Yunanistan gerginlik politikasıyla ne amaçlıyor

2020 yılı yaz sonu-sonbahar başındaki dönemi, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin savaş gemilerinin koruması altında yürüttüğü sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerinin Yunanistan’la yol açtığı büyük gerilimle hatırlıyoruz.

Haberin Devamı

Galiba 2022 yazı da iki komşu arasında Ege ve Akdeniz’de hava sahasında Yunanistan’ın Türk savaş uçaklarına radar kilitleme hadiselerinin yoğunlaşması ve Girit adasındaki Rus yapımı S-300 hava savunma sistemlerini de bu amaçla devreye sokmasıyla hatırlanacak.

Yalnızca ağustos ayının son haftası ve civarına denk düşen kısa bir zaman kesiti içinde meydana gelen ve gerilimin yükselmesini tetikleyen olayları kısaca kayda geçirelim.

ABD’NİN BOMBARDIMAN UÇAĞINA REFAKAT EDEN TÜRK F-16’LARINA KİLİTLEME

Bu gruptaki hadiselerden birincisi, 22 Ağustos tarihinde Akdeniz’in uluslararası hava sahasında uçan ABD’nin B-52 tipi uzun menzilli stratejik bombardıman uçağına eşlik eden dört Türk F-16’sına Yunan savaş uçakları tarafından hedef tespiti yapılarak radar kilidi atılmasıdır.

Haberin Devamı

ABD’nin B-52 uçağının geçişi, ABD’nin “Bombardıman Görev Kuvveti” çerçevesinde planlayıp NATO kapsamına aldığı bir faaliyet olarak icra ediliyor. Bu faaliyetin planı üzerindeki çalışma 2 Temmuz’da başlamış ve NATO müttefikleri ile de koordine edilmiş. ABD, özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında Avrupa hava sahasında B-52 uçuşlarını artırmış bulunuyor.

Öğrenildiğine göre, bu uçuş sırasında Türk F-16’ları Akdeniz’in uluslararası hava sahasında iki kez taciz ediliyor. Biri Dalaman’ın güneyinde, diğeri ise Rodos adasının güneyinde.

İlginç bir ayrıntı, bu hadiseden dört gün sonra 26 Ağustos tarihinde bu kez Yunan savaş uçaklarının refakat etmiş olması ABD’nin B-52 bombardıman uçağına.

Özetle, ABD’nin planladığı, NATO’nun Avrupa’daki Hava Harekât Merkezi’nin bilgisi dahilinde gerçekleşen bir uçuş söz konusu. Radar kilitlemesi yapıldığı sırada ABD’nin bombardıman uçağının da sahnede olması, daha doğrusu faaliyetin merkezinde yer alması, kaçınılmaz olarak ABD’yi de meselenin içine çekiyor.

NATO DENİZ MUHAFAZA GÖREVİ YAPAN UÇAĞA DA KİLİT

İkinci hadise, bir gün sonra 23 Ağustos tarihinde meydana gelen ve Türk kamuoyunda da büyük tartışma yaratan Girit adasındaki S-300 hava savunma sistemlerinin radarlarının Rodos’un güneyinde uluslararası hava sahasında uçan Türk F-16’larına kilitlenmesi. Bu uçuş Türk tarafının önceden NATO’ya da bildirdiği bir eğitim faaliyetiydi.

Haberin Devamı

Üçüncü hadise 24 Ağustos’ta, Yunan F-16’larının yine Türk F-16’larına kilit atmaları suretiyle yaşanıyor.

Geçen hafta perşembe günü (1 Eylül) yaşanan dördüncü hadise NATO’yu çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü doğrudan NATO tarafından tasarlanmış “NATO Deniz Muhafızı Harekâtı” görevini icra eden Türkiye’nin bir deniz karakol uçağına kilit atılıyor Yunan savaş uçaklarınca.

Burada doğrudan bir NATO faaliyeti yürütülüyor. “P-235” diye adlandırılan Deniz Kuvvetleri’ne ait CASA tipi deniz karakol uçağı, Rodos’un güneyinde 136 saniye, daha sonra İstanköy adasının güneybatısında 53 saniye radar kilidine maruz kalıyor.

Bu hadisenin yarattığı ironik durum, Yunanistan’ın radarlarını bariz bir NATO faaliyetine kilitlemiş olması.

Haberin Devamı

YUNANİSTAN BİLİNÇLİ TIRMANDIRIYOR

Yunanistan’ın bu yılki radar kilitleme olayları rakamlara döküldüğünde, bundan önceki yıllara kıyasla bir artış yönelişinin olduğu anlaşılıyor. Bu yıl ilk sekiz ay zarfında deniz ve hava araçlarıyla Türk hava sahası ve denizde Yunanistan tarafından toplam 1.123 ihlal ya da radar kilidi tacizi gerçekleştirilmiş.

Yunanistan bu engellemelerini Türk askeri uçakları tarafından Atina FIR sahasına yapılan girişlerde “uçuş planı” verilmediği tezine dayandırıyor. Buna karşılık uluslararası hukukta FIR bölgesi sorumluluklarını düzenleyen 1944 tarihli Chicago Uluslararası Sivil Havacılık Konvansiyonu’na göre, askeri uçuşlar için uçuş planı verilmesi gibi bir zorunluluk bulunmuyor.

Haberin Devamı

Buna rağmen ısrarla bu gerekçeyi getirerek yaptığı engellemelerdeki artış, aslında Yunanistan’ın bilinçli bir şekilde gerilimi tırmandırma siyasetine yöneldiğini gösteriyor. Bu noktada özellikle ABD’nin B-52 bombardıman uçağına refakat eden ya da NATO adına keşif faaliyeti yürüten Türk uçaklarına bile radarlarını kilitlemesi, Yunanistan’ın NATO ve ABD’yi de işin içine çekme arayışında olduğuna işaret ediyor.

BİR TARAFTA İÇ POLİTİKA HESAPLARI

Yunanistan bu stratejisiyle neyi amaçlıyor? Yunanistan’ın bu stratejisinin gerisindeki faktörleri değerlendirmeye dönük birçok görüşe rastlamak mümkün. Öncelikle Miçotakis hükümetinin önümüzdeki yıl seçime gidecek olması nedeniyle iç politika nedenleriyle bilinçli bir tercihle Türkiye ile gerilim siyasetine yöneldiği yaygın bir görüş.

Haberin Devamı

Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, dün Cumhuriyet’te yazdığı “Yunanistan’ın Tacizleri” başlıklı değerlendirmesinde bu nedenleri tahlil ederken, dinleme skandalı ile zor durumda olan Miçotakis hükümetinin kamuoyunun dikkatini dışarıya çekme amacıyla Türkiye ile bir gerginlik manevrasına giriştiğini belirtiyor.

Büyükelçiye göre, daha tehlikeli görünen bir diğer neden ise Yunanistan’ın ABD’deki Biden yönetiminden almakta olduğu ölçüsüz siyasi ve askeri destekten cesaret bularak, Ege’de bazı emrivakilerde bulunmak amacıyla Türkiye’yi kararlılığını test etmek niyeti de olabilir.

DİĞER TARAFTA TÜRKİYE’Yİ ‘BATI’DAN UZAKLAŞTIRMA ARAYIŞI

Burada Miçotakis hükümetinin 23 Ağustos tarihli hadisede Girit’te bulundurduğu Rus yapımı S-300 hava savunma sistemlerini de bu gerilim stratejisi çerçevesinde Türkiye’ye karşı devreye sokmuş olmasının gerisindeki saikleri tahlil etmek gerekiyor.

Askeri konulardaki uzmanlığıyla tanınan Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Serhat Güvenç’in yaptığı bir değerlendirme bu bakımdan dikkat çekici bir içerik taşıyor. Prof. Güvenç, Medyascope için kaleme aldığı “Yunanistan’ın Acelesi Ne?“ başlıklı yazı, Yunanistan’ın da Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemlerini aktive etmesini kendi çıkarları açısından yararlı bir gelişme olarak görebileceği tezini işliyor.

Yunanistan’dan Ankara’yı S-400 sistemlerini aktive etmeye zorlayacak yeni hamleler ve tacizler gelebileceğini belirten Prof. Güvenç’e göre, “Çünkü S-400’lerin aktive edilmesi durumunda, Türk-ABD ilişkileri geri dönülmez biçimde zarar göreceği gibi, Türkiye NATO içerisinde de tamamen yalıtılacaktır.”

Son haftada yaşadıklarımıza bakınca  Atina’da bir kez daha Türkiye’nin Batı dünyasından çıkartılması gerektiği düşüncesinin güç kazanmış olabileceği akla geliyor” diyor Prof. Güvenç ve ekliyor: “Atina, Ankara’da karar süreçlerine etki etmek ve hatta “Avrasya seçeneği”ni savunanların elini güçlendirmek peşinde gibi duruyor. Bu strateji, yeterince zorlanırsa Türkiye’nin ölçüsüz tepki verebileceği varsayımına dayanıyor.”

TÜRKİYE CEPHESİNE BAKINCA

İşte Yunanistan’daki Miçotakis hükümeti bütün bu hesaplarla Türkiye karşısında bilinçli bir tırmanma siyasetine yönelmiş olabilir. Türkiye’yi Batı’dan daha da uzaklaştırma hedefinin peşine düşmüş olabilir.

Peki Türkiye cephesine baktığımızda ne görüyoruz? Yunanistan gibi Türkiye de seçime doğru yol alırken Türk-Yunan ilişkilerini önümüzdeki dönemde nasıl bir tablo bekliyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki son açıklamaları nasıl değerlendirilebilir? Bu sorulara da yarın yanıt vermeye çalışalım.

Yazarın Tüm Yazıları