Paylaş
Küresel iletişim platformu WhatsApp, verilerini paylaşabilmek için kullanıcılarına bir sözleşme dayatmıştı.
E olur...
İsteyen, istediği hizmeti, istediği koşullarla sunar; bunu beğenen alır, beğenmeyen yoluna bakar.
Sonuçta kimse kimseye bedavaya bir şey sunmaz. Herhalde artık hepimiz bunu belledik.
Fakat WhatsApp buna geçerken önemli iletişim hataları yaptı.
Mesela Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşlarını bu dayatmadan muaf tuttu.
Bu ne demek?
Dünyanın gelişmiş demokrasilerinin vatandaşlarının gizlilik hakları korunacak...
“İkinci sınıf” toplumların vatandaşlarının bilgileri paylaşılabilecek...
İspanyolsan, Almansan güvendesin. Sana ait bütün “tüketici” bilgileri güvende.
Türksen, Hintliysen herkese açık. Hani telefonlarımızı ele geçirip sabah-akşam arıyorlar ya...
Hemen hemen tam da o.
Yok ya!
Allah’tan Türkiye’de kullanıcılar bu konuda çok “onurlu” davrandı.
Kamuoyu ve medya olaya el ele sahip çıktı. İtirazlar yükseldi.
Hatta birçok kişi alternatif haberleşme mecralarına geçti.
Sonuç: WhatsApp’ı yendik!
WhatsApp’ın 15 Mayıs’a kadar tanıdığı süre sona erdi ama Türkiye “sözleşme”nin dışında bırakıldı.
Başka birçok konuda olduğumuz gibi keşke bu konuda da başka mazlum halklara örnek olabilseydik.
Ama nerede?
Arkanı dönüp bir bakıyorsun ki Nasreddin Hoca gibi, bir sen kalmışsın Timur’un fillerine karşı.
Biz bazı şeylerde durup durup geri düşüyorsak...
Önümüz çetin olduğundan değil ha...
Arkamız boş olduğu için.
Camianın zor kararı: Hande mi, Serenay mı?
Sosyete ve sanat camiası bölünüyor: Serenaycılar-Handeciler.
Kerem Bürsin, yeni aşkı Hande Erçel’i “alemlere soktukça”...
Herkes tarafını seçmek zorunda kalıyor.
Instagram’da bir takipleşme bile “tarafını belli etmek” olarak algılanıyor.
Mesela Göcek tatili dönüşü gazetecilere yakalanan Yasemin Özilhan...
Kerem Bürsin&Hande Erçel ilişkisi yüzünden Serenay Sarıkaya ile arasının bozulup bozulup bozulmadığının sorulunca, “O konularda konuşmayayım” açıklaması yaptı.
Konuşmayın, konuşmayın da... Soru durduk yere gelmiyor ki...
Bu soru kendisine, eşi İzzet Özilhan’ın yakın arkadaşı olan Kerem Bürsin, Hande Erçel’i sevgilisi olarak tanıttıktan sonra sosyal medyada karşılıklı gelen takipleşme sonucu soruldu.
Diva kükreyince: Gurban olduğum...
Alp Kılınç adında bir sosyal medya fenomeni var. Sıkı sıkıya takip ettiğim, bildiğim biri değil. Bana göre biraz ergen işi.
Adını en son Bülent Ersoy ile hatırladık
Koskoca Diva, “Sen kimsin? Neyin fenomenisin? Ah yazık, zavallı!” diye çıkıştı çocuğa.
Türkiye’nin en muktedir iki-üç kadınından biri. Siz olsanız bu tehdit karşısında tırsmaz mısınız? Neye uğradığını şaşırır, tren çarpmış gibi olursun.
Üstelik sahte hesaplar falan da girdi devreye!
Fenomen de ne olduğunu şaşırdı zaten, geri vites yaptı:
“Ablam, yok gurban olduğum, hani sen böyle makyajlar yapıyorsun ya ışıltılı ışıltılı ona benzetmişim. Yani komiklik şakacılık, anladın mı abla?”
Bülent Ersoy’un gerekçesi haklı.
“Bak çocuğum” diyor; “Bunları espri olarak yapıyorsanız ben esprilerinize konu olacak statüde bir kişilik değilim. Diğerleri gibi susmam. Hakkımı da söke söke alırım.”
Hakkını al, hiçbir yerde bırakma tabii abla ama...
Bu mevzuda seni biraz...
Nasıl desem...
Yanlış yönlendirmişler.
Bir kere konu sen değilsin.
Bir tava.
Fenomen tava markasını eleştiriyor, eleştirirken de diyor ki “Basmış tavaya Bülent Ersoy ışıltılı efektini...”
Yani özünde şunu söylemek istiyor: “Bülent Ersoy pırıltısı koyarak bu ürünü bize yutturamazsınız.”
Aralarında ne var, ne yok bilemem tabii ama fenomenden asıl davacı olması gereken, tava markası aslında.
Aynı fenomen daha önce de Hande Erçel’in yüzünü “bazlama”ya benzettiği için mahkumiyet almıştı.
Halbuki o olayda da bence Hande Erçel gülüp geçebilirdi bu lafa. Hatta dava açmak yerine, evine koca bir tepsi bazlama gönderse ne eğlenirdi herkes.
Bazı insanların önüne durduk yere yıldırım düşer ya fenomen Alp Kılınç onlara benziyor.
İki “tık” alacağım diye başına gelmedik kalmıyor. Ama çekirge bile bir sıçrar, iki sıçrar...
Paylaş