Paylaş
Bu konuda eylül ayında dört yazı yazmıştım; hemen hepsinde yeni mezun olan teğmenlerin bu izinsiz yemin faaliyetinde asıl sorumluluğun onları yönlendirenlerde ve komutanlarında olduğunu anlatmaya çalıştım.
MSB’YE ALGI OPERASYONU
Çünkü 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden beri içeriden ve dışarıdan Türk Silahlı Kuvvetleri ve Harp Okulları’nı bünyesinde barındıran Milli Savunma Üniversitesi ile uğraşılıyor. Öyle ki Harp Okulları’ndaki öğrencilerin farklı cemaatlere mensup olduğu, hatta namazları bile ayrı ayrı gruplar halinde kıldıkları yalanlarını ortaya attılar. Uzun süredir Harp Okulu öğrencileri üzerine sistematik yıpratma operasyonu yapılıyordu. Tekrar TSK’ya sızmak için uğrayan FETÖ’cüler bu konuda başı çekiyordu. Yurtiçinde de bunlara bilerek ya da bilmeyerek yardım eden gazeteci ve siyasetçiler oldu. Maalesef bazı eski TSK mensupları da bunların değirmenine su taşıdı.
Bu kesimler, daha önce “tarikatçı-cemaatçi” diye yaftaladıkları teğmenlere; mezuniyet töreni sonrası “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek “Subay Andı” okuduktan sonra sahte bir sahip çıkma yarışına girdiler.
TEĞMENLERE ‘CEMAATÇİ’ YAFTASI
Elbette birilerinin iddia ettiği gibi “cunta” ile “darbe tehlikesi” ile karşı karşıya değiliz ama yaşananların üzeri basit bir olay gibi örtülmemeli. Teğmenlerden cuntacı ya da darbeci olmayacağını herkes bilir. Ama şu bir gerçek TSK ve onun gelecekteki yönetim kadrosunu yetiştiren Harp Okulları içeriden ve dışarıdan hedef halinde.
“Küresel oyunları bozan bölgesel güç Türkiye’nin” emperyalist ülkelere karşı en önemli silahı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücü onu önemli bir hedef haline getiriyor. Bu nedenle dışarıdan ve etki ajanları yoluyla içeriden saldırı altında.
Tehlikenin yıkıcı olanı ise dışarıdan değil içeriden geleni.
O yüzden 6 Eylül 2024 tarihli “FETÖ aklı devrede; organizatörler aranıyor” başlıklı yazımı şu cümle ile bitirmiştim: “Önce ‘teğmenler tarikatçı-cemaatçi’ diye algı operasyonu yapıyor, uygun zaman, zemin ve kişileri bulunca bu algının kırılması gerekçesiyle tartışmaya neden olan yemin okunmasını organize ediyor...
Zaten birbirine diş bileyen muhafazakâr kesim ile Atatürkçü kesim birbirine giriyor. Ek olarak da ‘tarikatçı-cemaatçi’ iftirası altında ezilen ‘Atatürkçü’ teğmenleri de ortaya atarak onları yem ediyor.
Bir başka kurban da süreçten hiç haberi olmayan Rektör Erhan Afyoncu’dur. O yüzden dışarıdakiler kadar içeride teğmenlere emir ve teşvik verebilecek konumdaki Takım-Bölük-Tabur-Alay Komutanlığı düzeyinde rütbelilere dikkatli bakmak gerekiyor.”
KOMUTANLARINA BAKMAK LAZIM
Yine, 9 Eylül 2024 günü bu köşede yer alan “Bir daha ‘oyuna gelmemek için’ MSÜ’de tüm sistem gözden geçiriliyor” başlıklı yazıda aynen şu cümleleri yazmıştım: “Bu teğmenlerin, Takım-Bölük-Tabur-Alay Komutanı’nın bilgisi, izni, desteği ya da emri olmadan böyle bir şey yapmaları mümkün olmadığını aktardım. Nitekim, Milli Savunma Bakanlığı yanında Milli İstihbarat Teşkilatı’nın konuyla ilgili araştırmaya dahil olması sonrası teğmenlerin bölük komutanı TSK’dan istifa etti.”
MSB AÇIKLAMASI
5 teğmen ile Alay Komutan Vekili, Tabur ve Bölüm Komutanı’nın ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesinin sebebini Milli Savunma Bakanlığı kaynakları şöyle açıkladı:
“Komutanlar, bu teğmenler kendilerine 7 kez gelip yürürlükten kaldırılan metni resmi törende okumak istediklerini söylemelerine rağmen tören öncesi gerekli tedbirleri almadıkları, müdahale etmedikleri için YDK’ya sevk edildiler. Ancak bunu kasıtlı mı yoksa görevi ihmal ile mi yaptıkları inceleme sonucunda ortaya çıkacak.”
Bu konuda FETÖ bağlantısı olup olmadığı Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan incelemenin değil Milli İstihbarat Teşkilatı’nın çalışmasıyla ortaya çıkacak.
Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının konuya ilişkin basına yansıyan açıklaması ise incelemenin teğmenler tarafından okunan metin ya da içeriği olmadığı özellikle vurgulanıyor. Zaten Bakanlık kaynaklarından basına yansıyan şu açıklama sorunun; 7 kez reddedilmesine rağmen yönetmelikten çıkartılan Subay Andı’nın okunması nedeniyle “disiplinsizlik” olarak ele alınmış:
“Kara Harp Okulu Sancak Devir Teslim ve Mezuniyet Töreni öncesi bazı öğrenciler, törende ilk defa 29 Ocak 1999’da yönergeye eklenen ve 29 Mart 2023’te yönergede (Milli Savunma Üniversitesi Tören Yönergesi) yapılan değişiklikle kaldırılan metni okumak istediklerini amirlerine defalarca iletmiş, yönergede yapılan değişiklikle kaldırılan metnin törende okunmasının mümkün olmadığı kendilerine defaten tebliğ edilmiştir.
MSB: PLANLI VE ORGANİZE BİR EYLEM
Törenin sona ermesinin ardından dönem birincisi tarafından mezun oldukları tabur ismi zikredilerek toplanmaları ses yayın sisteminden anons edilerek çocuklarının mezuniyet sevincini yaşayan ailelerin alandan dışarı çıkmaları istenmiş, töreni takip etmek için gelen basın mensupları teğmenler tarafından olay yerine davet edilmiştir.
Kılıç çatma esnasında okunacak metinden sadece eylemi organize eden teğmenlerin bilgisinin olduğu, teğmenlerin büyük çoğunluğunun sadece kılıç çatılacağı düşüncesi ile anonsa riayet ettikleri, misafir askeri personelin de anonsa uyarak olay yerine gelmelerinin bu düşünceyi teyit ettiği, yapılan eylemin mezun olmanın sevinciyle anlık gelişen bir durum olmadığı, bazı öğrencilerin yönlendirmesiyle daha önceden planlanarak organize edildiği, bazı öğrencilerin ısrarlı taleplerine rağmen bahse konu disiplinsizliğe karşı amirlerin tören öncesinde gerekli tedbirleri almadıkları ve eylem esnasında müdahalede bulunmadıkları tespit edilmiştir.”
Açıklamanın son cümlesi bence çok önemli; “yönlendirilen kişilerin daha önce planlanmış bir eylemi” tanımlaması yapılmış. Teğmenleri her seferinde reddedilmesine rağmen 7 kez talepte bulunmaya iten motivasyonun ne olduğunu, “önceden gerekli tedbirleri almayan ve müdahale etmeyen” komutanların bu motivasyonda rol alıp almadıklarını ortaya çıkarılmalı ki tekrarı yaşanmasın.
Paylaş