ELBERT Hubbart, yüz yıl önce “Garcia’ya Mektup” başlıklı bir makale yazdı.
Özetleyelim; ABD Başkanı, İspanya ile savaşta Küba dağlarında, nerede olduğu bilinmeyen isyancı lider Garcia’ya acil bir mektup yollamak ister. Ancak bu mektubu kimin yerine ulaştıracağı konusunda çaresizlik içindedir. Bir subay, “Çavuş Rowan ancak bu işi yapar” deyince çavuş çağrılır. Başkan mektubu uzatır, “Bunu Garcia’ya teslim edeceksin” der. Rowan, hiç soru sormadan mektubu alır; göğsünün üzerine yerleştirir, selamı çakıp odadan çıkar ve 4 gün sonra da görevini yerine getirir. Şimdi, bu mektubun hikâyesi de nereden çıktı diyeceksiniz. GARCİA KİM DİYE DAHİ SORMA Yüz yıl sonra Türkiye’de DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker de bürokratları arasından Garcia’ya mektup götürecekleri tespit etmeye kalkıştı da ondan. DSİ, mühendisler üzerinde yükselen, sorgulama ve soruşturma ile yürütülmesi gereken bir kurum; çünkü baraj yapar, kanal açar, vs. Koçaker, oturdu, “Garcia’ya mektup götürecek kişilere ihtiyacımız var. Hem de en kısa sürede, her yerde her zaman...” başlıklı bir anket hazırladı. İki sayfalık üst yazıda, çeşitli ülkelerde bazı kurumların mektuba verdiği önemi anlattıktan sonra, şu tür değerlendirmelerde bulundu: “Burada size Rowan’ın, ne zorluklar atlattığını, ne tehlikeler geçirdiğini, ne denli kahraman bir asker olduğunu anlatacak değilim. Yalnızca bir noktayı, hem de çok elzem gördüğüm bir noktayı, iyice belirtmek için yazıyorum size. Lütfen dikkat edin; Rowan, ‘Garcia nerede’, ‘Garcia kim’ diye sormadı. Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. (...) Rowan’ın örnek alınması gereken özelliği, verilen vazifeyi sadakatle kabullenmek, o görevi yerine getirebilmek için hemen harekete geçmek ve vazifeyi eksiksiz tamamlayabilmek için bütün enerjisini bir noktada toplama disiplinidir.” DSİ’NİN ÇAVUŞ ROWAN’LARI AZ Koçaker, Garcia’nın şimdi yaşamadığını; ama yeryüzünde başka Garcia’lar ve onlara gönderilecek başka mektuplar olduğunu da anımsattı. Ancak, çevreye bakıldığında genellikle güçsüz, isteksiz, gönülsüz ve umursamaz kişilerle karşılaşıldığını yazıp, şöyle bir örnekle devam etti: “Lütfen yardımcılarınızdan birine, ‘Benim için ansiklopediye bakıp Corregio’nun hayatına ilişkin özet bir bilgi hazırlayın’ dediğinizde size, ‘Peki efendim’ deyip bu vazifeyi yapmaya hemen gidecek mi bakın? Boş yere umutlanmayın. Büyük ihtimalle böyle bir şey yapmayacak. Donuk bir ifadeyle yüzünüze bakacak, size sorular soracak.” Koçaker, bu muhtemel soruları da sıraladıktan sonra, “Her soruyu cevaplasanız da yardımcınız gidip kendi yardımcıları arasından ‘Garcia’ya mektup götürecek’ birini arayacaktır” iddiasında bulundu. Uzatmayalım Koçaker, yazının sonunda kurum çalışanlarına, “Siz de Garcia’ya mektup götürecekseniz aşağıda adresi verilen linkteki anketi en geç 22 Haziran 2010 saat 10.00’a kadar cevaplayınız” dedi. Sonra ne mi oldu; 21 Haziran’da Teknoloji Daire Başkanlığı harekete geçti. Koca DSİ’de ‘Garcia’ya mektup götürecek’ az kişi çıkmıştı, ‘kurum açısından büyük önem taşıyan’ bu ankete saat 17.30’a kadar katılınıp cevap verilmesinin ‘büyük zaruret arz ettiği’ uyarısı yapıldı. Sonuçların 22 Haziran’da ‘makama arz edileceği’nin altı da çizildi.