Paylaş
Tolga Çevik Toronto’da yapacağı gösteri için Kanada’dan aylarca vize alamadı. En son Demet Akalın isyan etti:
“Aralık ayında Kanada Toronto’daki konserimiz için bilet aldınız biliyorum. Sizlere kavuşmak için aylar önce ben de Kanada Konsolosluğu’na başvurumu yaptım ama vize için hâlâ cevap yok. Şubatta buluşmak istiyorum. Lütfen vize verin Kanada Konsolosluğu...”
Bu insanların hepsinin Türkiye’de işi gücü, ailesi, düzeni var.
Üstüne üstlük hali vakti yerinde insanlar. Bunlar alamıyorsa sıradan vatandaş nasıl vize alacak?
Zaten istenilen evrakın haddi hesabı yok. Kuyrukta beklemesi, eziyeti de cabası. Aracı kurumlar tonla para alıyor.
Reddedilince o para da uçup gidiyor. Resmen soygun. Koca koca devletler bunu kendilerine nasıl yakıştırıyor?
Kendim için söylemiyorum, benim Schengen’im falan var.
Ama mağduru çok insan tanıyorum ki. En son bir arkadaşım Almanya’dan ret yedi.
Defalarca girip çıktığı ülke.
Sonra İtalya’ya başvurdu, oradan da ancak bir aylık vize alabildi. Orası da kaç
kere girip çıktığı memleket...
Yazık günah ödenen paralara.
Vize uygulaması bir insan hakkı ihlali haline gelmiş durumda. Bahane haline getirdiler resmen, haksız yere seyahat özgürlüğümüz kısıtlanıyor.
Yok mu bunu dava edebileceğimiz uluslararası bir makam, bir merci..
Barınaktan köpek mi sahipleniyorsun?
Şarkıcı Ebru Polat evlat edinmek istediğini açıkladı. Bunlar güzel sözleri:
“Evlilik düşünmediğim için çocuk da yapamayacağım. Doğurmak şart değil. Her annelik yaptığın senin çocuğundur. Bu sene istiyorum.”
Bunlar da korkunç sözleri:
“Tayland’dan çocuk almayı planlıyorum. Genetik yapıları bakımından daha sakin, daha anne ve babaya bakan birileri. Biz Türkler daha asabiyiz...”
“Almak” mı, “Genetik yapı” mı... Tercih ettiği cinsi de tarif etmiş...
Sen hayırdır, barınaktan köpek mi sahipleniyorsun?
Edinme edinme, bu kafayla evlat mevlat edinme.
Açma o mübarek ağzını
Microsoft’un kurucusu Bill Gates Sidney’de konuştu:
“Sıradaki pandemi insan yapımı olacak ve koronavirüsten çok daha acımasız olabilir...”
Bu şu anlama geliyor:
Yeni bir virüs, iyi niyetle araştırma yapılan bir laboratuvardan yanlışlıkla sızıp yayılabilir...
Yahut kötü niyetli bir terör örgütü virüs geliştirip dünyaya salabilir...
Amerikalı iş insanı biraz şom ağızlı biri.
Pandemiden dört yıl önce koronavirüs gibi bir salgınla karşı karşıya kalabileceğimiz öngörüsü yapmıştı, doğru çıktı.
Diyeceğim o ki bu yeni gen teknolojilerine boşuna karşı çıkmıyor insanlar.
Tartışmaların odağındaki mevzu da kendi sonumuzu getirebilecek teknolojileri kendi elimizle üretmemiz.
İsim-toto başlamıştır
Hande Erçel bir mekânda iş insanı Hakan Sabancı’yla görüntülendi ya...
Kerem Bürsin ile birlikteyken ünlü çifte “HanKer” adını takan hayranları bu sefer ne isim bulacaklar acaba?
Ben başlatayım, gerisini siz getirin:
HanSA.
Gündemdeki kadın motosikletçi
“Son Susturucu” adlı bir YouTube programında konuşan kadın motosiklet sürücüsü sosyal medyanın gündeminde.
Diyor ki: “Polisler kadın olduğumuz için bize ceza yazmıyor. 3 cezam vardır ama yemem gereken ceza sayısı en az 30. Ben sigorta yapmam, plaka takmam, muayeneden geçmem, ehliyetim yetmez, 16 yaşında aldığım ehliyetle duruyorum, ‘niye para vereyim kafasındayım’ çünkü polisler bana ceza yazmıyor.”
İstense şak diye bulunur bu kişi.
Niye bulunmuyor ki?
Söyledikleri doğruysa bassınlar cezayı, yok değilse de Emniyet’i zan altında bırakmaktan işlem yapsınlar.
Sortaç filmi geliyor
Serdar Ortaç’ın hayatı film oluyormuş. Ortaç’ı bir dizi oyuncusu canlandıracakmış. Yalnız filmde hayatının meşhur olduktan sonraki dönemi anlatılıyormuş. İyi güzel de o kısmı zaten biliyoruz. Ben asıl ünlü olmadan önceki kısmı merak ediyorum.
O bölüm de belgesel olacakmış.
Bence tam tersi yapılmalıydı.
Yani ünlü olduktan sonraki kısım belgesel, öncesi ve meşhur oluşu film....
Paylaş