Şenay Düdek

Ünlülerin değişmeyen adresi ‘Tavacı Recep’in müthiş sihri

30 Mart 2011
Açılalı aylar oldu. Eti pek sevmediğim için, bir türlü gidemedim. Halbuki işin başında, çocukluk arkadaşım ve bir zamanlar, İzmir’in en yakışıklı delikanlılarından, Kağan Oğuzbeyoğlu var.

Daha açılmadan, Kağan davet edip, inşaatı ile ilgili bilgiler vermişti. Açılışı zaten çok görkemli oldu. Sanat, cemiyet, siyaset, ekonomi dünyasından, pek çok ünlü isim vardı. Açılıştan sonra da öyle. Rezervasyonsuz müşteri almadıklarını bile duydum... Neyse uzatmayayım. Birinci Kordon’da muhteşem, tarihi bir binada hizmet veren, Tavacı  Recep’ten söz ediyorum. Dostlarım Dr. Nazan ve Dr. Serdar Pedükcoşkun çifti ve Gülengül Uslu ile gittim. Harika bir geceydi. Sevgili Kağan sık sık gelerek bizi bol bol bilgilendirdi...

Tatlıses Tiran’da da star

Dr. Serdar, Tiran’da görevli. Çok başarılı ve çok sevilen bir doktor. Sohbet sırasında iki olay anlattı ki, size de aktarayım istedim. Bir akşam, bir lokantada yemek yerken, bir masada üç Arnavut konuşuyormuş. İçlerinden biri Serdar’a dönüp, “afiyet olsun” demiş. Serdar da “Oooo Türkçe biliyorsunuz” demiş. Adam, Yunanistan’da çalışıyormuş. İki sene önce, İzmir Karşıyaka Mavişehir’de bir akrabalarını ziyarete gitmiş. Dönerken, akrabası adama, bir Atatürk altını vermiş. “İster sat, istersen de anı olarak sakla” demiş. Adam “Bunun üzerinde Atatürk var nasıl satarım. Bir dünya lideri o. Ancak kalbimde taşırım onu” demiş. Eşine kolye yaptırmış. Serdar’a bunları gözleri dolarak anlatmış. Serdar’ın da gözleri dolmuş. Bir de Tiran’da, adım başı, Serdar’ı tanıyan hemen herkes İbrahim Tatlıses’i soruyorlarmış. Ardından da Arnavutça ‘Mavi Mavi’ şarkısını mırıldanıyorlarmış... 
25 bin kişi yemek yemiş
Biz sohbet ederken, sevgili Kağan geldi. Tavacı Recep’in bulunduğu binanın, 1895 senesinde yapıldığını söyledi. Gerçek değeri bilinmiyor. Ama ben buraya en az 3-4 trilyon lira para harcandığını duydum. Binanın sahipleri, Avusturya kökenli laventen bir aileymiş. Bunlardan, Haraçcı Ailesi’ne geçmiş. Yusuf Haraçcı’dan, kızı Hülya Kendir’e kalmış. Uzun yıllar Kendir Ailesi yaşamış. Bina içinde yer alan ve antika değeri olan eşyalar arasında, bina ile aynı yaşta olan dev bir ayna, avizeler mevcut. Bir de 1930 senesi imalatı, değerli avizeler var. Şu an için, iç mekan ve dış bahçe olarak, toplam 600 oturma kapasiteleri varmış. Diğer mekanlarında da olduğu gibi, ortalama, gün de 800 kişi yemek yiyormuş. Bir ay içinde, yaklaşık 25.000 kişi yemek yemiş...

110 kişi çalışıyor

Kağan sanat, siyaset, ekonomi, popüler dünyadan pek çok ünlü ismin yemek yediğini söyledi. Aralarında, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Sadettin Tantan, Vali Cahit Kıraç, Aziz Kocaoğlu, Hakan Tartan, Gürsel Tekin, Emniyet Mdr. Ercüment Yılmaz, Süha Tanık, Işılay Saygın, Ekrem Demirtaş, Necip Kalkan, Atıl Akkan, Ender Yorgancılar, Işınsu Kestelli, Mahmut Özgener, Kemal Çolakoğlu, Cem Bakioğlu, Oğuz Tatış, Rıza Akça, Mesut Bayrak, Azat Yeşil, Öner-Bülent Akgerman ve İzmir cemiyet hayatının pek çok ünlü ismi varmış. Kadir İnanır, Volkan Severcan, İzzet Yıldızhan, Özcan Deniz gibi popüler isimler de gelmiş. Toplam 110 kişi çalışıyormuş. Personelin büyük çoğunluğu Diyarbakır, Denizli ve İzmirliymiş.

Günlük 350 kilo et

Yazının Devamını Oku

‘İzmir’de takım sevgisi var, futbol değil’

27 Mart 2011
Samet Aybaba yılların dostu... Beşiktaş’ın efsane kaptanı... Bucaspor’un başına teknik direktör olarak geldiği gün, kısa bir yazı yazmıştım.

Bir türlü bir araya gelememiştik. Halbuki, müşterek dostumuz Ali Sayar sayesinde, İstanbul’da daha sık görüşürdük. Bu arada yine, çok sevdiğim, Tayfur Havutçu’nun da Beşiktaş’ın başına getirilişinden, çok mutlu oldum. Uzatmayayım... Şeytanın bacağını kırdık Samet ile. Benim çok sevdiğim restoranlardan La Cigale’de buluştuk. Daha sonra bize, sevgili Volkan Baş da katıldı. Neler kaynattık? Aslında benim amacım, hazır gelmişken, şöyle dört dörtlük, bir Samet Aybaba röportajı yapmaktı... Fakat daha ağzımı açtım, Samet isyanlarda. Mesleği popüler olup da bu kadar gazeteciden, televizyoncudan kaçan bir adam görmedim... Bir de Sivasspor’a yenildiklerinin ertesi günü, pazartesi buluştuk. Biraz da morali bozuktu.

Takım Süper Lig’e hazır değil

Samet’in bütün dünyası, kızı ve oğlu... Kızı Gülşen meslektaşımız. Sinema ve televizyon mezunu. Ama müzisyen. Söz yazıyor, beste yapıyor, şarkı söylüyor. Hatta ‘Mutluluk Kenti’ adlı bir albüm de yaptı. Klibini bile çekti. Müzik hayatına girmesine önce karşı çıkmış Samet Hoca, ama daha sonra sevmiş. “Fakat bizim kız öyle şöhret falan olamaz. O iş için başka özellikler gerek” diyor...
Tek başına gelmiş İzmir’e... Bir rezidansta oturuyor. Güne erken başlıyor. 50 dakika koşuyor... Kordon’da ya da Kaynaklar’da. Ardında, genelde Reyhan’da ya da Sir Whiston’da kahvaltı yapıyor. Yalnızlıktan sıkılıyor. Bucaspor ile yatıp, kalkıyor. Ama Süper Lig’in takıma ağır geldiğine, hazır olmadığını söylüyor. Bütçe, plan, başkan ve yönetim olarak da hazır olmadığını iddia ediyor. O nedenle çok üzgün... “Üstelik bu kadar tecrübeme rağmen, zorlandım, zorlanıyorum” diyor. Hakemin son maçta, çok büyük hata yaptığını, yenilmelerinde bunun büyük rolü olduğunu söylüyor. Sonra da “Bırak sohbete geldim. Konuşturma beni. Önümüzdeki maçlara bakalım” diyor...

Fenerbahçe, Trabzon çekişecek

Peki konu değişsin... Şampiyon Fenerbahçe mi? Trabzonspor mu? diyorum. “İkisi de asılıyor. Son haftaya kadar devam eder kafalardaki soru işareti” diyor..
“Niye geldin? Ne bekliyorsun?” diyorum... Anlatıyor;

Yazının Devamını Oku

Bazıları iktidar peşinde

26 Mart 2011

Türkiye ve Orta Doğu’nun, bana göre büyük starı, İmparatoru, İbrahim Tatlıses için vurulduktan sonraki ilk yazımı pazar günü yazdım. O günden, bu güne çok şeyler değişti. Bu arada bazı gazeteler, İmparator ile ilgili yazı dizileri başlattılar. Belgeseller yayınladılar... Televizyon kanalları, ana haberlerden, sabah programlarına varıncaya değin, herkes reyting savaşına girdi. Kimini okudum, kimini duydum, kimilerini ise izledim. Ama kusura bakmasınlar, pek çoğu da hayal mahsulüydü. Ya da kavga, gürültüydü. Bilmeden sallamalar vardı. Hilton Spor Salonu’nun ortaklarından, sevgili Tanju, bir yerde okumuş. Bana, “Yahu abla sen bilirsin. İbrahim Tatlıses hayatında, yalnızca Derya Tuna’ya mı şarkı yaptı?” dedi... Öyle yazılmış çünkü... Doğrusunu benden öğrenin. 25 Şubat 2007’de, Fox TV’deki, ‘Dobra Dobra’ programı için, sevgili Tatlıses ile röportaj yapmıştım. O aralar, yeni albümü çıkmıştı. Bu albümde yer alan iki şarkısı için ki, biri Asena için yazdığı söylenilen, ‘Senin Babucun Dama’, diğeri de, Ayşegül Yıldız için olduğu söylenilen, ‘Mavi Çalar’ı, onlar için mi yazdığıydı... Bant kayıtları bende. İmparator delikanlıca, ‘Senin Babucun Dama’yı asla Asena için yazmadığını, ama ‘Mavi Çalar’ı Ayşegül’e yazdığını itiraf etmişti. Hatta çıplak sesle de aşağıda sözlerini yazdığım şarkıyı keyifle okumuştu.  

3.5 sene önce yazmış

İmparator aynen, “Evet Ayşegül’e yazdığım doğru ‘Mavi Çalar’ı. Sözleri bundan 3.5 sene evvel yazmıştım. Ama müziğini yapmamıştım. Bu yıl da müziğini yaptım. Hatta sözlerini yazdığımda, Ahmet Selçuk İlkan, sözleri çok beğenmişti.” demişti. Şarkıyı hatırlamayanlara bir hatırlatma bu arada;
Saçları sarı çalar -Gözleri mavi çalar -Senin mavi gözlerin
Aklımı baştan çalar -Gözler çalar maviye -Allahımdan hediye
Huyu huyuma benzer -Nankörlüğü kediye -Yanağı elma çalar
Dudağı kiraz çalar -Senin mavi gözlerin -Beni yerlere çalar

Yazının Devamını Oku

Şöhret ve para kazanmak sizin elinizde

23 Mart 2011
Güldürmeye ve gülmeye hazır mısınız? Konak Belediyesi, Türkiye’de ilk kez düzenlenen, bir yarışmanın altına imzasını atıyor.

Ülkemiz insanının, doğal yapısında var olan, mizahi anlayış değerini, ortaya çıkarmak amacını taşıyan, ‘1. Amatör Stand Up Yarışması’nın, organizatörlüğünü üstleniyor. Konak Belediyesi, sadece İzmir’de değil, Türkiye’de de bir ilki daha gerçekleştiriyor. Belediye Başkanı Hakan Tartan, “Projesini, Okumuş Adamlar Fikir Atölyesi’nin yürüttüğü yarışmada, yetenekler ön plana çıkarken, İzmirliler heyecanlı saatler yaşayacak. Gençleri her zaman destekleyen belediyemiz, yaşamın her alanında onlarla birlikte olduğunu bir kez daha gösterecek” diyor... Bu yarışmada, özellikle stand up alanında başarılı olan ve umut vadeden gençlerin önü açılacak. Tabii, yalnızca gençlerin değil, 1. Amatör Stand Up Yarışması’na, 7’den 77’ye, okur-yazar, her Türk vatandaşı katılacak. Başvuru için son günü 25 Mart...

Finale ünlüleri davet edin

Amatör Stand Up Yarışmasının, ön elemeleri 31 Mart’ta gerçekleşecek. Final ise, 1 Nisan’da Konak Belediyesi, Dr. Selahattin Akçiçek Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılacak. Çağdaş Meddahlık olarak da nitelenen, “Stand Up Show” kategorisinde, İzmir’in katkısının tescilleneceği yarışmada, dereceye girenler ödüllendirilecek. Yarışmada, üçüncü 2 bin TL, ikinci 3 bin TL, birinci ise 5 bin TL’lik ödülün sahibi olacak. Benden bir öneri; Finali halka açık yapın. Jüri olarak da Cem Yılmaz, Mesut Yar, Müjdat Gezen, Ceyhun Yılmaz, Metin Uca, Perran Kutman, Demet Akbağ, Yasemin Yalçın gibi, stand up ve komedi dünyasının ünlü isimlerden bir kaçını davet edin. Hatta giriş için ufak da bir de ücret alın.

Geç kalmayın

Kendisine güvenen, herkesi sahneye bekleyen, 1. Amatör Stand Up Yarışması’nın, yürütme kurulu, Okumuş Adamlar Fikir Atölyesi Yönetim Kurulu Üyeleri, Ömer L. Büber ve Muzaffer Akkılıç ile Konak Belediyesi Kültür ve Sanat Sosyal İşler Müdür Vekili Ayla Sert ve Arzu Bükrev’den oluşuyor. Yarışmacıları değerlendirecek jüride ise, Atatürk Üniversitesi GSF Tiyatro Bölümünden Uğurcan Özfuruncu ve Tiyatro Yönetmeni-Reklamcı, çok eski bir arkadaşım Bilgehan Oğuz var. Yarışma hakkında daha fazla detaylı bilgi isteyenler http://www.konak.bel.tr/, http://www.amatorstandup.com/ web sitelerini ziyaret etmekte geç kalmayın.

Hedef Guinnes’e girmek

İzmirliler için ikinci yarışma, tavla şampiyonası. Bu yarışmaya, vallahi ben de girmek istiyorum. Hoş, İzmir’e geldikten sonra, oynamak için, turizmci arkadaşım Damla ve sevgili Cicom (Besim Kazado) dışında pek kimseyi bulamıyorum amma... Bu yarışmayı, Konak İzmirliler Derneği düzenliyor. Dernek Başkanı Fikret Kaya, nereden bulmuşsa bilemiyorum beni, pazar günü cebimden aradı. Heyecanlı, başladı konuşmaya; “Şenay Hanım, Hedef, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek ve de İzmir’e bir festival kazandırabilmek. Uzun süredir hazırlanıyoruz. İlk etap Karataş-Üçkuyular arası bir masa kurup en az 5000 katılımcıyı, karşılıklı olarak sıralamaktı. Fakat olmadı. Hedefimiz Üçkuyular-Narlıdere arası. Uluslararası boyutta, güzel İzmir’imizi dünyaya tanıtmak. Festival sonunda da gelirin büyük bir kısmını, eğitime destek kampanyasına bağışlamak. Ya da bir okulun ihtiyaçlarını gidermek, onarmak. Bu konuda tüm İzmirlileri yardıma davet ediyoruz.”

Yazının Devamını Oku

İbrahim Tatlıses için aşk değil, sevgi var

20 Mart 2011
İster inanın ister inanmayın... 15 Mart Salı saat 23.40’da, İmparator’un menajeri, arkadaşım Eyüp’e bir mesaj çektim.

 “Herkes iyi düşünsün. Pozitif enerjimizi yollayalım. İyi olacak bana inanın” diye. 16 Mart Çarşamba öğleye doğru, doktorlar İbrahim Tatlıses’in, tehlikeyi % 80 atlattığını açıkladılar. Hislerim beni yanıltmadı... Seversiniz, sevmezsiniz, ama o Türkiye’nin bir mega starı. Bir daha gelmez. Şayet, Amerika ya da Avrupa’da doğsaydı bir dünya starı olurdu. Hatta ve hatta, kendini yalnızca sanatına verseydi, belki yine olurdu... Ama o bir mağarada doğdu. Yokluğun, açlığın ne olduğunu çok iyi biliyordu. O nedenle, açları doyurmak, kendisi gibi doğanlara, bir yaşam şansı vermek için, pek çok iş yaptı, hiç bilmediği alanlara daldı. Turizm, tekstil, hava ulaşımı, inşaat, kebap, çiğ köfte fabrikası, yazılı ve görsel medya dallarında televizyon, gazete ve radyo... Çok dağıldı. Amma binlerce kişiye de ekmek verdi ve vermeye devam ediyor. Kısmetse verecek de...

Havayı ve parayı pek sevmedi

Başkaları gibi, paraları istifleyip, yurt dışında malikaneler satın almadı... Boğaz’da bir yalısı bile yok. Hatta bana bir gün, Seyrantepe’deki yazıhanesinde “Yahu, karılar kovduğu an, işte bu gördüğün yerde kalıyorum” dedi. Yani gözü, ihtişamlı, debdebeli yaşantılarda değildi... Bir kere çok bonkördü. Yemesini, yedirmesini severdi. Türk medyasında, benim kadar İmparator’u tanıyan, bir elin beş parmağını geçmez. Onunlar çooook güzel anılarımız da oldu... Bir birimize ağır hakaretlerde bulunduğumuz, hatta mahkemelik olduğumuz zamanlarda... Aynı yolda da yürüdük... Yollarımız çatıştı da. İlk bizi, rahmetli Atalay Noyaner ağabeyim tanıştırmıştı. O ‘Ayağında Kundura’ ile zirvedeydi. Ben de magazinde. 1978... O kadar bir birimizi sevmiştik ki, bana evli olduğunu, karısı Adalet Hanım’ı anlatmıştı. O zamanlar Adalet Hanım Mersin’de telefon idaresinde çalışıyordu.

Bir efsane, bir idol

1990 yılında Maksim’de, sahnede bacağından vurulurken, ben İsmail Akaya ile ön masadaydım. O zaman da içim cız etmişti. Menajerlik yaptığım dönemdi. Seren Serengil’i ilk sahneye çıkarıyoruz. Fakat kadro yapamıyoruz. O zamanlar Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan, çok yakın bir ağabeyim olmasına rağmen, Seren’le kimse çalışmasın diye, herkese baskı yapmıştı. Ortağım Ziya Akelli ile Levent’te sevgili Derya Tuna ile beraber oturduğu eve gittik. Büyük delikanlılık yaptı ve Seren ile çalışmayı kabul etti. Her ne kadar dostunu, düşmanını ayırt etmekte zorlansa da dostuna dost, bir delikanlı... Tek kusuru ani parlaması ve frenleyemediği öfkesi. Neyse... Öyle ya da böyle, onun şarkılarıyla büyüdük... Onun şarkılarıyla aşık olduk, özlem giderdik, güldük, ağladık... 35 yıllık sanat yaşamında, bir efsane, bir idol Tatlıses... Aslında İbrahim Tatlıses ile anılarım bir kitap olur. Sayfalara sığmaz. ‘Dobra Dobra’ programı yaptığım sırada, verdiği çok özel röportajını unutamam. Çok şeyler konuştuk. Çok şeyler paylaştık... Aklımda kalanları bu pazar gününde sizin de bilmenizi istedim... Buyurun... 

Aşk mı? Sevgi mi?

Birlikte olmalar, tesadüflere bağlı. Hiç kimseyi arzu edip, ille bu olsun demedim. Hiç kimseye delicesine aşık olmadım! Aşık olmak, nasıl bir duygudur bilmiyorum ki! Ben sevmeyi biliyorum. Aşık olunca, nasıl olunur bilmiyorum. Bence aşk yoktur. Sevgi vardır. Ben duygu adamıyım, ben sevmeden yaşayamam. İlle de severim! Bu sadece, kadınları sevmek anlamına gelmesin. İnsan severim ben. İnsanı sevmek yaşatır. Yeter ki, sev. Kendini sev, hayatı sev... Çünkü, Allah sana o yüreği sevmen için vermiş.

Güneş olmayı becerdim

Yazının Devamını Oku

8000 öğrenciyi kapsıyor ‘Polis Amca Gökkuşağı’

19 Mart 2011

İzmir İl Emniyet Müdürlüğünce, 2009/2010 Eğitim-Öğretim yılında bir Kardeş Okul Projesi gerçekleştirildi. Bu projeyi, İzmirlilere, ilk kez ben duyurdum. Çok değer verdiğim, sevgili dostum, İzmir İl Emniyet Müdürü Sayın Ercüment Yılmaz ve ekibinin büyük başarısıydı bu proje. İlimizde, sosyo-ekonomik durumu düşük kesimlerin, daha çok yoğunlukta olduğu, Konak İlçesi, Tepecik semtinde, Şehit Fazılbey İ.Ö.Okulu , Ziya Gökalp İ.Ö.Okulu ve Barbaros İ.Ö.Okulunun idarecileri, öğrencileri ve onların aileleri ile sağlam bir birliktelik oluşturulmuştu. Öğrencilerin, huzurlu bir ortamda, eğitim-öğretim görmelerini sağlanmıştı. Polis-halk ilişkilerini geliştirmek amacıyla, planlanarak başarı ile uygulanmıştı, Kardeş Okul Projesi. 2010 – 2011 Eğitim-Öğretim yılının başlaması ile proje Konak, Karabağlar, Buca, Bornova ve Bayraklı ilçelerinde bulunan, tam 9 okulu içine alarak zenginleştirildi. Bu okulların adlarına gelince; 
1 - Şehit Fazılbey İ.Ö.O, 2 - Barbaros Hayrettin İ.Ö.O, 3 - Ziya Gökalp İ.Ö.O, 4 - Cemil Atlas İ.Ö.O, 5 - Emir Sultan İ.Ö.O, 6 - Çamlıkule İ.Ö.O, 7 - Çimentaş İ.Ö.O, 8 - İnkılap İ.Ö.O,9 – Fatih Mehmet İ.Ö.Okulu

Tüm ihtiyaçlar karşılandı

İzmir İl Emniyeti’nin başarılı Müdürü Ercüment Yılmaz, “Toplam 8000 öğrenciyi kapsayacak şekilde genişletilmiş, bu projemize de amaca uygun olarak POLİS AMCA GÖKKUŞAĞI PROJESİ adını verdik. Yani Kardeş Okul Projesi’nden doğan, zengin bir proje oldu” diyor. Bu okullarda, öğrenim gören, bin öğrencinin bu proje kapsamında tüm ihtiyaçları da İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nce karşılanmış. Çalışma ve gelişmelerle ilgili olarak ise, Yılmaz şu açıklamaları yapıyor;
“Bu okullarda, Halk Dansları Topluluğu, Türk Sanat Müziği ile Türk Halk Müziği koroları, Tiyatro Grubu, Ritm Grubu, Bağlama Kursu, Gitar Kursu, Atletizm Takımı, Futbol Takımı ve Masa Tenisi Takımı gibi, etkinliklerde yer almaktadır. Çalışmalar, öğrencilerin derslerini aksatmayacak şekilde ve okullarında düzenlenmiştir. Eğitimler, geçen dönem olduğu gibi, uzman eğiticiler tarafından verilmektedir. Çocuk Şube Müdürlüğümüz, Müdür Özgür Duman bünyesinde, projelerin takibi ve uygulanması ile ilgili olarak, görevlendirilen personel (KOÇLAR) de çalışmalara katkıda bulunmaktadır. Sanatsal ve kültürel etkinlikler, Ege Üniversitesi’nden, 15 kişilik, konusunda uzman ekipçe yürütülmektedir.”

Ekonomik destek
Bu proje kapsamında, o

ullara ekonomik destek de veriliyor. Sportif etkinlikler de. Bugüne değin, Şehit Fazılbey İ.Ö.Okulunda, öğretmenler odası yenilenmiş, okulun çevre duvar boyası yaptırılmış. Yine İnkilap İ.Ö.Okulu’na, Masa Tenisi masası alınmış. Aynı okulun, sınıflarının zemin fayansları yenilenmiş, (1100 m2). Öğrenciler arasında, sportif etkinlik grupları oluşturulmuş. Eğitmenler ve faaliyetlerden sorumlu, görevlilerin planlaması yapılarak, Futbol Takımı ve Atletizm Takımı kurulmuş. Ayrıca, oluşturulan grupların, çalıştırılması için, alanında, uzman deneyimli eğiticiler, tespit edilmiş. Burada da İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli olarak görevlendirmeler yapılmış.

Yazının Devamını Oku

‘Mevsim Şık Bahar’da mücevherlere özel koruma

16 Mart 2011
LİYAKAT (Lider Yaratıcı Katılımcılar) Derneği’nin, eğitime katkı yararına, düzenledikleri gece, 19 Mart Cumartesi gerşekleşiyor.

Gecede, İzmir’in yetiştirdiği, önemli modacılardan, Ertan Kayıtken bir defile düzenliyor. Muhteşem defilede, mankenler Laila Kuyumculuk’a ait 1 milyon dolarlık mücevher takacaklar. Bu mücevherler için defilenin yapılacağı Arena’da, özel bir güvenlik ekibi hazır bulunacak. İki aydır bu defile için, sıkı bir şekide hazırlanan, ünlü modacı Ertan Kayıtken’in, İzmirliler’e özel, bir de sürprizi var. Podyumların ve de dizilerin ünlü ismi Didem Taslan, uzun bir aradan sonra podyuma çıkacak. Koreografisini yine İzmir’in yetiştirdiği, uluslararası bir koreograf, Öner Evez’in yapacağı defilede, bir birinden ünlü manken ve konuklar yer alıyor.

Biletler tükendi

Sunuculuğunu, Ebru Akel’in yapacağı gecenin ünlü konukları, Naz Elmas, Zeynep Tunuslu, İsmail Acar... Gecede, podyuma çıkacak ünlü mankenler arasında ise, Ece Sükan, Şenay Akay, Ahu Yatuğ, Selda Car, Karadağlar Dizisi’nin Güla’sı, İbrahim Demirkol ve 30’a yakın isim var. 50 parçalık koleksiyon, ‘MEVSİM, ŞIK BAHAR’ adlı defilenin açılışını, Sun Shine Band Orkestrası yapacak. Defile’nin ardından düzenlenen, After Party’de ise, keman virtözü Canan Anderson ve DJ Emrah yer alıyor... Gecenin biletleri 20 gün önceden bitmiş. Kayıtken, “İzmirlilerin, böylesine önemli, bir sosyal projeye, sahip çıkmalarından mutluluk ve gurur duydum” diyor. Vallahi, bu projenin mimarlarından biri olarak, ben de gururluyum, sevgili okurlar...

Bir dakika

Nurgül’ün sürprizi Cem’i iyi ve mutlu etti

Bildiğiniz üzere Cem Özer, geçtiğimiz hafta hastanelik oldu. Oğlu Osman Nejat’ın annesi, Nurgül Yeşilçay’dan ayrıldıktan sonra, kalp damarları, ağır strese dayanamadı. Kasılma yaşadı. Buna bağlı olarak da apar topar anjiyo oldu. Cem’e geçmiş olsun mesajı çekip, bir yardımım olup olmadığını sordum. Ne de olsa eski arkadaşım. Üstelik de sevdiğim, özellikle de yeteneğine, oyunculuğuna, zekasına inandığım bir isim. Sonrasında, Cem beni aradı. Biraz dertleştik. Güzel projeleri var. Hayli de ses getirecek cinsten. Yolu açık olsun tabii. Sohbet sırasında, söz döndü dolaştı, Nurgül’e geldi. Ben, arayıp, aramadığını sordum. Mesajım geldiği sırada evde Nurgül varmış. Bir ihtiyacı olup, olmadığını sormaya gelmiş. Biraz oturup gitmiş. Vallahi helal olsun, böyle medeni insanlara. Ama magazinciler biraz rahat bıraksalar. Bu tarz jestler, kusura bakmasınlar ama, nedense onları üzüyor. Kavga, döğüş, aksiyon istiyorlar...

Dikkat!

Şoför Engin Koçak’a ne yaptınız

Yazının Devamını Oku

Alsancak kaderine terk edilmiş durumda

13 Mart 2011
Bir mail aldım. ‘Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nden. Dernek 1999 yılında kurulmuş. 142 Alsancaklı üyesi var.

Çeşitli etkinlikler ve çalışmalarda yapıyorlar. Mesleksizlere, meslek edindirme, Alsancak’taki okullara dönük, ağız-diş sağlığı, ilk yardım ve sağlık taramaları, 3-6 yaş çocukların eğitimi, her 10 Kasımda, ‘Atatürk’ün çocukları, Atatürk’ü anlatıyor’ kompozisyon yarışması gibi, çalışmalar... Neyse gelelim maile... Derneğin 10 Mart 2011 tarihinde, bir söyleşisi varmış. Bu söyleşinin aynısı,  geçen yıl ilk kez olmuştu. ‘Alsancak’ın dünü, bugünü‘ adı altında. Sevgili dostum, Hamdi Türkmen ve ben de konuşmacı olarak katıldık. Sevgili dostum, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın, patronajı altında olmuştu bu toplantı. Alsancak’taki, Konak Belediyesi Prof. Türkan Saylan Kültür Müdürlüğü, 7. kattaki salonunda yapıldı. Dernek Başkanı Eczacı Dilek Olcay ve diğer üyelerle, işte orada tanıştım. O günden bu güne, bir sene geçti. Değişen hiç bir şey olmadı...
Pislik diz boyuAlsancak’ta, benim kadar çevreyi gezen bir başka kişi olamaz. Bu konuda çok iddialıyım. Sokak sokak dolaşıyorum hem de... Esnafla, semt sakinleri ile sohbet ederek. Çoğu zamanda, alışveriş merkezlerinde, marketlerde, taksi duraklarında onları dinleyerek. Bu insanların, yemin ederim büyük çoğunluğunun, ‘Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nden haberleri bile yok. Olanlar da derneğin ne işe yaradığını soruyorlar. Şimdi özellikle belirteyim, benim hedefim dernek değil. Amma velakin, bir şeyler yapılacaksa, öyle giyinip, süslenip, iki dirhem bir çekirdek, gazeteleri dolaşıp, tanıdık gazeteci ve yazarlara yazı yazdırmakla olmaz. Sivil toplum örgütlerinin en büyük amacı, devletin yetkililerin olmadığı ya da yetişemediği yerlerde, gereğini yapmak. Konak Belediyesi’nin, temizlik işleri ihalesini alan, Efe Kent Firması, çalışanlarından bir bölümü, sendikalı olmak için bir kaç gün önce eylem başlattılar. Bütün Alsancak’ta, dağ gibi çöpler oluştu. Etrafa pis kokular yayıldı. Konak Belediyesi, Temizlik İşlerinden sorumlu, Başkan Yardımcısı, Serpil Güngör ve ekibi yetersiz kaldı. Ortada ne bir zabıta, ne de bir kontrol vardı. Peki dernek neredeydi? Esnafla niçin diyolog yok?
Bacalar filitresiz Mehmet Mengü, Dülger Karaoğlanoğlu, Kemal Karaca, Şevki Figen, Dilek Olcay, Tülin Alevok, Belkıs Üner, Ertan Görün ve Selma Akıncı’dan meydana gelen bu derneğin, bir an önce, Alsancak’ta yaşayanlar ve esnaf ile tek tek konuşarak, el birliği içine girmeleri gerekir. Bacalarından, simsiyah is çıkan, iş yerlerini, kapılarının önlerini kirletenleri, pis binaları, hijyenden uzak gıda satanları, tespit edip, gerektiğinde, Konak Belediyesi ile ortak bir çalışma içine girmeliler. Sonuna kadar müzik açan, eğlence yerlerinin denetlenmesine yardımcı olmalılar. Yoksa bu toplantılar, sadece havanda su dövmeden, öteye geçmez...  Bir örnek size, İzmir’in Menemen İlçesi’nde CHP’li Belediye Başkanı Tahir Şahin, bürokratlarını da yanına alıp, 150 kişilik bir ekiple, cadde ve sokakları temizledi. Dernek, Alsancak’ı b.. götürürken ki, hala durum devam, turistler bu leş görüntüleri seyredip fotoğraf çekerken, Tahir Şahin’in yaptığını yapabilirsiniz. Ama nerede? Alsancak, laf salatası ile kurtulmaz... Bilin istedim... Pardon bir hatırlatma. Bu köşe herkese açık. Cevap hakkı doğanlar buyursunlar... Bir açıklaması olan varsa, seve seve koyarım...

Esnafın Cemal Ağbi’si İzmir’in Kadir İnanır hayranlığı

Radika, Reyhan, Peksimet, Tavacı Recep Usta, Alsancak Gül Sokak ya da Kıbrıs Şehitler Caddesi... Son günlerde her yerde o var... Harika gülüşü, insanın içini ısıtan, sımsıcak bakışları ile o, artık İzmirlilerin Kadir Ağabeyi... Esnafın ise, dizideki rolünden dolayı, çilingir Cemal Ağbi’si... Star TV’de yayınlanan ve kısa sürede de fenomen hale gelen, ‘İzmir Çetesi’ adlı dizi, bildiğiniz üzere, İzmir’de çekiliyor. Yeşilçam’ın, ekranların yaşayan efsanesi, Kadir İnanır da bu dizinin başrol oyuncusu. Dolayısıyla, dizi çekimlerinin dışında, İnanır hep halkın arasında. Ya da kaldığı Balçova Kaya Termal’de, yine hayranlarıyla sohbette. Müthiş bir sevgi yumağı içinde. Çok az şöhrete gösterilen, bir büyük ilgiye sahip. Tabii, Kadir İnanır bunu hep hakediyor. Öyle mütevazi, öyle sevecen ki... Küçük, büyük tüm İzmirliler onu kucaklıyor o da İzmirlileri. Bu sevgiye cuma akşamı birlikte olduğu, o da ayrı bir şöhret olan, hanımefendiliği ile yerini hep koruyan, Jülide Kural da tanık oldu. Kadir Dayı (İnanır) ile Kural, Tavacı Recep Usta’da özlem giderdiler. Bin kişiye yakın müşteri topluluğu da tabii onlarla özlem giderdi...

Grup Hepsi kampa girdi

Bir süredir sesleri çıkmıyor, Grup Hepsi’nin güzellerinin. Basın danışmanları Ayşegül Aydın aradı. Kampa girmişler. Cemre, Yasemin ve Eren, yeni albüm çalışmalarına başlamışlar. Harika bir albüm olacakmış. Bu arada güzeller, kendilerine, yeni bir imaj danışmanı arıyorlarmış. Ayşegül, “Yeni albümleriyle, hayranlarının karşısına, farklı bir imajla çıkacaklar. O nedenle, bir süre, medyadan da ekranlardan da uzak kalacaklar” diyor. Yani Sezen Aksu, Sibel Can ve Tarkan taktiği... Neyse, merakla bekliyoruz...

Yazının Devamını Oku