ZAFER Çağlayan, Ankara Sanayi Odası Başkanlığı’ndan beri iyi tanıdığımız, kafasında hep projeler bulunan, bunları hayata geçirmek için her zemini yoklayan, kamuoyu oluşturmada son derece başarılı bir isim.
Çağlayan, Sanayi Bakanı olarak da aynı heyecan içinde ve makamının hakkını vermek, projelerini uygulamaya koymak aceleciliği içinde.
Ancak, doğaldır ki bürokrasinin çarkları ve devletle özel sektörün farkı, bazı işlerin istendiği hızda gitmesini önlüyor.
Bakan da bunu yenmek için işadamı olarak sık sık yakındığı bürokrasiyi, daha hızlı harekete geçirmek amacıyla çeşitli yöntemler uyguluyor.
Yöntemlerden biri, "Hızıma uyamıyor" dediği bürokratı uzaklaştırma.
Bu yöntemi uygulamak ise her zaman kolay olmadığından; Çağlayan’ın kafası bugünlerde, savcılığa da yansımış, bir yanda okul arkadaşlarının şikáyet mektubu, diğer yanda güçlü CV’ye sahip yeni atadığı Müsteşar Yardımcısı Vekili Selçuk Arı’nın olduğu ilginç bir tartışmayla meşgul.
KURTARIN BENİ ÇIĞLIKLARI
Olayı, Gazi-Yükseliş Vakfı Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu başkanları Nihat Özyurt ile Şükrü Öner’in şikayet mektubundan aktarıyorum.
Vakfın üyesi ve Çağlayan’ın da üniversiteden arkadaşı olan Sanayi Bakanlığı Ankara İl Müdürü Emin Ünyay, 28 Aralık Cuma akşamı evindeyken, 20.35’te Bakanlık Özel Kalem Müdürü Ebubekir Şahin tarafından aranıyor.
"Bakan Bey çabuk sizi bekliyor" denince soluğu Bakanlık makamında alan Ünyay, özel kalemde beklerken, Müsteşar Yardımcısı Vekili Selçuk Arı bakanın yanına girip çıkıyor; "Sizi bakan değil, ben çağırttım" diyor.
Arı, Ünyay’ı makamına çağırıp kapıyı kilitliyor.
"Emeklilik dilekçeni imzala" diyor; ancak olumlu yanıt alamayınca hakaretler, tokat ve tartaklama eylemleri art arda geliyor.
Uzatmayalım, sonunda Ünyay pes edip, "Tamam imzalayacağım" diyor.
Arı, boş kağıt getirmek için dışarı çıkınca Ünyay, misafir çıkış kapısından koridora fırlayıp, "Kurtarın beni" diye bağırıyor.
Aynı kattaki Müsteşar Yusuf Balcı’nın makam odası kapısını açık bulunca oraya girip, durumu aktarıyor, yardım istiyor.
Teşkilatlanma Genel Müdürü Mehmet Vehbi Günan da o an içeride.
Ünyay,hemen hákim eşini de arayarak "Can güvenliğim yok, gel beni kurtar" diyor.
Bu nedenle Adalet Bakanlığı müfettişleri de devreye giriyor.
BİR DE ODUN TARTIŞMASI
Vakıf Başkanı Özyurt, mektuba gerçekleri yazdıklarını belirterek, "Zafer Bey de arkadaşımız; Ünyay’a yapılan haksızlığa sessiz kalmayız" diyor.
Özyurt, bakın nasıl ilginç bir iddiayı daha gündeme getiriyor:
"Zafer Bey mektup için bize dönmedi. Bir arkadaşımıza, ’Biz de Ünyay’ın yaptıklarını basına veririz’ demiş. Bunu dediğine inanmak istemiyorum. Bunları söylemez. Ünyay, bakanlıktan odun götürmüş. Adam kaloriferli evde oturuyor. Odunu ne yapacak?"
İşte böyle; bakalım "Vay be ne işlerle uğraşıyoruz" dediğine emin olduğum Çağlayan bu tartışmayı nasıl bir proje ile çözecek? DÜZELTME: "Hünkárbeğendi tartışması" başlıklı önceki yazımda, Dışişleri eski Bakanı Şükrü Sina Gürel’in eşi Zeliha Gürel’e atfen, kendi dönemindeki yüz davetten sadece 5’inde hünkárbeğendi ikram edildiğini belirttim. Oysa bu sayı Gürel değil İsmail Cem dönemine ait. Benden kaynaklanan bu yanlışı düzeltir, özür dilerim.