Yabancı yatırımcının Türkiye’de şirket kurma avantajı

Türkiye’de yatırım yapmak isteyen Yabancı sermayeli yatırımcıların, karşılaştıkları sorunlar, yıllardır sürekli olarak dile getiriliyor.

Sorunların bir kısmı giderildi ama çoğu halen çözümlenemedi. Yabancı Sermaye Derneği (YASED) Genel Başkanı Sevgili Şaban Erdikler’in bu konudaki olumlu çabalarını takdir etmemek mümkün değil.

Şu aşamada yabancı sermaye girdisi yönüyle gelişmeler yeterli değil. Üstelik yerli yatırımcılardan bazıları da (Romanya, Bulgaristan ve Rusya gibi) yabancı ülkelerde yatırım yapmaya devam ediyorlar. Bu yola başvurmalarını haklı kılan bazı nedenler olduğu da acı bir gerçek.

TÜRKİYE’DEKİ ŞİRKET

Bugünkü konumuz Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancılarla ilgili. Bunların önünde iki yol var;

1. Yurt dışındaki şirketleri kanalıyla Türkiye’de şirket kurabilir ya da Türkiye’deki şirkete iştirak ederler.

2. Türkiye’de şirket olarak değil, gerçek kişi olarak şirket kurar ya da kurulmuş şirkete hisse senedi almak suretiyle ortak olurlar.

İkinci yolu izleyen yabancı yatırımcıların, (vergisel anlamda) çok sayıda avantajı söz konusu.

Sözgelimi; Türkiye’deki ortak olduğu anonim şirketle ilgili hisse senetlerinin, edinme tarihinden itibaren bir yıl geçtikten sonra elden çıkartılmasından doğan kazanç, gelir vergisine tabi olmaz (GVK Md. 80/1). Örneğin; edinme bedeli bir trilyon TL olan hisse senedini, iki yıl sonra üç trilyon liraya satan yabancı yatırımcı gerçek kişi, aradaki iki trilyon liralık fark nedeniyle, gelir vergisi ödemez.

Ancak hisse senedi (gerçek kişi yerine) yabancı yatırımcı şirkete ait olsaydı, ortaya çıkan kazanç nedeniyle, kurumlar vergisi ödemesi söz konusu olacaktı. Burada bir avantaj olarak, yabancı gerçek kişi ve kurumlar, kur farkından doğan kazancın vergisini ödemeyeceklerdi (GVK Mükerrer Md.81/5).

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Geçici 28. maddesinde yer alan ‘iştirak hissesi’ satışındaki istisna, tam mükellef kurumlar için geçerli olduğu için, dar mükellef durumunda olan yabancı şirket bu istisnadan yaralanamıyor.

OTEL YA DA FABRİKA

Türkiye’de kurulan şirketin, aktifinde kayıtlı olan bir otel ya da fabrikayı satması sonucu ortaya çıkan kazanç, kurumlar vergisi, KDV ve tapu harcına tabi.

Oysa yabancı yatırımcı gerçek kişi, oteli ya da fabrikayı satmayıp, şirketin hisse senetlerini satarsa, büyük bir vergi avantajı doğabilir.

Örnek : Yabancı yatırımcı gerçek kişilerin hissedarı olduğu (B) anonim şirketinin, Türkiye’de 900 kişilik bir oteli vardır. Yabancı yatırımcı, kayıtlı değeri 30 trilyon lira olan oteli, 70 trilyon liraya satacaktır.

Bu durumda, oteli satacak olan (B) anonim şirketi, kazancı nedeniyle, normal koşullar altında, kurumlar vergisi ve tapu harcı ödeyecek, alıcı da yüzde 18 KDV ve tapu harcı ödeyecek. Oysa, oteli satma yerine, şirket hisselerini satsalar, doğal olarak oteli de satmış olacaklar. Böyle olunca da bir lira dahi kurumlar vergisi, KDV ve tapu harcı ödenmeyecek.

Benzeri uygulama, fabrika satışı için de geçerli...

Kár ya da temettü dağıtımı olayında da dar mükellef konumunda olan yabancı yatırımcı, elde ettiği kár payı ya da temettü geliri üç trilyon lira dahi olsa, Türkiye’de beyan etmeyecek ve gelir vergisi de ödemeyecek.

Başlıkta da belirtildiği gibi, yabancı yatırımcı gerçek kişinin, Türkiye’de şirket kurmasında, vergisel anlamda, sayısız avantaj var...
Yazarın Tüm Yazıları