KAPATMA davası yaklaştıkça AKP’nin içine yönelik ilgi arttığından sondan, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın, "travma" tartışmasından başlamak isterim.
Dışarıdan bakıldığında, AKP içinde sadece TBMM Başkanı Köksal Toptan ile Kırıkkale Milletvekili VahitErdem’in bu sözleri eleştirdiği görülür.
Oysa tablo pek öyle değil; siyasal İslam geleneğinden gelmeyen tüm milletvekilleri başta olmak üzere tepkisini partili arkadaşlarıyla paylaşan çok.
Bir kadın milletvekili, "Bugün ben buradaysam o devrimler sayesinde" demekten çekinmezken, bir erkek milletvekili, "Dengir Bey travmayı yanlış anlatıyor.Eğer o travma olmasaydı bugün bu devlet de, bu cumhuriyet de olmazdı" deme gereği duydu.
İLK KEZ ŞİKÁYET EDİLDİLER
Peki, bu milletvekilleri neden yüksek sesle konuşmaz derseniz, işte orada devreye Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, devasa ağırlığı hissediliyor.
Erdoğan’ın ağzına bakıldı; Erdoğan ise grup konuşmasında konuya girmedi.
Bu durum tepkileri baskılıyor; ama bu kadar baskılanan tepkilerin bir gün nasıl ortaya çıkacağını öngörmek zor olabilir.
İşte bu noktada, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, AKP’de siyasal İslam geleneğinden gelen milletvekillerine karşı bir grup oluşmaya başlıyor.
Siyasal İslamcıların, "Parti bizim, biz partiyiz" havasına karşı grup, "Her seferinde partiyi zora sokan da sizsiniz" yanıtı vermeye başladı.
Erdoğan’ın, milletvekilleri ile buluştuğu toplantılarda, siyasal İslamcı milletvekillerinin, hem de gerekçelendirilerek, "Bize selam vermiyor" diye şikayet edilmesini bu çerçevede önemsiyorum.
Erdoğan, şikáyet üzerine, şaşırdığını söyledi, "Birlik, beraberlik" dedi; ama alttan alta gelişen bir tepkinin işaretini görmüş olmalı.
Ayrıca unutmamak gerekir ki bu dönem, özellikle siyasal İslam kökenli olmayan milletvekilleri, milletvekilliğini meslek görmüyor, hepsi meslekli çünkü.
FIKRA DA ANLATILIYOR
İlginçtir, Dengir Fırat, aslında AP geleneğinden gelen, özel yaşamını da hálá aynı çizgide sürdüren bir AKP yöneticisi.
Buna karşın Fırat, siyasal İslam’ın sözcüsü gibi görüntü veriyor.
Sözünü ettiğim karşı grup da bunu böyle kabul ediyor, Fırat’ın sözlerinin kapatma davasına malzeme olmasından korkuyor.
Bu isimler arasında, "Anlayamıyoruz bu Milli Görüşçüler partinin kapatılmasını mı istiyor" diye soranlar çıkıyor.
Bunu şu fıkrayla "gömleğin değişmemesine" bağlayanlar da çıkıyor:
Müfettiş köy okuluna gitmiş, sorular sorup öğrencilerden yanıtlar almış.
Her şey normal giderken, arka sıralardan bir öğrenci, "Uçak düştü, 60 ölü var" diye bağırınca öğretmene dönüp bakmış.
"O öğrencimiz sorunlu" yanıtını alınca, "Ben hallederim" demiş.
Bu öğrenciye dönüp özel sorular sorup hepsinden de doğru yanıt almış.
Öğretmene dönüp, "Bak gördün mü" der gibi bakmış.
Öğretmen de, "Bir saniye" dedikten sonra, elinin parmaklarını yapışık tutarak öğrenciye, "Burada kaç parmak var" diye sormuş.
Yanıtı doğru almış; ama bu kez parmaklarını açarak aynı soruyu yöneltmiş.