TÜRBAN düzenlemesi üzerinde AKP ve MHP’nin çalışmaya başladığı günlerde eski Başbakan Mesut Yılmaz, bir sohbetimizde şu öneride bulundu:
"Keşke Anayasa değişikliğinden önce, bir yol bulunup, konu yeniden Anayasa Mahkemesi’ne taşınabilse, mahkeme konuya yeniden bakabilse."
Son birkaç günde AKP’nin önemli dört ismiyle türban düzenlemesi etrafındaki tartışmalar ve korkuları olanlar üzerinde konuştum.
Bunlardan birine Yılmaz’ın önerisini anımsattım, yanıt ilginçti:
"Yılmaz’ın söylediği çok önemli. Biz de tam olarak bunu yapıyoruz. Zaten yaptığımız değişikliğe bakılırsa Anayasa’da bir şey değiştirmiyoruz. Biz de mahkemenin bir içtihat oluşturmasını sağlamaya çalışıyoruz."
Demek ki konu Yüce Mahkeme önüne gitse, AKP bundan rahatsız olmayacak.
TARTIŞMA ALTI AY SONRA BİTER
Türban üzerindeki tartışmaların altı ay sonra unutulacağını söyleyen diğer bir AKP’li, "Bu konuyu konuşmak istemiyoruz, yaptığımız da doğru. Bakın günde 120 haber çıkıyordu, son günlerde 40’lara düştü" dedi.
"Bunu ciddiye alın, Cumhurbaşkanı’nı seçeriz 3 ay sonra tartışma biter, diyen de bendim. Bitmedi mi?" saptaması sonrası ilave etti:
"İşte başörtüsü sorununu da o zaman daha sağlıklı tartışabiliriz. Bugün birbirimizi kıracak görüntüler oluşturuyoruz, bundan kaçınmalıyız."
Aynı isim, korkuları olanları anladıkları konusundaki samimiyetlerine inanılmasını isterken de şu saptamaları yaptı:
"Sorunu doğru okumalı. Doğru okuma da, ’Biz bu kızları nasıl okuturuz?’ olmalı. Okumayan kız baskılara direnemez ki. İşgücüne de katılamaz. Bakın Türkiye’nin iyi bir yanını göz önüne sereyim: Bizde üniversite mezunu kadınların istihdama katılma oranı yüzde 70’lerin üzerinde. AB ülkelerinde ise yüzde 64. Ama liseye indikçe bu oran bizde geriliyor."
TEMBELLİK ETME ÇYDD GİBİ ÇALIŞ
Bir diğer AKP’liden de "korkanlarla" ilgili önemli bir aktarmam var.
Bu kesimin olaya sakin yaklaşmadığını anlatan bu isim şunları söyledi:
"Bazı şeyleri nasıl yapıyorlar, anlamıyorum. Bir TV kanalını açıyorsunuz; 3-4 başı açık kadın, bir de başı örtülü. Başı örtülü sakin sakin meramını anlatıyor. Öbürleri bağırıp çağırıyor. İzleyen de, 3-4 başı açık, bulmuş başı örtülüyü ezip geçiyor. Bu yanlış görüntü."
Beni şaşırtan bir aktarma da sonuncu AKP’liden:
"Kızları okutmaktan söz edince, ’Ama yurtlar cemaatlerin elinde’ deniliyor. Kabul edelim ki böyle. Peki; ama doğrusu da kızları okutmak, onların olanaklarını geliştirmek değil mi? Bakın Türkan Saylan’ın hiçbir siyasi görüşüne katılmıyorum. Ama Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kız öğrenciler için yaptırdığı yurtlar çok güzel şeyler. Cemaat yurtlarından yakınanlar tembellik yapmasın, Türkan Saylan gibi, ÇYDD gibi çalışsınlar."
AKP’lilerin tümünün sorunun çözümünü sadece MHP ile gerçekleştirmekten çok memnun kaldıklarını söylemek mümkün değil.
Dört AKP’linin, "Keşke CHP işin içinde olsaydı" dediklerini belirtmeli.
Bu olsaydı, CHP ile zorunlu din dersleri, Kuran kursları, imam hatipler, katsayı, Alevi inanışı gibi din eksenli diğer sorunların çözümü konusunda masaya oturmaya hazır olduklarını ifade etmekten de çekinmediler.