Sedef Batı

Mutlu bebekler obeziteye daha yatkın

18 Mart 2019
Hem dünyada hem de ülkemizde obezite sorunu bir çığ gibi büyüyor. Bu konuda sayısız araştırma yapılıyor ve çocukluk çağı obezitesini önlemek için nasıl önlem alınması gerektiği konusunda aileleri bilinçlendirici yüzlerce makaleler yayınlanıyor. Buna rağmen dünyadaki obez insan sayısı her geçen gün artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine dayanan bir çalışmaya göre, Türkiye obezitede dünya sıralamasında 4. ülke. Türkiye'deki her 3 kişiden birinin obez ve kadınların oranı erkeklerden daha fazla.

MUTLU BEBEKLER OBEZİTEYE DAHA YATKIN

ABD’de yapılan bir araştırma sonucunda mutlu bebeklerin obeziteye daha yatkın olduğu ortaya koyuldu. Daha çabuk sakinleşen bebeklerin diğerlerine oranla obez olma riskinin yüksek olduğu bunun nedeninin ise ebeveynlerin, bebeklerine sakın olduğu için ödül olarak yüksek oranda şeker içeren meyve sularından vermeleri.

AİLE BÜYÜKLERİNİN BAKTIĞI ÇOCUKLARDA OBEZİTE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR

İngiltere’de yapılan başka bir araştırmada ise bebeğin bakımının büyükanne ve büyükbabalar tarafından yapıldığı ailelerin çocuklarında obezitenin daha fazla görüldüğü ortaya koyuldu.

Ülkemizde de durum farklı değil. Anne-babanın abur cubura, şekerli gıdalara koyduğu yasaklar büyükanne ve dedelerin evinde hiçe sayılıyor, gizliden gizliye ödül olarak verilen abur cubura çocuklar yavaş yavaş alışıyor, böylece durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

ABD’de Boston Çocuk Hastanesi’nde çalışan David Ludwig adlı doktorun, 2011 yılında Amerikan Tıp dergisine yazdığı makalede “Kritik sınırdaki obez çocuklar ailelerinden alınsın” görüşüyle tartışma yaratmıştı. “Devletin obez çocuklara yardım etmesi için yapacağı bir görevi var. Nadiren görülen bir çözüm olan çocukları evlerinden almak” sözlerinin olduğu makalenin basında yer almasıyla doktor, ailelerden onlarca tepki e-maili aldı, meslektaşları tarafından eleştirildi. Doktor, “Ben sadece tüm çareler tükendiğinde yetiştirme yurdunun son adres olabileceğine dikkat çekmek istedim” diye açıklama yapmıştı. 

Pediatrik Endokrinolog Dr. Nihal Memioğlu ise bebeklik çağı obezitesi hakkında şunları söylüyor.

Bebeklik dönemindeki (0-12 ay) kilo kontrolleri sağlıklı büyümenin değerlendirilmesinde önemli bir ölçüttür. Bu dönemde fizyolojik yağ dokusu artışı söz konusudur, böylece hızlı büyüyen bebek yedek enerji deposunu oluşturur. Bebeğin kilosu boy eğrisine göre iki eğriden fazla yukarıda değilse obez değil, gürbüz bebek olarak kabul edilir. Özellikle bebek anne sütü alıyorsa ya da yanlış beslenme durumu yoksa bebeğin izlemi yeterlidir. Bir yaşından itibaren yağ toplanma oranı giderek azalır, bu arada yürümeye başlayan bebek boyuna uygun kiloya gelir.

BEBEKLERDE İDEAL BOY- KİLO CETVELİ

İLK ALTI AY SADECE ANNE SÜTÜ

Bebeklik döneminde obeziteden korunmak için yaşamın ilk 6 ayında yalnızca anne sütü ile beslenmesi çok önemlidir. Mama ile beslenen bebeklerin de doyduktan sonra mamayı bitirmek için zorlanmaması gerekir. Bebeklik döneminde obezite nedenleri arasında doğuştan birkaç sendrom da söz konusudur. Bu hastalıklarda beyindeki iştah merkezinin bozukluğuyla birlikte bazı nörolojik sorunlar vardır. Eğer obez bebeğin beden ve sosyal gelişiminde gecikme varsa ileri inceleme gereklidir.

HÜRRİYET AİLE ÖZEL

ABD’de yapılan bir araştırma sonucunda mutlu bebeklerin obeziteye daha yatkın olduğu ortaya koyuldu. Daha çabuk sakinleşen bebeklerin diğerlerine oranla obez olma riskinin yüksek olduğu bunun nedeninin ise ebeveynlerin, bebeklerine sakın olduğu için ödül olarak yüksek oranda şeker içeren meyve sularından vermeleri.

İngiltere’de yapılan başka bir araştırmada ise bebeğin bakımının büyükanne ve büyükbabalar tarafından yapıldığı ailelerin çocuklarında obezitenin daha fazla görüldüğü ortaya koyuldu.

Ülkemizde de durum farklı değil. Anne-babanın abur cubura, şekerli gıdalara koyduğu yasaklar büyükanne ve dedelerin evinde hiçe sayılıyor, gizliden gizliye ödül olarak verilen abur cubura çocuklar yavaş yavaş alışıyor, böylece durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

ABD’de Boston Çocuk Hastanesi’nde çalışan David Ludwig adlı doktorun, 2011 yılında Amerikan Tıp dergisine yazdığı makalede “Kritik sınırdaki obez çocuklar ailelerinden alınsın” görüşüyle tartışma yaratmıştı. “Devletin obez çocuklara yardım etmesi için yapacağı bir görevi var. Nadiren görülen bir çözüm olan çocukları evlerinden almak” sözlerinin olduğu makalenin basında yer almasıyla doktor, ailelerden onlarca tepki e-maili aldı, meslektaşları tarafından eleştirildi. Doktor, “Ben sadece tüm çareler tükendiğinde yetiştirme yurdunun son adres olabileceğine dikkat çekmek istedim” diye açıklama yapmıştı. 

Yazının Devamını Oku

Çocuğa hem fiziksel hem de ruhsal olarak hazırlanın

12 Mart 2019
Önceleri gebelikte tıbbi bakım, gebelik başladığı andan itibaren verilmekte ve bu şekilde gebelikle ilgili tüm etkenlerin kontrol edildiği düşünülürdü. Ancak gebelik süreci "anlaşıldıkça" gebelik öncesi dönemin de sağlıklı bir gebelik, doğum ve doğum sonrası için oldukça önemli olduğu ortaya çıktı. Kadın hastalıkları & Doğum Uzmanı ve NLP Uzmanı Kağan Kocatepe günümüzde anne adaylarına gebe kalmayı planladıklarında doktorlarına başvurmalarını ve genel bir kontrolden geçmelerini öneriyor.

Çocuk yapmak için psikolojik olarak hazırız diyelim. Peki ya bedenlerimizin çocuğa hazır olması ne kadar önemli?

Gebe kalmadan hemen önceki dönemde yapılan doktor kontrolünde amaç anne adayının gebe kalmadan önce var olan risk faktörlerini belirlemek, bunları azaltma konusunda tıbbi destek ve bilgi vermek ve anne adayının bu risk faktörleri kontrol altına alındıktan sonra gebeliğe başlamasını sağlamaktır.

Anne olmak isteyenler ne yiyip ne içmeli?

Anne aday adaylarının hamilelikte önerilecek olan beslenme biçimine hamilelikten önce adapte olmaları onlara hamilelikte kolaylık sağlayacaktır.

Omega 3 kaynağı olarak haftada iki kez balık, günde iki ceviz, bol koyu yeşil yapraklı sebze, kalsiyum kaynağı olarak günde iki bardak süt ve her öğünde süt ve süt ürünü tüketmek, günde 1.5 litre, yaz aylarında 2 litre su içmek temel önerilerdir.Çiğ etten ve çiğ şarküteri ürünlerinden uzak durmak, başta adaçayı, ahududu, sinameki ve melisa olmak üzere bitki çaylarından uzak durmak, çay, kahve, kola ve yeşil çay gibi içecekleri günde ikiyle sınırlamak diğer önerilerdir. Diş hekimi muayenesi uzun zamandan beri yapılmamışsa bu muayeneyi de hamile kalmadan tamamlamak faydalı olacaktır.Herhangi bir kronik hastalığı olmayan, beslenmesi anormallik arz etmeyen anne adaylarının gebelik öncesi vitamin desteğine ihtiyacı yoktur. Yine de çoğu doktor rutin olarak folik asit desteği verir.

Erkekler baba olmaya hazırlanmak için neler yapmalı?

Erkeklerin baba olmaya hazırlanmak için özellikle yapmaları gereken bir şey olmamakla beraber, alkol ve sigara içme alışkanlığının sperm hareketlilik ve kalitesini olumsuz yönde etkilediğini bilmeleri gerekmektedir. Eğer kendisinde varikosel, ailede eşi hamile kalamayan erkek gibi bir durum söz konusuysa sperm analizi yaptırmaları faydalı olur. Bunun için en az 3 gün ilişkide bulunulmayan bir sürenin ertesi günü bu inceleme için en uygun gündür. Baba adayının kullandığı ilaçları devam ettirmesinde bir sorun olmamakla beraber çeşitli hastalıklarda kullanılan kolşisin sperm değerlerini etkileyebileceğinden bu ilacı kullanan baba aday ve adaylarının da sperm analizi yaptırmaları önerilir.

Yazının Devamını Oku

Hamile kalmak için kaç kez cinsel ilişkiye girmek gerekir?

28 Şubat 2019
Bazı çiftler birkaç denemede bebek sahibi olabilirken bazıları ise aylarca denemek zorunda kalır. Bir ebeveyn sitesi olan Channel Mum.com'un yaptığı anketin sonuçları hayli ilginç. Yapılan ankete göre çiftler bebek sahibi olmaya karar verdikleri andan itibaren hamilelik testindeki o iki çizgiyi görmek için ortalama 78 kez cinsel ilişkiye giriyor. Bu rakam 158 gün ile 6 ay arasında yayılıyor.

AYDA ORTALAMA1 13 KEZ LİŞİKİYE GİRİYORLAR

Anne-bebek sitesi olan ChannelMum.com'un yaptığı ankete katılan 1194 çift ayda ortalama hamile kalabilmek için 13 kez cinsel ilişkiye girdiğini söylüyor. Ayda 13 kez seks yapmak çok eğlenceliymiş gibi gelebilir ama ankete katılanların %18'i bebek yapmak için seks yapmanın angarya gibi geldiğini belirtmiş. Yüzde 43'lük bir kesim ise bunun eğlenceli olduğunu ancak bebek sahibi olamayacakları için korktuklarını dile getirmiş.

Hamile kalmak için ilişkiye girmek eğlenceli olduğu kadar stresli de...Ayrıca her çift bu konuda o kadar da şanslı değil. ChannelMum.com'un kurucusu Siobhan Freegard " bebek sahibi olmak için yaşayacağınız cinsellikte sadece bebek sahibi olmaya odaklanmayın, birbirinizi de düşünün" diyor.

CİNSEL İLİŞKİ POZİSYONU HAMİLE KALMAYI ETKİLİYOR MU?

Cinsel ilişki pozisyonunun hamile kalmayı etkilendiği düşünenler de var. Yapılan bu ankete göre bebek deneyenler için en popüler pozizyon misyoner pozisyonu. ( Ankete katılan çiftlerin 3'te ikisi bu pozisyonu tercih ediyor.) Misyonerden sonra en çok tercih edilen pozisyon köpek stili (% 36). Bazı çiftler ise kadının döngüsüne göre hamile kalma şansının arttığını düşünüyor. Kadınların yarısı yumurtlama gününde cinsel ilişkiye girerek sanşını artırıyor. % 39'luk bir bölüm ise beslenmesine ve extra vitamin almaya özen gösteriyor.

"Gebe kalmada zamanlama çok önemlidir, spermler iki veya üç gün canlı kalabilirler" diyen Jinekolog Op. Dr. A. Murat Emanetoğlu, hamile kalma konusunda merak edilen tüm soruları cevapladı.

Yumurta hücresi yalnızca 12-24 saat canlı kalır. Bu yüzden gebe kalabilme şansını artırmak için yumurtlama döneminde birden fazla sayıda cinsel ilişkiye girmek önemlidir. Cinsel ilişkiye, tahmin edilen yumurtlama döneminden bir-iki gün önce ve yumurtlama gününde girmek iyi fikir olabilir. Bu şekilde yumurtayı, yumurtalıklardan bırakıldığında yumurtalık kanallarında onu döllemek için bekleyen pek çok sperm bulunacaktır. Yumurtlama zamanını tam olarak belirlemek çok mümkün değildir. Bu biraz da adet düzenine bağlı bir durumdur.

YUMURTLAMA DÖNEMİNDEKİ BAZI BELİRTİLER

Bilinenin aksine iki adet kanamasının ortasında değil, adet kanamasından önceki 14. güne denk gelir. Eğer 28 günde bir adet görüyorsanız, o zaman iki adet kanamasının ortasında olacaktır. Ama 35 günde bir adet kanamanız oluyorsa yumurtlama zamanınız 17. günde değil, 21. günde olacaktır. Kadınlar yumurtlama zamanlarını fark edebilirler. Ancak bazı kadınlar hiçbir değişikliği hissedemezler. Eğer gebe kalmayı istiyorsanız birkaç ay adet düzeninizi takip edin. Yumurtlama dönemindeki bazı belirtiler şöyledir;

    Memelerde hassasiyetKarnınızda hafif rahatsızlık hissiYumurta akı gibi sulu ve artmış vajinal akıntıBazal vücut ısısında hafif artış

HÜRRİYET AİLE ÖZEL

Anne-bebek sitesi olan ChannelMum.com'un yaptığı ankete katılan 1194 çift ayda ortalama hamile kalabilmek için 13 kez cinsel ilişkiye girdiğini söylüyor. Ayda 13 kez seks yapmak çok eğlenceliymiş gibi gelebilir ama ankete katılanların %18'i bebek yapmak için seks yapmanın angarya gibi geldiğini belirtmiş. Yüzde 43'lük bir kesim ise bunun eğlenceli olduğunu ancak bebek sahibi olamayacakları için korktuklarını dile getirmiş.

Hamile kalmak için ilişkiye girmek eğlenceli olduğu kadar stresli de...Ayrıca her çift bu konuda o kadar da şanslı değil. ChannelMum.com'un kurucusu Siobhan Freegard " bebek sahibi olmak için yaşayacağınız cinsellikte sadece bebek sahibi olmaya odaklanmayın, birbirinizi de düşünün" diyor.

Cinsel ilişki pozisyonunun hamile kalmayı etkilendiği düşünenler de var. Yapılan bu ankete göre bebek deneyenler için en popüler pozizyon misyoner pozisyonu. ( Ankete katılan çiftlerin 3'te ikisi bu pozisyonu tercih ediyor.) Misyonerden sonra en çok tercih edilen pozisyon köpek stili (% 36). Bazı çiftler ise kadının döngüsüne göre hamile kalma şansının arttığını düşünüyor. Kadınların yarısı yumurtlama gününde cinsel ilişkiye girerek sanşını artırıyor. % 39'luk bir bölüm ise beslenmesine ve extra vitamin almaya özen gösteriyor.

"Gebe kalmada zamanlama çok önemlidir, spermler iki veya üç gün canlı kalabilirler" diyen Jinekolog Op. Dr. A. Murat Emanetoğlu, hamile kalma konusunda merak edilen tüm soruları cevapladı.

Yumurta hücresi yalnızca 12-24 saat canlı kalır. Bu yüzden gebe kalabilme şansını artırmak için yumurtlama döneminde birden fazla sayıda cinsel ilişkiye girmek önemlidir. Cinsel ilişkiye, tahmin edilen yumurtlama döneminden bir-iki gün önce ve yumurtlama gününde girmek iyi fikir olabilir. Bu şekilde yumurtayı, yumurtalıklardan bırakıldığında yumurtalık kanallarında onu döllemek için bekleyen pek çok sperm bulunacaktır. Yumurtlama zamanını tam olarak belirlemek çok mümkün değildir. Bu biraz da adet düzenine bağlı bir durumdur.

Yazının Devamını Oku

Lohusalık döneminde birbirinize karşı anlayışlı olun

12 Şubat 2019
Lohusalık dönemi annelerin depresyon geliştirmeye nispeten yatkın oldukları bir dönemdir ve bu dönemde ciddi ve uzun süreli sorunlar ortaya çıkabilir. Lohusalık depresyonu çoğu durumda dikkati çekmeyecek kadar hafif seyreder. Bazı durumlarda ise belirtiler olmasına rağmen bu belirtilerin dikkate alınmaması, hafife alınması, doktora başvurulmaması, doğum sonrası depresyonunun tedavisiz kalmasıyla sonuçlanır. Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Kağan Kocatepe ile lohusalık döneminde yeni annenin yaşadığı problemleri konuştuk.

Lohusalık döneminde yeni anneyi neler mutsuz ediyor? Bu dönemde eşler arası ilişkiyi hareketlendirmek için neler yapılır?

Tedavi edilmemiş depresyon annenin keyifsiz bir yaşam sürmesine, bebeğine yeterince konsantre olamamasına ve eşiyle çeşitli sorunlar yaşamasına neden olur. Dahası, depresyon kronik bir hastalıktır ve belirtilerde zaman zaman gerilemeler olsa da tedavi edilmediği sürece kendi kendine geçmesi çok uzun zaman alabilir ve bazı durumlarda hastalık hiç geçmez veya ilerleme gösterir. Bu nedenlerle depresyon bulguları varlığında profesyonel yardım için başvurmak son derece önemlidir. Bu depresyonu yaşayan anneler "iyi anne olamadıklarını", yalnızlık duygularını kontrol edemediklerini, umutlarını yitirdiklerini hissedebilirler. Bazı anneler bir türlü kafalarından atamadıkları çeşitli takıntılı düşüncelerinin farkına varabilirler (bebeklerine bir şey olacak korkusu, bebeklerine zarar verme korkusu, kötü bir şeyler olacakmış korkusu gibi). Bebeğe zarar verme korkusu bazı durumlarda annenin makas ve bıçak gibi sivri cisimleri tutmaktan bile kaçınmasına neden olabilir.

Aşağıdaki belirtilerden beş veya daha fazlasını iki hafta veya daha uzun süreden beri hissediyorsanız muhtemel bir depresyon açısından incelemeye tabi tutulmak ve gerekli durumlarda tedavi görmek için bir ruh sağlığı uzmanına başvurmalısınız.

• Çökkün bir ruh hali, çevredeki olaylara ilgisizlik, yaşamdan zevk alamama duygusu,
• Günlük olağan işleri yapmada zorlanmama,
• İştahsızlık veya aşırı yemek yeme,

Yazının Devamını Oku

Aldatma psikolojisinin altında ne yatıyor?

7 Şubat 2019
İnsanlık tarihinin geçmişi, üreme ile ilgili gelen biyolojik nedenler, kültürel etkenler, heyecan arayışı, intikam alma isteği, haz bağımlılığı, kişilik ve kişilik bozukluğu ilgili etkenler, psikolojik bazı rahatsızlıklar, maddi zorluklar, modern yaşamın getirdiği sosyal ağlar başlıca aldatma nedenleridir. Kadın ve erkeklerin aldatma nedenleri farklılık gösteriyor mu? Aldatmanın affı olur mu? Neden evliliklerin ömrü bu kadar kısaldı? Uzman Psikolog Ramazan Şimşek aldatma psikolojisi ile ilgili merak ettiğimiz soralar yanıt veriyor.

Kadın ve erkeklerin genelde aldatma nedenleri birbirinden farklı. Peki, ama neden aldatıyoruz? 

Aldatma oranını sıfıra indirmek şu an mümkün değil. Buradan sakın tüm evliliklerde aldatma olabilir gibi anlam çıkmasın. Bireysel olarak çiftler kesinlikle bunun için çaba sarf edip başarılı olabilirler ama tüm dünyada tüm aldatmaları önlemek mümkün değil. Azalır ama sıfır olmaz.

Aldatıldığını öğrenen eş ne yapmalı?

Aldatılmak kişiden kişiye değişse de etki şiddeti yüksek, yıkıcı, kırıcı, kişiyi ve ilişkiyi darmadağın edebilecek bir durumdur. İlişki çok kötü gidiyorsa aldatılmak az hasar veriyor ama ilişkinin iyi gittiği düşünüldüğü bir zamanda bu oluyorsa o zaman sarsıntı depreme dönüşüyor. Bu durumda acil yardım gerekiyor ama arkadaşınız ve ailenizden değil kesinlikle bir profesyonelden almak gerekiyor. Arkadaşınız ya da aileniz durumun çok daha kötü olmasına neden olabilir. Kendi başınıza atlatmak kolay değil, çok zaman alıyor ama eninde sonunda iyileşiyor insan.

Aldatmanın affı olur mu? Eşler birbirine bir şans daha vermeli mi?

Affetmek aldatılan kişinin en doğal hakkıdır. Kullanmak ya da kullanmamak onun ukdesindedir. Önemli olan soru şu: “Affetme sonrasında ona tekrar güvenebilecek miyim?” İşte asıl mesele burada başlıyor. Aldatan kişiyi affetmeniz evliliğinizin devam etmesini sağlayabilir ama güvenin tesis edilmesi için asla yeterli değil. Bu noktada devreye evlilik terapisinin girmesi gerekir. Güvenin tekrar nasıl tesis edileceğini en iyi bilen evlilik terapistidir. Çiftler bunu kendi başlarına yapmaya kalkarlar ama başarı oranı %1’dir. Aldatma, bazen ilişkinin saklanan, söylenmeyen ya da söylenemeyen birçok gizli yönünü ortaya çıkarması, bir bakıma etekteki taşların dökülmesine de vesile olabiliyor. Bunun olumlu yönde kullanmak isteyen çiftler eskiye oranla daha açık bir ilişki kurabiliyorlar. 

Yazının Devamını Oku

Hamile kalmadan önce ne yiyip içilmeli?

6 Şubat 2019
Sağlıklı bir bebek sahibi olmak için hamile kalmadan önce ne yiyip içmeli? Anne ve baba adayının nelere dikkat etmesi gerekir? Beslenme alışkanlıkları sperm ve yumurta hücrelerinin kalitesini etkiliyor mu? Diyetisyen Elvan Odabaşı, bebek sahibi olmayı isteyen çiftler için beslenme önerilerinde bulunuyor.


Bebek sadece fiziksel yapısıyla anne-babasına benzemez, sağlığı ile de onların birer kopyasıdır. Anne ve baba adaylarının beslenme alışkanlıkları, sağlık durumları yumurta ve sperm kalitesini etkileyerek çocuklarının geleceğini oluşturur.

Sağlıklı bir bebek sahibi olmak için hamile kalmadan önce ne yiyip içmeli? Anne ve baba adayının nelere dikkat etmesi gerekir?

Kilo yönetimi önemli! Kilo problemi yaşayan anne-baba adayları, ilk önce diyetisyen yardımıyla ideal kilolarına ulaşmalıdırlar. Baba adaylarında BKİ değeri 30 altında, bel çevresi 102 cm altında; anne adaylarında ise BKİ değeri 20-25 arasında, bel çevresi 88 cm altında olmalıdır.

Beslenme alışkanlıkları sperm ve yumurta hücrelerinin kalitesini etkiliyor mu?

Anne ve baba adayları birlikte Omega 3, folik asit ve probiyotik takviyesine başlayın. Beslenme alışkanlıkları sperm ve yumurta hücrelerinin kalitesini etkileyerek doğrudan bebeğin sağlığını etkiler. Bu nedenle doymuş yağlardan zengin gıdaları yağı azaltılmış tercih edin ya da miktarını kontrollü tüketin. Sağlıklı yağ kaynakları olan çiğ kuruyemişlere ve tohumlara yer verin. Süt, yoğurt ve peyniri az yağlı tercih edin. Haftada 2 gün kırmızı et ve 450-600 g balık tüketin.

Damar kalitenizi artırmak için günde 3 fincan yeşil çay için. Varis probleminiz varsa mutlaka kalp-damar doktorunuzla görüşün.

Yazının Devamını Oku

Hamilelik döneminde cinselliği yaşamaya devam edin

4 Şubat 2019
Hamilelik döneminde cinsellik yaşanmalı mı? Hamilelik döneminde anne adaylarının cinsel isteğinde ne gibi değişimler yaşanır? Hamilelik döneminde cinselliğe ara verilmesi gereken durumlar nelerdi? Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Kağan Kocatepe, hamilelik döneminde cinsellik ile ilgili sorduğumuz soruları yanıtlıyor.

[poll_id=10]

Hamilelik döneminde anne adayının cinsel isteğinde ne gibi değişimler yaşanır?

İlk üç aylık hamilelik dönemi (Birinci trimester):

Gebeliğin bu ilk dönemi özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında gebeliğe bağlı bulantı-kusma, yorgunluk, uykuya eğilim, meme hassasiyeti gibi belirtilerin sıkça yaşandığı bir dönemdir. Bazı anne adaylarında "tiksinme" eşinin normal vücut ve nefes kokularına bile tahammül edemeyecek kadar ileri boyutlarda olabilir.İlk gebeliğini yaşayan anne adayları bu dönemde gebelikte kendilerini nelerin beklediği konusunda endişelere kapılabilirler. Özellikle plansız oluşan gebeliklerde doğum sonrası artacak olan sorumluluklar, anne rolünü üstlenmede yaşanacak zorluklar, doğumun ve aileye katılacak yeni bireyin getireceği maddi yük ve diğer sosyal özellikler anne adayında kaygı ortaya çıkmasına neden olabilir. Duygusal dalgalanmalar, bedenin gebeliğin ilerlemesiyle alacağı görüntü ile ilgili olumsuz düşünceler yine erken gebelik döneminin sık rastlanan ruhsal değişiklikleri arasındadır.

Bazı anne adayları bu dönemde cinsel ilişkinin kendilerine ya da bebeklerine zarar vereceği, düşüğe neden olacağı korkusunu yaşayabilirler.Tüm bu bedensel ve ruhsal değişiklikler libido azalmasına ve çoğu durumda anne adayının cinsel ilişki ihtiyacını ikinci plana atmasıyla sonuçlanır ve cinsel ilişki sıklığı azalır.3-6 ay arası hamilelik dönemi (İkinci trimester):

İkinci trimester anne adayının hamileliğin fiziksel değişikliklerine uyum sağlamaya başladığı bir dönemdir. İlk hamilelik aylarında görülen belirtiler yavaş yavaş ortadan kalkar ve anne adayı bedensel olarak kendini daha iyi hisseder.Bu trimester gebeliğe ruhsal uyumun da başladığı dönemdir. Anne adayı artık gebe olduğu gerçeğini ve hayatına getireceği değişiklikleri kabul etmiştir. Anne olma fikri birçok anne adayına heyecan verir.Bedendeki değişiklikler de kabul edilmiştir. Karnın büyümesi ve bebeğin hareketlerinin hissedilmesi anne ve baba adayı için bir mutluluk kaynağıdır.Böylece ikinci trimesterde fiziksel yakınmalarından kurtulan ve psikolojik olarak gebeliğe daha çok uyum sağlayan anne adayında cinsel ilişkiye karşı ilginin arttığı gözlenir.Hamilelikte 6. aydan doğuma kadar olan dönem (Üçüncü trimester):

İkinci trimesterde azalan fiziksel şikayetler bu dönemde rahimin büyümesine paralel olarak farklı bir şekilde tekrar ortaya çıkabilir. Yorgunluk, uykusuzluk, mide problemleri, rahimde belli zamanlarda oluşan hazırlayıcı kasılmalar (Braxton-Hicks kasılmaları), bacaklarda kasılmalar, memelerden süt gelmesi gibi belirtiler, cinsel ilişki ve orgazm esnasında ortaya çıkan güçlü rahim kasılmaları libidonun azalmasına ve anne adayının cinselliği yeniden ikinci plana atmasına neden olabilir.Yaklaşan doğumun verdiği ağrı duyma korkusu, doğumda normal dışı bir durum oluşacağı korkusu gebeliğin bu dönemine damgasını vurabilir.

Hamilelik döneminde cinsel problemlerin temelinde ne yatar? Bu problemleri en aza indirgemek için nelere dikkat etmek gerekir?

Kadınlarda olan fizyolojik değişiklikler ve bunun cinsel yaşam üzerine olan etkileri erkeklerde genellikle yaşanmaz ve cinsellik arzusu erkekte çoğu durumda aynen devam eder. Bilgisiz ve empati kuramayan bir erkek, eşinden cinsel yaşamlarının hamilelik öncesi dönemdeki gibi aynen devam etmesini bekleyebilir. Elbette kadın çoğu durumda buna hazır olamayacağından erkek, beklentilerinin karşılanmaması nedeniyle hayal kırıklığı yaşayabilir ve bu nedenle ilişkide aslında olmaması gereken gerginlikler oluşabilir. Bu durumlarda görev eşe düşmektedir. Hamileliğin kadının cinsel yaşam üzerine yarattığı etkileri göz önünde bulunduran ve eşine anlayışlı olan bir baba adayı hamilelik döneminin sorunsuz bir şekilde atlatılmasına en önemli katkıyı sağlayacaktır.

Bebeğe zarar verir korkusu ile çoğu çift hamilelik döneminde cinsellikten kaçınıyor. Hamilelik döneminde cinselliğe ara vermek doğru mu?

Hamilelikte cinselliğe ara verilmesi gereken durumları şu şekilde özetleyebiliriz:

Önceki gebeliklerinde tekrarlayan düşük, erken doğum, rahim ağzı yetmezliği ve buna bağlı erken doğum ya da düşük öyküsü olan,mevcut gebeliğinde düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, suyun erken gelmesi, vajinal kanama, genital bölgede enfeksiyon gibi normal dışı durumları olan anne adaylarının bu normal dışı durum ortadan tümüyle kalkana kadar cinsel ilişkide bulunmamaları gerekir.

Bu risk faktörlerini taşımayan anne adaylarında cinsel ilişki anne adayının kendini rahatsız hissetmemesi koşuluyla tüm gebelik boyunca devam edebilir.

Orgazm olmak erkek doğumu tetikler mi?

Orgazm esnasında genellikle rahimde kısa süreli kasılmalar ortaya çıkar. Özellikle gebeliğin sonuna doğru cinsel ilişki esnasında rahimde anne adayı tarafından daha kolay hissedilebilen bu kasılmalar daha önce doğum yapmış anne adayları tarafından daha kolaylıkla hissedilirler. Ancak bu kasılmalar erken doğumu başlatacak nitelik ve şiddete sahip değildirler. Bu yüzden normal gebelikte cinsel ilişkinin erken doğuma yol açmadığı kabul edilir. Yoğun meme başı uyarısı da kasılmaları başlatabilen bir etken olduğundan cinsel ilişki esnasında meme başı uyarısında şiddetli kasılmalar hisseden ve/veya erken doğum yapma riski yüksek olan anne adaylarının da bu eylemden kaçınmaları gerekir.

ÖZEL HABER: Sedef Batı ( Mutlu Aielelerin 101 Sırrı Kitabı'ndan)  

İlk üç aylık hamilelik dönemi (Birinci trimester):

Gebeliğin bu ilk dönemi özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adaylarında gebeliğe bağlı bulantı-kusma, yorgunluk, uykuya eğilim, meme hassasiyeti gibi belirtilerin sıkça yaşandığı bir dönemdir. Bazı anne adaylarında "tiksinme" eşinin normal vücut ve nefes kokularına bile tahammül edemeyecek kadar ileri boyutlarda olabilir.İlk gebeliğini yaşayan anne adayları bu dönemde gebelikte kendilerini nelerin beklediği konusunda endişelere kapılabilirler. Özellikle plansız oluşan gebeliklerde doğum sonrası artacak olan sorumluluklar, anne rolünü üstlenmede yaşanacak zorluklar, doğumun ve aileye katılacak yeni bireyin getireceği maddi yük ve diğer sosyal özellikler anne adayında kaygı ortaya çıkmasına neden olabilir. Duygusal dalgalanmalar, bedenin gebeliğin ilerlemesiyle alacağı görüntü ile ilgili olumsuz düşünceler yine erken gebelik döneminin sık rastlanan ruhsal değişiklikleri arasındadır.

Bazı anne adayları bu dönemde cinsel ilişkinin kendilerine ya da bebeklerine zarar vereceği, düşüğe neden olacağı korkusunu yaşayabilirler.Tüm bu bedensel ve ruhsal değişiklikler libido azalmasına ve çoğu durumda anne adayının cinsel ilişki ihtiyacını ikinci plana atmasıyla sonuçlanır ve cinsel ilişki sıklığı azalır.

3-6 ay arası hamilelik dönemi (İkinci trimester):

İkinci trimester anne adayının hamileliğin fiziksel değişikliklerine uyum sağlamaya başladığı bir dönemdir. İlk hamilelik aylarında görülen belirtiler yavaş yavaş ortadan kalkar ve anne adayı bedensel olarak kendini daha iyi hisseder.Bu trimester gebeliğe ruhsal uyumun da başladığı dönemdir. Anne adayı artık gebe olduğu gerçeğini ve hayatına getireceği değişiklikleri kabul etmiştir. Anne olma fikri birçok anne adayına heyecan verir.Bedendeki değişiklikler de kabul edilmiştir. Karnın büyümesi ve bebeğin hareketlerinin hissedilmesi anne ve baba adayı için bir mutluluk kaynağıdır.Böylece ikinci trimesterde fiziksel yakınmalarından kurtulan ve psikolojik olarak gebeliğe daha çok uyum sağlayan anne adayında cinsel ilişkiye karşı ilginin arttığı gözlenir.

Yazının Devamını Oku

Doğu Ekspresi ile masal gibi bir tren yolculuğu

1 Şubat 2019
Diğer vagonlara doğru çekilen halaylar, pijamalarla trenin önünde çekilen hatıra fotoğrafları, bağıra bağıra söylenen aşk şarkıları tren seyahatimizi unutulmaz kıldı.

“Nedir tren düdüklerinin çığlık çığlığa sorduğuBir şehri terk ederken susmak bu kadar güç müdürKadere dönüştüren nedir sıradan bir yolculuğu”… demiş Attila İlhan dizelerinde…

Kimi zaman sevda yüklüdür trenler, bazen sevdalıları kavuşturur bazen arkalarından sallanan bir mendille uzun vedaları anlatır, kimi zaman kara haber getirir ama hep hüzünlüdür trenler... Acı acı çalan düdüğünden midir, şiirlere-şarkılara hep ayrılıklarla konu olduğundan mıdır bilinmez ama benim için de hep hüzünlü yolculukları çağrıştırırdı tren yolculukları. Ta ki geçen hafta yaptığımız Doğu Ekspresi seyahatine kadar. Trenlere karşı 40 yıldır kafamda oluşmuş genel yargı yerle bir oldu bu seyahatle birlikte...

Sosyal medyadan paylaşılan muazzam fotoğraflar, internet sitelerinde ve bloglarda ballandıra ballandıra anlatılan gezi notları ve “mutlaka bu deneyimi yaşamalısın” diyen dost tavsiyeleri sayesinde Doğu Ekspresi seyahati için yıllardır hazırdım zaten. O kadar hazırmışım, o kadar istemişim ki pat diye kendimi o trenin içinde buluverdim.

  

Geçtiğimiz günlerde cilt kuruluğuna meydan okuyan Atoderm serisi ile Kars'a muhteşem basın gezisi düzenleyen Bioderma, dopdolu bir programla bize unutulmaz bir Kars gezisi ve Doğu Ekspresi deneyimi yaşattı. O kadar keyifliydi ki hala etkisinden kurtulamadım desem abartı olmaz sanırım.

Gezimizin ilk durağı Aydıngün Köyü İlköğretim Okulu’ydu. Okula ulaşabilmek için yolun bir kısmını karda yürüyerek aşmamız gerekti. Çocukların kış boyunca her gün bu yolu aştıklarını duyunca kulaklarımıza inanamadık. Hatta okula giriş yolunun kapandığı bazı günler öğretmenleri çocukları sırtında okula taşıyormuş.

Yazının Devamını Oku