Paylaş
“2 yıldır zor bir dönem geçiriyordum. O yüzden pek bir şey üretmedim, ürettiysem de zorlanarak ürettim. Aleyna geri dönecek, söz...”
Sonra uçağa bindiği gibi soluğu Londra’da aldı:
“4 ay sonra görüşürüz. Ben gidiyorum millet...” İyi fikir bence. Madem kötü zaman geçiriyor, madem üretemiyor, tebdili mekânda ferahlık vardır.
Üstelik gittiği yer de kafasının doluluğunu boşaltabileceği, boşunu doldurabileceği, dünyanın en ilham verici şehirlerinden biri.
Fırsat bilip biz de bir Aleyna detoksu yapsak o sırada...
Çünkü sayılı gün.
“Tilki”nin dönüp dolaşıp geleceği yer...
Yine kürkçü dükkânı.
Didem Soydan’a o mesajları kim attı?
Manken Didem Soydan’a sosyal medya üzerinden hakaret ettiği iddia edilen üniversite öğrencisi Kenan D. A.’nın (23) 2 yıla kadar hapsi isteniyor.
Öğrenci kendini şöyle savundu:
“Tweet’lerin atıldığı saatte okulda, sınavdaydım. Sınav girişlerinde telefonlar toplanır. Bu nedenler sınavda olduğum saatte paylaşımda bulunmam mümkün değildir. Bu paylaşımları kim, nasıl yaptı bilmiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum.”
Mahkeme, o gün, o saatte gerçekten sınav olup olmadığını; öğrencinin sınava girip girmediğini ve girdiyse telefonların toplanıp toplanmadığının bilgisini istedi üniversiteden.
Sınavda telefonları kim toplar? Hoca ya da asistan. Öğrenci “Ben yapmadım” diyorsa telefon kime emanet edilmişse o sorumludur bu suçtan. Yani aslında “Bu işten ben değil, telefonları toplayanlar sorumlu, onlar suçlu” diyor özetle.
Doğru söylüyorsa ne âlâ.
Ama söylemiyorsa yandı, hem de iki kere yandı keten helva.
Musluk suyu neden içilmez?
Bu hafta “O mu Bu mu?” sayfasında su someliyesi olan gastronomi yazarımız Ebru Erke’yi konuk edince sormadan edemedim:
“Suyu en lezzetli şehir Bursa mı, Sakarya mı?”
Şöyle cevap verdi Ebru:
“Uludağ kaynak sularını damak tadı olarak çok severim. Bir de son zamanlarda Malatya kaynak suları ilgimi çekiyor.”
Bu soru ve cevaptan iyi suya en kolay erişim konusunda Bursa ve Malatyalıların daha şanslı olduğu ortaya çıktı tabii ama...
Yine de insan sormadan edemiyor: Başta İstanbul olmak üzere biz niye musluktan su içemiyoruz?
Çünkü dünyanın birçok şehrinde sorunca bile tuhaf kaçacak bir cümle...
Afgan kadınlarının dramı
Taliban, Afganistan’da kadın öğrencilerin üniversiteye gidebilmesine izin vermişti ilk başta. Ama kadın-erkek ayrı ayrı sınıflarda.
Bu bile tuhaftı, çünkü lise ve altı okullara sadece erkek öğrenci ve öğretmenler geri çağrılmıştı.
Yani kadınlar şimdilik üniversiteye gidebilse bile alttan yeni öğrenci gelmeyecekti.
Daha da tuhafı var:
Kendileriyle röportaj yapılan kadın üniversite öğrencileri sınıfların ayrılmasından memnun olduklarını, artık derslerde erkek öğrencilerden utanmadan rahatça soru sorabildiklerini söylemişlerdi.
Zor bir gelgit: Üniversiteye gitmek istiyorsun, derste soru sormak istiyorsun ama erkek öğrenci olmasın istiyorsun, sınıflar ayrılınca memnun oluyorsun...
Şimdi Kabil Üniversitesi’ne kadın öğrenci ve öğretmenlerin girişi toptan yasaklandı.
Taliban ütü gibi: Bütün kafa karışıklıklarını, bütün modernite krizlerini tek kararla dümdüz ediverdi.
Sen ne güzel bir insansın...
Programına katılıp Seda Sayan’la karşılıklı şakır şakır göbek atan Kalp ve Damar Cerrahı Operatör Doktor Banu Küçükpolat...
Doktor Hanım’ın kılığından, saçından, makyajından, ayakkabısından belli böyle bir duruma hazırlıklı, dünden hazır geldiği. Belki de kariyer değiştirmek istiyor.
Ama olsun ya, keşke herkes böyle neşeli ve rahat takılsa...
Bir batıl inancım var, yeri gelmişken hemen iliştireyim:
Dans eden insandan, hele de gülerek dans eden insandan zarar gelmez.
Paylaş