Paylaş
Yazının hemen ardından hem Kumluca Kaymakamlığı hem de Kültür ve Turizm Müdürlüğü konuyu jet hızıyla gündemlerine aldı.
*
Bölgede yoğun bir çalışma yapıldığını öğrendim.
*
Çalışmadan sonra Adrasan’a gitmedim ama en kısa sürede gidip izlenimlerimi paylaşacağım.
*
Tabii sorun çevre düzenlemesi ile bitmiyor.
*
Asıl mesele gezi teknelerinin sahildeki işgali!
*
Bu sorunla ilgili de Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin beni bilgilendirdi.
*
Adrasan sahilini yanaşma yeri olarak kullanan tam 160 tekne varmış.
*
Yanlış duymadınız 160 tekne!
*
Maazallah bu teknelerin hepsi aynı anda sahile yanaşsa denize girecek yer kalmaz.
*
Peki çözüm ne?
*
Aslında çözüm çok basit.
*
Adrasan’ın batı kısmındaki kayalık bölgeye yanaşma yeri yapmak.
*
Ahmet bey Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın projeyi hazırladığını hatta ihale aşamasına geçildiğini söyledi ve şöyle devam etti:
SINIRLAYAMADIK
“Adrasan’daki görüntüden biz de rahatsızız. Aslında sahile yanaşan tekne sayısını sınırlamak istedik ve bunu da yaptık. Ama mahkeme kararı ile bu sınırlama geçersiz kılındı. O bölgede özellikle turizm sezonunda tekne sayısı kontrolsüz biçimde artıyor.”
VALİ BEY’E İLETTİK
“Bu durum hem güvenlik hem de sahil temizliği açısından sorunları beraberinde getiriyor. Biz konuyu Antalya Valimiz Ersin Yazıcı ile de konuştuk. Hatta sahilin özel bir tekne ile temizlenmesi için başvuru yaptık. Tek beklentimiz iskele projesinin bir an önce hayata geçirilmesi.”
DENİZİN İÇİNDE YOLCU ALIYORUZ
“İskele olursa herkes işini doğru düzgün yapar. Biz de denizin içinden yolcu alıp tura çıkarmak istemeyiz. Ama şu an ki şartlarda yapacak bir şeyimiz yok. Sonuçta biz de sadece bir odayız. Yetkilerimiz, imkânlarımız sınırlı.”
*
Ahmet Bey’in anlattıklarından şunu anlıyorum: bu sorun turistten, pansiyoncuya, tekneciden kamu kurumlarına kadar herkesi mağdur ediyor.
*
Umarım gelecek turizm sezonunda da aynı şeyleri konuşup dejavu yaşamayız.
SU VE TOPRAK UYARISI
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, son yaptığı meclis konuşmasında verimli toprakların ve yeraltı sularının korunması için önemli bir tespit yaptı ve şunları söyledi:
“6 yıl içinde 1,5 kat genişleyen muz seralarındaki plansız büyüme, yalnızca piyasayı değil doğal kaynakları da tehdit ediyor. Ürünün yer altı sularının yanı sıra topraktaki besin içeriğini de hızla tüketmesine karşı önlem almak için zaman daralıyor.”
*
Bana göre de eğer şimdiden önlem almazsak 10 yıl sonra bu sorun bölgenin hatta Türkiye’nin geleceğini etkileyecek bir hale gelebilir. O yüzden vakit kaybetmeden harekete geçilmeli.
Paylaş