Değişen mevsim şartları cildimizin ihtiyaçlarını, doğal olarak bakım rutinini de değiştirir. Yaz ayları belli konulara özen göstermezsek, cildin en çok yıprandığı mevsim olabilir.
Yazın güneş ışınları ve deniz cildi kurutur ve lekelere neden olabilir.
Peki bu güzel havaların tadını çıkarırken cildimize nasıl destek olalım?
Güneş koruma her zamanki gibi olmazsa olmazımız
Her mevsim olduğu gibi en önemli dostumuz, cildimize uygun güneş koruyucumuz. Doğru seçilmiş, yumuşak yapıda bir güneş koruyucuyu 2-3 saat aralıklara yenileyerek kullanmak, güneş ışınlarının zararlarını azaltır.
Su bazlı, yumuşak yapıda bir nemlendirici yeterli nem desteği sağlarken, gözenekleri tıkamaz ve size kullanım kolaylığı sağlar. Ayrıca kullandığınız ürünlerin antioksidan içermesi yine güneşin cilde verdiği hasarı azaltma anlamında çok faydalıdır.
Sıcağın etkisiyle sıvı kaybı yaşarken bol su tüketmek, karpuz, kavun gibi su içeriği yüksek gıdaları tercih etmek bize destek olur. Ayrıca beslenmemize bol sebze ve meyveyi dahil etmek, artan antioksidan ihtiyacı karşılamak açısından faydalıdır.
Deniz tatillerinde cilt daha fazla özen ister. Denizden sonra mutlaka ılık duş alarak deniz suyunun ve güneş koruyucuların ciltten uzaklaştırılması gerekir. Uzun ve sıcak duşlar, sert temizleyiciler cildi daha çok kurutur. Bu nedenle tercih edilmemelidir.
Son yıllarda moda dünyasında çok fazla tüketim ve bunu karşılayabilmek için de çok fazla üretimin olduğu bir dönem yaşadık. Her şeyin hızlı tüketilmesi tasarımcıları, ihtiyacı karşılayabilmek için çok sayıda koleksiyon ve model hazırlamaya itti.
Covid-19 öncesi yeni aldığınız kıyafetimizi 1-2 kez giydikten sonra, sıkılıp vitrinlerde yeni modeller arıyorduk.
Peki evde kaldığımız bu süreçte neler oldu? Bir grup hiç alışveriş yapmadı, diğer grup online alışverişlerle ihtiyaçlarını karşıladı.
Bu süreç bize tüketim alışkanlıklarımızın ihtiyacımızın ne kadar ötesinde olduğunu gösterdi. Ayrıca bu hızlı üretim ve tüketim süreciyle doğaya verdiğimiz zararın farkına vardık.
Peki bundan sonra modayı neler bekliyor?
Ekonomilerdeki küçülmeye paralel olarak, harcamalarda kısıtlamalar olacak. Daha az koleksiyon tasarlanacak ve daha az model üretilecek.
Büyük bütçeli moda haftaları ve defileler digital platformlara taşınacak, böylece hem daha ekonomik hem de virüs açısından daha güvenli olacak.
Aldığımız ürünlerin, daha uzun kullanabileceğimiz, kaliteli ve stilimizi yansıtan zamansız parçalardan olmasına özen göstereceğiz. Daha çok kombin yapabileceğimiz. Daha çok kullanabileceğimiz parçaları almayı tercih edeceğiz. Kısacası az ve öz alacağız.
Selülit başta karın, kalça ve bacaklar olmak üzere, vücudumuzun bazı bölgelerinde yağ birikimi sonucunda başlayan sürecin, zamanla dokuları etkilemesiyle "portakal kabuğu" görünümü alması durumu.
Erkeklerde nadir görülen bu sorun, kadınları daha çok etkiliyor. Her yıl selüliti çözebilmek için yeni ürünler ve yeni cihazlar üretiliyor. Ne yazık ki bazılarında etkili sonuçlar alınamayabiliyor.
Selülit oluşumu, genetik faktörler, beslenme hataları, fiziksel aktivite azlığı, metabolizmanın yavaş olması, hormon değişimleri, kilo fazlalığı ve cilt yapısının yatkınlığı gibi pek çok sebeple ilişkilendirilebilir.
Ayrıca dolaşım sorunları, postür bozuklukları, gebelik ve bazı ilaçlar yine selüliti arttırabilecek diğer sebeplerdir. Obeziteden farklıdır. Obezitede yalnızca yağ dokuda artış vardır. Selülitte ise yağ doku artışı ve dolaşım bozuklukları eşlik eder. Bu nedenle yalnızca kilo vermek problemi çözmeye yetmez. Dolaşımı, kas yapısını ve hatta cilt kalitesini güçlendirmek selüliti azaltır.
Selülit, ilk bakışta yalnızca kozmetik bir sorun gibi görünse de ileri durumlarda farklı sorunlar eklenebilir. Dokulardaki yağ birikimi, zamanla dolaşım ve beslenme bozukluklarına, su tutulmasına ve deformasyonlara neden olabilir. Varis, çabuk yorulma, ciltte sarkma ve çatlamalar oluşabilir.
Tüm dünyayı ilgilendiren bu sorunla ilgili endişe yaşamaktansa, alınacak temel önlemlerle hastalıktan korunmak mümkün. Herkesin üzerine düşeni yaparak, uzmanların önerilerine uyması durumunda hastalık kısa sürede kontrol altına alınabilir.
Bize düşen görev çok önemli, kendimizi ve çevremizi korumak. Bilinçli olmak.
65 yaş üstü kişiler, diyabet, kalp ve solunum yolu sorunu olanlar için çok daha özen gösterilmesi gereken bir süreç yaşanıyor.
Virüsün hayatta kalma süresini, bulunduğu yüzey ve hava şartları belirliyor. Bu süre birkaç saatle, birkaç gün arasında değişebiliyor. Bazı yüzeylerde uzun süre canlı kalabilmesi bulaşıcılığı açısından önemli bir sorun.
Bu nedenle korunma konusunda temizlik önlemleri çok faydalı.
Peki nedir bu önlemler?
- Mümkün olduğunca, evde kalıp, dışarı çıkmamalıyız. Mecburen dışarda olmamız gerekiyorsa maske kullanmalıyız.
- Sosyal mesafenin, 1,5-2m olarak ayarlanmasına özen göstermeliyiz.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek, kalabalık ortamlarda bulunmamak ve ellerin temizliğine dikkat etmek bu önlemlerden bazıları. Stresi yönetebilmek, panik yaratmayarak sakin kalabilmek uzun dönemde hem bedensel hem de ruhsal sağlığımız için olumlu olacaktır.
Koronavirüs enfeksiyonlarının yayılmasıyla birlikte korunmanın ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı.
Bugün, gelinen noktada hastalığı durdurmanın en kısa yolu kendimizi ve çevremizi koruyarak, yayılmayı engellemek.
Ellerimize bulaşan koronavirüs, ağız ve göze temasıyla enfeksiyona neden olabiliyor. Bu nedenle ellerin temizliği son derece önemli.
Ellerin temizliğinde kullanılan sabun ve el dezenfektanları tahriş, kuruma, çatlama, egzema oluşumlarına neden olabilir. Deri bütünlüğünün bozulması, cilt sorunlarına ek olarak, enfeksiyon için de yeterli korumanın yapılamamasına neden olabilir. Bu nedenle elimizdeki bu ürünleri en iyi etki için bilinçli kullanmamamız gerekir.
Virüsle temas edilebilecek ortamlarda elleri yeterince temizlemek. Ev ortamı gibi virüsün bulunmadığı ortamlarda gereksiz yere sürekli eli yıkamaktan kaçınmak ve bol bol nemlendirmek uzun dönemde cilt sağlığını ve enfeksiyondan korunmayı sağlayacaktır.
El temizliği için seçilen sabun renksiz, kokusuz ve kimyasal içeriği az , mümkün olduğunca doğal özellikte olmalıdır.
Virüsün etkilenmesi için eller en az 20 saniye boyunca köpürtülerek, tüm yüzeylere temas edecek şekilde sabunlanmalı daha sonra durulanmalı ve kurutulmalıdır.
Sağlıklı tırnaklar homojen renkte ve pürüzsüzdür. Tırnaklarımızda, soyulma, kırılma, çizgilenme, şekil ve renk değişiklikleri görülebilir. Bu sorunlar kimyasallara maruz kalmaktan, mantar hastalıklarına, hormon değişimlerine, beslenme hatalarının oluşturduğu vitamin, mineral eksikliklerine kadar çok farklı sebeplere bağlı gelişebilir.
Tırnağınızda devam eden sorunların genel sağlığınızdaki bir başka sorunun yansıması olabileceği ihtimalini aklınızdan çıkarmayın ve doktorunuza başvurma konusunda zaman kaybetmeyin. Bu konuda gereken testler ve takviyeler sonrası bu sorunlarınız büyük oranda tedavi edilecektir.
Sağlıklı tırnaklar özen ister. Peki tırnak bakımında nelere dikkat etmeliyiz?
Tırnaklarınızı kuru ve temiz tutun. Elleriniz deterjan veya kimyasal malzemelere temas edeceği zaman içi pamuklu özel eldivenlerle koruyun. Çok fazla suda kalan tırnaklar zayıf ve kırılgan olur.
Yeterli su için. Su tırnağın nemlenmesi anlamında faydalıdır. Aksi halde tırnaklar kolayca kırılır ve soyulur. Tırnaklarımız saç ve cilt gibi beslenmemizden etkilenir. Bu nedenle biotin, balık yağı, E vitamini gibi takviyeler iyi gelir. Balık, yumurta, fasulye, badem ve ceviz tüketmek beslenme yoluyla tırnakların güçlenmesini sağlar.
Tırnaklarınızı düzenli olarak kesin, törpüyle düzeltin. Kolayca kırılan tırnaklarınız varsa kısa kullanmak size kolaylık sağlar. Ek olarak kullanacağınız tırnak güçlendirici ürünler dayanıklılığını arttırır.
Gece yatarken tırnaklara badem ve avokado yağlarını karışımlarını sürmek faydalı olacaktır.
Soğuk havalarda eldiven kullanın.
Aromaterapi, bitkilerin kök, yaprak veya çiçek kısımlarından elde edilen yağların koruyucu veya destekleyici amaçla kullanılmasıdır.
Yağlar uçucu ve taşıyıcı yağlar olarak ayrılır. Bunlar amaca yönelik belirli oranlarda hazırlanarak kullanılır. Uçucu yağlar yoğun etkilerinden dolayı taşıyıcı yağlar içinde kullanılmalıdır.
Aromaterapide kullanılacak karışımlar, uygulama öncesi küçük bir bölgede cilt testi yapılarak denenmelidir. Bazı karışımlar alerji ve tahriş yapabilir.
Aromaterapi, hamilelik döneminde ve bebeklerde problem yaratabilir. Ayrıca ek sağlık sorunlarınızın olması yine yağların kullanımını sınırlandırabilir. Doktorunuza danışmadan kullanmayın.
Yine kullanılan yağların güvenilir kaynaktan alınması çok önemli bir konudur. Aksi takdirde zarar verebilir.
Saç için aromaterapinin pek çok faydası vardır. Ancak bu saçlardaki sorunların tedavisi anlamına gelmez. Saç sorunları çok çeşitli sebeplere bağlı olabilir ve ancak dermatoloji uzmanları tarafından teşhis ve tedavi edilebilir.
Genel olarak aromaterapinin saç için faydalarına göz atarsak,
Saç dökülmelerini azaltma
Cilt hücrelerimiz belli aralıklarla yenilenir. Bu yenilenme sonucunda üstte ölü hücreler birikir cilt kuru, mat, cansız görünür. Yenilenme ve hücrelerin atılma süreci yaşla beraber daha da yavaşlar ciltteki sorunlar daha belirgin hale gelir.
Haftada 1-3 kez (cildin ihtiyacına göre) yapılan eksfoliasyon ile ciltteki ölü hücreler atılır, gözenekler derinden temizlenir, kan dolaşımı hızlanır. Sonrasında uygulanan maske ve kremlerin emilimi artar ve cilt canlanır. Bu amaçla kullanılan ürünler bazı partiküllü peelingler veya yumuşak özel geliştirilmiş fırçalar olabilir. Uygulandığında yüzeydeki hücreler uzaklaştırılır ve gözenekler temizlenir. Bu işlemi gereğinden fazla yapmak ciltte hassasiyet ve tahrişe sebep olur, aşırı kuruluk yapar. Bu nedenle kullanılacak yöntem ve uygulama sıklığı cilde göre ayarlanmalıdır.
Bir başka yöntem ise kimyasal eksfoliatörlerdir. Bunlar asitler veya enzimler olabilir. Amaç ölü hücrelerin atılımını ve hücrelerin yenilenmesini sağlamaktır. Glikolik asit, laktik asit veya salisilik asit gibi asitler kullanılabilir. Bu ürünler güneşe hassasiyet yaratırlar, iyi bir güneş koruma ile beraber kullanılmalıdır.
Maske türleri
Maskelere baktığımız zaman cilt için pek çok soruna özel geliştirilmiş ürünler olduğunu görüyoruz. Seçilecek maskeler cilt için özel olmalı ve cilde ihtiyacı olan desteği sağlamalıdır.
Kağıt maskeler farklı içeriklere sahiptir, her cilt tipi için kullanılabilir. Cildin havayla temasını keserek kullanıldığından içeriği daha iyi emilir, çok yoğun nem veren maskelerdir.
Jel maskeler özellikle kuru ve hassas ciltler için tercih edilebilir. Yatıştırıcı, nem verici ve sakinleştiricidir.
Kil ve çamur maskeleri