Siyasette nezaket dönemi başlıyor (mu?)

KEMAL Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na seçilmesinin Türkiye için en yararlı sonuçlarından biri siyasi nezaketle ilgili canlı bir tartışmayı da beraberinde getirmesi oldu.

Haberin Devamı

Bu, gerçekten de Türkiye’de siyasetin ihtiyaç duyduğu gecikmiş bir tartışmaydı.

Bu konudaki polemiği, Kılıçdaroğlu’nun CHP kurultayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan “Recep Bey” diye söz etmesi tetikledi. Ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin önde gelen şahsiyetleri ciddi bir alınganlık göstererek, Kılıçdaroğlu’nu Başbakan’a saygısızlık etmek, onu “sıradanlaştırmak”la suçladılar.

TEMİZ BİR DİLLE KONUŞMAK

İlk tepki şu sözleriyle Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan geldi:

“Kendi ifadesi ile ‘İsmini söyledim’ diyor ama anlaşıldığı kadarıyla biraz küçültücü bir ifade şeklinde konuşulmuş. Eğer böyle bir amaç taşıyorsa bu çok yanlıştır. Kimse hakkında küçültücü olmak doğru değil. Biz siyasetçiler birbirimize hitap ederken ya ‘Sayın genel başkan’ ya da ‘sayın’ ve soyadını söyleyerek hitap ediyoruz. Meclis konuşmalarında da içtüzüğümüz bunu emrediyor. ‘Sayın’ diye başlayarak temiz bir dille konuşmak mecburiyetindeyiz.”

AKP TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de aynı tartışmaya katıldı: “Tüm siyasilerimizin, Parlamento’da görev yapan arkadaşlarımızın içtüzük çerçevesinde birbirlerine hitap etmelerinin daha doğru olduğunu ifade etmek isterim. Biz milletvekili arkadaşlarımıza soyadının başına ‘sayın’ kelimesini ekleyerek hitap ederiz. Bu bizim geleneğimizdir.”

TBMM İçtüzüğü’nün 67’nci maddesi, açıkça “Sayın” sözcüğünü telaffuz etmemekle birlikte “Genel Kurul’da kaba ve yaralayıcı sözler söylenmemesi”, “temiz bir dille konuşulması” , yazı ve önergelerde “kaba ve yaralayıcı sözler” kullanılmaması gibi ilkelere yer veriyor.

SOKAK AĞZINDAN KAÇINMAK GEREĞİ

Partinin sözcüsü konumundaki Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise bu konudaki beklentileri daha detaylı bir şekilde ortaya koydu NTV’de Can Dündar’a konuşurken. “Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanını sevmek zorunda değilsiniz ama makamından dolayı ona saygı göstermek zorundasınız” dedi Çelik ve ekledi:

“Adabı muaşeret, politik nezaket bunu gerektirir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu bu ifadeyle Sayın Başbakan’ı sıradanlaştırmaya çalıştı. Yola çıkarken bunu yapmamalı. Sokaktaki vatandaşa hitap etmek için, onun anlayacağı bir dil kullanmak farklı, sokak ağzıyla, sokak jargonu kullanmak farklı bir şey. Benim tavsiyem nezakete uyulmasıdır.”

Özetlersek Şahin, Arınç ve Çelik, “Meclis İçtüzüğü’ne ve siyasi nezakete uyulması”, “sokak ağzından kaçınılması” ve “temiz bir dil kullanılması” yolunda kuvvetli beklentiler ifade ediyorlar Kılıçdaroğlu’ndan ve genel anlamda tüm siyasetçilerden.

Bu çıkışlar, siyasete hâkim olmasını özlediğimiz nezaket ölçüleri bakımından insanı iyimserliğe sevk eden, siyasette yeni bir başlangıç yapılmasına zemin oluşturabilecek beyanlardır.

KAPISI ÇALINACAK İLK ADRES ERDOĞAN

Gelgelelim, bu ölçüler siyasete yerleşecekse bu konuda kapısı çalınması gereken ilk adreslerden birinin öncelikle kendi Genel Başkanları Erdoğan olduğu da ortadadır.

Bu üç siyasi şahsiyetin şikâyetçi oldukları fasılda, Türk siyasi literatürü açısından tartışmaya açık bir sicili vardır Erdoğan’ın. Bununla en son Brezilya’ya giderken sarf ettiği “Bizde hakara makara yok” gibi sevimli ve kabul edilebilir argo deyişleri kastetmiyoruz.

Doğrudan siyasi hasımları ile basına hitap şekli ve kullandığı dile bakıldığında, Erdoğan’ın nezaket alanının dışına çıktığını gösteren sayısız örnek verilebilir.

Başbakan’ın özellikle kişilerden, siyasi hasımlarından söz ederken sıkça isim kullanmak yerine “bunlar” diye konuşması bile tek bir örnek olarak yeterlidir.

“Bu” zamirinin çokluk biçimi olan “bunlar”ın, insan dışı canlı kategoriler, bitkiler, nesneler için kullanılmasında bir sorun yoktur. Ancak insanlardan “bunlar” diye söz edilmesi, nezaket ölçülerinin dışına çıkan, sıradanlaştırıcı bir ifade tarzıdır.

Dolayısıyla, Kılıçdaroğlu’nun üslubundan şikâyetçi olmaya başlayan iktidar partisi sözcülerinin dileklerine uygun yeni bir üslubun yerleşmesi Türkiye için çok yararlı olacaktır. Bu açıdan rol modeli olarak bir emsal oluşturmak üzere Başbakan Erdoğan’ın da üslubunu gözden geçirmesi bu beklentilere çok değerli bir katkıda bulunabilir.

Yazarın Tüm Yazıları