Türk müzikseverler ise BBC sayesinde bu etkinliğe gitmiş kadar oldu.
BBC bu yıl festival sponsorluğunu başka bir seviyeye taşıyarak konserleri evimize getirdi.
Canlı yayınlarda izlenebilen festivalin ana isimlerinin konserleri daha sonra YouTube sayfasına da eklendi. Böylece festivalin ilk gecesinde sahne alan Radiohead’in konserini izlemeyen müziksever neredeyse kalmadı.
“Ülkenizde bu içeriğe erişilemiyor” yazısı görenler ise üzülmesin, kanal festival bittiyse de Live isimli YouTube hesabına ünlü sanatçıların performanslarını yüklemeye başladı bile.
Geçtiğimiz haftalarda Redbull TV’nin benzer bir hizmetinin olduğunu söylemiştim. Demek ki internet yayıncılığı gittikçe uzakları yakın edecek, sahne önünden izleyemediğiniz isimleri maç kalitesinde görme olanağı verecek.
Geç olmadan tanışın
Gözyaşı Çetesi ikinci albümünün kaydını tamamladı. Grup geçtiğimiz yaz Kabak Koyu’nda yaptıkları doğaçlama müziklerden ilhamla 4 günde albüm kaydı yapmıştı. 2016’da yayınladıkları “Garip Davam” albümünden sonra hız kesmeyen Gözyaşı Çetesi, hem tanıdık hem dinlenmeye değer bir grup.
Hatta çoğu iTunes kullanıcısı bilir, bir gece önce geç saatlerde download açılır, meraklı müzik dinleyicisinin yüzü güler-di.
Sabah birçok mecrada kaçak olarak dinlenen albüm için DMC Genel Müdürü Samsun Demir “Sevgili müzikseverler Tarkan albümü dağıtıldı. Ancak birçok ilimize yeni ulaşıyor” dedi, o nedenle dijital ortamda açılmadığını belirti.
Biz o sırada albümü 5-6 kez döndürmüş, favorilerimizi belirlemiş, beğendiğimiz yahut beğenmediğimiz şarkıları sosyal medyada paylaşmıştık bile... Hayır, linkleriyle değil, isimleriyle...
Sonra da bu mecralara haklı bir savaş açıldı, ancak onların tamamı kapatılana kadar yayınlanmadı dijital platformlarda albüm. Bu arada yurdum dinleyicisi albüme eline almadan maruz kaldı bile.
Klip de yayınlandı. “Yolla”yla çıkış yapılmıştı ama “Keşke Hodri Meydan’a klip gelseydi” demekten alamadım kendimi.
Detaylı yorumumu bütün bu Tarkan furyası bittikten sonra paylaşmam çok daha doğru olur.
Bilen bilir, Tarkan albümlerinin bir hazım süresi vardır...
Pozitif tarafından hazırlanan festivalin bu yıl beklentileri karşılayacak ve istenilen içerik kalitesine ulaşabilecek bir program oluşturamadığını yazılmıştı.
Ancak sevindirici bir not da iliştirilmiş:
“Festivali 2017’de yapmama kararı alan Pozitif, önümüzdeki yıllarda özlediğimiz bir One Love Festival’de buluşmak için heyecanlı olduğunu açıklayarak, şimdiden gelecek yıl için sahnede görmek istenilen isim önerilerini beklediklerini ekledi.”
Rock’n Coke da hatırlarsanız iki senede bir yapılmaya başlanmıştı.
2008’de “Nasıl bu sene olmaz” denildiğinde yet
kililer “Sanatçıların turne programı uymuyor. Çıtayı yükseğe taşımamız lazım, festival zayıf olacaktı. Bir yıl ara veriyoruz” açıklamasını yapmıştı.
Eski renklilik ve çeşitlilikten eser yok. İmkanı olanlar soluğu yurtdışındaki festivallerde alıyor.
Ben de Redbull’un davetlisi olarak Barcelona’da düzenlenen Primavera Sound’un yolunu tuttum.
Parc del Forum’da düzenlenen festivalin büyüklüğünü şöyle örneklendirebilirim: Bir ucu Bağcılar’da bir ucu Avcılar’da!
Hayır, şaka yapmıyorum, sahneler arası gitmek zulüm ama müzik için her yol mübah. Bu kez kendimi sahneler arasında helak etmedim. Rahat davrandım.
İlk gün Saint Etienne ve Local Natives’i (ki bunlar biletsiz girilebilen konserlerdi) kaçırdığım için 1 Haziran’dan itibaren festivali takibe geçtim.
Neleri dinledim, neleri kaçırdım?
◊ Broken Social Scene:
Mesela Gonca Vuslateri, nisan ayında Hürriyet’e verdiği röportajda ondan bahsetmiş, “Albüm konuşmaktan korkmadığım bir süreçteyim.
Şimdi Güler Özince şarkılarından bir albüm yapma hayalim var” demişti.
Ezgi Mola da yeni şarkısını Instagram’dan paylaşmıştı.
Ne acıdır kendisinin yeni fark edilmesi ve ne kadar güzeldir bu fark edilişin ona nihayet müzikten para kazanma keyfini yaşatacak olması.
İlk sahneye çıktığı yıllarda, ilk albümünü yayınladığında hatta üst üste single çıkardığında yanındaydık Güler’in.
Şimdi üç yıldır demlenen şarkısı “Merkür Retrosu”nu çıkardığını ve desteklendiğini görmek güzel.
Sesini jingle’larda duymaya alıştığımız Güler’in yeni şarkılarını kalabalıklarla söylemesini diliyorum.
Kliplerde yeni dönem
Müzik, çağdaş sanat, gastronomi ve açık hava etkinliklerine sahne olan festivalde, açık hava etkinlikleri kötü hava nedeniyle yer yer sekteye uğradı.
Katılımcılar yine de yağmur çamur demeden ünlü isimlerin mistik mekanlardaki konserlerine, lezzetli tadımların yapıldığı kendine has gurme programlarına, alanda konumlandırılan çağdaş sanat eserlerine koştu.
Peki nelere yetiştim?
◊ Dünyanın Çıkış Yolları temalı festivalin ancak son gününe katılabildim.
Öyle soğuk bir havaya denk geldim ki keyifsiz geçeceğine neredeyse emindim.
◊ Benden önce Rhye, Mercan Dede, Emma Chaplin gibi önemli isimleri izleyen kalabalığı, Uçhisar Çiftlik Evi’nde Jehan Barbur dinlerken yakaladım.
Çağan Irmak’ın “Unutursam Fısılda” filmi için mikrofonu eline alıp “Gel ya da Git”i yorumlayan Farah Zeynep Abdullah, albümde resmen yıldızlaşıyor.
Hakkını yemek olmaz, çalışmada yer alan isimler özenle seçilmiş, aynı özenle vokal yapmışlar. Ama bu projede seslendirdiği Yüksek Sadakat’ten “Haydi Gel İçelim” ve Teoman’dan “Paramparça”, Farah Zeynep Abdullah’ın oyunculuğun yanında müzik kariyerine de ciddi ciddi göz kırptığının işareti.
Albümün ters köşesi, açılış şarkısı olan Mor ve Ötesi’nin “Cambaz”ı...
Cem Yılmaz “Cambaz”ı daha önce grubun 20. yıl konserinde de seslendirmişti.
Ünlü komedyenin medyatikliği, grubun performansını bastırmak bir yana parlatmıştı bile...
Kenan Doğulu ve Emir Ersoy elinde şarkının yeni bir ruh kazandığı şüphesiz...
Muhtemelen “Düne kadar adını hatırlamıyorduk, şimdi her etkinlikte o var” diyorsunuz...
Hatta Elijah Wood’un gözlerinde büyük bir aşkla ondan imza alırkenki hâli zihninizde canlanıyor, “Yok artık” diyorsunuz.
İsyanını sahnelerden alan, muhalif duruşunu koruyan, 80’lerde sahneye çıkacak yer bulmakta, şarkılarını halka duyurmakta zorluk çeken Selda Bağcan’ın şimdi şehir şehir, ülke ülke gezip konser vermesi en doğal hakkı değil mi...
Geçen yıl verdiği bir röportajda “Ben sizi her zaman sevdim, siz beni niye şimdi sevdiniz” diye soruyordu Bağcan. Haklı bir kırgınlıkla.
Ünlü sanatçı, bu yaz Türkiye’deki konserlerinin ardından sahnede kendisine eşlik eden İsrailli grup Boom Pam’le Avrupa’da da konserler verecek.
Bağcan’ın plaklarının Amerika’da ev partilerine otomatik giriş davetiyesi olarak görülmesinin nedeni, bu otantik, orijinal, hem Anadolulu hem de şehirli müziğin dünyada bıraktığı etkidir.