. Bugün laikçilik, dincilik gibi bir ayrım yapılması çok çirkin; insan üzülüyor. Her şeyin doğrusunu bulmak gerek.
UYKUSUZ GECELER
- 28 Şubat dizisinde başka ayrıntılar da vardı, örneğin Yılmaz’ı bir ziyaretinizde Başbakanlık’taki koku değişimini fark etmişsiniz...
- O döneme ait bazı detayları hatırlamıyorum. Aradan 10 yıl geçmiş. Hatta geçen gün genel sekreterim de bir şey söyledi, ben hatırlamadım. Çok sıkıntılı günlerdi. O detaylar doğrudur; ama hatırlamıyorum. Bütün bunlar arasında gece gündüz çalıştık, uykusuz geçirdiğimiz geceler çok olmuştur.