KABİNENİN tek kadın bakanı Nimet Çubukçu, "mahalle baskısı" ve "Türkiye, Malezya olur mu" tartışmalarına nasıl bakıyor? Başı açık olmasına rağmen, üniversite yıllarında türbanlı öğrencilerin yanında yer almış olan Çubukçu ile bu konuyu konuştum.
Çubukçu, başlangıçta, "Çok değerli bir bilim adamımız" dediği "Mahalle baskısı" teriminin sahibi Şerif Mardin’in görüşlerinin yanlış anlaşıldığını ileri sürdü.
Hemen belirteyim, tartışmaları da komik, trajik bulduğunu söyledi.
"30 yıl Türkiye İran olur mu, diye tartıştık, 20 yıl da bunu tartışırız. Ama Türkiye ne İran, ne de Malezya olur" diyen Çubukçu, tartışmanın kadın üzerinden yapılmasından duyduğu rahatsızlığı şöyle dile getirdi: "Aynı görüşteki erkekleri üniversiteye alıp kızlara, ’giremezsin’ demek beni yaralıyor. Yani erkek risk oluşturmaz, kadın oluşturur!"
Mahalle baskısının dünyanın her yerinde olabileceğini söyleyen Çubukçu, olaylara evrensel kriterlerle bakılmasını isterken, Türkiye’nin, "kendine özgü şartlar" gerekçesiyle evrensel kriterlerden vazgeçtiğini söyledi.
"Mahalle baskısı gerekçesiyle bazı haklar kısıtlanacak, diye başkalarının haklarını vermemek doğru değil" diyen Çubukçu devam etti: "Eğer bu baskı varsa; okuma, çalışma hakkı vermemek oraya hapsetmek, baskıyı sürdürmek olur. Oysa eğitim gören kişi daha iyi karar verir. Ben üniversite yıllarımda serbestliğin olduğu dönemi de yasağın olduğu dönemi de yaşadım. Kahroldum. Kadınları eğitimden nasıl mahrum bırakırız?"
Türkiye’de, "Niye örtünmedin" baskısı olmayacağına inanan Çubukçu, üniversitelerde bu baskının oluşması halinde çözüm önerisi de yaptı: "Disiplin kurullarını çalıştırırsın; çünkü kimse kimseye baskı yapamaz."
Çubukçu, kadınların başlarının kapatılacağı yönündeki korkuların temeli olmadığını savunmakla da kalmadı, "Yarın bu da olabilir diye, bir hakka karşı çıkmak doğru değil" değerlendirmesini yaptı.
Bakana göre, bireysel tercihi dışında, baskıyla başını örtmüş kadın varsa, o kadın ancak eğitim aldığında başını açabilir; ama o kadını eğitimden yoksun bırakmak bu düzeni sürdürmek olur.
ERZURUM DEĞİŞMEDİ
Diğer alanlardaki mahalle baskısı tartışmalarına da hukukçu gözüyle bakan Çubukçu, Erzurum örneğini vererek şöyle konuştu:
"Oradaki tablo 20 yıl önce de, Ecevit hükümeti döneminde de, bugün de aynıydı. Birey kendi iradesiyle işyerini kapatıp açıyor. Devlet burada nasıl bir hukuki tavır alabilir?"
Çubukçu, sorunların çözümünde herkesin aynı duyarlılığı taşıması gerektiğini, bugüne kadar çoğu çevrenin türbanlı öğrencilerin haklarını savunmadığını, sitem içerikli dile getirmeyi de ihmal etmedi.
Kendisinden örnekle, "Başımı örtmediğim için hiçbir baskı görmedim" vurgusu da yapan Çubukçu, tüm kadınları rahat olmaya çağırdı.
"Çünkü, AK Parti iktidarı döneminde değişik bir uygulama yapılmadı" dedi.
Kadın ve Aileden Sorumlu kadın bakanın görüşleri bunlar.
Yorum ve değerlendirme gelişmelerden korku duyan hemcinslerinin.