Şenol Kalyoncu

Mide koruyucu ilaçlarda dikkat edilmesi gerekenler

16 Ekim 2021
Midemiz en kıymetli organlarımızdandır. Ancak kötü beslenme alışkanlıkları, hazır gıdalarla beslenme, asitli içecekler ve öğün atlama gibi alışkanlıklar arttıkça mide hastalıkları çok artmaktadır.



Mide rahatsızlıkları, insanın iş ve sosyal hayatını kötü etkilemekte ayrıca hayat kalitesini düşürmektedir. Halk arasında mide koruyucu olarak bilinen ve mide asidini azaltıcı ilaçlar (Proton pompa inhibitörleri-PPI), mide asidi ile ilişkili hastalıkların tedavisinde çok yaygın kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, midenin asit salınımını azaltma özelliği taşıyor. Mide hastalıklarının çok çeşitli tedavileri bulunmakta ve halk arasında bu tedaviler bilinçsizce kullanılmaktadır. Bu konuda farkındalığı arttırmak ve ilaçlarla ilgili özellikle proton pompa inhibitörlerinin artıları ve eksilerini Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Gürol Öksüzoğlu’na sordum.



ASİT SALGISINI AZALTIRLAR

Yazının Devamını Oku

Labioplasti...

9 Ekim 2021
Estetik, “kusurlu bir organı düzeltmek veya güzelleştirmek” amacıyla uygulanan yöntemlerdir. Her ne kadar “estetik” denildiğinde akla ilk gelen “güzel bir dış görünüş” olsa da -vücudu bir bütün olarak düşünürsek- genital bölgeyi dışarıda tutamayız.

“Labioplasti” gibi jinekolojik operasyonlar, kadınların dış genital organlarındaki bozukluğun düzgün bir görünüme kavuşmasını sağlar.
Yani bu da bir “estetik”tir.
Özellikle son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle tıbbi bilgilere ulaşmak kolaylaştı. Estetik cerrahi işlemlerin daha yaygın hale gelmesi ile birlikte kadınlar kendi vücutlarına daha fazla dikkat etmeye başladı. Ve tabii pandemi süreci de kadınların kendi vücutlarındaki bir takım normal dışı yapıları fark etmelerini sağladı.
Peki “labioplasti” nedir, nasıl uygulanır?
İşte bu konuda merak edilen birçok bilgiyi, Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu’ndan aldım.
Şunları anlattı:

Yazının Devamını Oku

Genital estetik ve PRP

2 Ekim 2021
Kadınların kişisel bakım arayış ve anlayışları, tıpkı birçok estetik uygulamada olduğu gibi “genital estetik” konusunda da yenilikleri/ilerlemeyi beraberinde getirdi.



Misal...
Günümüzde, “genital bölgenin görünümü ve foksiyonundan memnun olmayan” birçok kadın mevcut.
Ve kadınlar...
Doğum, yaşlılık ve başka nedenlerle önceki sıkılığını, esnekliğini ve doğal rengini kaybetmiş dış genital organlar(vulva, vajina, klitoris, dış dudak, iç dudak)sebebiyle biz hekimlere başvuruyor, soruna çözüm arıyor.
Bunun yanı sıra isteksizlik, orgazm olamama, idrar kaçırma ve kuruluk gibi yakınmalarla da yine biz hakemlere yapılan başvurular artıyor.

Yazının Devamını Oku

Kanser tedavisinde aspirin araştırması

25 Eylül 2021
Dünyada en yaygın olarak kullanılan tıbbi ilaçlardan ‘asetilsalisilik asit’ yani bilinen adıyla Aspirin, ağrı kesici, ateş düşürücü, kan sulandırıcı ve inflamasyonu azaltıcı etkisi olan bir ilaçtır.



Cardiff Üniversitesi’nden bilim insanları tarafından yürütülen bir araştırmada, Aspirin’in kanser hastalarında diğer tedavilerin yanında kullanılmasının önemli sonuçlar doğurabileceği ifade edildi. 50 yıldan uzun süredir bu ilacın etkilerini araştıran Cardiff Üniversitesi onursal profesörü ve baş araştırmacı Peter Elwood, “Kanser teşhisi konulduktan sonraki herhangi bir zamanda Aspirin kullanan hastaların, kullanmayanlara göre yüzde 20 oranla daha fazla hayatta kaldığını gördük” ifadelerini kullandı.

TAVSİYELER HENÜZ NET DEĞİL

Öte yandan Aspirin’in bazı kanserleri de azalttığı öne sürülmektedir. Kanser görülme sıklığı ve kanserden ölüm üzerine olumlu etkilerinin olduğunun gösterilmesiyle primer korunmada bu ilacın rolü değişebilir. Beş yıldan daha uzun süre düşük doz Aspirin kullanılmasıyla kalın bağırsak kanseri, kadın rahim kanserleri, lenfoma ve sarkom oluşumunun azaltılabileceği ileri sürülmüştür. Aspirin ile 8-10 yıllık zaman süresinde kanser sıklığında görece yüzde 12 azalma elde edilebilmiştir. Ancak, kanserden koruyucu olarak bu ilacın kullanılması hususunda tavsiyeler henüz net değildir.

Yazının Devamını Oku

Tamponsuz ‘burun kemiği’ ameliyatı

18 Eylül 2021
Septoplasti (burun ameliyatı), burun orta perdesini oluşturan kemik ve kıkırdak yapının eğri kısmının, burun solunumunu bozduğu durumlarda yapılan düzeltme ameliyatının ismidir.



Kulak Burun Boğaz(KBB) kliniklerinde en sıklıkla yapılan işlemlerden biridir. Burun ameliyatı denilince, akla ilk gelen, cerrahi sonrası kullanılan tamponlardır. Eskiden ameliyat sonrası hasta birkaç gün tampon kullanmak zorunda kalıyordu ve bu tamponlar nefes almayı zorlaştırıp, kulaklarda da basınca neden oluyordu. Teknolojinin de gelişmesiyle günümüzde artık hastalar ameliyat sonrası tampona ihtiyaç duymadan, rahat ve hızlı şekilde gündelik yaşamına dönebiliyor. Tamponsuz burun ameliyatı yapan hekim sayısı giderek artarken, konuyu KBB uzmanı Doç. Dr. Taylan Gül’e sordum.



RAHATSIZLIK HİSSİ OLUŞTURUYORDU

Yazının Devamını Oku

Hamilelik sürecinde ağız ve diş bakımı

4 Eylül 2021
Hamilelik döneminde kadınlarda ağız ve diş bakımı, diğer dönemlere göre daha önemlidir.



Gebelik döneminde değişen hormon seviyelerinin etkisiyle ağız ve diş sağlığı bozulabilir. Diş etleri, zararlı bakterilere karşı daha korunmasız hale gelebilir. Hamilelikte, kadınlar çok hassas hassas olurlar öyle ki ilaç bile kullanmak istemezler. Bu nedenle hamilelik dönemindeki diş tedavileri de genellikle doğum sonrasına ertelenir. Ancak ağız ve diş hastalıklarından kaynaklanan şikâyetler, hamile kadın için bu çekilmez bir hale gelebilir. Zamanında tedavisi uygulanmayan şikâyetler, anne ve bebeğin sağlığı için büyük bir tehdit oluşturabilir. Bu sebeple koruyucu diş hekimliği, hamilelik sürecinin rahat geçirilmesi açısından da oldukça önemlidir. Hamilelik planlayan her kadın mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Hamilelik sürecinde ortodonti tedavisi ve anne adaylarının alması gereken önlemleri Diş Hekimi Ortodondi Uzmanı Saliha Alkan’a sordum.


KULLANILAN MALZEMELER GÜVENLİ

Yazının Devamını Oku

Tamamlayıcı tıp yöntemi ‘homeopati’

28 Ağustos 2021
Vücudun kendini doğal olarak iyileştirmesine yardım eden bir tedavi sistemi olan ‘homeopati’, batıda oldukça yaygın kullanılan alternatif tıp seçeneklerinden biridir. Homeopatinin çalışma prensibi, hastalığa neden olan unsurların aynı zamanda hastalığı iyileştirebileceği fikrine dayanır. Peki, homeopati nedir ve hastalıkların tedavisinde etkili bir yöntem midir? Homeopati hakkında merak edilenleri Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı, Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Dr. Sevil Özkan’a sordum...



TEDAVİ KİŞİYE ÖZELDİR

“Almanya’da 1755’te Samuel Hahneman tarafından prensiplendirilmiştir. Homeopati; homeos (benzer) ve pathos (hastalık) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Homeopati, ‘benzeri benzer ile tedavi etme’ prensibine dayanır. Örneğin ağrı yapan ajanla ağrıyı tedavi etmek gibi. Batıda en sık kullanılan tamamlayıcı tıp yöntemlerinden biridir. Homeopatide kullanılan ilaçlara remedi denir; bitkiler, mineraller, hayvanlar, hastalıklı dokular gibi tamamen doğal kaynaklardan hazırlanır. Belli oranlarda seyreltilerek etkili olabilecek en düşük dozda kişiye verilir. Günümüzde üç binden fazla homeopatik remedi bulunmaktadır. Remedilerin yan etkileri yoktur ve alışkanlık yapmaz. Yetişkinlerde uygulandığı gibi çocuklar, yenidoğan, hayvan ve bitkilerde de güvenle kullanılabilir. Homeopatide, ‘hastalık yoktur, hasta vardır’ yani tedavi kişiye özeldir. Örneğin baş ağrısı olan herkese aynı remedi kullanılmaz.


Yazının Devamını Oku

Saç boyaları ve kanser riski

21 Ağustos 2021
Saç boyaları, ülkemiz dahil tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Hem kadın hem de erkeklerde bu kadar yaygın kullanılan saç boyalarının kanser riskini arttırıp arttırmadığına yönelik tartışmalar ise uzun zamandır devam ediyor.

 

Saç boyası ve saç boyamasında kullanılan kimyasal maddelerin kanser riskini arttırıp arttırmadığı konusunda yapılan bir araştırmaya göre, düzenli saç boyatan kadınların meme kanserine yakalanma olasılığı diğerlerine oranla daha fazla olduğu ortaya çıktı. Bu konu ile ilgili güncel durumu Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, şöyle anlattı:

BİNLERCE KİMYASAL MADDE BULUNUYOR

“Saç boyalarının içerisinde 5 binden fazla kimyasal madde bulunmaktadır. Bunların içinde paraben, amonyak gibi kanserojen olduğu düşünülen birçok madde Avrupa ve ABD’deki sağlık ajanslarının önerisi ile saç boyası içeriklerden çıkarılmıştır. Fakat bunların çıkarılmış olması tek başına kanser riskinin ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Bu kimyasal maddelerin deriden emilmesi ya da nefes yolu ile içe çekilmesi sonucu kanser riskinin artabileceği düşünülmektedir.

MEME KANSERİ YÜZDE 9 DAHA FAZLA

Son dönemde bu konuda araştırmaların en çok odaklandığı kanser türü meme kanseridir. Aralık 2019 tarihinde yayınlanan ve 50 bin kadının dahil edildiği çalışmada, belirli aralıklarda saç boyatan kadınlarda meme kanseri riskinin yaklaşık yüzde 9 daha fazla olduğu gösterildi. Haziran 2020 tarihinde yayınlanan ve 117 bin kadının dahil edildiği başka bir çalışmada ise düzenli saç boyamasının hormon duyarsız meme kanseri ile birlikte bazal hücreli cilt kanseri ve yumurtalık kanseri riskini arttırdığı ortaya çıktı. Bu sonuçların yanında saç boyalarının kanser riski artışı yapmadığına da dair yayınlar bulunmaktadır. Yine idrar kesesi kanseri ve lösemi risk artışına yönelik çelişkili çalışmalar vardır. Bu çalışmaların birçoğunda özellikle saç boyayan kuaförlerde idrar kanseri riskinin bir miktar arttığı kabul edilmektedir. Bu kadar yoğun kullanılan saç boyalarındaki minimal risk artışı bile halk sağlığı açısından önemli bir risk oluşturmaktadır.

ORGANİK SAÇ BOYALARI DAHA GÜVENLİ

Yazının Devamını Oku