Savaşın ekonomi politiği

TÜRKİYE'yi de içine çekecek olan savaş yaklaşırken bazı şeyleri unutmamak lazım. Medyatik nedenlerden dolayı son zamanlarda savaşlara çizgi filmi izliyor gibi bakıyoruz, olan biteni çizgi film ideolojisi ile sınırlı biçimde algılıyoruz.

Halbuki gayet tabii ki her savaşın bir de ekonomi politiği vardır. Ekonomi politiği hatırlamadan olacak biteceği belirli bir zihinsel kapsama koyamayız, anladığımızı sandığımız şeylerin temelinde olan başka belirleyicileri kaçırırız, eksik bilgiyle ve dolayısıyla da zayıf tavır alarak olaylara bakarız. Aşağıda Irak'ta yaklaşan savaşın ekonomi-politik temellerini oluşturabilecek bazı gerçekleri sırayla vereceğim.

Bunlar hakkında yorum da fazla yapmayacağım çünkü bu gerçekler kendilerini açıklıyorlar zaten ve isteyen en uç yoruma da götürebilir bu gerçeklerden herhangi birini seçerek. Bunları da bilelim de ülkemizin son derece zayıf olduğu bir dönemde mecburen içine düşülecek bu savaşın anlamını kavrarken eksik bilgiyle kalmayalım.

* * *

İşte bazı gerçekler:

Amerika'nın bölgede kuklası olan Suudi Arabistan'da ilginç gelişmeler yaşanıyor. Ülkenin genç prensi Washington'da deyim yerindeyse parmakları ısırtacak kadar tedirginlik yaratan işler yapıyor. Prens, çevresindeki insanlara ‘‘Amerika'dan daha bağımsız olarak politika oluşturmaları gerektiğini’’ anlatıyor mesela. Bu çerçevede Suudi Arabistan bir sürpriz yaptı ve Suriye ile son derece sıcak diplomatik bağlantılar kurdu. Prens IMF'ye özel mesaj göndererek, kurumun Suriye'ye yönelik esnek politikalar geliştirmesini, kredi açmasını istedi ve dahası ‘‘IMF ile Suriye arasında gelişecek ilişkilerin arkasında garantör olarak ben duruyorum, endişe etmeyin’’ de dedi.

Prens bununla da kalmadı Washington'da parmakların ısırılarak koparılma noktasına gelinmesine yol açacak başka bir şey de yaptı. İran ile bağlantıya geçerek, yeni petrol politikalarının oluşturulması sürecinde iki ülkenin ortak hareket etmesini önerdi. Bu konuda ciddi görüşmeler sürüyor ve bu gerçekleşirse iki ülke OPEC'i istedikleri gibi yönlendirebilir.

Acaba ABD Irak'ta kendisine bağlı bir yönetim oluşturarak bu ülkenin güçlü petrol rezervlerini bu yüzden mi kontrol etmek istiyor ki?

Bilmem yani, sadece bir sorayım dedim de...

* * *

Amerika'nın girdiği her savaştan büyük para kazanan Amerikan şirketlerinin başında Kellogg Brown and Root geliyor.

Bu şirket Amerikan askerlerinin yurtdışına savaşa gönderildikleri her durumda onların tüm altyapı sorunlarını, nakliyelerini, yemek içme sorunlarını çözmek için hükümetin açtığı kontratı kazanmış durumda. Bu Haliburton adı verilen şirketin yan kuruluşlarından bir tanesi.

Amerikan Başkan Yardımcısı Dick Cheney bu görevine gelmeden önce Haliburton şirketinin yöneticisiydi. Haliburton yukarda bahsettiğim kontratı Cheney'in başkan yardımcılığı döneminde kazandı. Askerlerin tüm lojistik desteğini sağlamakla yükümlü olan şirkete kontratın verilmesinde Cheney'in büyük etkisinin olduğu söyleniyor. Şirketin bu kontrat nedeniyle ne kadar para kazandığını ve Irak'ta ne kadar kazanacağını kimse bilemiyor, çünkü Amerikan medyasının bu yöndeki sorularına ‘‘Devlet sırrıdır’’ denilerek cevap verilmiyor.

* * *

Amerikan yönetimi Saddam'ın devrilip de Amerika'ya yakın bir kişinin yönetime geçirildiği Irak'tan büyük paralar kazanacağını biliyor.

1980'li yılların ikinci yarısında Amerika sadece Irak'a pirinç satışından 4 milyar dolar kazanmıştı. Bu miktar söz konusu Irak piyasasının nasıl da iştah kabartıcı olduğunu gösteren küçük bir örnek. Rusya'nın Irak'tan 12 milyar dolar alacağı var, ayrıca 4 milyar dolar da petrol taşımasından olan borcun peşinde Rusya.

Rus LUKoil petrol şirketi büyük bir iştahla Irak'ta çalışmalara başlamak için uygun fırsat bekliyor. Fransız petrol şirketi Totalfinaef de Irak'ın güneyinde iki alanda petrol arama çalışması yapmak için planlar kuruyor. Vietnam'ın Petro Vietnam, Çin'in National Petroleum Corporation'ı ve Endonezya'nın petrol şirketleri de Irak için sıradalar. Tabii onlar ‘‘kurtarılacak’’ Irak'ta Amerikan petrol şirketlerinden fırsat kalırsa bölgeden büyük paralar kazanmayı düşünüyorlar.

Amerikan şirketleri ise şu anki ABD yönetiminin başta olmasından dolayı kendilerini çok şanslı görüyorlar, çünkü yönetimde Başkan da dahil tüm önemli koltuklarda oturanların tamamı politikaya atılmadan önce petrol şirketlerinin üst yönetiminde görev yapmış olan dolayısıyla da ‘‘halden anlayan’’ insanlar.

* * *

Ekonomi politiği ihmal etmeye hiç ama hiç gelmez. Bilmem anlatabiliyor muyum?

(Bu yazının ana kaynağı ‘‘Village Voice’’ gazetesinde James Ridgeway'in yazmış olduğı ‘‘The Spoils of War’’ yazısıdır. Nedense artık ana gazetelerde bu tür analizler pek görülmüyor son zamanlarda. Neden ki acaba?)
Yazarın Tüm Yazıları