Şenol Kalyoncu

Yüz gençleştirmede yağ dolgu uygulaması

14 Ağustos 2021
Vücuttaki yağın bir bölgeden alınarak başka bir bölgeye taşınma işlemine yağ enjeksiyonu/yağ transferi işlemi denir. Halk arasında yağ dolgusu olarak da bilinen bu işlem en çok yüz bölgesine uygulanmaktadır.


Sıklıkla çukurlaşmış göz altları, sarkmış yanaklar, sönmüş dudaklar, derinleşmiş nazolabial oluklar, ağız kenarı olukları problemlerini düzeltmekte bu işleme başvurulur. Daha güzel yaş almak, daha sağlıklı görünmek için yağın değeri gün geçtikçe anlaşılırken bu işleme karşı ilgi de gün geçtikçe artmaktadır. Yağ enjeksiyonu uygulaması ile ilgili Kulak, Burun, Baş ve Boyun Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tevfik Sözen, şu bilgileri paylaştı.

YAŞLANMA KARŞITI MEKANİZMAYI TETİKLER

“Aynen bir ressamın yaptığı tabloda geçişleri ayarlaması gibi bu ışık ve gölgelenmeleri de yüzümüzdeki yumuşak dokular sağlar. Bu yumuşak dokuları oluşturan en önemli yapılar da yüzümüzdeki yağ dokularıdır. Vücudumuzdaki yağların kök hücreleri açısından en iyi kaynağı barındırıyor olması ve bu kök hücrelerin içerdiği büyüme hormonları, başlıca kolajen sentezinin tetiklenmesi gibi birçok yaşlanma karşıtı mekanizmayı otomatik olarak tetikler. Bütünsel yüz yenilenmesine ve genç görünüme katkı sağlar.
Vücuttan alınan yağın santrifüje edilerek anestezi altında istenilen bölgeye verilerek desteklenmesi şeklinde uygulanır, yapılan miktara ve bölgeye bağlı olarak bir iki saat sürebilir. Bu işlem iyileşmesi ağrılı olmamakla birlikte uygulanan yerde şişme, yağ dokusunun alındığı yerde de morarma ve hassasiyete neden olabilir. Bu işlemi yaptırdıktan bir hafta sonra rahatlıkla normal yaşantıya dönülebilir.

SONUÇLARI AŞAMALI OLARAK GÖRÜNÜR

Yüze yapılan yağ enjeksiyonunun sonuçları aşamalı olarak görünür, yapıldıktan sonraki ilk üç ayda, enjekte edilen yağ hücrelerinin yüzde 40 kadarında bir azalma görülebilir. Yağ kaybı beklentisiyle ‘aşırı düzeltme’ yapmak yüzde aşırı şiş görüntüye sebebiyet verebilir. İlk üç ayda yağ hücreleri hacim açısından en düşük duruma gelir fakat dördüncü aydan sonra tekrar hacim kazanmaya başlar. Bu sebeple aşırı düzeltme yapmak hastanın nihai sonucunu etkiler ve tedaviden memnuniyet duymamasını sağlayabilir. Aktarılan yağ hücreleri hayatta kalamadığı için bazı hastalarda minimal sonuç alınabileceğini unutmamak önemlidir. Genel olarak, yaşlandıkça daha az yağ hayatta kalır. Ayrıca sigara içenlerin daha kötü sonuçlara sahip olduğu düşünülmektedir. Dokuz ay sonra, kalan yağ emilemeyeceği için sonuçlar kalıcıdır.

YARA VE SİVİLCE İZLERİNE DE FAYDALI

Yazının Devamını Oku

Diş sıkma hastalığında manuel tedavinin yeri

31 Temmuz 2021
Çene; karmaşık yapısı ve çok gelişmiş hareket kabiliyeti ile insan vücudunun en çok çalışan eklemlerinden biridir.

Çene eklemi ile ilgili rahatsızlıklar ise toplumda her 10 kişiden üçünü etkilemektedir. Çene eklemi rahatsızlıkları, çene ekleminde ve çiğneme kaslarında sürekli tekrarlayan ağrı veya eklemde meydana gelen fonksiyon bozukluğu olarak tanımlanabilir. Çeşitli nedenlerden dolayı ortaya çıkabilen bu sorunun ana nedeni ise çene ekleminin yüzeyi ve eklemdeki diskin uyumunu kaybetmesidir. Çene eklemi rahatsızlıkları pek çok sebeple oluşabilir. Günümüzde eklem rahatsızlıklarının en önemli sebebi diş sıkma ya da gıcırdatma olarak karşımıza çıkmaktadır. Diş sıkma nedir? Manuel tedavi ne derece etkilidir? Tüm merak edilenleri Fizyoterapist Aslı Turgut Üstündağ’a sordum.



STRES VE KAYGI İLE ARTTI

“Diş sıkma (bruksizm), dişlerin istem dışı ve güçlü bir şekilde sıkılmasıdır. Bruksizminiz varsa, uyanıkken farkında olmadan dişlerinizi sıkabilir (uyanık bruksizm) ya da uyku sırasında dişlerinizi sıkabilir veya gıcırdatabilirsiniz (uyku bruksizmi). Stres, diş sıkmayı ya da gıcırdatmayı hem oluşturan hem de olayın şiddetini arttıran en önemli faktördür. Son dönemde pandeminin sonucu olarak toplumdaki stres ve kaygı seviyesinin de artmasıyla halihazırda yaygın olan bu probleme daha sık rastlamaktayız.

Yazının Devamını Oku

Diş tedavilerinde anestezi uygulamaları

17 Temmuz 2021
Diş hekimi korkusu, ek hastalıklar ya da lokal anestezinin yetersiz kalması gibi nedenlerden ötürü cerrahi girişimlerin yapılamadığı durumlarda, “sedasyon” veya “genel anestezi” ile de diş tedavilerini aksatmadan yaptırmak mümkün. Peki tüm bu anestezi uygulamaları nedir ve nasıl uygulanır? Bu konuda merak edilenleri TOBB ETÜ Hastanesi’nin anestezi doktorlarından Uz. Dr. Merve Bayraktaroğlu’na sordum ve şu yanıtları aldım:

TEDAVİ SONRASINDA HATIRLAMAZ

“Sedasyon, sakinleştirici ilaçlar ile hastanın kendi solunumu ve tüm refleksleri korunarak bilinç düzeyinin kontrollü olarak baskılandığı bir uyku halidir. Kısa sürede tamamlanacak işlemler sedasyon uygulanarak güvenle yapılabilir. Sedasyon anestezisinde amaç; endişe, korku, ağrı ve mide bulantısını ortadan kaldırmaktır. Hasta işlem sırasında tamamen uyumaz, normal nefes almaya devam eder ve verilen komutları yerine getirir. Ancak tedavi sonrasında işlem sürecini hatırlamaz.

BİLİNCİ KAPALI TAM UYKU HALİ

Genel anestezi ise damar yolundan ilaçlar ve solunum yolundan gaz uygulaması sonucu bilincin kapandığı, ağrılı uyarana yanıt alınamadığı, solunum fonksiyonlarının önemli ölçüde baskılandığı veya durduğu tam uyku halidir. Hasta uyuduktan sonra nefes borusuna yerleştirilen bir tüp sayesinde solunum entübasyon ile sağlanır. Anestezi uzmanı; hastaların kalp hızı, kan basıncı, vücudun oksijen düzeyi gibi gerekli bütün yaşamsal fonksiyonlarını düzenli olarak kontrol ederek hasta güvenliğini sağlar. Her iki işlem de anestezi uzmanı tarafından ameliyathane ortamında yapılmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Tiroid kanseri tanı ve tedavisinde gelişmeler

10 Temmuz 2021
Vücudumuzda hormon üretiminden sorumlu olan tiroid bezinde hücrelerin kontrolsüz büyümesi sonucunda tiroid kanseri gelişebilmektedir.



Kadınlarda iyi huylu tiroid nodülleri ve hastalıkları daha sık görülmesine rağmen erkelerde görülen tiroid nodüllerin kanser olma riski kadınlara göre daha fazladır. Diğer birçok kanserde olduğu gibi bu kanser türünün tanı ve tedavisinde de önemli ilerlemler kaydedilmektedir. Bu konuyu Tıbbi Onkoloji Uzmanı ve Kanserde Güncel Tedavilere Erişim ve Geliştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Coşkun’a sordum.



ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ

Yazının Devamını Oku

Anksiyete ve manuel terapi

3 Temmuz 2021
Anksiyete, sadece kaygı, stres ve endişe duygularının yoğun yaşandığı mental bir sağlık sorunu olmakla kalmayıp aynı zamanda çok çeşitli rahatsız edici fiziksel semptomlara da neden olan bir hastalıktır.



Bunlardan kas ağrısı ile kas spazmı bazen kişinin sosyal hayatını çok ciddi etkiliyor ve hızlı çözüm arayışına itebiliyor. Kas gevşetici ile ağrı kesiciler de bir çözümdür ancak günümüzde manuel tedavi de hızlı ve daha iyi bir seçenektir. Anksiyete durumunda kas spazmlarının tedavisinde manuel terapi yöntemiyle ilgili merak edilenleri Fizyoterapist Aslı Turgut Üstündağ’a sordum.



BİRÇOK İNSAN FARKINDA OLMAZ

Yazının Devamını Oku

Alzaymır hastalığında TPS tedavi metodu

26 Haziran 2021
Alzaymır (Alzheimer) teşhisi hem hasta hem de hasta yakınları için çok yıpratıcı bir süreçtir.



Yoğun araştırmalara rağmen alzaymır’ın tedavisi henüz bulunamamış ancak hastalıkla mücadelede ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu hastalıktan etkilenenlerin yaşam kalitesi ve kendi kaderini tayin hakkı mümkün olduğunca uzun süre korunmalıdır. Alzaymır hastalığında ilaç tedavileri maalesef hastalığın ilerlemesinde son derece kısıtlı bir fayda sağlamaktadır. Transcranial Pulsed Stimulasyon (TPS)–Neurolith alzaymır hastalığı için tamamen yenilikçi yeni bir tedavi olarak Avusturya Wienna Üniversitesi ile Kanada Toronto Üniversitesi tarafından geliştirilmiş olup, tedavide kendi alanında onaylanmış etkili, güvenli, invaziv olmayan, alzaymır hastalarının tedavisi için Avrupa Birliği’nde onaylanmış, tedavi metodudur. Bu metodu, Türkiye’de uygulayacak olan isimlerden nöroloji uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal ve Doç. Dr. Akçay Övünç Özön’a sordum.



İKİ HAFTA BOYUNCA ALTI SEANS

Yazının Devamını Oku

Kanser hastalarına beslenme önerileri

19 Haziran 2021
Dünyada giderek artan kanser vakaları, ülkemizin de en önemli sağlık problemlerinden biri.

Tüm araştırmalar, hastalığı tedavi etmeye odaklanmış durumda. Gerek hedefe yönelik tedaviler gerekse bağışıklık sistemini güçlendirmeye odaklanan immunoterapiler sayesinde büyük mesafeler elde edilmiş durumda. Fakat onkoloji hastalarının beslenmesi ile ilgili medyada yer alan birçok haber, hasta ve yakınlarında kafa karışıklığına yol açıyor. Bu konuda Tıbbi Onkoloji Uzmanı, Kanserde Güncel Tedavilere Erişim ve Geliştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Coşkun’la konuştum. Prof. Dr. Uğur Coşkun, şu önemli bilgileri verdi:



KEMOTERAPİDE İDEAL KİLO KORUNMALI

“Kemoterapi onkoloji hastalarında halen sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Bulantı, kusma, iştahsızlık, ishal gibi sık görülen yan etkiler beslenme problemlerine neden olabilir. Kanser hastalarının ideal kilonun altına düşmemeleri tedavi etkinliğinde ve tedavinin başarılı olmasında çok önemlidir. Bu nedenle yeterli kalori ve protein alınımına dikkat edilmelidir. Tedavi sırasında çok fazla kilo kaybı yaşanmışsa, düşük kalorili içecekler, salatalar ve sade çorbalar gibi az enerji veya besin sağlayan yiyeceklerden kaçınılabilir çünkü bunlar tokluğa neden olarak vücudun ihtiyaç duyduğu kalori ve proteini alınımında azlığa yol açabilir. Bunun yanında bazı kanser türlerinde kemoterapi esnasında yüksek kilo alımları görülmektedir. Fazla kilo bağışıklığın azalmasına, tedavinin uzamasına ve kanser nüksüne neden olabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde bireylerin ideal kilosunu koruması gerekmektedir.

Yazının Devamını Oku

Prostat büyümesine ameliyatsız mikro işlem

12 Haziran 2021
Türkiye’de özellikle 50 yaş üstü erkeklerin üçte birinde görülen prostat hastalıkları arasında en sık karşılaşılanı prostat büyümesidir.

 


Prostat büyümesi, erkeklerin karşılaştığı en tehlikeli rahatsızlıklardandır. Erkeklerin kâbusu olan prostat büyümesi, tedavi edilmemesi halinde ileri safhalara taşınarak çok daha büyük sorunlara neden olabilmektedir. Prostat büyümesi tedavisinde uygulanan en güncel tedavi yöntemlerinden sayılan ve ameliyatsız olarak gerçekleştirilen, mikro-invaziv bir teknik olan ‘prostat lazer ablasyon tedavisi’ Türkiye’de uygulanmaya başlandı. Konuyla ilgili Ürolog Dr. Tuncay Şafak, şu bilgileri verdi.


RİSKLERİ ORTADAN KALDIRIR

Yazının Devamını Oku