Berkay Altunyay Yeni Şarkısı Dönenin Haline’yi Yayınladı
Berkay Altunyay yeni şarkısı Dönenin Haline ile dinleyiciyle buluştu. Dönenin Haline 23 Aralık’ta Sony Music Türkiye etiketiyle yayınlandı. Olmazlara İnat ile yakaladığı başarıyı Dilber, Kurtulsam gibi şarkılarla devam ettiren Berkay Altunyay; Dönenin Haline’de aldığı kararları uygulamaktan ve bunların sonuçlarından çekinmeyen bir karakterin ağzından hayatının özel bir dönemi anlatıyor.
Muhtemel Aşk'a Alaturka Versiyon
Yirmi7 grubunun solisti ve lideri Okan Şarlı akustik solo çalışmalarına grubun en önemli şarkısı Muhtemel Aşk'ın alaturka versiyonu ile devam ediyor. “Bu yeni düzenlemede ud, klarnetle Muhtemel Aşk’a farklı bir hava kattık” diyen Okan Şarlı, şarkının bu yeni versiyonunu dinleyicileriyle paylaştı.
Ayla Çelik’ten Gizli Bahçe’ye Klip
Timur Atasever, Hüseyin Pulant ve Özgen Güneş’in kurduğu Kafadar yayınladıkları çalışmalarla hem sanatçıların hem de müzikseverlerin desteğini alarak listelerdeki yükselişlerini sürdürüyor. Sevgili Timur, Hüseyin ve Özgen sorularıma o kadar içtenlikle yanıt verdiler ki ben de kendimi bir an ekibin bir ‘kafadar’ı olarak hissettim…
Sevgili Kafadar bu röportaja hikayenizi öğrenerek başlayabilir miyiz?
Timur Atasever: Biz Hüseyin’le konservatuvardan arkadaşız. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarını bitirdik. O zamandan beri Hüseyin’le görüşüyoruz. Aynı zamanda birçok sahnede ortak yerlerde karşılaşıyorduk. Özgen’le de Kafadar’ı kurduktan bir zaman sonra; bir ekstra işimizde bir arkadaşımız o zaman gelememişti, Özgen de gelince Hüseyin’le dedik ki üçüncü kafadarımız da belli oldu. Bizimle müzik yapmak isterse biz de onunla olmak istediğimizi söyledik ve böylelikle bir araya geldik.
18-19 ay oldu. Pandemide hepimiz müzisyen olarak evden kayıtlara gittik kayıtlar yaptık birçok işimizi evden yapabildik. Kimseye de gidemediğimiz için Hüseyin’le görüntülü arıyorduk birbirimizi böyle bir şeyler yapalım mı diye heyecanlandık. Öyle küçük küçük demo kayıtlar almaya başladık. Baktık oluyor bir şekilde arkadaşlarımız da buna destek veriyor diğer müzisyen arkadaşlarımız da yapın arkanızdayız derken böyle bir oluşum içine girdik.
Hüseyin Pulant:
Sevgili Tekir yeni bir albüm geliyor. Dinleyicilerini nasıl bir albüm bekliyor? Nasıl bir çalışma sürecinden geçiyorsun?
Bizim yaptığımız çoğu çalışma öyle yoğun bir çalışma sürecinden geçmiyor çünkü devamlı yoğun çalıştığımız için o çalıştıklarımızdan yaptığımız bir stok var hali hazırda. Yer yer o stoğa eklemeler yapıyoruz. Eski şarkılarımıza yeniden prodüksiyon yapıyorum, aranje ediyorum ve onları ekliyorum. Onun dışında çoğu zaman demolarımı yayınlıyorum ben. Yani yayınladığım şeylerin hepsi şarkıyı ilk yazdığımda ve ilk kaydettiğimde olan demolar ve vokallerimin de hepsi o ilk demolar, şarkıyı tekrar okumuyorum, tekrar bir şeyler çalmıyorum.
Albümün isminin Karışık Kaset olmasının nedeni de hakikaten karışık. Çünkü albümün içerisinde chillebesk tınılarında tekrar chill, lo-fi alt yapılarının üzerine yaptığım şarkı da, arabesk formatların ağır bastığı şarkılar, akustik bir formatta tasarladığım şarkı da var. Bambaşka benim 2018 yılında kaleme aldığım bir şarkı da var. Hareketli bir şarkı da var Mustafa Ceceli’ye daha önce verdiğim İlla şarkısı. Onu tekrardan kendim yorumladım. Sanırım revize edilen 2-3 aranjeden biri. Diğerleri benim orijinal demolarım. İlla da revize edilen şarkılardan birisi. Böylelikle bir araya getirdim hem eski hem yeni şarkılarımdan. Mesela Yaş Gözümden albümün çıkış şarkısı en taze şarkıdır bu albümde. Genel olarak eski şarkılarım. Albümde 8 şarkı oldu toplamda. Bir de benim mix ve masteringlerimi yapan çok sevgili dostum Onur Ballı ile bir düetimiz var.
Özetleyecek olursam bu albümde yeni yaptığın şarkıların yanı sıra daha öncesinde yaptığın ve heybende duran ve bu albümde yer verdiğin şarkılar da var. Bu çalışmaları birleştirip bir albüm yaptın. Bu fikre nasıl geldin?
Endüstrinin hali malum. İnsanlar artık çabuk tüketim evresine geçtiler. Bu durum beni biraz üzüyor. Single single ilerleyelim kültürü geldi. Kısa süreli şarkılar yapalım ve daha çok stream alalım kültürü geldi. Açıkçası benim yapmış olduğum ilk albümüm de ikinci albümüm de bu albümde de öyle. Bir tane albümüm kaldırıldı. Biraz aslında bu düzene başkaldırı gibi. Benim tek kaygım acaba ömrüm yetecek mi hepsini yayınlamaya. Çünkü bugüne kadar çok ürettik halen de üretiyoruz. Çalıştığım insanlarla da bir araya geldiğimizde konuştuğumuz şey şu: yapalım yayınlayalım ki yenileri gelsin. Aktif bir şekilde üretiyorum. Albüm verelim dedim o zaman çünkü ne kadar çok şarkı verirsek bizim için o kadar daha iyi oluyor bizim üretimimiz daha çok artıyor çünkü şarkılar gidiyor şarkılar geliyor. Şarkı yayınladıkça yeni bir şarkı geliyor. Aslında kendi üretim hızımıza yetişmeye çalışıyoruz. Bunun için de albüm yapmak benim hoşuma gidiyor. Şu da var ben 26 yaşındayım ve bugün belki de yıllardır bu işi yapanlar şu an albüm yapmaya cesaret edemiyorken ben tek başıma prodüksiyonunu üstlendiğim üç albüme imza attım. Bundan sonra da böyle yapacağım. Çok albüm var ve kısa süre içerisinde çok albüm yapabilmek biraz da açıkçası meşakkatli.
Bir meydan okuma mı var?
Kendime meydan okuyorum. Tek meydan okuduğum başından beri kendimim. Bu sektörle hiçbir şekilde madden manen alakam olmadığını düşünüyorum. Endüstri beni sevmez ben endüstriyi sevmem.
Amerika’dan geldin aslında hep tam tersi olur ya önce burada bir şeyler yapılır sonra yurtdışına gidilir sen ise tersini yapmışsın seni biraz tanıyalım.
Ben aslında Ankaralıyım 18 yaşıma kadar ordaydım arada bir yerde 2-3 yıl Kanada’da yaşadım. Ekonomi okudum ama müzik hep hayatımdaydı. 6-7 yaşımda piyano dersleri aldım. 11-12 yaşlarımda rock müzik girdi hayatıma, gruplara girdim çaldım… Ankara’da büyük bir rock akımı vardı o dönem stüdyolara girip Jimi Hendrix, Metallica çalıyorduk. 2000’ler Türkçe Rock’ın patladığı dönemdi. Ben de dahil oldum bir şekilde o moda. Ankara’da yerel gruplarda çalıyordum. Genel olarak rock dünyasına girdim. Sonra 15-16 yaşımda blues, caz, hip hop R&B derken bunları öğrenmeye başladıkça bir tık oraya kaymaya başladım. Yurt dışında iyice gelişti o bilincim.
Hip hop, R&B diye bir kültür var biraz da azınlık kültürü. Bir Türk olarak oraya gittiğimde bana brown diyorlar mesela. Otomatik olarak hip hop, R&B ile daha çok özdeşleşiyorsun. Londra’da da gördüm Los Angeles’ta da gördüm. Hintliler’de mesela inanılmaz bir hip hop R&B kültürü var çünkü o siyahilikle bir özdeşleşme var garip bir şekilde. O zaman girdim o dünyaya ve çok sevdim.
Hip hop’a aşık oldum ve özellikle R&B’yi sonradan iyice benimsedim. Solo işlerimde de öyle şeyler yapmaya başladım bir süre sonra. Solo işlerimde önce rock, metal, blues, funk vardı sonradan Los Angeles’a gittiğimde iyice o dünyaya girdim rapçilerle çalıştım. Sonra staj yaptım müzik şirketinde orda rapçilerle zaman geçirdim onların kayıtlarına girdim. O dünyaya alışınca ben de o tarz müzik yapmaya başladım.
İstanbul’a seni ne getirdi?
İmkansızlıklar. Kalmak istiyordum ben Los Angeles’ta. Yeni bir iş bulmuştum pandemi patladı. Bir müzik PR şirketinde prodüktörlük de yapıyordum şarkı da yazıyordum, konser veriyordum ama sırf o şekilde geçinmek zordu. Bir müzik PR şirketi bulmuştum beni PR’cı olarak alacaktı eve gittim çok sevindim. Bir hafta sonra pandemi başladı cevap gelmedi en son dediler ki biz artık işe alım yapmıyoruz. Vize süresi de bitti döndüm.
Ülkeye dönünce hemen müzik çalışmalarına devam edebildin mi neler yaptın?
Sevgili Dedublüman, geçen sene Gamzedeyim Deva Bulmam yorumunuza bayılmam dolayısıyla sizinle bu köşe için ilk röportajımızı yapmıştık. O yorumunuzun üzerinden çok zaman geçti ve elbette daha birçok çalışmaya imza attınız. Bu zaman zarfında grup olarak neler yaşadınız bilinirliğinizin ve popülerliğiniz artmasının size yansımalarından bahseder misiniz?
Bizim için en güzel ve en ayırt edici yansımalar konserlerde oluyor. Eşlikler, istekler, arkadaşlarımızla tanıştığımız zamanlarda onlarda gördüğümüz heyecan ve mutluluk bizler için çok değerli.
Belki şarkınız bütün listelerde fırtınalar estiriyor. Belki’nin bu kadar çok sevilip sahiplenilmesinin sizin tarafınızdan bakılınca sırrı nedir?
Her zaman içimizden geleni yapmaya gayret ettik. Arkadaşlarımızın takdir ettiği noktalar bazen sözlerimiz bazen müziğimiz oluyor. Sanıyoruz ki Belki’de güçlü bir kombinasyon oldu.
Yine Belki’yle ilgili bir soruyla devam edeceğim. Bu kadar sevilen şarkıların hikayelerini hep ilk ağızdan bilmek isterim. Bu şarkının doğuş öyküsünü paylaşır mısınız?
Biz şarkıların doğuş öykülerinden ziyade inşaa ettiğimiz kısımları paylaşmayı seviyoruz. Zaten ortaya koyduğumuz şarkı sözlerinde de mevzuları dolaylı yollardan anlatmayı tercih ediyoruz. Fakat ilginç bir hikaye olarak şunu söyleyebiliriz ki planımız sadece Mavzer versiyonunu çıkarmaktı. Parça henüz çıkmamıştı, kuliste hadi çalalım dedik ve Çağrı klarnet çalsın, Besim Ud çalsın tepkiyi görelim diye karar verdik. Oldukça beğenmişiz ki o versiyonu, o gece 4-5 saat yol gidip hiç uyumadan stüdyoya girip akustik versiyonu tamamladık. Ertesi gün de şarkıyı teslim ettik. Yani anlayacağınız Belki (Akustik) 1 günde kaydedilip düzenlendi.
Sevgili Anıl, Senden Yolum Geçmez isimli albümünü yayınladın. Albüm arabesk tınıları da duyduğumuz pop soundunda. Bize bu soundu biraz daha açar mısın? Sen kendini hangi türe daha yakın hissediyorsun arabeske mi pop’a mı?
Yaptığım müziği pop veya arabesk olarak nitelendirmiyorum. Özgün ve kendi hissiyatımı taşıdığım bir Anıl Durmuş tarzı olduğunu düşünüyorum. Ama şarkılarımda tabi ki de pop ve arabeskle alakalı tınılar da var diyebiliriz.
Müzik türlerini bir arada kullanma yöntemine son yıllarda çok daha fazla başvuruluyor. Senin albümünde de bunu görüyoruz. Neler söylemek istersin farklı müzik tarzlarını bir arada kullanmakla ilgili?
Doğru uyumu yakalamak ve ne istediğini bilmekle çok alakalı. Sentezlemek her zaman çok cazip olmayabilir, biz de ekip olarak duygularımızı doğru sentezlemeye çalışıyoruz.
Ortada hak edilmiş bir başarı var. Çok erken yaşlardan itibaren müzik yapma serüvenin başlıyor ve sevenin takip edenin hep yanında. Başlangıcından bugüne kat ettiğin yolları anlatır mısın?
Müziğe ilk başladığımda sosyal medya aracılığıyla tanınmaya başladım. O zamanlar müzikte öyle bir yolculuğun olduğunu da bilmiyordum. Çok küçük yaşta büyük bir kitleyle tanıştım. Hayatımın her evresinde kendimi geliştirmek üzerine bir sistem kurdum. Bu sadece müzikte değil aslında. Günbegün daha da iyiye gittiğimiz hem sevenlerim hem de kendim çok daha fazla hissetmeye başladık. Bugün de ilk albümümüz Senden Yolum Geçmez’i yayınladık. Devam projelerimiz de hazırlanıyor…
Şu sıralar düşünmekten ‘kafayı yaktığın’ bir şey ya da biri var mı bizimle paylaşabileceğin?
Sevgili Selim; Baba Ocağı, Cennet, İstanbul Bana Dar derken son hız giderken sanki biraz frene basmış gibi oldun ya da bize mi öyle geldi?
Aslında ben hiçbir zaman frene basmadım her sene bir şeyler çıkardım. Sadece baktığın zaman müzik çok değişiyor müziğin ilgi alanı çok değişiyor. Her beş senede bir yeni nesil geliyor. Her beş yılda bir sürekli farklı şeyler oluyor. Zamanla farklı kişiler çıkıyor. Bizde de öyle oluyor pop müzik piyasası sürekli değişiyor hep bir değişkenlik var. Mesela 2010’larda 2011’lerde yaptığımız şarkı hit oluyor sonra 4-5 sene yok oluyorsunuz. Sonra bir süre geliyor ve şimdi rap var yarın öbür gün ondan sıkılacak insanlar bu sefer bizim yaptığımız şarkılar tekrardan başlayacak. Popüler müzik böyledir. Her sene popüler olmanız imkansızdır. Oyuncular için de böyledir. Mesela bakarsınız 2015 yılında bir dizi yapmıştır iki yıl boyunca o dizi yıkılmıştır ondan sonra üst üste üç tane dizi yapmıştır ama dizilerin hiçbiri tutmamıştır. Beş senedir adamı görmezsiniz dersiniz ki sen nerelerdesin.
Aslında diyorsunki "Ben hiç frene basmadım hep devam ettim."
Aslına bakarsanız bunun yaptığınız şarkıyla da ilgisi yoktur bizim yaptığımız işler bir ürün. Bizimle beraber ismini vermeyim bazı arkadaşlarımız istediği ivmeyi yakalayamadığı için dizilere, sunuculuklara yöneldiler. Yine bir şeyler yapıyorum ama o dönem içindeki dinleyiciler onu dinliyor mu? 2010’da yaptığım şarkıların dinleyicisi acaba onları dinliyor mu? Devam ediyorum tabi bir yandan da yeni şeyleri de yakalamaya çalışıyorum. Ama bu sefer yeni gelen kişiler de daha önce patlamış insanların isimlerini değil kendi isimlerini yaratmaya çalışıyorlar. Yeni nesil kendi sanatçılarını yaratıyor. Bunlar da bitecek tekrardan pop müziğe geri dönülecek. Tekrardan arabeske dönülecek. Belki üç sene önce yapmış olduğum şarkıyı siz bilmiyorsunuz ama tekrar ortaya çıkacak. O yüzden ben bunlara çok alıştım, ben her sene bir şeyler yapıyorum.
Albüm olarak değil de artık single olarak ilerliyorsun değil mi?
CD satışı yok artık. Senede iki kere mutlaka bir şarkı çıkartıyorum. Belki hit olmamıştır popüler olmamıştır ona ben de hemfikirim ama bunun tamamen bizim yaptığımız şarkıyla ilgisi olduğunu düşünmüyorum dinleyicinin o anki yöneldiği şeyle alakalı.
Gökhan Tepe Üç Yıl Aradan Sonra Aşık Kalbin Biliyor’la Karşımızda
Gökhan Tepe’yi özleyenler bu habere çok sevinecek. Onun sesinden romantik şarkılar dinlemeye hasret kalan dinleyicinin hasreti Aşık Kalbin Biliyor’la bitecek. Türk Pop Müziği’nin güçlü sesi Gökhan Tepe, üç yıl aradan sonra yeni şarkısı Aşık Kalbin Biliyor’u yepyeni tarzı ve iddialı duruşuyla müzikseverlerin beğenisine sunuyor.
Sözleri Şebnem Sungur’a müziği Gökhan Tepe’ye ait olan Aşık Kalbin Biliyor’un düzenlemeleri Barış Özesener, mix ve mastering’i Özgür Yurtoğlu imzası taşıyor. Vur, Yürü Yüreğim, Çok Özlüyorum Seni, Canözüm, Veda Makamı ve Gel Aşkım gibi sayısız hiti sevenleriyle buluşturan pop müziğin başarılı solistlerinden Gökhan Tepe, yeni şarkısı Aşık Kalbin Biliyor ile de müzik listelerine hızlı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Projesinin kapak çekimlerinde Safa Gülsoy’un objektifinin karşısına geçen Gökhan Tepe, yeni tarzında kendisini styling Taylan Gül’e emanet etmiş.
Kezzo ve Eypio Can’t Touch This’te Buluştu
Balkan ezgilerinin esintilerini duyduğumuz Can’t Touch This’te, Kezzo ve Eypio bir arada. Çalışmalarına hız kesmeden devam eden Kezzo, bir featuring ile karşımızda. Eypio’nun eşlik ettiği Can’t Touch This, eleştirel sözleriyle dikkat çekiyor. Beatlerinde Kezzo’nun imzası olan Can’t Touch This hareketli altyapısı ile eğlenceli bir hava yaratıyor. Güncel soundun etnik melodilerle harmanlandığı teklide kullanılan klarnet soloları Balkan ezgilerini parçaya taşıyor. Single çalışmasını ‘’Ülkenin müzik endüstrisini mizahi bir şekilde anlatan eğlenceli bir şarkı’’ olarak tanımlıyor Kezzo.