Tatilin verdiği rahatlıkla göz ardı ettiğimiz bakımlarımızın ardından siz de cildinizin ne kadar mat ve solgun göründüğünü fark ediyorsunuzdur. Özellikle yaz boyunca cildinizde bir de güneş koruma kremi kullanmadıysanız, cilt lekeleriyle karşı karşıya kalmanız kaçınılmaz oluyor. Eğer siz de cilt, saç, el ve ayak bakımınızla yaz ayları boyunca pek ilgilenemediyseniz, şimdi vücudunuza hak ettiği bakımı yapmanın tam da zamanı!
İLK KURAL CİLDİ ARINDIRMA
Yaz boyunca cilt bakımınızı ihmal ettiğinizde; kuru, mat ve sağlıksız görünen bir cilt ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Özellikle güneşin zararlı ışınlarından olumsuz etkilenen cildimiz, kuruyor, yıpranıyor ve cilt lekelerine maruz kalıyor. Ancak cildimizin solgun görünmesinin en önemli nedeni, ölü derilerin gözenekleri tıkamasıdır. Gün sonunda mutlaka siz de cildinizi temizliyorsunuzdur. Ancak terle bulaşan toz, kum ve güneş koruyucu ile aftersun gibi kremlerin kalıntıları, gözeneklerinizi tıkayarak, cildinizin nefes almasını engelliyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim, etkili bir cilt bakımının ilk kuralı, cildi iyi bir şekilde arındırmaktan geçer. Bu nedenle yaz aylarının getirdiği olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek için işe cilt tipinize uygun haftada 1 detoks etkili arındırıcı maskeler uygulamakla başlamalısınız. Bunu yaparken doğal ve bitkisel ürünleri kullanmanızı tavsiye ederim. Eğer, Türk kahvesi ya da fitre kahve içmeyi seviyorsanız, bunların telvelerini de maske olarak kullanabilirsiniz. Kahve telvesini bir fırça yardımıyla cildinize sürün, 15 dakika bekletin ve durulayın. İyi bir detoks etkisi yaratacaktır. Haftada 1 kez bu işlemi yapabilirsiniz.
İKİNCİ KURAL CİLDİ NEMLENDİRME
Gelelim cilt bakımının ikinci en önemli adımı olan nemlendirme işlemine. Bu dönemde kullanacağınız cilt bakım ürünleri cildinizin nem dengesini yeniden sağlamalı ve güneşin verdiği hasarları toparlama özelliğine sahip olmalıdır. Çünkü bu dönemde cildinizi kışın soğuk günlerine de hazırlıyorsunuz. Sonbaharda cilt bakımınızı ne kadar doğru yaparsanız, kışın da cildiniz bir o kadar kusursuz görünür. Yaz aylarında sık sık duş alınması, havuza, denize girilmesi ve güneş ışınları, cildinizin daha çok yıpranmasına, nem dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bu nedenle cilt tipinize uygun yoğun bir nemlendirici ile cildinizi mutlaka korumalısınız. Ben, özellikle bu dönemde kadınlara profesyonel bir cilt bakımı yaptırmalarını da öneriyorum. Çünkü her ne kadar evlerimizde ürünler kullanıyor olsak da uzman bir kişinin uyguladığı cilt bakımı, gerçekten cildinizi kışa hazırlama anlamında çok fayda sağlıyor.
SAÇLARINIZI SONBAHARA HAZIRLAYIN
Kokuların sihirli dünyasının kapılarını bizlere açan bu uygulama, aslında yüzyıllardır birçok toplumda ruh, beden ve zihin dengesini sağlayabilmek için kullanılıyor. Siz de son yıllarda çok popüler olan ve masaj uygulamalarında kullanılan aromaterapi yağlarını, enerjinizi yükselten oda kokularına dönüştürebilir, evinizde huzurlu bir atmosfer yaratabilirsiniz.
GÜNLÜK SORUNLARLA MÜCADELE
Çağımızın en ciddi sağlık sorunlarından biri haline gelen stres, maalesef ki günlük hayatımızın da bir parçası haline geldi. Gün içerisinde hepimiz birçok ruhsal ve fiziksel sorunla mücadele etmek durumunda kalabiliyoruz. Ancak iyi haber şu ki, günün stresini ve yorgunluğunu, kokuların muhteşem rahatlatıcı gücünü kullanarak, evlerimizde atabiliriz. Birçok toplumda yüzyıllardır kullanılan aromaterapi uygulamalarıyla evinizde spa ortamı yaratabilir, ruh, beden ve zihin dengenizi yeniden düzenleyebilirsiniz. Bitkilerin çiçek, kabuk, kök, sap, tohum, çekirdek ve yaprak gibi bölümlerinden çeşitli yöntemlerle elde edilen güzel kokulu yağlar aracılığıyla siz de enerjinizi yeniden kazanabilirsiniz. Ayrıca evlerinizde dört mevsim baharı yaşamanın en basit yollarından biri de yine aromaterapidir.
HER EVİN KENDİNE AİT BİR ENERJİSİ VARDIR
Aslında her evin kendine ait bir enerjisi vardır. Evlerimizin enerjisini kullandığınız renkler, objeler ve aydınlatma seçimi gibi faktörler de belirler. Bu enerjiye sevdiğiniz kokuları da eklediğiniz zaman, eviniz sizin için nefes aldığınız, olumsuzluklardan arındığınız ve ruh halinizi dengelediğiniz bir mabede dönüşebilir. Çünkü kokuların inanılmaz rahatlatıcı bir gücü vardır. Ancak bunu yaparken parafin ve sentetik esanslarla üretilmiş koku, tütsü, mum ile ağır kimyasallar içeren oda spreylerinden uzak durmalı ve doğal ürünler kullanmaya özen göstermelisiniz. Mesela bal mumu ile hazırlanan ve uçucu yağlarla aromalandırılan doğal mumları tercih edebilirsiniz. Uçucu yağları da eczanelerden ya da güvendiğiniz aktarlardan almaya özen gösterin. Ayrıca üzerinde etiketi olmayan hiçbir ürünü satın almayın. Çünkü bu tarz ürünlerin içerisinde hangi kimyasalların kullanıldığı belli değildir ve sağlığınıza zarar verebilir.
Evet, yüzünüze uygun planlanmış bir kalıcı makyaj her ne kadar işimizi kolaylaştırsa da bu uygulamayı yaptırırken de dikkat edilmesi gereken çok önemli unsurlar var. Aksi takdirde enfeksiyon kapma riski ya da ağır metaller içeren malzeme kullanımı nedeniyle sağlığınız olumsuz etkilenebilir. Bunun yanı sıra kalıcı makyaj yaptırmaya karar verenlerdenseniz size önerim sonbahar makyaj trendlerine de bir göz atmanız.
UZMAN KİŞİLER TARAFINDAN YAPILMALI
Her daim bakımlı ve genç görünmemize yardımcı olan kalıcı makyaj, aslında yoğun hayatlar yaşayan kadınlar için devrim niteliğinde bir uygulamadır. Zamandan tasarruf sağlamaya yardımcı olan kalıcı makyajın aslında sandığınızdan çok daha güzel faydaları vardır. Mesela kalıcı makyaj, yüzeysel görünen normal makyaja oranla daha doğal bir görünüm elde etmenizi sağlar. Kaş, göz çizgisi veya dudaklarda bulunan bazı ufak kusurlar kapatılabilir veya şekil bozuklukları giderilebilir. Sadece kirpik diplerine yapılacak uygulamayla bile gözleriniz belirginleştirebilir ve doğal sürmeli bakışlara sahip olabilirsiniz. Kalıcı makyaj uygulaması için kısaca sürekli bakımlı olmayı seven kadınlar için hayat kurtarıcı bir yöntem demek çok da yanlış olmaz. Ancak kalıcı makyaj yaptırırken de çok dikkatli olunması gerekiyor. Çünkü bu işlem, iğneler yardımıyla doku altına boya enjekte edilmesiyle gerçekleştiriliyor. Bu nedenle makyajın sertifikalı uzman kişiler tarafından klinik ortamda ve steril malzeme kullanılarak doğru bir şekilde yapılması şart. Aksi takdirde enfeksiyon kapma riski kaçınılmaz oluyor.
MERDİVEN ALTI YERLERE DİKKAT!
Kalıcı makyaj uygulamalarının merdiven altı diye tabir ettiğimiz ve uzman olmayan kişiler tarafından yapıldığını da duyuyoruz. Hatta bazı zamanlar, hijyen kurallarına dikkat edilmediği ve ağır metal içeren malzemelerin kullanması sonucuyla sağlık sorunları yaşayan kişilere rastlıyoruz. Bu nedenle lütfen kalıcı makyaj yaptırmaya karar verdiğinizde gideceğiniz kliniğin bakanlık tarafından denetlenen bir yer olduğundan emin olun ve işlemi yapacak kişilerin de eğitim sertifikalarını görmek istediğini söyleyin. Çünkü kalıcı makyaj, uzman olmayan kişiler tarafından uygulandığında yüzünüze kalıcı zararlar verebilir.
KALICI MAKYAJDA NE TÜR BOYALAR KULLANILMALIDIR?
Özellikle son yıllarda yapılan araştırmalar, evlerimizde kullandığımız renklerin, objelerin ve oluşturduğumuz yaşam alanlarının kısacası ev tasarımımızın ruhsal sağlığımız üzerinde olumlu ya da olumsuz etki yarattığını gösteriyor. Bu nedenle günümüzde sık konuşulan kavramlardan biri olan wellness, artık dünyada yeni bir trend haline geldi. Peki, evinizde wellness etkisi nasıl yaratacaksınız? Evinizi iyi yaşam dostu bir alana nasıl dönüştüreceksiniz? İlk bakışta bu işi yapmak zor gibi görünse de aslında küçük dokunuşlarla bile evinizi wellness kavramına göre düzenlemeniz mümkün.
YENİDEN DÜZENLEYEBİLİRSİNİZ
Kaliteli ve uzun bir yaşam sürebilmemiz için hepimiz sağlıklı olmaya özen gösteriyor ve ona göre yaşamaya çalışıyoruz. Peki, gerçekten tam anlamıyla sağlıklı mıyız? Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu? Eğer sağlığı sadece bedensel iyi olma durumu olarak görüyorsanız, o zaman sağlık kavramının anlamına yeniden bakmamız gerekiyor. Çünkü Dünya Sağlık Örgütü, sağlık kavramını ‘sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hali’ olarak tanımlıyor. Bu tanımdan yola çıkıldığında ise günümüzde yeni bir trend haline gelen wellness kavramı, bizlere bütüncül sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Global Wellness Institute de wellness’ı, ‘bütünsel olarak sağlığa götüren faaliyetlerin tamamı’ olarak tanımlıyor. Çünkü yaşam tarzımız, seçimlerimiz, içinde bulunduğumuz fiziki ortamlar, bizleri ruhsal anlamda olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyor. Evet, belki dışarıdaki ortamlarımızı değiştirme şansımız yok ama wellness yaklaşımıyla evlerimizin oda tasarımını, kullandığımız objeleri, renkleri, aydınlatma seçimlerimizi ve hava kalitesini yeniden düzenleyerek, iyi yaşam dostu bir hale getirebilmeniz mümkün
EVİNİZE SAKİNLİĞİ VE HUZURU GETİRİN
Evimize girdiğimiz zaman, mutlu olduğumuzu ve dinlendiğimizi hissetmek isteriz. Çünkü hayatlarımız artık daha stresli ve daha yorucu. Wellness yaklaşımıyla yeniden dekore edilen yaşam alanınızda hissettiğiniz tüm olumsuzlukları kapının dışında bırakmak çok daha kolay olacak. Çünkü yapacağınız sihirli dokunuşlarla evinize hem sakinliği hem de huzuru getireceksiniz.
SAMİMİ BİR KARŞILAMA
Bir de spor yapmaya zaman bulamıyorsanız, o zaman işiniz daha da zorlaşıyor. Ancak iyi haber şu ki; yeni nesil zayıflama cihazları ve diyetisyen eşliğinde kısa sürede bacak, basen, karın ve bel bölgenizde oluşan bölgesel yağlardan kurtulabilmeniz mümkün. Hatta bu cihazlar, 30 dakikada 20 bin mekik ya da squat yapmışsınız gibi bir etki yaratarak, kısa sürede daha sıkı bir karına ve kalçaya sahip olmanıza yardımcı olabiliyor. Biliyorum, inanması güç, ama gerçek...
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde hepimiz evlerimize kapandık ve hiç alışık olmadığımız bir süreçten geçtik. Yeme ve içme düzenimizin yanı sıra uyku saatlerimiz de değişti. Bu süreçte hayatımızın bir parçası haline gelen hareketsiz yaşam da tüm bu olumsuzluklara eklenince, kilo almak da kaçınılmaz oldu. Evet, pandemi yasaklarını geride bıraktık ama şimdi de birçok kişi yaz aylarının getirdiği düzensiz beslenme ile özellikle bacak, karın, basen ve bel bölgesinde oluşan bölgesel yağlanmalardan kurtulmak için çözümler arıyor. Eğer siz de kilolarınızla ilgili bu tarz bir sorun yaşıyorsanız, vücudunuzu şekillendirmek ve ideal kilonuzu korumak istiyorsanız, o zaman sizleri yeni nesil bölgesel zayıflama cihazlarıyla tanıştırmak istiyorum. Özellikle spor yapmayı sevmeyen ve spora vakit bulamayanlar için ideal bir çözüm olan bu bölgesel zayıflama cihazlarının sonuçlarının gerçekten muhteşem olduğunu söyleyebilirim. Hele bir de diyetisyen eşliğinde bu cihazlardan faydalanırsanız, işte o zaman eskisi gibi fit ve formda görünmeniz kaçınılmaz.
KİM KORKAR İNATÇI YAĞLARDAN
Tükettiğimiz yağlı ve sağlıksız gıdalar, aslında bölgesel anlamda kilo almanın ana nedenleri arasındadır. Bu korkunç beslenme tarzına bir de hareketsiz yaşamı eklediğiniz zaman bölgesel yağlanmadan kaçabilmeniz pek de mümkün değil. Özellikle de inatçı yağlar, sizi kolay kolay terk etmez. İşte tam da bu noktada, bölgesel zayıflama uygulamaları devreye giriyor. Yeni nesil zayıflama cihazları eşliğinde kişiye özel hazırlanan bölgesel incelme programları, ilk seanstan itibaren kişilerde belirgin bir şekilde incelme sağlayabiliyor. Vücut tipinize göre yapılması kararlaştırılan uygulamanın seans sayıları ise tabi ki kişiden kişiye değişiklik gösteriyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki, programınızı disiplinli bir şekilde gerçekleştirdiğinizde, kesinlikle fit vücudunuza yeniden kavuşmanız mümkün olabiliyor.
AĞRI YOK, KESİ YOK, YORULMAK YOK
Günümüz teknolojisi sayesinde nasıl ameliyatsız yüz gençleştirme yöntemleri çok daha fazla tercih ediliyorsa, bölgesel zayıflamada da cerrahi müdahaleye gerek kalmayan, ağrısız ve risksiz uygulamalar öne çıkıyor. Yüksek yoğunluklu odaklanmış elektromanyetik dalgaları kullanan bu cihazlar, aslında popo estetiğine rakip olarak bıçaksız kalça dikleştirmeyi de hedefliyor diyebiliriz.
30 DAKİKADA SIKI KARIN, DİK KALÇA
Peki bölgesel zayıflama uygulamalarında sistem nasıl işliyor? Gelin, biraz da bu konuyu inceleyelim. Elektromanyetik enerji kullanan cihazlar yardımıyla egzersiz yapmadan karın kaslarınızı güçlendirip, kalçanızı ya da baseninizi biçimlendirebiliyorsunuz. Bu cihazlar sayesinde kasların sadece 30 dakikada 20 bin kez çalışması sağlanabiliyor. Bu durum vücudunuzda 30 dakikada 20 bin mekik ya da squat yapmışsınız gibi bir etki yaratıyor. Bu sayede hem yağ yakıyor hem de kas yaparak daha biçimli fiziğe sahip olabiliyorsunuz. Ayrıca uygulama için bir hazırlık yapmanız da gerekmiyor. Sizden istenilen tek şey, sadece uzanmanız ve kaslarınızın yüzde 100’ünü çalışmasını hissetmeniz.
Evet, bu uygulamalarla cildimiz olduğundan daha genç görünebiliyor. Ancak unutmamamız gereken çok önemli bir konu var. O da cildimizi içeriden beslemek ve ihtiyacı olanları ona verebilmek. Bunu yapabilmenin en iyi yollarından birisinin de glutatyon takviyesi almak olduğunu söyleyebilirim. Çünkü vücudunuzdaki glutatyon seviyesi arttığında emin olun, siz de cildinize sihirli bir şeyin dokunduğunu hissedeceksiniz.
ZAMANLA AZALIYOR
Pandemi sürecinde adını sıkça duyduğunuz ve özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle popüler hale gelen glutatyon, cilt sağlığımız için de oldukça önemli bir antioksidan. Glutatyonu vücudumuz doğal olarak üretebiliyor. Ancak yaşlanma, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ve sigara kullanımı gibi birçok nedenden ötürü glutatyon, zamanla vücudumuzda azalmaya başlıyor. Bu durum da cildimiz başta olmak üzere vücut sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Ben aslında glutatyonu antioksidanların patronu olarak görüyorum. Çünkü glutatyon takviyesinin cildin kalitesini desteklediği, yaşlılığa bağlı cilt problemleri ile lekeleri azalttığı biliniyor. Hatta geçtiğimiz yıllarda Japonya’da yapılan bir bilimsel çalışmayla ağız yoluyla glutatyon desteği alan kadınlarda cilt yaşlanmasının yavaşladığı da gözlendi.
YAŞLANMAYI GECİKTİRİYOR CİLT HASARINI ENGELLİYOR
Hiç kuşku yok ki, vücudu temizleyen ve hastalıklardan koruyan glutatyon, tam bir mucize cildimiz içinde vazgeçilmez olduğu şüphesiz. Cilt kuruluğu, ince çizgi ve kırışıklıkları önlemeye yardımcı olmanın dışında glutatyon, kolajen üretimini tetikleyerek, cilt sıkılığı ve elastikiyetini artırmaya da destek oluyor. Glutatyonun vücudumuzdaki toksik maddelerden arınmamıza yardımcı olma özelliği sayesinde doku hasarları azalıyor ve yaşlanma süreci yavaşlıyor. Vücutta oluşan detoks etkisi ile beraber ciltte de arınma meydana gelerek, cildiniz daha genç, pürüzsüz ve parlak bir görünüme kavuşuyor. Günümüzde ise glutatyon eksikliğini en iyi tamamlamanın yolu, damardan glutatyon tedavisi almaktan geçiyor. Çünkü ağız yoluyla alınan takviyeler, maalesef ki eksikliği gidermekte pek de yeterli olmuyor. Ben, glutatyon tedavisini genellikle C vitamini ile birlikte almaya özen gösteriyorum. Bu muhteşem ikili birlikte alındığında, cilt tonunuz dengeleniyor, cilt lekelerinde azalma gözleniyor, akne ve sivilce oluşumu da önlenebiliyor. Ayrıca şunu belirtmeden de geçemeyeceğim; glutatyon tedavisinden sonra gözle görülür bir şekilde cilt kalitenizin iyileştiğini gözlemleyebiliyorsunuz.
Zararlı ışınlar, cilt yaşlanmasını hızlandırmakla kalmayıp, alın, yanak ve dudak bölgesinde lekelere de neden olarak güzelliğinizi gölgeleyebiliyor. Bu nedenle yaz aylarında leke önleyici ve giderici yağlar kullanmanın yanı sıra lekelere iyi gelen besinleri tüketmek de büyük önem taşıyor.
11-15 ARASI DİKKAT!
Cildimiz, özellikle yaz aylarında güneş ışınlarının ve havuz suyunun içinde bulunan kimyasalların etkisiyle oldukça fazla zarar görebiliyor. Özellikle güneşin en etkili olduğu 11.00-15.00 saatleri arasında güneş koruma kremi kullanmadan güneşlenmek, hem güneş yanığını hem de cilt lekelerini beraberinde getiriyor. Bu nedenle cilt sağlığımızı korumak için yaz aylarında önlem almak daha sonra oluşabilecek leke oluşumu ve cilt yaşlanma belirtilerinin hızlanması gibi olumsuzlukları da önlemenize yardımcı olacaktır. Özellikle cildinize uygun seçilen bir güneş koruma kreminin vazgeçilmezlerimiz arasında olduğunu unutmamız şart. Bunun yanı sıra cildinizi korumak için doğal ve bitkisel yöntemlerden de destek alabileceğinizi hatırlatmak istiyorum. Bunlar arasında özellikle lekelere iyi gelen bitkisel yağları kullanmak ve tabi ki hem bağışıklık sisteminizi güçlendiren hem de lekelere iyi gelen besinleri tüketmek, cilt sağlığınızı korumanız anlamında sizlere fayda sağlayacaktır.
YAZIN CİLDİMİZİ NASIL KORUMALIYIZ?
Yazın güneş ışınlarının yanı sıra havuz sularındaki kimyasallar da cildimize zarar verir. Bu nedenle yaz döneminde cilt bakımı yaparken ‘peeling’ler ve derin soyma işlemlerini asla önermiyoruz. Çünkü bu tarz cilt bakımı işlemleri, güneşe maruziyet nedeniyle ciltte kalıcı lekelerin oluşmasına neden olabilir. Maalesef ki cildimiz sadece güneş ışınlarından değil, yaşam tarzımızdan ve çevresel faktörlerde de olumsuz etkileniyor. Bu nedenle cildimizi her mevsim korumamız gerekiyor. Ben, her zaman sağlıklı, parlak ve bakımlı bir cilde sahip olmanın 4 altın kuralı olduğunu söylerim. Bunlar;
-Cildin iyi temizlenmesi
-Cildin arındırılması