×
Benim favori aksesuarımın ise çantalar olduğunu söyleyebilirim. Çünkü başarılı bir kombini tamamlayan en önemli parça, kıyafetinize uygun seçilmiş bir çantadır. Tarzınızı yansıtacak en değerli objelerden biri olan çantalar, her ne kadar kombinlerimizi tamamlamada hayati bir öneme sahip olsa da aslında bir eşya olmanın çok daha ötesindedir. Öyle ki bazen bir tarihi ya da bir ikonu kolunuzda taşıyabilirsiniz. Çünkü dünyaca ünlü bazı çanta modelleri, tasarımlarının şıklığıyla değil, dönemsel değişimlere şahit olmalarıyla ölümsüzleşmişlerdir. Mesela bunlardan biri, 1955 yılında Coco Chanel’in modern kadının ellerinin boş durması gerektiği düşünülerek tasarladığı ve omuzdan asılan çantası Chanel 2.55’dir. 2.55’ler, günümüzde hala Paris’e 1.5 saat uzaklıkta bir fabrikada tamamen elde üretiliyor. Hermes tarafından tasarlanan ve dünyanın en pahalı çantaları arasında yer alan Birkin de 1970’li yılların moda ikonu Jane Birkin’a ithaf edilmiştir. Dior’un en ünlü çantası Lady Dior ise ismini İngiltere Prensesi Lady Diana’dan alır. Bu nedenle her zaman söylerim, kullandığınız çantalar, sadece bir aksesuardan ibaret değildir ve çok daha fazlasıdır. Evet, çantaların tarihine kısa bir yolculuktan sonra gelelim, kıyafetinize göre çanta seçiminizi nasıl yapmanız gerektiğine. Hazırsanız başlayalım.
GECENİN YILDIZI SİZ OLUN
Gece elbiselerinin en önemli özelliği tüm gözleri üzerine toplayan parçalar olmalarıdır. Bu nedenle kıyafetinize uygun bir çantayı seçmeniz oldukça önemli. Gece elbiselerini en iyi tamamlayan çantalar ise şüphesiz ki elinizde taşıyabileceğiniz ya da bileğinize geçirebileceğiniz portföy çantalardır. Ancak çantaların büyüklüğü ve gösterişli olması tabi ki kıyafetinize göre değişiklik gösterir. Mesela sade bir gece elbisesi tercih ettiyseniz, daha gösterişli bir portföy çanta kullanarak, kombininize hareket katabilirsiniz.
Ayrıca 2023 moda trendleri arasında bu yıl metalik çantalar da yerini aldı. Gece dışarı çıkarken kombininize metalik portföy çantaları da ekleyerek tarzınızı daha eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
KOT VE ÖRGÜ ÇANTALARIN DÖNÜŞÜ
Hem rahatlığına düşkün hem de şık olmayı seven kadınların tercih ettiği spor tarza sahipseniz, çanta seçiminiz yine oldukça önemlidir. Çünkü bu tarz giyinmeyi sevenler, yaptıkları kombine göre ister spor isterlerse klasik tarzda bir çanta seçme özgürlüğüne sahiptir. Kullanacağınız sırt çantaları veya büyük boy çantalar, spor şıklığınızı tamamlamanıza yardımcı olur. Klasik yönünüzü ortaya çıkarmak istiyorsanız da küçük boyutlarda bir el çantasıyla kombininizi tamamlayabilirsiniz. Bu sezon, yazı temsil eden örgü çantaları da oldukça sık göreceğiz. Smart casual tarz giyinmeyi sevenler, rahat ve salaş görünümleriyle bu örgü çantaları da kombinlerine ekleyebilir. İlkbahar-yaz sezonunda kot çantaların moda sahnesine geri döndüğünü hatırlatmak isterim. Bu trend, günlük ve spor kıyafetlerinizin oldukça ilgi çekici görünmesine yardımcı olacaktır.
Peki, bahar neşesini evimizin her alanında yaşayabilmek için neler yapmalıyız? Gelin, bugün renklerin, desenlerin ve dokuların gücünden faydalanarak, evlerimize yapacağımız küçük dokunuşlarla baharın muhteşem canlılığını birlikte getirelim.
RENKLERİN ENERJİSİNDEN YARARLANIN
Doğanın yeniden uyandığı ve yaşamla dolduğu bu günlerde yapmanız gereken en önemli adımlardan biri, kışın kullandığınız koyu renkli, örgü battaniyeler ile örtü ve nevresim takımlarını dolaplarınıza kaldırmak olmalıdır. İkinci adım ise; sarı, açık mavi, turuncu, beyaz, yeşil gibi bahar aylarının olmazsa olmazları arasında yer alan bu renkleri, yaşam alanlarınızda kullanmaktır. Mesela yatak odalarından yaprak ve çiçek desenli veya açık tonlarda nevresim takımlarını tercih edebilirsiniz. Koltuklarınızda ise özellikle keten dokulu kırlentler veya rengârenk yastıklar, ilkbaharın neşesini evinize getirebilir. Eğer, siyah renk bir koltuk takımınız varsa, üzerine koyacağınız sarı tonlardaki şık yastıklar veya koltuk örtüleri, odanın enerjisini yükseltmenize yardımcı olacaktır.
GÜNEŞ IŞIĞINI EVİNİZE DAVET EDİN
Kış aylarında soğuğu kesen kalın yapılı perdelerden kurtulup, açık renkli tül perdelerle güneş ışığını evinizin her alanına davet etmek de önemli bir adımdır. Pastel tonlarda tül perdeler kullanmak evinizin enerjisini oldukça yükseltecektir. Ayrıca gün ışığından daha fazla yararlanabilmek için aynaları da kullanabilirsiniz. Aynalar, gün ışığını yansıtarak, iç mekânlara hem ferahlık kazandırır hem de daha aydınlık görünmesine yardımcı olur. Baharla birlikte eşyalarınızın yerini değiştirerek, pencereleri daha iyi görebilecek bir şekilde konumlandırmanızda, güneş ışığından daha çok yararlanmanızı sağlayacaktır.
Moda haftalarına bir göz gezdirdiğimizde ise kreasyonlarda tasarımcıların erkek modasının kurallarını baştan yazdıklarını söyleyebiliriz. Çünkü gömleksiz giyilen ceketlerden ultra parlak renklere, bol pantolonların yükselişinden kısa şortlara kadar birçok yaratıcı tasarım, bu yıl herkesi şaşırtacak cinsten. Sezonun trendlerinin görkemli şovlarla sunulduğu podyumlarda tasarımcıların öngördüğü sloganlar arasında, “Erkek bedenine özgürlük” başı çekiyordu. Modaya yön veren markaların da koleksiyonlarına baktığımız zaman bu sloganın oldukça geçerli olduğunu görebiliyoruz. Çünkü ilkbahar-yaz sezonu erkek giyiminde konforun ön planda tutulduğu ve doğadan da ilham alınarak hazırlanmış tasarımlar, aslına bakarsanız oldukça iddialı. Nostaljik detaylarla süslenmiş klasik parçalar ise alışık olmadığımız şekillerdeki kullanımlarıyla tarzınızı farklı bir boyuta taşıyabiliyor. Sanırım bu sezon, ceketleri gömleksiz giyen, bol kot pantolonlarla dolaşan ve oldukça kısa şortlarla gezen erkeklerle oldukça sık karşılaşacağız gibi duruyor.
BOL KOTLARIN DÖNÜŞÜ
Son 10 yıl içinde kot pantolonlar, her geçen gün daralmalarıyla dikkat çekiyordu. Dar kotlarla oversize bir üst giyimi kombinlemek ise klasik haline gelmişti. Ancak artık bol kot pantolonların devri yeniden başlıyor. Kotların yanı sıra bel kısmı dar ve aşağı doğru bollaşan kumaş pantolonları da sık sık göreceğiz. İyi haber şu ki erkek bedenine özgürlük getiren bu parçalar, sıcak günlerde sizi terlemekten de kurtarabiliyor.
DENİM TRENDİ SEZONU ETKİSİ ALTINA ALDI
Kot üstüne kot giyenlerin başlattığı denim trendi, yeniden dünyayı etkisi altına aldı diyebiliriz. Podyumlarda iki hatta üç parçadan oluşan kot görünümler, tasarımcıların gözde kombinleri arasındaydı. Hatta Prada’nın yakasız western stili gömlekleri, kotların içine sokup, podyuma yollaması ile Givenchy’nin yırtık kotları, kot yeleklerle eşleştirmesi, moda severlerden de tam puan aldı. Siz de gardırobunuzdaki tüm kot parçaları çıkarmaya hazırlanın. Çünkü bu yıl kotlar sayesinde ilkbahar ve yaz sezonunda nostaljik bir hava esecek.
Çünkü şık görünmek ve tarz yaratmak, sadece giydiğimiz kıyafet modelleriyle sınırlı değil. Güzelliğinizi ve stilinizi yansıtabilecek bir kombini tamamlayabilmenin en önemli ayrıntılarından biri de cilt tonunuza uygun renkleri kullanabilmek. Bugün çoğu zaman göz ardı ettiğimiz ancak şık bir kombine eşsiz bir ahenk katarak, stilinizi tam olarak yansıtmanıza yardımcı olan, cilt tonunuza uygun renklerden bahsedeceğiz. Her gün farklı renklerde ve tonlarda kıyafetler giyiyoruz. Bazı günler siz de çevrenizdekilerden “Bugün çok enerjik görünüyorsun” ya da “Bu renk, sana çok yakışmış” gibi cümleleri duyuyorsunuzdur. İşte bunun tam olarak sebebi, cilt tonunuzla giydiğiniz kıyafetin renginin tamamıyla birbirine uymasıdır. Cilt tonunuza uygun giyindiğinizde daha şık, daha enerjik ve eşsiz bir stil yaratabilirsiniz. Eğer ten renginize uygun tonları tercih etmezseniz, giydiğiniz kıyafet ne kadar güzel olursa olsun sizi solgun ve cansız gösterecektir. Gelin, bugün cilt tonunuzu nasıl belirleyeceğinize ve hangi renklerle stilinizi mükemmel hale getirebileceğinize bir göz gezdirelim. Çünkü ten renginize uygun renkleri öğrendikten sonra kombinlerinizi daha da gösterişli hale getirmek çok kolay olacak.
CİLT ALT TONU NASIL BELİRLENİR?
Aynaya baktığınızda gördüğünüz, cilt yüzey tonunuz değildir. Ten renginize uygun rengi bulabilmeniz için baz alınması gereken unsur, cilt alt tonunuzdur. Çünkü güneş ışınları, kullandığınız kapatıcılar ya da bazı kullanılan ilaçlar gibi etkiler, cilt yüzey tonunun değişkenlik göstermesine neden olur. Ancak cilt alt tonunuz değişmez, sıcak, soğuk ve nötr olmak üzere üç renge ayrılır. Cilt alt tonunuzu belirleyebilmek içinse iki yöntemden faydalanabilirsiniz. İlki damarlarınızı kontrol etmek ve diğeri de beyaz kağıt testidir.
DAMARLARINIZ MAVİ Mİ YEŞİL Mİ?
Cilt alt tonunu tespit etmenin en pratik yolu aslında damarlarınızı incelemektir. Bilek içi, dirsekler ve şakaklarınızdaki damarları kontrol ederek, cilt alt tonunuzu belirleyebilirsiniz. Eğer damarlarınız mavi görünüyorsa, soğuk bir cilt alt tonuna sahipsiniz demektir. Damarlarınız yeşil bir görünümdeyse, cilt alt tonunuz sıcaktır. Eğer mavi ya da yeşil bir damar yapısına sahip olduğunuz tam olarak anlaşılmıyorsa, o zaman nötr bir cilt alt tonunuz var demektir. Beyaz kağıt testinde ise öncelikle yüzünüzü soğuk suyla yıkayın ve sonrasında da ayna karşısına geçin. Beyaz kağıdı yüzünüze yakın tutun. Kağıt ile kıyasladığınızda yüzünüz sarı ya da kırmızı görünüyorsa, cilt alt tonunuz sıcaktır. Eğer yüzünüz pembe bir görünüme daha yakınsa, o zaman cilt alt tonunuz soğuk demektir. Tam olarak cilt yüzey tonunuzu belirlemiyorsanız o zaman da nötr bir tona sahipsinizdir.
Çünkü seçtiğimiz parfümler, aynı zamanda kişiliğimizi de yansıtır. Kokuların duyular üzerindeki etkisini kesinlikle göz ardı edemeyiz. Bunun yanı sıra parfümümüz aslında giydiğimiz kıyafet, kullandığımız aksesuarlar kadar önemlidir. Çünkü kombinimizin en ince detayını tamamlarlar. Doğru bir parfüm ile günün yıldızı olabileceğiniz gibi yanlış bir seçimle ne kadar şık olursanız olun çekiciliğinize gölge düşürebilirsiniz. Bu nedenle sizi herkese hatırlatacak, teninize uygun kokuyu keşfetmeniz oldukça önemlidir. Günlük kombinimizin en cazibeli kısmını tamamlayan bir koku seçmek, oldukça önemli bir konudur. Çünkü kullanacağınız parfüm her daim sizi hatırlatacak, teninizle bütünleşip size özel bir koku haline gelecek. Peki, doğru parfüm seçimi nasıl yapılır? Size özgü olan kokuyu nasıl keşfedebilirsiniz? Gelin, bugün kokuların muhteşem dünyasına bir giriş yapalım ve parfümünüzü nasıl seçeceğiniz konusunda bir yol haritası çizelim. Unutmayın! Akılda kalıcılığın sırrı, teninize ve karakterinize uygun parfümü kullanmaktan geçer.
PARFÜMLERİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR
Parfüm seçiminizi nasıl yapacağınız konusuna girmeden önce parfümlerin kaça ayrıldığını ve kokuların açılma kademelerinden biraz bahsetmek istiyorum. Çünkü parfüm seçerken özellikle notalara çok dikkat etmek gerekiyor. Parfümler, içeriğinde bulunan konsantre ve esans oranlarına göre çeşitlendirildiği için Eau De Perfume (EDP) ve Eau Du Toilette (EDT) olmak üzere ikiye ayrılır. EDP, esans miktarı yüzde 18 ve üzeri olan parfümlerdir ve kokuları daha yoğun hissedilir. EDT ise esans miktarı yüzde 10 civarında olan parfümleri ifade eder ve daha hafif kokulardır.
PARFÜM NOTALARI NEYİ İFADE EDER
Parfüm seçerken, notaları da atlamamak gerekir. Notalar, parfümü oluşturan esansların uçuculuklarına göre sınıflandırılmasını ifade ediyor. Parfümlerde üst, orta ve alt olmak üzere üç temel nota bulunuyor. Parfümün ilk sıkıldığı an duyulan koku üst notayı oluşturuyor ve en uçucu esanslardan oluştuğu için etkisi birkaç dakika sürüyor. Bu nedenle parfüm seçerken ilk aldığınız koku ile hemen karar vermemenizi öneririm. Parfümün gerçek kokusunun ortaya çıktığı orta nota ise oldukça önemli. Çünkü kokunun aslını gösteriyor ve etkisi bir saat kadar sürüyor. Bu nedenle parfümünüzü ikinci koku üzerinde tercih etmeniz gerekiyor. Dip nota olarak da bilinen alt nota da kokunun tene yerleşmesinin ve orta notanın etkisini yitirmesinden sonra çıkan kokudur. Bu nota, bir parfümün ne kadar kalıcı ve başarılı olduğunu gösterir.
Mevsim değişikliği ile birlikte zayıflayan, yıpranan ve dökülen saçlarla karşı karşıya kalırız. Özellikle saç dökülmesi, hem erkeklerin hem de kadınların ortak sorunu haline gelir. Ancak endişelenmeyin! Çünkü bu can sıkıcı süreç, geçicidir. Yapmanız gereken tek şey, soğuk kış günlerinden sonra saçlarınıza ihtiyacı olan bakımları yapmak... Böylece bahar aylarına yepyeni bir görünümle girebilir, gözle görülür bir şekilde yeniden sağlıklı saçlarınıza kavuşabilirsiniz. Mart ile birlikte ilkbahar aylarına girdik. Doğanın yeniden doğuşuna tanık olduğumuz bu muhteşem mevsimde maalesef ki saçlarımızda tam tersi etkiler görebiliyoruz. Mevsim geçişleriyle birlikte zayıflayan, yıpranan ve dökülen saçlarımız, sağlıksız görünümleriyle bizleri mutsuz edebiliyor. Tabii ki saçlarımız doğuyor, büyüyor, gelişiyor ve dökülme gibi yaşam döngüsünden geçiyor. Ancak mevsim değişikliklerinde dökülme ve yıpranmalar çok daha yoğun bir şekilde yaşanabiliyor. Ama iyi haber şu ki bu tamamen normal ve doğal bir olay. Eğer, saç dökülmesine neden olabilen başka bir hastalığınız yok ise o zaman merak etmeyin. Çünkü basit ama etkili saç bakımlarıyla yeniden saçlarınızın uzaması sağlanabilir ve dökülmelerin de önüne geçilebilir. Peki, yaz aylarına daha canlı ve sağlıklı saçlarla girebilmek için neler yapılmalı? İlkbahar aylarında hangi bakım ritüellerini hayatımıza dahil etmeliyiz? Not almaya hazırsanız, sağlıklı saçlara kavuşmanın ipuçlarını anlatmaya başlayalım.
SAÇLARA EKSTRA ÖZEN GÖSTERME ZAMANI
İlkbahar döneminde saçlarımızın eskisi gibi sağlıklı görünmesi ve daha hacimli olabilmesi için öncelikle saç bakımınıza ekstra özen göstererek, güçlendirici ürünler kullanmamız gerekiyor. Özellikle şampuan seçiminize çok dikkat etmelisiniz. Çünkü tercih edeceğiniz şampuan, saç dökülmelerine karşı etkili olup, mümkün olduğunca kimyasal içermeyen doğal bir ürün olmalıdır.
SAÇLARINIZI HER GÜN YIKAMAYIN
Saçlarınızın her gün temiz görünmesini sağlamak amacıyla sık sık yıkamak, saç derisine oldukça zarar veren bir uygulamadır. Saç derisindeki koruyucu tabakanın incelmesine neden olur ki bu durum da kepek oluşumunu ve dökülmeleri beraberinde getirir. Saçları gün aşırı ya da iki günde bir yıkamak, en ideal yöntemdir. Ayrıca saç diplerinize banyo esnasında ve sonrasındaki bakımlarınızda masaj yapmayı da ihmal etmeyin. Çünkü masaj uygulaması, kan dolaşımının hızlanmasını sağlayarak, dökülmelerin azalmasına yardımcı olur. Ayrıca saçlarınızı şampuanladıktan sonra saç kökünü ve tellerini güçlendiren saç koruma ürünleri kullanmanızı da öneririm.
SAÇ KURULUĞU ÖNEMLİ BİR SORUNDUR
Özellikle sürekli oje tazelemeye vakti olmayan ve kısa tırnaklarla mücadele eden kadınların sıklıkla tercih ettiği bu kozmetik işlemler, tırnaklarda uzun süreli şıklık ve zarif bir görünüm elde etmemize yardımcı olabiliyor. Ancak şunu belirtmeliyim ki madalyonun bir de diğer tarafı var. Çünkü oldukça masum görünen bu kozmetik uygulamalar, alerji, mantar hastalıkları ve kalıcı tırnak bozukluklarının yanı sıra tırnak yatağı kanseri riskini de beraberinde getirebiliyor. Protez tırnaklar ile kalıcı ojeler, son yıllarda kadınların en sevdiği kozmetik uygulamalar arasında yer alıyor. Hatta tırnakları doğal olan kadınların sayısının da giderek azaldığını sizler de gözlemliyorsunuzdur. Ancak kusursuz ve pürüzsüz görünen, uzun süre dayanarak her daim bakımlı olmamıza yardımcı olan bu kozmetik işlemler, maalesef ki sunduğu güzelliklerin yanında sağlığınızı da ciddi anlamda tehdit edebiliyor. Peki, kalıcı ojelerin ve protez tırnakların faydaları var mıdır? Kimler bu uygulamaları tercih etmelidir? Protez tırnaklar ve kalıcı ojeler, sağlığımızı nasıl tehdit ediyor? Belki şu an bu yazıyı okuyan birçok kişinin de tırnaklarında kalıcı oje veya protez tırnak bulunuyor. Eğer bu uygulamaları sıkça yaptıranlardansanız gelin hep birlikte hem sağlığınızı nasıl koruyacağınıza hem de bu uygulamaları nasıl kullanmanız gerektiğine bir göz atalım.
PROTEZ TIRNAKLARIN TIBBİ FAYDALARI
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki protez tırnakların tıbbi açıdan kullanıldığı bazı rahatsızlıklar vardır. Mesela tırnak batması sorununda tırnağın rahatlamasına olanak sağlar. Doğuştan tırnak kaybı yaşayan kişiler de estetik görünüm açısından tercih edebilir. Bunun yanı sıra tırnak yeme alışkanlığı olan kişilerde, protez tırnak kullanımı faydalı olabilmektedir. Ancak, protez tırnak yaptıracağınız yerlerin Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenen merkezler olduğundan ve işlemi işin uzmanının yaptığından emin olmalısınız. Çünkü hijyenik koşulların sağlanmadığı veya ehil olmayan kişilerce yapılan müdahaleler, deri ve tırnak yapısının kalıcı olarak bozulmasına neden olabiliyor.
TIRNAKLARIN NEFES ALMASINI ÖNLÜYOR
Protez tırnaklar ve kalıcı ojeler, yapıldıktan sonra uzun süre kullanılıyor. Süre uzadıkça da maalesef ki tırnaklar, nefes alamaz hale geliyor. Özellikle çatlamış, kırılmış ve incelmiş olan tırnakların üzerine yapılan bu uygulamalar, zamanla tırnağın dahada incelmesine, deforme olmasına ve tırnak yapısının bozulmasına neden oluyor. Kalıcı oje, protez tırnak uygulaması ve parlatıcı gibi tırnak kozmetikleri ayrıca mantar hastalığına davetiye çıkartıyor. Özellikle ürünlerin yapımında ve çıkartılmasında kullanılan kimyasallar, tırnaklarınıza ciddi zararlar vererek mantar enfeksiyonunun gelişmesine uygun ortam hazırlayabiliyor.
Bahar denildiği zaman tabii ki aklımıza floral desenler geliyor. Her sezon, çiçek motifli tasarımları hazır giyimde görmeye aşinayız. Ancak önümüzdeki sezon, canlı ve renkli görünümleriyle enerjimizi yükselten floral tasarımları sadece kıyafetlerimizde değil, kolyeden bilekliğe, küpelerden halhallara kadar birçok farklı aksesuarda göreceğiz. Ayrıca ilkbahar/yaz takı trendlerinde küçük modeller, yerini büyük modellere bırakırken, hayvan motifli tasarımlar da öne çıkıyor. Yeni trendler doğrultusunda söylemem gerekirse bu yıl takılar, oldukça cesur ve bir o kadar da enerji dolu...
TAKILARINIZI YILIN RENGİNE GÖRE SEÇMEYİ UNUTMAYIN!
Tüm kombinlerinize minik dokunuşlarla bambaşka bir hava katan takılarınızı seçerken, bu yılın rengi olan ‘viva magenta‘yı da unutmayın. Kırmızının enerjisi ve morun cazibesiyle ortaya çıkan bu renk tonu, özellikle kolye ve küpe setlerinde harika duruyor. Her cilt tonuna da uyum sağlayan viva margenta, bu sezon bileklik ve yüzük çeşitlerinde de bolca kullanılacak gibi görünüyor.
ÇİÇEKLER, ÜÇ BOYUTLU VERSİYONLARIYLA GELİYOR
Doğadan ilham alan floral desenler, üç boyutlu versiyonlarıyla bu sezon takılara gerçekçi bir duruş katacak. Canlı ve renkli enerjileriyle kolyeden bilekliğe ve küpelerden halhallara kadar pek çok farklı aksesuarda kullanılacak olan çiçek desenler, kombinlerimize tam anlamıyla baharı getirecek. Dünyaca ünlü birçok marka, şimdiden takı tasarımlarında çiçekleri üç boyutlu versiyonlarıyla kullanmaya başladı. Özellikle küpe tasarımlarında çiçekler, sezona damga vuracak diyebiliriz. Sallanan, vidalı ya da halka küpe modelleriyle kombinlenen çiçek motifleri, oldukça dikkat çekici. Zarif ya da büyük modeller şeklinde tasarlanan çiçekli kolyeler ise her tarza uyum sağlayabiliyor. Çiçekli bileklikler ise sade kombinleri hareketlendirmek için ideal bir seçenek. Ayrıca feminen dokunuşlar için zarif çiçekli yüzük modellerini de her yerde göreceğiz. Açıkçası bu yıl tarzımız ne olursa olsun, kombinlerimizi floral tasarımlarla tamamlayacağımız kesin.
HAYVAN FİGÜRLÜ AKSESUARLAR
Bu yıl podyumlarda sıklıkla hayvan şekilli aksesuarlara da rastladık. Özellikle kolyelerde hayvan figürleri oldukça sık kullanıldı. Üç boyutlu görünümleriyle dikkat çeken kelebek, ıstakoz, akrep ve leopar şekilli kolyeler, bu sezon stiline vahşi bir tarz yansıtmak isteyenlerin tercihleri arasında sıkça yer alacak.