Evlenmeden çocuk

Valla güzel polemik.
Bana çok acayip geldi.
Öbür yandan da çocuğunun mürüvvetini görmek gibi torun sevmek de her ebeveynin hakkı.
Öyle de evlenmiyor, böyle de.
Bari torun bakalım kafası...
Düşündüm taşındım, şuna karar verdim:
Baba çocuğu nüfusuna aldıktan sonra sorun yok bence.
Biliyorum bu da ataerkil bir tavır.
Ama n’apalım, dünya çok hızlı değişiyor.
Uyum sağlamak için elimden geleni de yapıyorum, üstüme gelmeyin, zamana bırakın.
Tüylerim diken diken şu anda.

Kazanamayanlar Kulübü

Bugün feyz aldığım en bilgece laf, Ebru Gündeş’ten geldi. Reza Zarrab’tan Hadise’nin de adının geçtiği vukuatla ayrıldı. Zaten olaydan sonra evlilik hazırlığında olan Kaan Yıldırım da Hadise’den ayrıldı.
Şöyle demiş Gündeş:
“Bazı zamanlarda sessiz kalmak zordur. Ama o dönemde sessiz kalmak önemlidir ve bunu başarabilen kazanır.”
Hayatım boyunca, ne bana ne başkasına yapılan haksızlığa sustum.
Meğer ondan kazanamamışım.
Acaba kaç kişiyiz? “Kaybedenler Kulübü” yerine biz de “Kazanamayanlar Kulübü” mü kursak?

ŞOPLU MAARİF TAKVİMİ

Fotoğrafına filtre yapana hapis

Bu hafta Norveç’te bir karar alındı...
Artık sosyal medyada fotoşoplu fotoğraf kullanan fenomenler, bunu paylaşımlarının altında belirtmek zorunda olacak.
Bedeninin rengi, şekli, ölçüsü üzerinde en ufak bir değişiklik yapıp bunu saklayana hapis cezası geliyor.
Hapse karşıyım ama para cezası Türkiye’ye de gelse “yıldızlı pekiyi” olur.
Düşünsenize devletimizin ne para kıracağını. Vergiye gerek kalmaz.

Kitap ve aşı

Kitap okumayla aşı arasında nasıl bir bağlantı var?
Aynı hafta üst üste iki haber:
◊ Muğla yüzde 79 oranla Türkiye’nin en çok aşı yaptıran ili. Sonuncu Siirt.
◊ Muğla en çok kitap okunan şehirler arasında birinci.
Sizce buradan “okumuş/okuyan kesim aşı konusunda daha hassas” sonucu çıkar mı?

Aşı olmayana maç da yok

PANDEMİ GÜNLÜĞÜ

Sağlık otoriteleri aşı karşıtlığının kırılması için hükümete aşı olmayanların maç, konser, sinema, tiyatro gibi toplu etkinliklere katılmalarının yasaklanmasını önermeye hazırlanıyormuş.
Çok iyi fikir, sonuna kadar destekliyorum.
“Aşı olmama hakkı”nı mı kullanıyorsun kardeşim?
Buyur kullan. Ama bunun karşılığında hayatında öyle önlemler almalısın ki, virüs sana asla bulaşmamalı, taşıyıcı falan olup başkasına bulaştırmamalısın.
Madem sağlığın bu kadar kıymetli, kurallar gevşetilince bile sanki eski karantina günlerindeymişiz gibi kendine dikkat edeceksin.
Yok öyle hem aşı olmamak hem de fellik fellik gezip insana karışmak.
Kendin için risk alabilirsin ama toplum için asla.
Senin hakların varsa bizim de var.
Maçını seyredeceksen, oturup evinde televizyondan izleyeceksin.

Sen ne güzel bir insansın

“Düşen sutyen askın yok. Canını acıtan ağda, cımbız yok. Duştan sonra saatlerce uğraşacağın saçın yok. Karnında taşıyacağın bebek yok. Sancısını çekeceğin reglin yok. Gece tek başına dışarı çıksan laf atacak kimse yok. Şort giysen bakacak insan yok. Altı üstü adam olacaksın, onu da beceremiyorsan geber daha iyi” diyen Okan Bayülgen...
Gazetenin sert kızları “adam olmak” lafına büyük takar ama onun dışında önüne sonuna koyacak başka laf bulamıyorum.