YARGI ile siyaset arasında, Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) önceki günkü toplantısında gün yüzüne çıkan, yarınki buluşmada da sürmesi beklenen krizin dozu artıyor.
Yargının içine düştüğü bu durumu, Almanya gezisi öncesinde Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile konuştum; bugün tartışmaya o yandan bakışı aktaracağım.
Çiçek, kendini yargıya siyasi hiçbir müdahalede bulunmayan, aksine büyük katkı sağlayan bakan olarak görüyor; ama kendisine yönelik bombalı saldırıya yargı çevrelerinin tepkisiz kalmasına da içerlenmeyi sürdürüyor.
Yargıyı, üzerinden siyaseten prim yapılacak alan olarak görmediğini özellikle vurgulayan Çiçek, "Bunu yapmak, ülkeye en büyük kötülüktür" diyor.
HSYK SEÇİM YAPMASIN
Hükümetin yargıya baskı uyguladığı iddialarına hiç katılmayan Çiçek, kanıtını, "En fazla hükümet aleyhine karar çıkıyor" diyerek gösteriyor.
Hiçbir "babayiğidin" almaya cesaret edemeyeceği kararla 137 adliyeyi kapattıklarını anlatan Çiçek, İstinaf Mahkemeleri'nin kurulmasının büyük reform olduğunu belirterek HSYK'daki tartışmaya geliyor.
İstinaf Mahkemeleri ile birlikte Yargıtay'da üye sayısının 250’den 150'ye ineceğini anlatan Çiçek,"Hiçbir ülkede 250 üyeli Yargıtay yok" dedi.
Boş 23 üyelik için bu nedenle seçime gerek olmadığını anlatan Çiçek, bu tutumun Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirilmesinden çok rahatsız.
Çiçek tepkisini, "Bu sene, ayrılma olmadıkça HSYK'ya yeni üye seçimi de yok ki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle irtibatlandırılsın" diye de sürdürdü.
HSYK üyeleri mi, Çiçek mi haklı; karar sizin.
Bense bakan olarak Çiçek'in TCK'nın 301'inci maddesiyle ilgili son görüşünü aktarayım.
Madde üzerinde tartışmaya, "Ülkenin ayıbı" diye başlanmasını temel yanlış gören Çiçek, "Madde değişmez değil; ama önü arkası hesaplanmalı" diyor.
IRAK'TAKİ AHMAKÇA SAVAŞ
Hükümet sözcüsü olarak da konuştuğumuz veNevruz'un olaysız geçeceğinden o gün de ümitli olan Çiçek, şunları söyledi:
"Nevruz diye, insanlar birbirinin boğazına sarılacak, devletin malını tahrip edecek... Yani insan Allah'tan korkar. Türkiye, her zaman devlet olmanın gereğini yapar, yapacaktır. Bu coğrafyada yaşamak zor. Devletin kimseye pabuç bırakması da, kararsızlık göstermesi de olmaz."
Çiçek, Irak konusunda da ilginç bir değerlendirmeyi yaptı:
"Her gün 50'den fazla insan ölüyor. Bunların hepsi Arap mı, Arap; hepsi Arapça konuşuyor mu, konuşuyor; yorum farklı olsa da hepsi Müslüman mı, Müslüman. Böylesine ahmakça bir savaşın devamı İslam adınaysa, İslam’a hiç faydası yok. İnsanlık adına yapılıyorsa, insanlık adına vahşettir. Neresinden bakarsanız bakın, kavga ettiklerinin ekmeğine yağ sürüyorlar."
Çiçek, Türkiye'nin Irak’a bakışını ise şöyle özetledi:
"Irak'a ne emperyal düşünce ne de etnik kaygıyla bakıyoruz; güvenliğimiz için bakıyoruz. Orayla geriye dönük hukukumuz var. Onlar da Osmanlı'nın vatandaşları. O nedenle okyanus ötesinden gelen ülke gibi bakmıyoruz."
Saddam zulmünden kaçanlarla ekmeğini bir tek Türkiye’nin paylaştığını da anımsatan Çiçek, "Anlı şanlı ülkeler ise beyanat ve akıl verdiler; ekmek vermediler.Kuzey Irak'taki liderler, bu tarihi gerçekleri unutmamak gibi bir sorumluluk altındalar" sözleriyle Talabani ve Barzani'ye mesaj gönderdi.