Paylaş
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun ‘‘28 Şubat sürecinin gerekirse bin yıl süreceği’’ yolunda yaptığı çıkış, asker kesimde yaklaşık iki yıldır süren bir hassasiyetin dışavurumu olarak alınabilir.
Hassasiyetin başlangıcı, Refahyol hükümetinin devrilip, ANAP-DSP-DTP koalisyonunun kurulduğu 1997 yazına kadar gidiyor.
O dönemde asker kesimin yeni hükümete bakışındaki en önemli başlıklardan birini, 28 Şubat kararlarının hayata geçirilmesinde ne ölçüde kararlı bir tutum izleneceği sorusu oluşturuyordu.
Hükümetin ilk aylardaki çizgisi, sekiz yıllık temel eğitim yasası dışında ordu açısından memnuniyet verici bulunmadı. Özellikle koalisyonun ANAP kanadının, muhafazakár kesimi karşısına almamak için kararlı bir tutum izlemekten kaçındığı kanaati oluştu.
Asker kesim, bunun üzerine Milli Güvenlik Kurulu'nun 1997 Ekim ayı toplantısında, 28 Şubat kararlarının uygulanması ve izlenmesinde hükümeti sürecin içine çekebileceği bir öneri getirdi.
Öneri, özellikle bakanlıkların, devlet dairelerinin irtica ile mücadeleye ‘‘angaje edilebilmesi’’ için Başbakanlık Müsteşarı'nın başkanlığında ve ilgili bakanlıklarla Genelkurmay'ın temsil edileceği bir Sivil Çalışma Grubu'nun oluşturulmasıydı.
Böylelikle hem 28 Şubat kararlarının devlet mekanizması tarafından uygulanması tek bir merkezden kontrol edilebilecek, hem de özellikle asker kesime ulaşan bilgi ve istihbarat notlarının tahkik edilip işleme konulabilmesi mümkün olabilecekti.
* * *
Bu dönemde asker kesimde en çok rahatsızlık yaratan konulardan birinin, İçişleri Bakanlığı bürokrasisindeki muhafazakár kadroların gösterdiği direnç olduğu söylenebilir.
Bu direncin en önemli göstergesi, bakanlık müfettişlerinin irticai çizgideki vakıf ve dernekler üzerine gitmekte isteksiz davranmalarıydı.
Genelkurmay'daki değerlendirmelere göre, irticai çizgideki vakıfların kapatılması ya da kontrol altına alınabilmesi için yürütülen çalışmalarda alınan sonuç bugün için toplam tehdidin ancak yüzde 25'idir.
28 Şubat sürecinin ordu-hükümet ilişkilerinde yarattığı en önemli hassasiyet ise 18 Nisan seçimlerinden kısa bir süre önce yaşandı.
Kamuoyuna yansımayan bu küçük çaplı krizin gerisinde ise Başbakan Bülent Ecevit'in 23 Ocak 1999 tarihinde Hürriyet Gazetesi'nde çıkan ‘‘28 Şubat süreci denen sürecin defteri çoktan kapandı’’ şeklindeki sözleri yatıyordu.
Ecevit'in bu demeci, Genelkurmay'da önemli bir rahatsızlığa yol açtı.
Başbakan'ın bu demecini izleyen ilk MGK toplantısında, asker kesim demeçten duyduğu rahatsızlığı açık ifadelerle kayda geçirdi. Bununla da kalınmadı, aynı zamanda 28 Şubat kararlarının uygulanmasına ivme getirecek bir genelgenin yayınlanması talebi gündeme getirildi.
Başbakan Ecevit tarafından 3 Şubat tarihinde yayınlanan irtica genelgesi basına ‘‘seçim genelgesi’’ şeklinde yansımasına karşılık, içeriğine bakıldığında seçimde din istismarına dönük kaygıları fazlasıyla aşıyordu.
Başbakan Ecevit'in imzasını taşıyan genelge, aslında Ecevit'in ‘‘28 Şubat süreci denen sürecin defteri kapandı’’ şeklindeki sözlerini geri çektiğini gösteriyordu.
Paylaş