Paylaş
Melisa Döngel’in yaptığı “Arkadaşımın sevgilisiyle birlikte olurum” açıklamasının yankıları sürüyor. Aylar önce yaptığı bu çıkış neden şimdi patladı bilmiyorum ama en son Demet Akalın programın formatı gereği espri yapmış olabileceğini söyledi Melisa Döngel’in.
Ama her espride de bir gerçeklik yanı vardır derler.
Önce Eser Yenenler’in programında tam olarak ne demiş, ona bakalım isterseniz: “Arkadaşımın sevgilisiyle olmadım. Ben hiçbir şey için emin konuşmayı sevmem. Arkadaşımın sevgilisini, beğenirim, hoşlanırım, ‘asla yapmam’ demem. Yapmamaya çalışırım, özen gösteririm. Özen gösteririm yalnız. Etkilendiysek ne yapalım artık. Geçmiş olsun...”
Dobra mı? Dobra bir açıklama.
Ama bir tavrın salt dobra olması onu kurtarmaya, aklamaya yetmiyor maalesef.
Sizin başınıza gelse ne yapardınız?
Yahut şöyle sorayım:
Melisa Döngel gibi biriyle iç huzuruyla arkadaş olabilir miydiniz?
Benim birkaç kere kendimden ya da karşı taraftan bu tür bir elektriklenme hissettiğim oldu.
Bunun tek çözümü, herhangi bir kazaya neden olmamak için kendini olabildiğince geri çekmek. Mümkünse görüşmemek.
“Arkadaşımın Aşkısın” diye şarkısı bile var:
“Kimseyle hiç dertleşemem / Başkasını da sevemem /
Ölmek ister ah ölemem / Dikkat et anlaşılmasın
Bırak kalbim ağlasın / Arkadaşımın aşkısın...”
Sadece kendimle ilgili değil, başkaları konusunda da tutucu bir insanım.
Evime girip çıkan evli bir arkadaşımla bir başka arkadaşım arasında yakınlaşma olmuştu.
Ona bile itiraz ettim, her ikisiyle de iki sene görüşmedim.
Orası benim evim yahu. İnsanlar her halleriyle ister pijamayla, ister gecelikle olabilirler. Birbirine yan gözle bakmak da nedir?
Bunun tek istisnası var: Aşk.
Olabilir, insanlık hali.
Bazen milyarda bir de olsa arkadaşının sevgilisine, eşine deli gibi âşık olabilirsin.
Hatta o da sana olabilir.
Ama o zaman da üçüncü kişiyi asla kırmadan, rencide etmeden, bir kuyumcu titizliğiyle yapacaksın bunu.
Önce tarafların ayrılması için süre vereceksin.
Ayrılıktan sonra arada tekrar zaman bırakacaksın. Madem bu kadar büyük bir aşk, biraz sabretsen uçup gitmez herhalde.
Ancak ondan sonra birlikte olabilirsin. Ama şunu bil ki çoğunlukla ya aşkını ya da arkadaşını kaybedeceksin...
Salyangozunuzu nasıl seversiniz?
Kıbrıs bana ismimi veren ada. Barış Harekatı’nın ardından 1974-75 yıllarında doğan çocuklara Savaş, Zafer, Barış gibi isimler verilmiş.
Girne’deki Elexus Oteli’nde ilginç bir gastronomi buluşması vardı hafta sonu. Otelin şefi Veli Bayraktar ve konuk şef Memet Özer adanın geleneksel lezzetlerini modern dokunuşlarla sundular katılımcılara.
Bu yemeklerden biri de Kıbrıs’ta “garavolli” adı verilen bir yemekti. Yani salyangoz yemeği. Gittiğim ülkelerde her türlü yerel yemeği tadarım.
Daha önce kurbağa bacağı, geyik eti, hatta ayı eti tatmışlığım bile var. Ama tutucu bir damak tadım olduğu için bu yemekler menüme girmiyor, tadına baktığımla kalıyorum.
Salyangozu da daha önce Alaçatı’da tatmıştım. Bir tabakta beş ya da altı tane geliyordu yanlış hatırlamıyorsam, bir tanesinin ancak yarısını yiyebilmiştim.
Pek matah bir şey olarak da hatırlamıyorum açıkçası.
Veli Şef yemeği tanıtırken şu anda tam mevsimi olduğunu söyledi. Dayanamadım, lafa karıştım: “Şefim tam mevsimi derken, en sümüklü olduğu zaman mı yani?”
Masadaki hanımlardan biri benim bu yersiz esprim üzerine hepten vazgeçti garavolli tatmaktan. Ben yine istifimi bozmadım, misafir umduğunu değil, bulduğunu yer düsturuyla yarım salyangozu sırf yemiş olmak için hızlıca yuttum. Fikrim yine aynı: Pek matah bir şey değil, hayatımda olmasa da olur.
Bu yemek Muğla Datça’da da garaville adıyla pişiriliyor.
Almayayım, alana da mani olmayayım.
Rezervasyon tufasına düşmeyin
Şef Arda Türkmen’in restoranının internet sitesini kopyalayıp insanları dolandırmışlar. Olay, kapora veren müşteriler “Rezervasyonumuz var” diye dükkâna gelince ortaya çıkmış.
8-10 kişilik kabalık rezervasyonlarda mekânlar kendilerini garantiye almak için önden bir miktar kapora isteyebiliyor. Bu, bilindik bir uygulama. Çünkü müşterinin gelmemesi durumunda boş tutulan o masa zarar ediyor.
Bunu bilen uyanıklar da restoranların internet sitelerinin benzerlerini yapıyorlar.
Oraya girip rezervasyon yaptırmak istediğinizde size hesap numarası gönderip kaporayı iç ediyorlar.
Arda başına bu tür fenalık gelmiş bazı müşterileri teselli etmek için ücretsiz ağırladıklarını anlatıyor.
Tam yılbaşı üzeri aman dikkat. Rezervasyonu doğru yere yaptığınızdan, doğru kişiye gönderdiğinizden emin olun.
İster misiniz bu sefer de sırf bedava ağırlanmak için “Bizi dolandırdılar” diyen yeni dolandırıcılar çıksın...
Burası Türkiye, olur mu olur!
Paylaş