Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

AKP’nin Baykal’a biçmek istediği misyon

BÜTÇENİN kapanışında yaşanan başörtüsü tartışmasında, AKP Grubu’nun CHP Lideri Deniz Baykal’a verdiği tepkiyi farklı boyutlarda değerlendirmek mümkün.

Birinci boyutta, kutsallaştırılmış veya kutsal kabul edilen bir değere yönelik bir sözün, doğru da olsa, "bizden olmayan birinin" ağzından çıkmış olması var.

O nedenle söylenen ne olursa olsun verilecek tepki, sözün sahibini başörtüsüne hakaret eden kişi gibi göstermeliydi.

Bu amaçla grup yöneticilerinin etkisiyle çok kitlesel tepki kondu.

Tepki, AKP’nin dünyaya hangi pencereden baktığını netleştiriyordu.

SESSİZ KARŞILANAN SÖZLER

Çünkü, bakın AKP Grubu, Baykal’ın hangi sözlerine hiç tepki vermedi:

"Millet sizi buraya AKP, üst yöneticisi, örgütüyle yolsuzluğun içindeyse görmezlikten gelin diye mi gönderdi? Yazıklar olsun!.. Yazıklar olsun!"

"El Kaide’ye kefilim, diyen insan"
(Evet, Baykal yanlışlıkla El Kadı yerine El Kaide dedi, ama tepki almadı), "Yolsuzluk dosyaları TBMM raflarında bekletilen insan", "Bir önceki Meclis Başkanı’na ’Gelişi aslında hilafetin gelişidir’ dedirten insan", "Ofer’lerin talimatıyla TBMM’den kanun çıkartılmasına destek veren insan", "Çocuklarına işadamı parasıyla Avrupa’da okuma imkánı veren insan".

"Eskiden, işadamı devlet adamı eşine hediye veriyor, diye şikáyet edilirdi, şimdi işadamı siyasetçiye haraç veriyor, haraç."

Bir de Baykal’ın AKP Grubu’nun tümünü ayağa kaldıran sözüne bakalım:

"Başörtüsü sadece saçları örten bir örtüdür, başörtüsü eşlerin ayıplarını örtmeye yetmez."

Şimdi, bu sözde yanlış olan, tepkisiz karşılanan yukarıdaki sözlere oranla daha büyük hakaret içeren hangi anlam var?

Buna rağmen, AKP Grubu bir anda ayaklanınca oturumu izleyen biz gazeteciler de, kürsüdeki Baykal da şaşırdık kaldık.

Biz birbirimize, "Yanlış anladılar" derken, Baykal da, "Son cümlenizi düzeltin" diyen Başkanvekili İsmail Alptekin’e, "Niye son cümlem?" diye sorma gereği duydu?

O da önceki sözlerinin daha ağır eleştiri içerdiğini anlatır gibiydi.

Buna rağmen sözü doğru anlayan da, yanlış anlayan da protestoya başladı.

Bazı yüzlerde öyle bir öfke vardı ki, bu kitlesel tepkinin localardan görünüşü pek de iç açıcı değildi.

PROVOKATÖRLÜKTEN MEMNUN

Oturuma ara verilmesi, bazı AKP’lilerin devreye girmesi tansiyonu düşürdü.

Baykal’ın açıklamasının ardından kürsüye gelen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözlerine, CHP’li Ali Dinçer’e şifa dileyerek başlaması da olumluydu.

Ama, Başbakan’ın, provokatiflikle suçladığı Baykal’ın açıklamasına rağmen, "Grubunuza gelen başörtülü vatandaşları X-ray cihazından geçirerek mi alıyorsunuz. Hangisinin ayıbı var, hangisinin yok" demesi dikkat çekiciydi.

Demek ki Başbakan, Baykal’ın provokatifliğinden memnundu.

Önemli olan ne dediği değil, önemli olan Baykal’a başörtüsüne hakaret eden lider misyonunu yüklemekti.

Papaz bu pilavı yemekten bıkmadı mı ki?
Yazarın Tüm Yazıları