Paylaş
Emektar oyuncu İlyas Salman, katıldığı bir programda Şener Şen’i “halka açık olmamakla” eleştirdi.
Konuşmanın özetinden anladığımız şu: Neden toplumsal olaylar karşısında ortaya çıkmıyorsun, bildiğimiz/tanıdığımız sanatçı kimliğinle tepkini ortaya koymuyorsun...
Yangın olur...
Deprem olur...
Doğu Akdeniz’de gerginlik başlar...
Azerbaycan’da savaş çıkar...
Hemen bir cadı avı başlıyor. Hangi ünlü reaksiyon gösterdi, hangisi eksik kaldı, kim niye gösterdi; kim, neden göstermedi.
Ama bu cadı avcılarının sağcısı-solcusu, çevrecisi, kadın hakları savunucusu, şehir planlamacısı yok...
Herkes her an, her olayda, bildiği/tanıdığı bütün ünlü isimler orada olsun istiyor.
Yoksan vay haline!
Nerede Cem Yılmaz?
Hani Sezen Aksu? Neden paylaşım yapmadı?
Yahu arkadaş, “sanatçı” demek illa “aktivist” demek değil ki. Hatta bunların birçoğu, bir olaya senin benim gibi “durduğu noktadan” değil, 70 yerden bakabilme yeteneğine sahip insanlar.
Sen şimdi tepkini koy, o belki 20 sene sonra bir film yapacak, bir şarkı yazacak, topumuzun eyleminden daha etkili, daha kalıcı olacak.
Hem sonra bu ülkenin sanatçısının günahı ne?
Hangi birine yetişsin?
Bütün işini gücünü bıraksa, sırf bunlara tweet atmaya, Instagram paylaşımı yapmaya kendisinden bir tane daha lazım.
“Yok efendim, şuna paylaşım yaptı da bunda niye sesi çıkmadı...”
Yahu belki anası hasta, o gece çocuğu doktora yetiştirdi, hepsini geçtim kendi dişi ağrıyor, canı ağzında...
Herkes, her daim hazır asker olmak zorunda değil ki.
Bir de varsayıyoruz ki toplumun yüzde 99.9’uyla aynı fikirde, aynı duyguda, aynı iklimde.
Belki o, yüzde 0.01’e ait? Mecbur mu çoğunlukla her konuda hemfikir olmaya?
Lütfen ya, çok ayıp.
Bitirelim bu cadı avını.
Kimseyi de bu ülkede sanatçı olduğuna, sanatla uğraştığına pişman etmeyelim.
Milyon tweet’ten kıymetli
Kendi istediğimiz konularda herkesin istediğimiz şeyleri yazıp söylemesi yerine, sevdiğimiz insanların yaptıklarını öne çıkarmak çok daha iyi fikir bence.
Mesela benim favorim, Ajda Pekkan.
Boş laf yok, kaba hamaset yok, iş var:
Azerbaycan asker fonuna 400 bin dolar bağış yapmış.
Öptük, başımıza koyduk. Milyonumuzun toplanıp tweet atmasından daha kıymetli.
Esenyurt ne zaman bu kadar kozmopolit oldu?
Esenyurt’ta, maske ve sosyal mesafe kurallarına aykırı şekilde doğum günü partisi düzenlenen kafe, zabıta ekiplerince mühürlendi.
Maske ve sosyal mesafe kurallarına aykırı şekilde doğum günü partisi düzenlenen kafe, zabıta ekiplerince mühürlenirken, işyeri sahibine Hıfzıssıhha Kanunu’na muhalefetten 789 lira para cezası uygulandı. Benim için haberin ilginç yanı, sosyal mesafe önlemlerine aykırı toplantı/eğlence düzenlenmesi değildi.
Vakayı adiye artık; düğün, dernek, doğum günü partisi...
Şaşırmadığımız şeyler.
Fakat görüntüleri izlediniz mi? İzlemediyseniz bir google’layın.
Esenyurt’ta verilen bu partide sadece Paris, Londra ya da New York gibi metropollerde görebileceğiniz, reggae ya da rap ortamının (konu müzik türü değil) oluşmuş hali asıl çarpıcı olan.
Sahnede birileri, localarda büyük abiler, ona göre kıyafetleri, aksesuvarları, kolyeleri, onların yanında onlara göre ablalar, etrafta daha “küçükler”...
Esenyurt 30-40 yıllık gecekondu semti.
Ne ara, ne zaman bu kadar kozmopolit oldu...
Ne hızda şehirleştiğimizin farkında mısınız?
Paylaş