Paylaş
Titanik’in batığına düzenlenen turistik gezide beş kişi hayatını kaybetti.
Gezide kullanılan denizaltının enkazına ulaşıldı.
Enkazın parçalanmış halde bulunması patlama ihtimalini kuvvetlendiriyor.
Umarım öyle olmuştur. Umarım yavaş yavaş boğularak değil, hiç acı çekmeden bir anda can vermişlerdir.
Yolcular arasında bir baba-oğul da vardı.
Düşünsenize, evladınızla sayılı saatlerinizin kaldığını... Ne yapardınız? Onu nasıl sakinleştirirdiniz? Ona biraz daha oksijen kalsın diye canınıza kıyar mıydınız?
Acı çekmesin, okyanusun 4 kilometre altında tek başına kalmasın diye birlikte mi ölmeye karar verirdiniz?
Of Allah’ım, bu nasıl bir sınavdır?
Bu detayların hepsini zaman içinde öğreneceğiz, tıpkı Titanik faciasında olduğu gibi nice nice filmlerini izleyeceğiz.
Sosyal medyada yorumlar okuyorum, insanın tüyleri diken diken oluyor.
Sırf bu insanlar zengindi diye korkunç ölümlerini küçümseyenler var.
“Oh oldu”ya getirenler görüyoruz.
Kötü ne yapmış ki bu insanlar? İçlerinden biri, Titanik’te ölenlerin torunuymuş.
İnsan ailesinden birinin öldüğü geminin enkazını ziyaret etmek isteyemez mi?
O sırada can verdiğinde “İyi olmuş pis zengine!” mi diyeceğiz?
“Akdeniz’de ölen binlerce mülteci varken bunlara mı üzüleceğiz?” diye soranlar çıkıyor.
Yahu kalplerimiz bu kadar mı mühürlü? Hem ona hem buna üzülemez miyiz?
Her koyun kendi bacağından asılır, iş başa geldiğinde herkes eşit. Fakir de zengin de...
Hem sonra kime göre zengin, kime göre fakir?
Kapadokya’da düşen balonla, okyanusta batan denizaltının ne farkı var?
İki İspanyol turist öldü 8 ay önce.
“Oh olsun zengin İspanyollar, Euro’ları ezerken can verdi” mi diyeceğiz?
Yazık, çok yazık.
Effie’den bir altın, bir de bronz
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), sosyal medya mecrası TikTok’la çeşitli iş birlikleri yapıyor.
Mesela Tiktok’ta parlayan genç müzisyenlere İstanbul Caz Festivali’nin sahnesini açtılar.
İstanbul Film Festivali’nden seçkileri milyonlarca kullanıcıya eriştirdiler birlikte.
Bu çabalar dünyanın en prestijli pazarlama etkinliği olan Effie’den bir altın ve bir bronz ödül aldı. Bravo İKSV!
Evlilik aşkı öldürür mü?
Ahmet Mümtaz Taylan’ın programına katılan Belçim Bilgin evliliği hantal bir kurum olarak gördüğünü açıkladı:
“Evlilikle ilgili çok olumsuz fikirlerim var. Evliliğe yüklenen yüklerin aşka büyük bir ağırlık getirdiğine inanıyorum. Bir aşkın, bir sevginin, bir dostluğun ispatı için evlilik gibi bir kurumun damgası, mührü olmasına gerek yok. Onun getirdiği kurumsal zorunluluklar, beklentiler, aile, dış çember her şey, yola çıktığınız o hikâyeyi örseleyip kirletebiliyor. Bir kalıpla mühürlenmemiş her ilişki daha özgür ve daha âşık kalır gibi hissediyorum.”
Bugüne kadar hiç imza atmamış biri olarak ahkam kesmek istemem, o yüzden size soruyorum...
Yahu ne değişiyor yani bir imza atınca?
Karşınızdakini sahiplenmiş oluyorsunuz da heyecanı mı bitiyor işin?
Olumsuz örneklerin yanında bir ton da güzel giden evlilik var. E şimdi onları nereye koyacağız?
Acaba hantal olan evlilik değil de kişilerin kendisi olabilir mi?
Paylaş