Yeşil Bursa’nın yeşili nerede?

‘Yeşil Bursa’nın yeşili nerde kaldı?’ diye soran Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, “Sularımızın kirliliği ve su rezervimiz ortada. Bunun yanı sıra ciddi bir hava kirliliği problemi var” dedi. DOĞADER Başkanı Sedat Güler ise Bursa’da tarımsal alanların korunması gerektiğini belirterek, “Bursa’ya 30 sene önce ‘Yeşil Bursa’ diyorduk” dedi.

Haberin Devamı

 

Yeşil Bursa’nın yeşili nerede
DOĞADER Başkanı Sedat Güler, İl Çevre Müdürlüğü tarafından kurulan istasyonların yetersiz olduğunu belirterek, verilerin uluslararası normlarda olmadığına dikkat çekti. O normalar uygulandığı takdirde havamızın çok kirli çıkacağını ifade eden Güler, “Geçenlerde açıklandı. Türkiye’nin en kirli havası olan kent Iğdır. Bursa ise 7’nci sırada çıktı” diye konuştu.

VATANDAŞ BİZİM KAPIMIZI ÇALIYOR

Çevre konusunda yaptırımların olması gerektiğini vurgulayan Güler, konuyla ilgili şikayeti olan vatandaşların DOĞADER’in kapısını çaldığını kaydetti. Sanayi bölgelerinin özerk yapıda olduklarını anımsatan Güler, “Bırakmaması gereken zehirli gazları salabiliyorlar. Özerk yapıdaki sanayi bölgelerin yönetimlerinin kapısını çalıp ‘Bacada ölçüm yapalım’ diyemiyorsunuz. Bunu İl Çevre Müdürlüğü yapmalı. Hangi işletme bunu yapıyorsa yaptırım uygulamalı. Biz uyarıcıyız. Sorumlu olan onlar. İnsanlar çalacak kapı bulamayınca DOĞADER’i buluyor” dedi.

Haberin Devamı

PLAKA UYGULAMASI

Bursa’nın ayrıca çok fazla göç aldığını da belirten Güler, “Artan nüfusa paralel araç sayısı da artıyor. Bir milyona yakın kayıtlı araç var. Trafik yoğunluğunun yarattığı kirlilik var. Trafiğin yoğunlaştığında kentte tek, çift plaka uygulamasına geçilmeli. En önemlisi odun, kömür yardımı yapılacağına gerekirse yoksul bölgelerdeki insanların kullandığı doğalgaz sübvanse edilmeli. Bursa’daki hava kirliliğini azaltmak için harekete geçilmeli. Buna benzer bir örnek İngiltere’de yaşanmış” diye konuştu.

TARIMIN ÖNEMİNİ PANDEMİDE GÖRDÜK

Bursa’nın aşırı nüfusa teşvik edildiğini savunan Güler, “İstanbul’un kirli sanayisini taşınması için Bursa projeleri görüyoruz. Örneğin TEKNOSAB, sanayi tesisleri kuracağız. Tarımsal alanları kaybediyoruz. Tarımın önemini pandemide gördük. Bu ekonomik kriz döneminde de gıdanın önemini görüyoruz. Tarımsal bölgelerde, sanayi tesislerinin yapılması engellenmeli. Nüfusu teşvik edici politikalar durmalı. Hava, su ve tarımsal alanların korunması açısından bunlar önemli. Bursa’ya 30 sene önce ‘Yeşil Bursa’ diyorduk” şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

ULUDAĞ NADİR DAĞLARDAN BİRİSİ

Uludağ’ın sıkı şekilde kontrol edilmesinin önemini vurgulayan Güler, Milli Parklar Kanunu’nun tavizsiz uygulanması gerektiğine dikkat çekti. Tesislere izin verilmemesi gerektiğini söyleyen Güler, “Dünyanın hiçbir yerinde Milli Parklar’da bu kadar yapılaşma yoktur. Alan Başkanlığı geldiği takdirde Milli Park olmaktan çıkarılacak ve turizm yapılaşması artacak. Turizm ekosistemde habitat düşünülmez. Kullanım amaçlıdır. Uludağ, nadir dağlardan birisidir. 32 endemik bitki türüne sahip. Dünyada yok. Bursa’nın havasını temizleyen, suyunu gönderen Uludağ’dır. Uludağ’ın suyu Bursa’ya yetmiyor. Susuzluk riski yaşıyoruz. Uludağ artık kirleniyor” dedi.

Haberin Devamı

YETERSİZ BESLENEN ÇOĞUNLUK VAR

Bursa’nın kirli bir şehir olduğunu dile getiren Güler, “Dünya Sağlık Örgütü, ‘Yetersiz beslenme ve hava kirliliğinden ölenlerin sayısı sigaradan ölenlerin sayısını geçti’ şeklinde açıklama yaptı. Yetersiz beslenme, ekonomik kriz yansımaları ile fiyatlar malum. Sadece karnını doyuran, yetersiz beslenen çoğunluk var. Bir taraftan hava kirliliği yaşıyoruz. Bu sigaradan bile tehlikeli” diye konuştu.

SAĞLIKLI VE DENGELİ BİR ÇEVREDE YAŞAMAK ANAYASAL BİR HAK

‘Yeşil Bursa’nın yeşili nerde kaldı?’ diye soran Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Efsun Dindar, “Sularımızın kirliliği ve su rezervimiz ortada. Bunun yanı sıra ciddi bir hava kirliliği problemi var. Kirletici parametreler çoğu zaman limit değerlerin üzerinde seyrediyor ve bazı kirleticileri doğru dürüst ölçemiyoruz bile. Özellikle kış aylarında hava olaylarının da etkisiyle ısınma, trafik ve sanayi kaynaklı hava kirliliği yaşanıyor. Verimli topraklar konutlaşmaya ve sanayiye mahkum ediliyor. Dengeli ve sağlıklı bir çevre şartlarını oluşturana kadar Dünya Çevre Günü bir kutlama ve etkinlik içeriğinden çıkartılıp, gerçek ve kalıcı aksiyonların alındığı bir mücadele olarak yönetilmelidir. Bu nedenle ekolojik yıkımla mücadele ederek, gelecek nesillerin yaşam haklarının elinden alınmasına engel olmak, sürdürülebilir çevre yönetimi anlayışının benimsenmesi ve buna bağlı olarak uygulanacak devlet politikaları ile mümkün olacaktır. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak anayasal bir haktır” dedi.

Yazarın Tüm Yazıları