DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, DTP Genel Başkan Yardımcısı (Eşbaşkan) Emine Ayna ve Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’la yemek yedik.
Türk’ün ev sahipliğini yaptığı yemekte, ilk kez bir araya geldiğim bu üç isimle, doğal olarak ağırlıkla Kürt sorunu ve DTP üzerine konuştuk.
Çoğunlukla Türk konuştuğu, Ayna ve Kurtulan da onu tamamlayıcı ifadeler kullandıkları için alıntılarımı sadece Türk’e dayandıracağım.
İlginç açıklamalar dinledim; ama sonuçta yemekten umutla ayrıldığımı söyleyemem.
Neden mi, sorusunun yanıtını özetle aktarmaya çalışacağım.
ÇÖZÜM BİZİMLE DE OLMADI
Türk, Kürt sorununda önemli bir aşamanın, "Kürt kimliğini inkár sürecinin" içeride de, dışarıda da geride kaldığını söyledi.
Bu sonucu, "O zaman kimlikleri savunacak oluşumlar gerekiyordu" diyerek PKK’nın sağladığı izlenimi bırakan Türk, o sürecin toplumda bir ayrışma yarattığını kabul etti.
Anladığım, Türk’ün o dönemki "silahlı mücadeleyi" hálá haklı gördüğü.
"İnkar sürecinin" bu şekilde aşıldığını savunan Türk, "Şimdi yeniden bütünleşme zamanı.O nedenle yeni bir çatı partisini konuşuyoruz" dedi.
Türk’e göre, çözüm ne DTP ile ne de CHP, AKP ve MHP’yle oluyor.
O nedenle yeni oluşum şart ve bu, ağırlıkla sol bir parti olacak.
Ama Türk’ün temel bakışında, sorunu çözümsüzleştiren "silahlı güce" karşı çıkış görmedim; aksine onu haklı kılan değerlendirmelere tanık oldum.
Öncelikle PKK’nın bir terör örgütü olmadığını, halkın içinden gelen, halkın desteğine sahip bir organizasyon olduğunu söylemeye devam etti.
Son Nevruz kutlamalarına katılan 2 milyon kişiyi de tanık gösterdi.
SİLAH BIRAKMAYA KOPENHAG ŞARTI
"Silah bırakılmadıkça sorunu hiçbir iktidar, hiçbir parti çözüm getiremez" değerlendirmesine, "PKK silah bırakır, bırakmak da istiyor.Türkiye’de Kopenhag Kriterleri geçerli olsun, silah bırakılmazsa ilk biz karşı çıkarız" iddiasıyla yanıt veren Türk, ekledi:
"Kürtler silaha tapmıyor ki."
Anlayacağımız, silah bırakmanın şartı var; oysa çatı partisine davet ettiği sol çevrelerin dahi ilk şartı silah bırakmak.
Türk, etnisiteye dayalı politikanın halklara ağır fatura yüklediğini de söyledi; ama faturadaki silahın belirleyici rolünü, bence hálá görmezden geldi.
O nedenle ki kendisinin ifadesiyle "ayrışmada" silahın rolünü kabul etmeden, "yeniden bütünleşme" nasıl mümkün olabilir?
Silaha karşı çıkmadan bir çatı partisi, hem de iddialı sol isimlerle!!!
Üstelik bu parti Türk’ün ifadesiyle, çağdaş ve demokrat olacak, Kürtlere ve Türklere, "Menfaatiniz birlikte yaşamakta" diye seslenecek.
Silah ise hálá ortada duracak!
Bu arada, aralarında bir görüş ayrılığı olmadığını söyleyen Türk ve Ayna, soruna çözüm getirmediği için 22 Temmuz ardından bölgede AKP’ye karşı güç kazandıklarını; bunun yerel seçimlerde görüleceğini de belirttiler.
Silahın gölgesinde bunu ne kadar başaracaklarını birlikte göreceğiz.