Paylaş
DÜNYADA yeni trendler oluşmakta.
Ekonomik anlamda o bildiğimiz klasik “mukayese üstünlükler” teorisi zemin kaybediyor.
Bunun bir anlamı da “uzmanlaşmanın” artık eskisi kadar kutsanmaması.
Yeni model, her şeyi izleyen, anlamaya çalışan ve adaptasyon yeteneğini yüksek tutan insan ve iş kolları.
Yani, asılacaksak mutlaka İngiliz ipine gereksinimimiz yok. Becerebiliyorsa, Portekiz ipi de olur, Çin ipi de.
Bu trendin altında yatan en önemli faktörlerden biri de, dünyada imalat sektörünün ülke milli gelirleri içindeki paylarının giderek azalmaya başlaması.
Samimiyet problemleri
Bu oluşum emeğin vasıflanmasına, bağlı olarak ilginin çeşitlenmesine ve giderek çok amaçlı kullanıma müsait kişilik profillerine ihtiyacı artırıyor. Bir anlamda insanlık, çoğalarak benzeşiyor, çeşitlilik paydasında renkleniyor.
Yine dünyada “klişe doğruları” ifade eden ve adeta tartışılmaz olarak kabul gören yaklaşımlara şüpheli bir bakış açısı oluşmaya başladı.
İnsanlığın, dünya küçüldükçe, “tarihin uygarlık birikimi” diye “Batı”nın lanse ettiği evrensel demokratik değerlere” giderek ihtiyatlı yaklaşmaya başladığını gözlüyorsunuz.
Batı, maalesef dizginleyemediği materyal refah iştahını, felsefik anlamda “doğru birey” kavramı ile örtüştürürken ciddi samimiyet problemleri yaratmaya başladı.
Adeta, “yazı gelirse ben kazanırım, tura gelirse sen kaybedersin” kabilinden pratik sonuçlar çoğaldıkça, dünyanın geriye kalan toplumlarının zihinleri karışmaya başladı.
Hele kendi tarihsel geçmişlerinde Batılı anlamda demokratik bir mücadelesi olmamış, ötesinde talep etmemiş, bireyselliği hedeflememiş, ümmet yapısı içinde kendisine dair bir “mutluluk dengesi” sağlamış toplumlarda, ısrarla senin için “iyisi budur” ajitasyonu eskisi gibi kaale alınmamaya başlamıştır.
Değerler tartışılacak
Pek tabii, burada dünya zenginliğinin ağır ağır doğuya kaymasının da etkisi var.
Türkiye’de de bu durumun etkilerini gözlüyoruz.
Özellikle AK Parti, zaten sindirmekte zorluk çektiği Batı değerlerine giderek daha karşı çıkmaya ve toplumu bu yönde etkilemeye çalıştığını tespit edebiliyoruz.
Bu işlerin doğrusu nedir?
Açıkça, bizim zihin ezberlerimiz evrensel demokratik değerlere toz kondurmaktan yana değil. Önümüzdeki yıllar, şayet AK Parti iktidarı devam edecekse bizim kültürümüzle uyumlu olduğu iddia edilen farklı değerlerin tartışmaya açılacağına şüphe yoktur.
Çok şeye alıştık. Bakalım, kızartılmadık “kırmızı çizgimiz” kalacak mı?
Siz aslında nesiniz?
HRANT Dink görkemli bir cenaze töreni ile uğurlanmıştı.
Törene katılanların kahir ekseriyatı laik kesim diye nitelenen insanlardan oluşuyordu.
Vicdanlar isyan etmiş, insani duyarlılıklar zirve yapmıştı.
“Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz” sloganı adeta derin devlet uygulamalarına bir protestoydu ve “artık yeter” talebini seslendiriyordu.
Aynı kitle, biliyoruz ki, bu gibi konulara yönelik bir reddi miras anlayışı içerisinde olmayan CHP’ye teveccüh gösteriyor, AK Parti’den hoşlanmıyor.
Beyaz Türklerin pek çok konuda aklı karışıktır.
Leon Armanlı isimli bir Ermeni vatandaşımız taziye mesajı ile ilgili olarak gazetelere Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelik bir teşekkür ilanı verdi.
Lütfen netleşin
Övgü dolu ilan üzerine CNN Türk’te Cüneyt Özdemir bu kişiyi konuk etti.
Leon Armanlı, sayın başbakanı çok sevdiğini, öteden beri AK Parti’ye oy verdiğini, onun döneminde Akdamar Kilisesi’nde ayinler yapıldığını, vakıf mallarının bazılarının iade edildiğini, yine 50 bin kişi civarında Ermenistan vatandaşının kaçak olarak çalışmasına müsamaha gösterildiğini ifade etti.
İstanbul’daki Ermeni vatandaşlarımızın büyük ölçüde AK Parti’ye oy verdiğini de ilave etti.
Dedikleri doğruysa, kendi içinde tutarlılar. Ancak, sair pek çok sebepten ötürü bu eğilimlerin tüm Ermeni vatandaşlarımız için geçerli olduğundan çok emin değiliz. Akıl karışıklığı, gözlemimiz odur ki, tek parti döneminin dayağını yemiş tüm gayrimüslim vatandaşlarımız da da var.
Yani siyaseten zihinler çorba gibi.
Tamam, bizlerin de suçu var ama sıkıntının kaynağı necip siyasi partilerimiz.
Kardeşim, siz aslında nesiniz, lütfen netleşin.
Paylaş