Paylaş
Bir türlü bir araya gelememiştik. Halbuki, müşterek dostumuz Ali Sayar sayesinde, İstanbul’da daha sık görüşürdük. Bu arada yine, çok sevdiğim, Tayfur Havutçu’nun da Beşiktaş’ın başına getirilişinden, çok mutlu oldum. Uzatmayayım... Şeytanın bacağını kırdık Samet ile. Benim çok sevdiğim restoranlardan La Cigale’de buluştuk. Daha sonra bize, sevgili Volkan Baş da katıldı. Neler kaynattık? Aslında benim amacım, hazır gelmişken, şöyle dört dörtlük, bir Samet Aybaba röportajı yapmaktı... Fakat daha ağzımı açtım, Samet isyanlarda. Mesleği popüler olup da bu kadar gazeteciden, televizyoncudan kaçan bir adam görmedim... Bir de Sivasspor’a yenildiklerinin ertesi günü, pazartesi buluştuk. Biraz da morali bozuktu.
Takım Süper Lig’e hazır değil
Samet’in bütün dünyası, kızı ve oğlu... Kızı Gülşen meslektaşımız. Sinema ve televizyon mezunu. Ama müzisyen. Söz yazıyor, beste yapıyor, şarkı söylüyor. Hatta ‘Mutluluk Kenti’ adlı bir albüm de yaptı. Klibini bile çekti. Müzik hayatına girmesine önce karşı çıkmış Samet Hoca, ama daha sonra sevmiş. “Fakat bizim kız öyle şöhret falan olamaz. O iş için başka özellikler gerek” diyor...
Tek başına gelmiş İzmir’e... Bir rezidansta oturuyor. Güne erken başlıyor. 50 dakika koşuyor... Kordon’da ya da Kaynaklar’da. Ardında, genelde Reyhan’da ya da Sir Whiston’da kahvaltı yapıyor. Yalnızlıktan sıkılıyor. Bucaspor ile yatıp, kalkıyor. Ama Süper Lig’in takıma ağır geldiğine, hazır olmadığını söylüyor. Bütçe, plan, başkan ve yönetim olarak da hazır olmadığını iddia ediyor. O nedenle çok üzgün... “Üstelik bu kadar tecrübeme rağmen, zorlandım, zorlanıyorum” diyor. Hakemin son maçta, çok büyük hata yaptığını, yenilmelerinde bunun büyük rolü olduğunu söylüyor. Sonra da “Bırak sohbete geldim. Konuşturma beni. Önümüzdeki maçlara bakalım” diyor...
Fenerbahçe, Trabzon çekişecek
Peki konu değişsin... Şampiyon Fenerbahçe mi? Trabzonspor mu? diyorum. “İkisi de asılıyor. Son haftaya kadar devam eder kafalardaki soru işareti” diyor..
“Niye geldin? Ne bekliyorsun?” diyorum... Anlatıyor;
“Ben çok enteresan bir adamım bilirsin. Bucaspor’a gelmemin amacı, model bir takım yaratmak. Ama koşullar hiç iyi değil. Başkan elinden geleni yapmaya çalışıyor, ama onu da aşıyor bazı şeyler... Zorluyoruz. Her maç bizim için bir ümit, bir final. Amacım bulunduğumuz yeri koruyup, gelecek yıl büyük oynamak. Tabii, bütçeye de ihtiyaç var.”
Torun geliyor, dede oluyor
Evini, kızını ve oğlunu çok özlüyor Samet Hoca. Bu arada, oğluna iş kurduğu için, kafası rahat. Ankara’da bir benzin istasyonları var. Bir de devredecekleri kebap salonu. Ama o sporla yatıp kalkıyor. Kendini iş adamı olarak görmüyor. Sevgide kızı Gülşen ağır basıyor. Bu arada, dede olacak. O nedenle “Bu kısmı yazma oğlum Serkan bozulmasın” diyor gülerek. Bir kız torun geliyor. 54’ünde... Erken evlenmiş. Genç baba olmuş. Oğlu 30’unda, kızı ise 23’ünde...
İstanbul’dan sonra yaşayacağı kent olarak İzmir’i gösteriyor. “Modern, bir duruşu var. Türkiye’nin geneline bakarsan çok farklı, özgür, modern, iyi giyimli, iyi düşünceli insanlar. En çok da dik duruşlarını seviyorum” diyor.
Gençlere kapısı hep açık
İncecik, delikanlı gibi Samet Hoca... Hiç yaşını göstermiyor. Saçlarını boyasa, on yaş atar. Zindeliğini her gün 50 dakika aynı tempo ile yürümeye, düzgün spor yaşamına ve beslenmesine borçlu. Haftanın en az üç günü, balık ile besleniyor. Bol sebze yiyor. Girit yemeklerine bayılıyor. Bir de “40 yaşına kadar kuzuyu, 40 yaşından sonra da kuzunun yediklerini yiyeceksin” diyor...
Bu yıl Galatasaray’ın da, Beşiktaş’ın da yanlış yaptığını ve o nedenle başarısız olduklarını vurguluyor... Samet röportajı, televizyonu hiç sevmiyor. Aslında bu röportaj da sohbetten çıktı. Farkında bile değil. Çok felsefi düşünüyor. “Allah insana niye bir ağız, iki kulak verdi. Dikkatli çok dinlesin, az konuşsun diye” diyor.
Futbolu seven, başarılı olmak isteyen tüm gençlerin, kendisini bulmasını öneriyor . Öğrendiği, bildiği her şeyi onlara anlatmak, aşılamak istiyor. Gençlere kapı açmak en büyük arzusu...
Aşırı milliyetçi
Alkolü sevmiyor. Bu güne değin hayatında ağzına sigara koymamış. Vatanı için canını verebilecek kadar milliyetçi. “İnsan, ülkesini sevdikten sonra kendini, ailesini, çevresini, çiçeği, böceği de sever. O zaman mutlu olur. Gençlere bunu aşılamak gerekir işte” diyor...
Biz konuşurken Ali (Sayar) arıyor. “Hoca göründüğü gibi değildir. Herkes onu soğuk zanneder. Ama sıcaktır. Dosttur. Vefalıdır. Yardımseverdir. Memleketi Osmaniye’de iki okul yaptırdı. Öğrencilere burs verir” diyor...
Hocanın ağzından, kerpetenle alamayacaklarımı, sağ olsun Ali sayesinde öğreniyorum...
Dostluğundan büyük keyif aldığım, arkadaşım Samet’e soruyorum bu kez, okulları kimin adına yaptırdığını. Biri öğretmen olan ablası Ayşe, diğeri de babası Hasan Aybaba adına yaptırmış. Yakında bir de aş evi yaptıracak. Osmaniye’de Samet Hoca’yı davullarla, zurnalarla, sanki Başbakan edasıyla karşılıyorlar. Siyasete girse kesin alır. Çevresi de destek veriyor. Ama o pek niyetli değil. O arada Tanju (Çolak) ve Hakan’ın (Şükür) siyasete atılmasını nasıl karşıladığını soruyorum, gülerek “yorum yok” diyor...
Belgesel hastası
Boş vakitlerinde bol kitap okuyup, vizyon filmler izliyor. Felsefi kitaplara, belgesellere bayılıyor. En son kartalların hayatını okumuş ve izlemiş.TV dizileriyle arası hiç yok. Dünyadaki bütün spor karşılaşmalarını da takip ediyor. Ama en çok futbol tabii. Türkiye’de, günümüzde beğendiği futbolcuları soruyorum, saymakta zorlanıyor. Sonunda Beşiktaş’ta hiç futbolcunun kalmadığını, hasta bir Beşiktaşlı olarak, üzülerek söylüyor. Ama İbrahim Toraman’ın adını veriyor. Fenerbahçe’de ise Emre Belezoğlu favorisi, Galatasaray’da da Arda Turan. Trabzonspor da da Serkan Balcı’yı, Bursaspor’da ise Volkan’ı çok beğeniyor.
Türkü söylemeyi seviyor
Eski Türk atasözleri üzerine kurmuş yaşamını. “Bir adam 7’sinde ne ise, 70’inde de odur” diyor. Son olarak, “İzmirlilerden ne bekliyorsun?” diyorum... İzmirlilerin, futbol sevgilerinin, takım sevgisi olduğunu iddia ediyor. “Herkes taraf. Yani tuttuğu takıma destek veriyor. Halbuki, Süper Lig’e çıkmış bir takımınız var, yarın siz de çıkabilirsiniz niye bir futbolsever gibi davranmıyorlar yazık” diyor.
Samet Hoca, Türk Halk Müziği’ni çok seviyor. Mümkün olsa hemen her akşam bir türkü bara gidebilir. Söylemeyi de çok seviyor. En sevdiği türkücü İbrahim Tatlıses. Aracılığımızla geçmiş olsun dileklerini gönderiyor. Sevdiği türkülerin başında, “Beyaz giyme söz olur, siyah giyme toz olur” geliyor. Musa Eroğlu’nu ise 24 saat dinleyebilir. ‘Neyleyim Köşkü, Neyleyim Sarayı’nı ise çok güzel okuyor. Türk Sanat Müziği’nden de keyif alıyor. Muazzez Abacı, Ebru Gündeş favorileri. Özellikle Ebru Gündeş’in sesine hayran. Son albümü ‘Beyaz’a bayılmış. En son ‘Siyah Kuğu’yu izlemiş. Bu yılın en iyi kadın oyuncusu olarak Oscar alan, Natalie Portman’ a hayran kalmış... Yerli film izlemiyor ve Türk Sineması’na uzak olduğunu söylüyor.
Paylaş