Sefer Levent

‘Her şey dahil’ olmasa mı

6 Ağustos 2024
Aslında yaklaşık 10 yıldır aynı şeyi söylüyor. Gazetecilere demeç verdi, olmadı Hürriyet Akdeniz’deki köşesinde anlatmaya çalıştı: Türkiye artık ‘her şey dahil’ sistemini tartışmalı.

Turizmci Zafer Alkaya’dan bahsediyorum. Bilmeyenler için küçük bir hatırlatma. Her şey dahil sistemini hayatımıza 1990’lı yılların başında Magic Life’ın kurucusu Dr. Cem Kınay kazandırmıştı. Türkiye bu sayede turizmde önemli atılımlar yaptı, kazançlar elde etti. Zafer Alkaya da Cem Kınay’ın o dönemdeki ekibindeki isimlerden biriydi. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimizde konu dönüp dolaşıp her şey dahil sistemine geldiğinde Alkaya şunları söyledi:

“Her şey dahil sistemi yıllar önce gelişme ve atılım sürecinde olan turizm hareketimiz için çok önemli çıkış yolu olmuştur. Bu sayede elde ettiğimiz başarılı sonuçlar elbette yadsınamaz.

Ancak yıllar sonra içinden geçtiğimiz bu yeni süreçte samimiyetle masaya yatırılarak yeniden tartışılmalıdır. Sistemde bütünüyle ısrar etmek ise bizi gelecekte yeni sıkıntılarla karşılaşma noktasına getirebilir. Sonuç olarak artık “her şey dahil “ sistemini bir tabu olarak görmemek gerekmektedir. Öte yandan turist aldığımız pazarlar anlamında yelpazemizi mutlaka genişletmek zorunda olduğumuz ise sektörümüzün bir başka çok önemli gerçeğidir. Hep bildiğimiz, alıştığımız pazarlarla yol yürüme kolaycılığını kesinlikle terk etmemiz gerekmektedir.”

HERKES YAKINIYOR

Turizm paydaşı olan kiminle konuşsanız yıllardır ‘her şey dahil’ sisteminden yakınır. Otel sahibi, sivil toplum örgütleri, acenta, esnaf, belediye başkanı, politikacı hatta bakanlar bile... İş düğmeye basmaya geldiğinde etraf bir anda boşalır.

Bir dönem her şey dahilden kazanımlar elde eden Türkiye’nin yeni fırsatlara yelken açması gerekiyor. Üstelik bunun belki de tam zamanı... Niye mi?

Bu yıl turizm tesislerinin doluluk oranlarında problem var. Alkaya’nın tespitleri şöyle:

Bölge turizmi için gerek doluluk ve gerek gelir anlamında en önemli aylardan biri olan Temmuz geçtiğimiz yıllarda düzenli olarak maksimum kapasitelere ulaştığımız çok önemli bir aydır. Ancak bu yıl doluluklar maalesef beklentilerin altında kalmıştır.

Yazının Devamını Oku

Ekonomik gelişmede bankaların rolü

29 Temmuz 2024
İtiraf etmem gerekirse Akbank, ‘Birlikte Geleceğe Buluşmaları’nın Ankara etabının düzenlendiği JW Marriot otelinin konferans salonunu ilk gördüğümde ‘boş kalır’ diye biraz endişelendim.

Çünkü salon 600 kişilikti ve biz temmuz ayının ortasında bankacılık ve dijitalleşme konuşacaktık. Etkinliğin saati yaklaştığında o salon tamamen dolmuştu. Moderatörlüğünü yaptığım panelde de dile getirdim. Öncelikle katılım gösterenleri sonra da başta Akbank Genel Müdürü Kaan Gür olmak üzere etkinlikte emeği geçen Akbanklıları takdir etmek gerekir.  Bu yaz sıcağında böyle bir toplantıda bu kadar çok insanın bir araya gelmesi büyük başarı ve geleceğimiz açısından çok önemli.  Bu tür etkinlikler belirlenen konularda bilgilenmenin yanı sıra bankacıların halkı, halkın da bankacıları dinlemesi, yenilik ve sorunların dile getirilmesi, karşılıklı fikir alışverişi için müthiş bir ortam sunuyor.

Etkinliğin sonunda Ankaralılardan gelen sorular da gösterdi ki iş dünyasının gündemindeki en önemli konu, kurun geleceği ve faizlerin ne kadar süre sonra tekrar düşmeye başlayacağı, yani kredi piyasasının normalleşmesi.  Verilen cevaplardan çıkardığım not yıl sonuna kadar mevcut duruma göre çok radikal bir değişim beklenmediği. Tabii olağanüstü bir gelişme yaşamazsak. Bir başka gözlemim ise özellikle sanayicilerin kredi piyasasında normalleşme beklemesinin en büyük sebebi bekleyen yatırımlar. Bu da sevindirici bir gelişme. 

BANKALAR NEDEN ÖNEMLİ

Yeri gelmişken bankaların ekonomik gelişmede önemli bir rol üstlendiğini de hatırlatmama izin verin.  Nedenlerini kısaca sıralayayım.

-Tasarrufları toplayarak bu kaynakları verimli yatırım fırsatlarına yönlendirirler. Bu şekilde, işletmelerin büyümesi ve ekonomik faaliyetlerin genişlemesi için gerekli finansmanı sağlarlar.

-İşletmelere ve bireylere kredi vererek yatırım yapmalarına, ev, araba vs satın almalarına olanak tanır. Bu sayede ekonomik faaliyetlerin artmasına ve büyümeye katkıda bulunurlar.

-Günlük işlemlerden büyük ödemelere kadar geniş bir yelpazede ödeme hizmetleri sunarlar. Böylece ticaretin ve ekonomik faaliyetlerin düzenli ve sorunsuz bir şekilde yürütülmesini sağlarlar.

Yazının Devamını Oku

Otel gurusundan turizm tüyoları

19 Temmuz 2024
DİLE kolay. 40 yıla yaklaşan bir tecrübe, 400 civarında kontrata atılan imza...

Onlarca ülkede lüks otel projesine danışmanlık yapan Servotel’in Yönetim Kurulu Başkanı Ömer İsvan ve Başkan Yardımcısı Ayla Heyfegil ile birlikteydik. Dünyanın dört bir tarafında tamamlanmış veya süren projeler sayesinde turizmin nabzını daha iyi tutan biri var mıdır bilmiyorum ama Ömer İsvan’ın tespitlerini dikkate almakta sanırım fayda var. İşte o tespitler:

- Türkiye’de turizm gelirini turist sayısına bölünce 960 dolar civarlarında çıkıyor. Fransa’da bu rakam 640 dolarlarda. Rakamlar arasında fark var. Turizmde birinci Fransa. Çünkü bizdeki durum ters piramit. Mesela İtalya’da büyük otel yok, ağırlık butik otellerde. Bizde büyük büyük oteller var. Antalya plajı dünyada yok. Ama pazarlamamız farklı.

İYİ DESTİNASYON DÖNEMİ BİTTİ

- Eforsuz değer yaratma dönemi geride kaldı. Artık iyi destinasyon dönemi bitti. Oluşturduğunuz etkinliklerle Maldivler’e de bir otel yapsanız fark sağlarsınız Seyşeller’e de. Turistin seçtiği şey artık içinde yer almak istediği ‘event’ler. Örnek vereyim. Davos’a ben de pek çok kez gittim. Otellerin geceliği 300 Euro’larda ama Dünya Ekonomik Forumu (WEF) döneminde giderseniz üç yıldızlı bir otele geceliği 4 bin dolar verebilirsiniz. Bu iki hafta için rakama bakmadan ödeme yapılır. Dolayısıyla artık turizmde böyle işler içinde yer almak gerekiyor.

LÜKS TURİZMİN ONARIMINA ÖNCÜ

- Pandemi sonrasında tüm istatistikler altüst oldu. Pandemi öncesine göre tüm dünyada turizm bakımından yüzde 1.5-2 kadar gelir eksikliğimiz var. Ama lükste tablo değişik. Lüks segment her zaman turizmde onarımın başlangıcı olmuştur. Pandemi öncesine göre turizmde başa baş gelemedik ama lükste artış gösterdik. Adetsel bazda dünya turizminde lüksün payı yüzde 8’lerder. Gelirde ise yüzde 20’nin üzerinde.

BODRUM’DA 1255 EURO’YA ÇOK İTİRAZ OLDU

- Türkiye değer yaratma konusunda şanslı. Bir dolu tarihi, doğal güzelliği var. Bunların markalaşması ise efor istiyor. Bodrum’daki Mandarin’i yaparken bu felsefeyle hareket ettik. O zamanlar Bodrum’da 5 yıldızlı otel fiyatları 255 Euro’ydu. Fiyatı 1255 Euro olarak belirlediğimde çok itiraz oldu. Ama Bodrum için bambaşka bir şey başlatmış olduk. Akdeniz havzasında çok lüks yer yok. Şimdi Bodrum ve Antalya’da dört proje yönetiyoruz. Sardunya’da içinde uçak pisti olan muhteşem bir yer yapıyoruz.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’de arsa maliyeti Avrupa’yı solladı... Ulaşılabilir konut için ekonomik arazi şart

18 Temmuz 2024
BİR inşaat projesinde arsa maliyeti çıktıktan sonra geri kalan yüzde 50 maliyet kalemlerinin içinde hafriyat, kaba yapı, ince yapı, mekanik ve elektrik, personel, genel giderler ve diğer masraflar var.

Arsa maliyeti konusunda gayrimenkul sektörünün eli kolu bağlı. Çözüm kamu tarafında. Lokasyon olarak uygun ve ekonomik arazi üretimi, ancak kamu gücü ile olabilir. Ortaya çıkacak rekabet de arazi sahiplerini etkileyecektir. Yeri gelmişken yineleyeyim. Konut ihtiyacı bulunan dar gelirli vatandaşlarımıza konut üretebilmemizin temel şartı da ekonomik arazidir.”

Yukarıdaki sözlerin sahibi 55 yılda 135 bini aşkın konut üreten Mesa Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Boysanoğlu. Sektörün duayenleri arasında anılan Boysanoğlu ile geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimizde ana konumuz son dönemde gündemden düşmeyen barınma sorunu fiyat artışları oldu.

Erhan Boysanoğlu, konutun bedelini belirleyen ilk faktörün arsa olduğunu, Türkiye’de arsa maliyetlerinin yüzde 45-50’leri, hatta bazı noktalarda yüzde 70’leri bulduğunu söyledi. Boysanoğlu, “Dünyanın hiçbir yerinde olmayan rakamlar... Yurtdışında arsa değeri yüzde 20-25’i geçmiyor. Türkiye’de bu sorun regüle edilebilirse fiyatlandırmada arsa yüzde 10-15 civarına oturtulabilirse, konut fiyatları da sosyal konut için makul hale gelebilir” dedi.

MÜHENDİS 50 BİN USTA 80 BİN TL ALIYOR

Son dönemde hangi iş insanı ile bir araya gelsek söz dönüp dolaşıp eleman sıkıntısına geliyor. İnşaat belki de bu sıkıntıyı en fazla hisseden sektörlerden. İstihdam edilecek personel bulmakta zorlandıklarını anlatan Boysanoğlu, “Teknik okullara ihtiyaç var. Bugün usta maaşı 80 bin TL, vinç operatörü maaşı 120 bin TL. Şantiyedeki mühendis 45-50 bin TL alıyor. Bu konuda insan yetiştirmeliyiz” uyarısını yaptı.

Rusya, Irak, Özbekistan’da 9 proje yürüttüklerini belirten Boysanoğlu, “Azerbaycan, Sırbistan ve Arnavutluk gibi yeni girdiğimiz pazarlarda güçlüyüz. Ortadoğu ile de ilgileniyoruz” şeklinde konuştu.

‘LASTİK İŞİNE GİRDİK’

Sohbet toplantısında

Yazının Devamını Oku

Evleneceklerin gözü ‘paslanmaz’ kavgasında

16 Temmuz 2024
Türkiye’de paslanmaz çelikte uygulanan gümrük vergisi bu yılın hemen başında yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkarıldı.

Bu tür vergi artışlarının amacının yerli üreticiyi ucuz ithal ürünlere karşı rekabette korumak olduğunu hatırlatmamda fayda var. Nitekim paslanmaz çelikteki vergi artışının arkasında bu konuda çok ciddi yatırımları bulunan yerli üretici Posco Assan TST vardı. Şirket sektörde antidamping soruşturması için başvuruda bulunmuştu.

Ortalık karıştı. Vergi artışı ve antidamping soruşturması ile maliyetleri artan ve ihracatta rekabet avantajını kaybeden tüm şirketler rahatsızlıklarını belirtmek için faaliyete geçti.

1 milyon kişiye istihdam sağlayan Ev ve Mutfak Eşyaları Federasyonu (EVFED), Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD), Gelişen Ev ve Yaşam Eşyaları Markaları Derneği (GEEM), Küçük Ev Aletleri Sanayici ve İhracatçıları Derneği (KESİD), Paslanmaz Çelik Derneği (PASDER), Paslanmaz Sanayi ve İş İnsanları Derneği (PASİD), Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD), Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Züccaciye Komitesi’nden oluşan 10 dernek ortak bir açıklama ile vergilerin sıfırlanması ve anti damping soruşturmasının yapılmamasını talep etti.

GÖZLER FİYATLARDA

Vergi artışı ve antidamping soruşturması sonrasında tencereden tavaya, buzdolabından çamaşır makinesine paslanmaz çelik kullanan tüm ürünlerde fiyat artışları gündeme geldi. Tencere, tavadaki artışın yüzde 20’yi, buzdolabının yüzde 15’i, fırınlarda yüzde 15’i, davlumbazda yüzde 20’yi, bulaşık makinelerinde yüzde 15’i bulduğu ya da bulacağı öne sürülüyor. Demem o ki, paslanmaz çelikte yaşananlar en çok bu ürünlerin neredeyse hepsini almak zorunda olan yeni evlenecek çiftleri ilgilendiriyor.

Kâr, zarar, zam vs rakamlar havada uçuşuyor ama sanırım bu konunun acilen çözüme kavuşması şart. Yerli üreticiyi elbette korumalıyız ama yeni evlenecek çiftlerin zarara uğramaması için de orta yolu bulmak şart. Dışarıdan kalitesiz paslanmaz çelik gelmesine doğal olarak karşı çıkmalıyız. Ancak dışarıdan kaliteli paslanmaz çelik gerçekten yerli üretimden daha ucuza geliyorsa işte bu noktada çare aramızdan daha doğal bir şey olamaz. En azından yeni evlenecek çiftlerin hatırına...

Yazının Devamını Oku

Kardeş Toksöz’ü ipotekle vurdular

9 Temmuz 2024
GEÇTİĞİMİZ hafta Arven İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Toksöz’ün açıklamaları deyim yerindeyse gündeme bomba gibi düştü:

“Maalesef faktoring maliyetlerini daha fazla taşıyacak gücümüz kalmadı ve konkordato ilan etmek zorunda kaldık. Türkiye’de hiç üretimi olmayan iki stratejik ilacı üretmeyi başardık. İşletme sermayesine ulaşabilmek de çok önemli. Daha önce küçülmeye çalışarak zaman kazanmış olsak da buraya kadarmış. Konkordatonun, borcumuzun çok çok üzerinde değeri olan mülkü değer kaybettirmeden satabilmek için alındığı malumdur. Ancak, maalesef artık Arven İlaç satılmak durumunda.”

İlaç gibi zor bir sektörde Türkiye’ye yatırım olsun diye çırpınırken Töksöz konkordatodan, şirketinin satılmak zorunda olduğundan bahsediyordu.

Ahmet Toksöz - Zafer Toksöz

AİLE VARLIKLI AMA

Dün Zafer Toksöz, bu kez Nasıl Bir Ekonomi’de Vahap Munyar’a konuştu. Sözlerinde bir bölüme çok takıldım. Aynen aktarıyorum:

“Bu yatırımlara elbette bankalara güvenerek girmedik. O zaman aile varlıkları var diye girdik. Ancak, tüm aile varlıkları 2016’da anneme geçti. 2021’de annem vefat etti. O varlıkların bölünmesine Ahmet Toksöz engel koydu. Benim bankalara kızgınlığım kredi vermemelerinden değil. Zaten mecbur da değiller. İster verirler, ister vermezler. Ama zamanında verdiğim ipotekleri Ahmet Toksöz’ün şirketine devrettiler. Karşılığında da ondan teminat almışlar.”

Bankalar birinin verdiği ipoteği bir başkasına, vade vs yasal süreç tamamlanmadan, habersiz devredebilir mi? Durumu anlamak için araştırdığımda çok şaşırdım. Yapmışlar. Bakın süreç nasıl işlemiş:

Yazının Devamını Oku

Bakmadan girme incelemeden ödeme

7 Temmuz 2024
MALUM, son dönemde restoran kafe vs işletmelerin fiyatlarını, boş ya da dolu olmasını çok tartışıp duruyoruz.

Herkes sattığı malın, verdiği hizmetin bedelini kendisi belirlemekte özgür. Tabii ki bir şartla. Vatandaşı doğru bilgilendirmek yani aldatmamak koşuluyla... Bakın dün ajanslara düşen bir haber gösterdi ki tüketiciler olarak bizden bilgi saklayan, bizi aldatan özetle dürüst olmayan binlerce işletme var. Önce gelin haberdeki verilere kısaca bir göz atalım.

- Ticaret il müdürlükleri 2 Ocak 2024’ten itibaren yiyecek ve içecek hizmeti veren işletmelere yoğun denetimler yapmış.

- 114 bin 567 firmanın denetimi sonucunda 21 bin 659’unda aykırılığa rastlanmış.

- Kurallara uymayan işletmelere 47 milyon 43 bin 348 lira idari para cezası uygulanmış.

FİYATLARINI SAKLAMIŞLAR

Türkiye’de işini dürüstçe yapan binlerce işletme var. Onlar bu yazının konusu değil. Ancak denetlenen 114 bin firmadan 21 bininde kusur olmasını da hafife alamayız. Bakanlık açıklamasını inceleyenler net bir şekilde görecek ki ceza alan işletmelerin büyük bir bölümü tarife ve fiyat listelerini saklamış. İş yerlerinin giriş kapısının önüne ve hizmet sunulan masaların üstüne koymamış. Yani biz tüketicilerden bir şekilde fiyatlarını saklamış. Restoran kafe veya benzerlerini şöyle bir gezin.. Çok farklı gözlemleriniz olacak. Çoğu menüde yer alan yiyecek ve içecekleri fiyatları da gözükecek şekilde kapı önüne koyuyor. Bazılarında hiç liste yok. Bazıları masa üstündeki menüyü bir masanın üstünde dışarıya bırakıyor. Kiminin menüsü yıpranmış vaziyette, kiminde fiyatlar okunmuyor vs. Kapının önündeki manzaralar bu şekilde. Masalarda ise daha değişik uygulamalar var. Bazı menülerde porsiyon gramaj vs çok açık bir şekilde yazılmış. Neye ne fiyat ödeyeceğinizi çok iyi öğrenebiliyorsunuz. Bazılarında ise herşey karanlık.

TABAKTA KAÇ KALAMAR VAR

Yazının Devamını Oku

İzmir’e sıra dışı kampüs

3 Temmuz 2024
Hava sıcak mı sıcak... Yumurtayı kırsan pişer derler ya.. İşte öyle...

İzmir ortalamasının bile üzerindeki sıcağa rağmen şantiye alanını dolduran, toz toprak içinde buluşan insanların yüzündeki mutluluk ise görülmeye değer. 

Geçtiğimiz günlerde İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin Güzelbahçe Kampüsü’nün temel atma törenindeydik. İzmir Ticaret Odası Başkanı ve üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Mahmut Özgener törende bir konuşma yaptı. Sıradan bir kampüs inşa etmediklerine vurgu yaparak vizyonlarını şu sözlerle ortaya koydu:

“Vakıf üniversiteleri arasında birinci sıraya yükselmek ve dünyada tüm üniversite sıralamalarında ilk 500’de yer almak vizyonuyla hareket ediyoruz.”

Ardından devam etti:

Güzelbahçe kampüsümüzü 2 milyar liralık yatırımla tamamlayacağız. Türkiye’de bir üniversite tarafından tek seferde yapılan en büyük yatırıma imza atmış olacağız. Tüm dünyada üniversiteler kavramsal olarak bir değişimden geçiyor. Her ne yapıyorsak yapalım, başarıya ulaşabilmek için küresel standartları karşılamak, uyum göstermek zorundayız. Tüm bunları gerçekleştirirken de değişimi rahatlıkla ve hızla karşılamaya hazır olmalıyız. Evrensel, çağdaş bilgi birikiminin genç beyinlere sunulduğu, onlara meslek kazandırmanın yanında ufuklarını genişleten, hayal güçlerini harekete geçiren ve hayata hazırlayan, sürdürülebilir ve inovatif üniversitelere doğru bir eğilim var.

Dünyaya meydan okuyacak, küresel rekabette yer alacaksak lokomotifimizin üniversiteler olacağına kuşku yok. Özgener’in tarif ettiği gençleri yetiştirip, vizyoner üniversitelerden mezun etmeye mecburuz.

TEKNOLOJİK KAMPÜS

Tören sonrasında yetkililerden kampüs ve üniversitenin geleceği ile ilgili ayrıntılı bilgiler de aldık.  Tek cümle ile özetlememem gerekirse,

Yazının Devamını Oku