Sıklıkla beğendiğim isimleri yazıyorum. Beğenmediklerime yer vermek zül geliyor. Ama aslında yapmam gereken tam da bu...
İlhamı da Hayko Cepkin’den aldım. Malumunuz Aleyna Tilki, Altın Kelebek Ödül töreninde sahneye çıktı. Lady Gaga cover’ı da yaptı, türkü de söyledi.
Mükemmel değildi belki ama iyi bir performanstı sonuçta.
Hayko Cepkin, tören sırasında takıldığı bir konuya (yöntemi ama doğru ama yanlış) Twitter üzerinden yorum yapmış.
Aleyna da olanca içtenliğiyle “hastaydım” açıklamasında bulunmuş. Bu yanıta kayıtsız kalamamış Hayko ve tecrübeleriyle temennilerini üç sayfa yazıyla aktarmış. Google’a yazın, Cepkin’in Aleyna Tilki’ye yanıtını görürsünüz.
Kendi fikrimi sorarsanız, muazzam bir yetenek Aleyna Tilki... Önünde uzun bir yol var. Kime sorsanız “Doğru yönlendirilirse dünya starı olur” der.
Hakkındaki eleştirilere böyle göğüs gerebilmesi de dirayetini gösteriyor ve gittikçe umut bağladığım bir isim halini alıyor.
Veri dökümlerine göre Türkiye’deki kullanıcıların zevkleri, bazı açılardan ana akım medyayı şaşırtacak nitelikte.
Sezen Aksu 2017 yılında Türkiye’de hem en çok dinlenen sanatçı hem de en çok dinlenen kadın sanatçı olurken, son albümü “Biraz Pop Biraz Sezen” de yılın en çok dinlenen albümü listesinde zirveye yerleşti.
Aksu’nun dışında Türkiye’de ilk 5’e giren isimler Sıla, Tarkan ve Sagopa Kajmer. Aynı listenin ikinci sırasında Ed Sheeran’ın yer alması gerçekten dikkat çekici.
Türkiye’de en çok dinlenen grupların başında ise Imagine Dragons geliyor. İlk 5’in diğer isimleri Duman, Coldplay, The Chainsmokers ve Adamlar.
Özellikle Adamlar’ın ikinci albümleriyle bu başarıyı yakalaması önemli.
Hani medyada kendine yer bulmakta zorlanan Adamlar!
Sandığınızın aksine Türkiye’de en çok dinlenen Türkçe şarkı Aleyna Tilki’nin “Sen Olsan Bari”si değil, Deeperise’ın “Raf”ı mesela.
Archie Mckay (vokal), Todd Gibson (gitar), Jake Kanelos (bas) ve Orkun Bagatur’dan (davul) kurulu gruptan böylece haberim oldu.
Yapıcı, yazdığı yazıyı o kadar içselleştirmişti ki, kapağında Müjde Ar bulunan plağın nasıl ortaya çıktığını ve grubun geçmişini ilgiyle okumaya başladım.
İstanbul’da nerelerde sahneye çıktılar, hangi şarkılardan nasıl bir his alıyor, nasıl bir performans sunuyorlar... A’dan Z’ye rehber gibi bir yazıydı.
Benim gözüme ilk çarpan, plak kapağıyla ilgili detay oldu. 20 Ekim’de yayınlanan “Honey Babe” isimli kırkbeşliğin kapağında Müjde Ar’ın yer almasının sebebini aradı gözlerim yazıda.
Vokalist McKay, şöyle demiş konuyla ilgili: “İlk defa konser afişlerimizden birisinde Müjde Ar’ın portresini kullandıktan sonra onun ‘Honey Babe’ için kullanabileceğimiz tek imge olduğuna ikna olmuştum. Görseli kullanmak için izin istemek üzere kendisiyle iletişime geçtik. ‘Honey Babe’i tamamlayacak tek görüntünün Müjde Ar olduğuna inandığım için bize hayır demesi ihtimali beni endişelendiriyordu. Hâlbuki Müjde Ar bizi kırmadı, ricamızı hemen kabul etti.”
Açıkçası Ar’ın İngilizce indie müzik yapan gruba destek vermesi çok hoşuma gitti.
Kapak beni müzikleri merak etmeye zorladı, ne yalan söyleyeyim. Altından bir magazin haberi mi çıkar derken, gayet keyif aldığım müzik ve sözlerle karşılaştım.
Plakların ses kalitesi daha iyi olmasına rağmen arşivcilik bende hiç yok. Plak, kaset, CD arşivleyemem.
Yeni jenerasyondanım, dijital müzik dinlerim.
Açık söyleyeyim, Türkiye’nin ilk punk’ı kabul edilen Tünay Akdeniz’in plağının çıktığını da okumuştum. “70’li yıllarda analog olarak yapılan kayıtlar aktarıldı ve plak olarak yeniden basıldı” deniyordu ama neyle karşı karşıya olacağımı bilemedim.
Şarkılarını mp3 olarak edindikten ve dinledikten sonra ise dijital teknolojinin, Akdeniz’in müziğine haksızlık olduğunu düşündüm.
Özellikle Murat Beşer’in iki yıl önce hakkında yazdığı muazzam yazının ardından...
İMÇ’de başına gelenler, plak basmak için yaşadıkları...
Ve sonuç olarak, 70’lere göre Türkiye’nin çok ötesinde bir bakış açısıyla hazırlanan şarkıları mp3’ten dinlemek tam bir ahmaklık gibi geldi.
Tüm uyarılara rağmen grubun Amerika konserini görüntülemekte ısrar eden 60 kişinin dışarıya atıldığı açıklandı.
Hayranları küstüren bu olayın gerekçesi gruba göre çok basit. Billy Howerdel, grubun ilk zamanlarından bu yana var olduğunu söylediği “çekim yasağı” kuralının sebebini şöyle özetledi: “Çünkü çektiğiniz videolar ve sesler b.k gibi!”
Bana göre bu deneyimi konsere gelenlerle aralarında tutmaya çalışıyorlar. Ve evet, seyircinin konser çekimleri her zaman çok kötü oluyor.
Bayrağı aldılar gidiyorlar
Maşallah bu sene bir ben sahneye çıkmıyorum. Zorlu, bayrağı aldı resmen önden koşuyor. Geçtiğimiz günlerde Camel grubunun geleceğini açıkladılar, 24 saatte biletleri bitti. Bu hafta ise Hurts açıklandı. Muhtemelen bu yazıyı okurken biletler yine tükenmiş olur.
Synthpop ve soft rock türünde eserler veren İngiliz ikili Hurts, 10 Şubat’ta Zorlu PSM Ana Tiyatro’da, Sahne Üstü Ayakta konser konseptiyle izlenilecek.
Kendisinden “Hayran kitlesi nasıl yaratılır?” başlıklı bir konuşma bekliyorduk ama Dickinson çok daha kişisel bir konuşma hazırlamıştı. Yine de başlığa hizmet eden birkaç maddeyi es geçmedi. Onlar da ders niteliğindeydi...
◊ İnsanlar niye konsere gider? Konser fotoğraflarına baktığınızda insanların tüm sıcaklığını, kalabalığın terini görürsünüz. Bu insanlar müşteri değil çünkü, sadakat ve tutku sahibi insanlar.
◊ İletişim kurmuyoruz, mesajlaşma adı altında aramızda harfler savuruyoruz. Aslında bir mesajımız var fakat cevap alamıyoruz.
◊ Bana bazen müzik mi söz mü önce geliyor diye soruyorlar, önemli olan kafanda bir şey oluşması. İnsanlar kitap yazmak için aylarını verirken şarkı yazmak 30 saniyenizi alabiliyor. Bu durum aslında çok adaletsiz.
◊ Müzik sektörü dijitale dönünce, plak şirketleri borçlanmaya başladı. Sonra müzik dinleyicisini suçlu ilan ettiler. Bence tam tersiydi. Plak şirketleri dijital müziği anlayamadı. Oysa insanlar bizi hem canlı dinlemek hem de ürünlerimizi almak istiyordu. Bu muhteşemdi.
Çünkü onlar plak firmasının müşterisi, bizim ise hayranımızdı. Sıradan bir şey yapamazdık. Risk almadığımız takdirde sadece hit parçalarını çalan bir karaoke grubuna dönerdik.
◊ Iron Maiden artık müziğine daha fazla önem veren bir grup. Yeni bir şey üretmek bizi aktif ve güncel tutuyor. 20 yıl öncesine göre daha çok tanınıyoruz. Müzik hâlâ tutkumuz. İnsanlar tişörtümüzü ya da biramızı aldığında hem müziğimizi yapıyoruz hem de para kazanabiliyoruz.
- Çarşamba akşamı 15’incisi düzenlenen Açık Sahne’de Vega dinledik. Ancak vokalist Deniz Özbey Akyüz neden hâlâ kağıttan okuyor sözlerini anlamadım gitti... Hem de kendine ait sözler! Hoş, çok tatlı bir tweet ile açıkladı durumu, “Heyecandan unutuyorum. Zamanla alışırım. O kadar kızmayın” dedi. Yine de aklıma yatmadı ama olsun.
- Üçüncü Yeniler dedik durduk tamam da yahu enteresan bir grup adı koyup manasız şarkılar yazınca birden ünlü olmanıza imkan yok! Başarının yolu da bundan geçmiyor, samimi olmanız gerek.
Grup adı vermek istemiyorum, biliyorum binbir zorlukla müzik yapmak istiyorsunuz ama kredi çekip kendi albümlerinizi yayınlamayın.
“Sizin hiç mi arkadaşınız yok, hiç mi ‘N’apıyorsunuz’ demiyorlar size?” diye bağırmak istiyorum bazılarına!
- Bir de bu jenerasyonun tanınan, bilinen isimlerinin artık “Abi ya her türlü çalıyoruz” sallapatiliğinden sıkıldım. Seyirciyi ciddiye almadığınızı bazen o kadar net gösteriyorsunuz ki 5 yıl sonra nerede olacaksınız inanın merak içerisindeyim.
- Gelelim tek günlük festivallere... Bunlarda, son çıkacak gruba göre hazırlanan ses-ışıktan nasiplerini alıyor alt gruplar.
Albümü çıkacak isimlerden biri de Türkçe rap’in en önemli kadın temsilcilerinden Ayben.
Uzun süredir suskun olan Ayben, 10 yıl aradan sonra çıkaracağı stüdyo albümü “Başkan”ın aynı adlı çıkış şarkısına klip çekti bile. Albümün ana teması kadın...
Çalışmadaki tüm şarkı sözleri de Ayben’e ait.
Albümün sürprizi ise Ayben’in öz abisi, Türkçe rap’in ustası Ceza ile düet yaptığı “Fenomen” şarkısı.
Albümde yer alan diğer isimler ise Da Poet, Tanerman ve RokaBeat...
DaPoet’i daha önce Ceza’nın albümlerinden de hatırlarsınız.
“Başkan” adlı şarkı 3 Kasım’da single olarak yayınlanacak ve ön satışa açılacak. Albüm ise 27 Kasım’da müzikseverlerle buluşacak.
Bir güzel haber de Melek Mosso’dan