Paylaş
Doğru ya da yalan...
Ama iddiası bile artık bardağı taşıran son damlaydı.
Acun Ilıcalı cephesi “Limitin doldu” mesajı verdi Şeyma’ya: Kızını sadece İstanbul’da görebilecek.
Sonra Şeyma cephesinden evlilik haberi geldi.
Bir ayrılıp bir barıştığı sevgilisi Meedo ile mayısta düğün yapacağını duyurdu.
Hemen peşinden de bir paylaşım: “Hadi inşallah, annesi nerede yaşıyorsa kızı da orada yaşayacak...”
Çok kesif bir şekilde “velayet savaşı” kokusu alıyorum bu son gelişmelerden.
Hatta mayıstaki evliliğin de bunun bir parçası olduğu izlenimi...
Bekleyip göreceğiz.
Ama şurası kesin:
Bir savaş çıkacaksa bile...
Eli zayıf olan taraf Şeyma Subaşı.
Muazzez Ersoy’un titizliğine ne oldu
Nükhet Duru’nun başlattığı “sokakta tayt” tartışmasına Muazzez Ersoy da dahil oldu, kadınların sokakta, babalarının yanında bile giyemeyeceği şekilde tayt giydiğini söyledi.
Sosyal medyaya sokakta taytlı çekilmiş fotoğrafları döküldü haliyle Ersoy’un.
Köpek gezdirirken, taytlı...
Muazzez Ersoy böyle tartışmalara giren bir sanatçı değil aslında.
Klasik bir “assolist edasıyla” hep uzak tutar kendini meslektaşları ya da başka konulardaki polemiklerden.
Yine öyle devam etse ya.
Canlı destek kâbusu
Sipariş sitelerinin hemen hepsinin “canlı destek” uygulaması var. İster yemek, ister başka bir şey olsun, siparişinizde gecikme gibi bir durum olduğunda başvurabilmeniz için...
Başvurmayın dana iyi!
Çünkü bunların temel mantığı, tüketiciye yardımcı olmak değil, oyalamak. Karşınızda ister robot, ister insan olsun hepsi aynı basmakalıp metinleri copy paste şeklinde önünüze atıyor:
“Yaşanan gecikmeden dolayı üzgünüz. Siparişiniz yolda. Bla bla bla...”
Daha ne kadar gecikecek diye merak ediyorsunuz, “Bir tost bir saatten uzun sürer mi” diye soruyorsunuz... “Yahu ne kadar daha gecikecek” diye soruyorsunuz...
Yine hazır cevaplardan birini seçip yolluyor...
En sonunda bir de sormaz mı:
“Yardımcı olabileceğim başka bir konu var mı?”
Hay bin kunduz! Sanki bir önceki meselemde çok yardımcı oldun da şimdi yenisini soruyorsun.
Dostlar alışverişte görsün diye kurduğunuz o “canlı destek” hatlarını kapatın.
Kapatın ki insanların sinirini daha fazla hoplatmayın.
Sakız konusunda yardım talebi
Bana zararı dokunmadığı sürece kim, kendini nasıl rahat ve konforlu hissediyorsa öyle davransın.
İstediği gibi giyinsin, istediği gibi otursun, ister ayaklarını uzatsın, ister bacak bacak üstün atsın...
Bu konuda son derece demokratım net.
Ama bendeki demokrasinin gelip tıkandığı bir nokta var: Sakız.
Biri benimle konuşurken sakız çiğniyorsa sanki önemsenmediğim, saygı duyulmadığım, neredeyse hor görüldüğüm hissine kapılıyorum.
Halbuki saygının, sevginin sakızla makızla olmadığını da biliyorum ama tutulup kalıyorum, başka bir şeye konsantre olamıyorum.
Kenan İmirzalıoğlu’nun canlı yayınında da genç yarışmacı sakız çiğniyordu ya...
Aynı hislere kapıldım.
Gerginliğini alıyormuş yarışmacının.
“İyi de senin gerginliğinin sınırı, benimkinin başladığı yerdir” demek geliyor içimden.
Bunu nasıl yeneceğim, onu da bilemiyorum.
Yoksa bırakayım böyle mi kalsın?
Ölçü birimlerimize ne oldu?
THY’nin İstanbul-Hatay uçuşunda kişisel ekranlardaki uçuş bilgilerinin kilometre ve metre değil, mil ve fit cinsinden verildiğini gördüm.
Mesela irtifa 35 bin fit... Hız 513 mil/saat...
Varılacak yere mesafe şu kadar mil...
İsterseniz arayıp metrik sistem bilgisini de bulabiliyorsunuz ama ana bilgilendirme bu şekilde.
Turistler için deseniz, bilgilendirme Türkçe.
Üstelik iç hat uçuşu.
Ulusal havayolu şirketimiz mil ve fit gibi bize ait olmayan ölçü birimleri yerine metre ve kilometre gibi resmi ölçü birimlerimizi kullanmalı.
Paylaş