Paylaş
İbrahim Kutluay’ın kendisi gibi basketçi olan 14 yaşındaki oğlu Ömer Kutluay, Real Madrid’in altyapı takımına transfer oldu. İspanya’ya giden Ömer için “Demet Şener oğlunu uğurladı” haberlerini okuyunca bu durumu yadırgadığımı yazmıştım.
“Tamam, Ömer kocaman bir delikanlı. Elbette ki uçağa kendi binebilir. Hatta belki babası da oradadır, ilgileniyordur. Ama bu çocuk anneyle büyüdü. Hayatının böyle önemli bir dönemecinde annesi de onunla olmalıydı. Hele de maddi imkân varsa...” diye düşünmüştüm.
Demet Şener’le konuştum. Meğer Demet Hanım oğluyla birlikte 3 gün Madrid’deymiş.
Hazır konuşmuşken oradaki atmosferi, nasıl bir sistem kurduklarını, neler yaşadıklarını anlattırdım.
İşte başlıklar...
◊ Aynı anda birkaç yerden teklif gelince önce babasıyla kulüpleri gezdiler. Ömer, Real Madrid’e karar verdi. O hazırdı ama ben değildim. “Acaba orada güvende olur mu” diye endişeleniyordum.
◊ Madrid’e gidince bütün kaygılarım geçti. Bizi havaalanında koçu karşıladı, Ömer’i aldılar. Tesisin ne kadar güvenli olduğunu görünce içim rahatladı.Odasına parmak iziyle giriyor mesela.
◊ Dünyanın her yerinden gelmiş yetenekli gençler var. Basket, futbol yan yana, hep birlikte antrenman yapıyorlar. Ömer orada sadece Real Madrid’li gençlerin gittiği uluslararası bir okula gidiyor.
◊ Gün sabah 06.30’da başlıyor. 07.00’de antrenman. 09.00’dan 13.00’e kadar okul. 13.30 öğle yemeği ve boş zaman. Ömer’e aradaki o boş zamanda İspanyolca dersi veriyorlar. 18.00’de tekrar antrenman.
◊ Çocukların her şeyi bu tesis içinde hallediliyor. Mesela tabanlık yaptırması gerekiyordu, orada hallettiler. Anne-babadan hiçbir şey istenmiyor. Boy, kilo gibi çeşitli sağlık kontrollerinden geçti.
◊ Kulüpten sadece hafta sonu çıkarabiliyoruz. Eğer o hafta maç ya da turnuva falan yoksa tabii. Çocuğu alsanız bile “Saat 15.00’te şurada olsun” diyebiliyorlar. İnanılmaz bir disiplin uygulanıyor.
◊ Ama Ömer çok mutlu. Küçüklüğünden beri baskete de futbola da ilgisi vardı. 5 yaşında basket antrenmanlarına başladı. Hem genetik bir yeteneği var, hem de inanılmaz çalışıyor.
Erik Dalı ve edebiyatı
“Elin kızı naziktir / Amanın üzmeye gelmez” diye oynuyorlar sahada ama gayet de üzdüler Sırp kızlarını.
Şampiyon voleybolcularımız “Erik Dalı”nı bütün dünyaya dinletiyorlar kaç keredir.
Neredeyse başarımızın sembolü oldu. Hakikaten de çok güzel bir türkü.
Dinleyince omuzlarınız istemsizce yukarı aşağı hareket etmeye başlıyor.
Ben Ankara havası sanıyordum, değilmiş.
Burdur yöresinde düğünlerde çalınan bir türküymüş.
2000’lerin başında halk müziği derleyicisi ve akademisyen Yücel Paşmakçı tarafından notaya alınmış ve 4243 koduyla TRT’nin Türk halk müziği arşivine girmiş.
Yücel Hoca bu türküyü yerel sanatçı Özgür Kaya’dan dinlemiş. Ne bilsin bu ezginin yıllar sonra şampiyonalarda insanları coşturacağını...
Ömer Faruk Bostan tarafından söylenmiş versiyonu 6 yılda 150 milyondan fazla tıklanmış.
Türküyle ilgili bir rekor da Uruguaylı damat Carlos ve 12 arkadaşına ait. Damat ve arkadaşlarının “Erik Dalı” eşliğinde oynadığı görüntüler 22 milyon kez izlenmiş.
Bu türküyü sosyetede meşhur yapansa Esnaf adında Çeşmeli bir mekân.
Yıllardır ağırladıkları binlerce müşteriyi her gece bu türküyle oynata oynata uğurladılar dükkândan.
Tabii türküde nasıl oynanacağı meselesi de mühim. Mesela milli takımın antrenörü Daniele Santarelli’ninki sempatik ama doğrusu değil.
Doğrusu sallana sallana yürür gibi yapılanı.
O şekilde öne arkaya gideceksiniz. Mümkünse de elde tahta kaşıklar olacak.
Evet evet, oluyor, gayet iyisiniz:
Eller oynasın eller, diller gaynasın diller...
Paylaş