Acı ilacın dozu artıyor

STANDARD and Poor’s Türkiye’nin kredi notunu “BB –” düşürdü.

Haberin Devamı


Yatırım yapılabilir ülke seviyesinin üç kademe altında düşmüş durumdayız.
Yani, Dominik Cumhuriyeti, Makedonya, Vietnam, Bangladeş ve Brezilya ile aynı seviyeye geriledik.
Not düşüş gerekçesi, ekonomimizin “aşırı ısınması” olarak belirtiliyor.
Özel sektör uzunca bir süredir bir tedbirlenme anlayışı içindeydi.
Açıkça ekonomide en önemli çıpamız kamu finansman dengemizdir.
Ancak, 15 yıl içinde 6’ncı kez kamu borçlarının yapılandırılması ve vergi affı çıkartılınca devlet olma ciddiyetimizi sorgular olduk.
Zaten uluslararası hukuk standartları yönünden son birkaç yılda kan kaybettiğimiz ortada iken, seçim nedeniyle “ölçüsü kaçık” popülist kararlar ekonominin geleceğine dair soru işaretlerimizi çoğaltıyor.
Görünen o ki, seçim sonrasında kim iktidar olursa olsun, herkesi, hepimizi hoplatacak sert ekonomik önlemler alınmak mecburiyetinde kalınacak.
Diyeceksiniz, Mart 2019’da yerel seçimler var, “acı ilaç” mümkün müdür?
Hani, hep ertelemeyi makul kılan bir şeyler halin icabıdır, gördüğümüz tedbirlerin beklemeye tahammülü olmadığıdır.
Aksi halde maliyetler giderek artacak.
Artan maliyetler nedir derseniz?
Yüksek, çok yüksek faizler, sürpriz servet vergileri, kambiyo kısıtları...
Kambiyo kısıtını biraz açmak gerekirse...
Gerçek kişi Türkiye yerleşikleri yönünden, döviz tevdiata çekiş limiti, yurtdışına gönderilmeyi yasaklama ya da döviz hesabını Türk Lirasına, üstelik düşük bir kurdan döndürme. Hani temenni etmesek de bunların biri veya bir arada hepsi de olabilir.
Pek tabii, Türkiye hep söyleriz büyük ülkedir. Ekonomisi bir yılda 850 milyar dolar katma değer üretir, dış ticaret hacmi 400 milyar dolardır.
Dolayısıyla bu ülke hiçbir zaman “batmaz”.
Bağlı olarak gelişmeler genelde yukarıda sözünü ettiğimiz türden “kötü senaryo”ya göre tecelli etmez.
Ama bir biçimde hep yoluna gidecek olan “Türkiye Treni” bazen öyle bir sert fren yapar ki, sıkı tutunamayanlar “kapıdan, bacadan” uçup gider.
Diyeceğimiz, pek çok değerin ve ekonomik prensiplerin aşındırıldığı bir sürecin içindeyiz.
Böyle gidersek “tadımızın kaçacağı” kesin gözüküyor.
Zira karar vericiler şu aşamada sadece “seçim sonucuna” odaklanmış gözüküyorlar.
Hani, diyelim tekrar iktidar oldular, ama “enkaz”dan sorumlu tutulacaklarını hesaba katmaları gerekiyor.
Hoş, toplumun “balık hafızalı” olduğunu da en iyi onlar biliyor.

-----

Kısa kısa notlar

Haberin Devamı

AÇIKLANAN paketler (İmar, vergi, öğrenci afları, emekliye 2000 TL ikramiye, kamu borcunun yapılandırılması, vs...) iktidara seçimi kazandıracak bir etki yaratır mı?
Açık söyleyelim, zaten gerek vergi, gerekse imar affını necip halkımız aylar öncesinden kesine yakın bekliyor ve biliyordu.
Dolayısıyla, iktidar lehine ancak sınırlı bir etki olur. Bu da hiç şüphesiz önemlidir.
* İktidar “Afrin” türkülerini çalıp söylemeyi bir anda kesti. Zira bu operasyonun Kürtleri olumsuz etkilediğinin farkına vardı.
* HDP, muhalefet açısından kritik öneme haiz. Barajı aşma konusunda, hele “Selo” aday olmuşsa, parlamento seçimleri ile sınırlı “Beyaz Türkler’den” oy kayması olabilir.
* Şayet Tayyip Erdoğan birinci turda seçilemez ve AK Parti – MHP ittifakı parlamento seçimlerinde çoğunluğu elde edemez ise bu defa ikinci turda muhalefetin adayına ekstra bir dönüş yaşanabilir. Bir nevi “batan gemi” sendromu yani.
* AK Parti bir seçmen koalisyonudur. Denilmektedir ki, MHP ile ittifakta, oylarının ziyan olma endişesini duymayacak MHP’liler, evvelden AK Parti’ye oy verirken, bu defa MHP’ye yönelebilirler. Bu durumda AK Parti, solo olarak %30’lar mertebesine inebilir.
* Tayyip Erdoğan Başkan seçilirse, ekonomide “acı ilaç” için yerel seçimlere kadar beklemeyeceğinden muhtemelen bu seçimlerde ilave oy kaybına uğrayabilirler.
* İYİ parti, hedefi bu seçime koymamış izlenimi veriyor. Hani, CHP’yi geçip ana muhalefet olma stratejisi sanki daha ön planda.
* Muharrem İnce ikinci tura kalma şansı yüksek bir aday. Bağlı olarak Meral Akşener ve İYİ Parti’nin önünü kesecektir. Ancak Kürtlerden oy alması zor. Neticede hem Başkan, hem de milletvekili de olamayabilir.
Yanı sıra, Akşener’de ana muhalefet şansını kaybedebilir. Sanki herşey Kemal Kılıçdaroğlu açısından “parti siyaseti” satrancına uygun.

-----

Feyzi Hepşenkal

Haberin Devamı

FEYZİ Hepşenkal, İYİ Parti’den milletvekili adayı olmak üzere müracaat etmiş.
İzmir siyasetine dair son dönemlerde duyduğum en güzel haber.
Sayın Hepşenkal, onu tanıyanlar nezdinde düzgünlüğün, doğruluğun sembolüdür.
Doğru bildiğini eğilip bükülmeden, sonuna kadar ve bedellerini ödeyerek savunmuş bir kişidir.
Bir siyasi oluşum, her bir parti üyesinin kalitelerinin toplamından ibarettir.
Bu anlamıyla Feyzi Hepşenkal, İYİ Parti’ye “çok iyi” gelecek ve müthiş güç katacaktır.
Keşke, sivil toplum kuruluşlarından, basın dünyasına, her yönüyle siyaset için olgunlaşmış insanlarımız da aynı yaklaşım içine girebilseler.
Feyzi Bey, biliniz ki İzmir, gerçek bir İzmirli’nin başarısından mutluluk duyar.
Yolunuz açık olsun.

Yazarın Tüm Yazıları