×
Hamilelik dönemi bir kadının hayatının en heyecanlı, en güzel dönemlerindendir. Ancak yaşadığı fiziksel ve duygusal değişimler nedeniyle de tedirginlik hissedebilir. Değişimlerin ne olduğunu ve bunlarla ilgili neler yapması gerektiğini bilirse bu tedirginlik azalacaktır.
Öncelikle bilmemiz gerekir ki cilt en geniş organdır. Hem iyi, hem de kötü içerikleri emer. Cildimize sürdüğümüz bazı ürünler, ağızdan aldığımız ilaçlar kadar etkili olabilir. Bu ürünlerin içerikleri kan dolaşımımız yoluyla bebeğimize de geçebileceğinden, kullanılan ürünler konusunda dikkatli olmak gerekir. Saç boyatırken, kozmetik alırken, makyaj ürünlerinizi seçerken içeriklerine bakın, doğal ve organik içerikli ürünleri tercih edin. Ancak bir ürün doğal ise yine de güvenle kullanılabilir anlamı taşımaz ve doktorunuza danışmanız gerekir. Kozmetik kullanımınızı mümkün olduğunca sınırlayın, daha az makyaj yapın.
Gebelik döneminde neler değişir bir göz atalım…
Saçlar: Gebelik döneminde yüksek östrojen hormonuna bağlı hızlı uzar, gürleşir, canlı ve parlak bir görünüme kavuşur. Ancak gebelik döneminde sık görülen Fe (Demir) eksikliği anemisi gelişmişse saç kaybı, soluk cilt görünümü ve tırnaklarda kırılma olur. Bu şikayetler varsa Fe (demir) düzeyi kontrol edilmelidir.
Sivilce: Gebelikte sivilce sorununu önceden tahmin etmek mümkün değildir. Var olan sivilceler düzelebileceği gibi yeni sivilce oluşumları da görülebilir.
Benler: Gebelikte ciltteki benler ve çiller koyulaşır. Meme ucu rengi koyulaşır. Doğumdan bir süre sonra eski haline dönebilir. Melasma, gebelik maskesi denilen problem gebelikte hormonal değişimlere bağlı oluşur. Genellikle yanaklar, alın ve üst dudakta görülür. Gebelik döneminde güneşten korunmaya dikkat ederek bu sorun büyük oranda engellenir. Kullanacağınız güneş koruyucular gebeler için uygun üretilmiş olmalıdır. Bu lekeler bazı hastalarda uzun süre problem oluşturabilir, tedavi edilmesi gerekebilir.
Skin Tag:
Göz çevresi cildi hassas ve ince yapısıyla yüzümüzde zamanı en çok belli eden bölgedir. Güneşin etkileri başta olmak üzere pek çok zararlı etkene karşı çok daha duyarlıdır.
Güçlü mimik kasları nedeniyle erken yaşlarda göz çevresi kırışıklıları başlar. Bu hassas bölgeyi iyi bir bakımla desteklemek ve korumak gereklidir. Seçeceğiniz ürünler bu anlamda önemlidir.
Göz çevresine ürün seçerken beklentileriniz gerçekçi olmalıdır. Göz çevresi kremleri tüm çizgileri, torbalanmayı, sarkmayı düzeltemez. Ancak iyi bir ürün cilt kalitesini, rengini düzelterek kırışıklık görüntüsü azaltır ve elastikiyeti arttırır.
Göz çevresinin sabah ve akşam uygun bir temizleyiciyle temizlenmesi, sonrasında göz çevresi kremi kullanılması gerekir. Özellikle 25 yaşından sonra krem kullanma alışkanlığı başlanmalıdır.
Cildi temizlerken, makyaj yapıp, silerken hırpalamak, ovuşturmaktan kaçınmak gerekir.
Göz çevresi kremi alırken kavanozda olan ürünleri tercih etmeyin, kapak açıldığı zaman hava temasının çok fazla olması içeriklerin etkinliğini azaltır. Ayrıca ürünü kullanırken hijyen sorunları yaşanabilir.
Göz çevresi ürünlerini kullanırken göze çok yakın uygulamayın. Az miktarda ürünü yumuşak hareketlerle uygulayın, sonrasında makyaj uygulanacaksa bir süre bekleyin.
Göz çevresi cildi daha kolay reaksiyon vereceğinden parfümsüz içerikleri tercih edin.
Cildimizin bakımı, ezbere ve kulaktan dolma bilgilerle değil, cilt özellikleri ve ihtiyaçları bilinerek yapılması gereken bir konudur. Aksi taktirde fayda göremeyeceğimiz gibi sorun da yaşayabiliriz. Uyku sırasında cilt dinlenir ve yenilenir. Bu nedenle bu zaman dilimi bizim için değerlidir. Gece kremi kullanımı cilt bakımının ayrılmaz bir parçasıdır.
Gece kremleri onarım, nemlendirme ve yenilenme yapar, yapı olarak gündüz kremlerinden farklıdır ve güneş koruyucu içermez. Ancak nem ve destek içerikleri daha yoğundur. Krem seçerken marka seçmekten çok cildin yapısını dikkate alın, hangi içeriğin size ne kazandıracağını bilin ve buna göre seçim yapın.
Sonuç olarak gece ürünleri seçerken ve kullanırken yapacağınız doğru tercihler size nemli, dengeli ve canlı bir cilt sağlayacaktır.
Dermatolog Dr. Şale Kutsal Yılmaz
https://www.instagram.com/sale_yilmaz/
Saçınız ve cildiniz vücut sağlığınızın aynasıdır.
Gür ve canlı saçlara sahip olmayı hepimiz isteriz, hatta bazen saçlarımız yavaş uzuyor diye sabırsızlanıp formüller araştırırız.
Saçlar yılda ortalama 15 cm uzar. Saçınızın uzama hızı yaşınız, genetik yapınız, beslenmeniz ve genel sağlığınızla ilgilidir. Kansızlık, tiroid sorunları, otoimmün hastalıklar, hormon sorunları gibi pek çok sebep saç dökülmesi yapabilir.
Yaş ve genetik yapıyı değiştiremeyeceğimiz bir gerçek, ancak beslenmemize dikkat ederek daha sağlıklı saçlara sahip olabiliriz.
Vücut sağlığı ve saç sağlığı yakından ilişkilidir. Bu nedenle saç dökülmesiyle ilgili yaşanan sorunlar mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.
İyi bir beslenme de protein, vitamin ve mineraller yeterli alınmalıdır. Ancak bu şekilde daha parlak ve gür saçlara sahip oluruz.
Ağır diyetlerden sonra saçlarda cansız, mat görünüm ve dökülmeler görülebilir.
Her yaş döneminde ciltte belirgin değişimler yaşanır. Bu değişimler konusunda bilinçli olur ve gerekli önlemleri alırsak her zaman sağlıklı, ışıltılı bir cilde sahip olabiliriz. Temel cilt bakımı, kadın-erkek herkes için aynıdır.
TEMİZLE, NEMLENDİR, GÜNEŞTEN KORU!
Güneşten korunmayan bir cilt hızlı yaşlanır. Bunu yapmadan uygulayacağınız hiçbir bakım başarılı olmaz ya da temizliği düzenli yapılmayan ciltte yapacağınız hiçbir uygulama uzun süre fayda sağlayamaz.
Erken yaşlarda cilt yenilenmesi hızlıdır. Eskiyen hücreler atılır, yerine sağlıklı yeni hücreler gelir ve yaş aldıkça bu döngü yavaşlar. Ciltte ölü hücreler birikir, daha soluk mat görünüm olur. Zamanla renk hücrelerinde değişim olur, koruyuculukları azalır ve lekeler artar. Ciltteki kan dolaşımı da yavaşlar. Elastin ve kollajen liflerde ve Hyalüronik asit seviyesinde azalma olur. Çizgi, kırışıklıklar ve sarkmalar oluşur, cilt kurur. Cilt altı yağ dokusu azalır. Kemik ve kas yapısında da değişimler olur.
Cilt yaşlanmasında genetik özellikler önemlidir. Bazı ciltler daha geç yaşlanır. Ayrıca iyi beslenme- bol su içme, güneşten korunma, düzenli egzersiz, sigara içmeme, cilde doğru bakma, kilo alıp vermeme, stres kontrolü cilt yaşlanmasına karşı koruyucudur.
20'li yaşlarda nelere dikkat etmeli?
30'lu yaşlarda bunlara dikkat!
Yüz yaşlanması çok farklı etkenlerle oluşur. Yüzün üst kısmında yaşlanma sürecini oluşturan en önemli sebep, alındaki ve göz çevresindeki kasların kasılmasıdır. Gülerken, kızarken veya şaşırırken oluşan bu mimik hareketleri zamanla yerleşerek ciltte kalıcı çizgi ve kırışıklıklar oluşturur. Doğru zamanda yapılan botulinum toksin ile sinir ve kas arasındaki iletim geçici olarak zayıflatılır ve buradaki kasların kırışıklık oluşturması azaltılır.
BOTULİNUM TOKSİN NEDİR?
Botulinum toksin, Clostridium botulinum adındaki bakteriden elde edilen bir ilaçtır. Çok uzun zamandır pek çok sağlık sorununun tedavisinde kullanılan bu ilacın kırışıklık tedavisinde de kullanılmaya başlaması (yaklaşık 30 yıl önce)medikal estetik uygulamalara yeni bir boyut getirmiştir. Tüm dünyada kadın, erkek herkesin çok ilgi gösterdiği bu tedaviye talep her yıl katlanarak artmaktadır.
TEDAVİDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Bu tedaviye başlamak için standart bir yaş yoktur. Sizin kas yapınız, yaşam şekliniz, genetiğiniz bu ihtiyacı daha erken veya geç hissetmenize neden olabilir.
Tedaviye doğru zamanda başlamak kırışıklıklar yerleşmeden minik dozlarda uygulama yaparak ciltteki deformasyonu engellemek, daha başarılı sonuçlara ulaştırır.
Kırışıklıklar yerleştikten sonra yapılacak botulinum toksin uygulaması ile tam sonuç alınamayabilir; ek olarak çizgiyi açmak için dolgu gibi uygulamalara ihtiyaç duyulabilir.
BOTULİNUM TOKSİNİN ETKİSİ NE KADAR SÜRER?
Genellikle 15-20 yaş aralığında görülen bu sorun, günümüzde değişen yaşam alışkanlıklarıyla beraber daha ileri yaşlarda da görünür hale gelmiştir.
Kadınlarda yanlış kozmetik kullanımları, hormonal sorunlar önemli etkenlerdir. Ayrıca günümüz hayatındaki yoğun stresin ve kimyasaldan zengin ürün kullanımın artmasının da bu konuda önemli etken olabileceği düşünülmektedir.
“Akneyi çözmek için oluşum mekanizmalarını anlamak gerekir.”
Ciltteki yağ üretiminin fazlalığı, gözeneklerin tıkanması (siyah ve beyaz nokta oluşumları), bakterilerin çoğalması ve bölgede iltihaplanma sonucunda sivilceler oluşur. En sık yüzde görülür; bunun dışında sırt, göğüs ve omuzlar görülebildiği diğer bölgelerdir.
Genetik bazı yatkınlıklar olabilir, anne veya babanın şiddetli akne sorunu yaşamış olması çocuklarında da akne sorunu olabileceğini düşündürür. Bazı ilaçlar; vitaminler, tüberküloz, epilepsi ilaçları, steroidler akneye neden olabilir. Polikistik over gibi hormonal düzensizlikler de akneye neden olabilir. Bunların yanı sıra sigara içmek de akneyi kötüleştirir.
Akne sorunu bir dermatolog tarafından tedavi edilmelidir. Tedavisiz bırakılan veya tedaviye geç başlanılan ciltlerde izler ve lekeler oluşabilir.
Nelere Dikkat Edilmeli?
Akne hastalarının beslenmesi önemlidir. Bazı gıdalar akneyi şiddetlendirebilir. Katkı maddesi olmayan doğal besinler tüketilmeli, pasta, börek ve karbonhidrattan zengin gıdalardan kaçınılmalıdır.
İlk izlenim yeni tanıştığımız birini ilk kez gördüğümüzde bizde oluşan olumlu veya olumsuz izlenimdir. Bu süre ortalama olarak 30 saniyedir. Hepimiz bir insanı tanıma konusunda kişiliğinin, kültürün, çok önemli olduğunu biliyoruz ve bunları bu kadar sürede öğrenme şansımızın olmadığını da biliyoruz, ancak zihnimiz bu şekilde çalışıyor ve objektif olamıyor. İlk kez karşılaştığı biri hakkında bilinç dışı olarak bir takım yargılara varıyor ve ona göre kararlar veriyor. Ayrıca kısa sürede oluşan bu ilk izlenimi daha sonra değiştirmek de oldukça zor. İyi bir ilk izlenim yaratabilmek, iş hayatında ve özel hayatta başarıyı getirecektir. Olumlu izlenim bıraktığınız insanlar size sempati duyacak ve sizinle görüşmeye, sizinle çalışmaya istekli olacaklardır. İyi haber şu ki; ilk izlenim belli noktalara dikkat edilerek yönetilebilen bir süreçtir. Hangi yaşta, sosyal çevrede, meslekte olursak olalım her insan çevresinde olumlu imaj oluşturmak ister. Bu nedenle nasıl göründüğünü önemser.
Peki, siz nasıl bir ilk izlenim bırakıyorsunuz?
Başarılı bir imaj oluşturmanın ilk adımı önce mevcut durumu değerlendirmekle başlar. İstediğiniz görünüme sahip misiniz, yoksa bazı açılardan gelişmeye ihtiyacınız mı var? İsterseniz bu konuda çevrenizden, yakınlarınızdan da yardım alabilirsiniz. İnsan bazen kendini dıştan değerlendiremeyebilir.
Nasıl bir ilk izlenim bırakmak istiyorsunuz?
Hedefleriniz neler? Çevrenize nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz? Kullandığınız renkler, saç şekliniz, makyajınız, kıyafetleriniz, aksesuarlarınız sizin yaş, meslek, kişilik, çevre, sosyal statü ve yaşam şeklinizle uyumlu olmalıdır. İş ve sosyal yaşamınızda hedeflerinize uygun imaj çizin.
İlk izlenim nasıl oluşur?
%55 renkler, giyim ve vücut dili
Bakımlı, itinalı bir görünüm profesyonel durur ve güven uyandırır. Vücudunuzla uyumlu kıyafet, yere, ortama uygun size yakışan tonlarda renk seçimi önemlidir. Saçlarınız en önemli aksesuardır. Renk, kesim olarak sizinle uyumlu, temiz bakımlı olmalıdır.