Peki bu endüstri devrimi sadece teknolojinin sebep olduğu bir devrim miydi?
Aslında hayır.
Ortaya yeni çıkan teknolojilerin yeni bir organizasyon ortaya koymaya başlamasıydı bu devrim.
Birinci sanayi devrimini ortaya koyan koşullara kısaca bakalım.
17.Yüzyılın ortalarından itibaren İngiltere’de köylerde ve kasabalarda insanlar kendi evlerine aldıkları tezgahlarda tekstil üretimini evlerinden gerçekleştiriyordu.
Bu süreç çok verimli bir süreç değildi zira insanlar çok fazla kazanç sağlayamadıkları dokuma işini, daha kazançlı veya gerekli bir alternatif olduğunda hemen kenara bırakıyordu.
Zaman içinde tezgâh sahipleri yün ve pamuk veren tüccarlara borçlanmış buldular kendilerini, özellikle 18. yüz yılın ilk yarılarında. Öyle ki tüccarlar artık herkesin evindeki tezgahlara da sahip olmuştu. Ve tüccarların beklentileri artmıştı. Çok daha yüksek verim bekliyorlardı. Ama evlerde bu verimi yakalamak pek mümkün olmuyordu.
İşte tezgahların bir lokasyonda toplanarak insanların bir fabrikadan çalışmaya başlaması ile birinci endüstri devrimi hayata geçmiş oldu.
4 soru sormak istedim.
Sağ olsun hızla geri dönüş yaptı ve bu harika mülakatı gerçekleştirdik.
4 soruda çok şey öğrendim. Örneğin son dört ayda e-devlet trafiği yüzde 60 artmış.
DDO’nun kendi kaynakları ve yerli ve milli yazılımla ve açık kaynak kodlamayla güvenli bir video sistemi hayata geçirilmiş. Fiber Altyapı çok daha önemli hale geliyor diyor Sayın Koç.
Çin’den sonra uzaktan eğitime başlayan ikinci ülkenin Türkiye olduğunu biliyor muydunuz?
Ve 5G…
Sayın Koç, 5G’nin bir paradigma değişimi olduğunun altını çiziyor. 20 yıllık telekomünikasyon deneyimi olan, uzun yıllar ABD’de Intel’de ARGE alanında çalışan bir mühendis olan Sayın Koç’un gözlemlerine katılmamak elde değil.
Son 20 yıldır teknoloji ve yazılımla iç içe yaşayan bir mühendis olarak, bugün de mezunu olduğum MIT’de dijital ekonomi araştırma projelerine katkıda bulunan bir teknolojist olarak teknoloji ve yazılımın ruhundan anlayan, teknolojistlerin dilini konuşan bir mühendis liderin ülkemizin dijital altyapı projelerini yönetiyor olması beni gerçekten çok memnun ediyor.
Mesela ben yakın bir dönemde sinemaya gideceğimi sanmıyorum.
Spor için kapalı bir spor kulübüne gitmeme artık gerek kalmadı, çünkü son iki ayda İnternet’ten son derece kaliteli ve güvenilir spor hocalarıyla spor yapmayı öğrendim.
Dünyayı gemi ile dolaşmak hayalim çocukken vardı. Son on yılda bu gemilerde ortaya çıkan sorunlardan sonra ve özellikle şimdi kovid-19 krizi ile artık beni kimse gemiye sokamaz!
Restorana gitmek çok zor görünüyor. Zira yemeğimi kovid-19 taşıyıcısı birinin pişiriyor olması tüylerimi diken diken ediyor.
İnternet’ten eve yemek ısmarlamak da aynı sebepten yeni normalin parçası olmayacak bence. Yemeğimi kim hazırlıyor?
Ya kovid-19’lu biri hazırlıyorsa şüphesi…
Tatil mutlaka gerekli ama daha pahalı hale geleceği kesin. Belki ilk aşamada sadece kendi ülkemizde tatile gidebileceğiz. Neyse ki dünyanın en güzel coğrafyasında yaşıyoruz!
Yeni normalde deneyimlerimiz ve dünyaya yaklaşımımız değişiyor.
<blockquote class="twitter-tweet"><p lang="en" dir="ltr">Huge thanks to our friend and ally <a href="https://twitter.com/hashtag/Turkey?src=hash&ref_src=twsrc%5Etfw">#Turkey</a> for its generous offer of vital personal protective equipment for <a href="https://twitter.com/hashtag/UK?src=hash&ref_src=twsrc%5Etfw">#UK</a> medical workers on the frontline of tackling the <a href="https://twitter.com/hashtag/Coronavirus?src=hash&ref_src=twsrc%5Etfw">#Coronavirus</a>. 🇬🇧🇹🇷 <a href="https://t.co/8EZeIK0OQk">pic.twitter.com/8EZeIK0OQk</a></p>— Dominick Chilcott (@DChilcottFCO) <a href="https://twitter.com/DChilcottFCO/status/1248572731190325248?ref_src=twsrc%5Etfw">April 10, 2020</a></blockquote> <script async src="https://platform.twitter.com/widgets.js" charset="utf-8"></script>
Bu zorlu savaşı verirken, bir yandan da Dünya Sağlık Örgütü gibi dünyada covid-19 mücadelesine veri sunan küresel grupların verilerini dikkatle analiz etmemiz gerekiyor.
%3,4
Dünya Sağlık örgütü bu sayıyı, kovid-19 kaynaklı ölüm sayısını korona vaka sayısına bölerek elde etti.
3 Mart’ta anons etti.
Ve %3,4’ü dünyaya kovid-19’un ölüme yol açma riski olarak duyurdu.
Daha önce bu oranı %2 olarak duyurmuşlardı.
Tam 120 yıl sonra bu modern zamanlarda bilimsel olarak desteği olmayan benzer iddialar 5G teknolojisi için gündeme getiriliyor. 5G virüsün yayılmasına yol açıyormuş. Bu iddiaların arkasında birden fazla grup var.
İddiaların ana mecrası sosyal medya.
Literatürde bu konuda çalışmalar görmek zor. Dünya Sağlık Örgütü 2022 yılında tüm radyo frekanslarının etkilerini analiz ederek bir rapor yayınlayacağını duyurdu.
Pek tabii ki tüm yeni teknolojilerde olduğu gibi 5G teknolojisinin de insan sağlığı bağlamında sürekli olarak araştırılıp, analiz ediliyor olması gerekiyor. Ancak şu anda 5G ve virüs bağlantısını kuran herhangi saygın bir bilimsel çalışma yok. Olsa burada yer verirdik.
2018 yılı temmuz ayında Yeni Dünya Düzeni Jeopolitikten, Jeoteknolojiye evrilirken başlıklı yazımızda yeni dünya düzeninde teknolojinin alacağı başrolden bahsetmiştik.
2020 yılında görüyoruz ki Çin 5G teknolojisinde varlık gösterebilen tek ülke. Ne AB ne de ABD, Çin karşısında 5G varlığı gösteremiyor.
5G kritik önem taşıyan bir teknoloji altyapısı. Virüsün de yardımıyla açılan alanda Çin kendi 5G teknolojisi ile tüm dünya altyapısını kolaylıkla ele geçirebilir.
Tabii tüm bu değerlendirmeleri yaparken 21. Yüzyılda olayları Çin ve Batı olarak algılamanın da yetersizliğine işaret etmemiz lazım. Bugün dünyada asıl mücadelenin küreselciler ve milliyetçiler arasında olduğu açık ve net. Çin küresel finans kapital ile hızla kalkınırken, diğer birçok ülkede halkın milliyetçileri görev başına getiriyor olması diğer birçok konuda olduğu gibi 5G kavgasına da farklı açılar kazandırıyor.
O anda içinde bulunduğumuz dünya da bugünkünden farklı olacak. Birçoğumuzun bildiği süper güç artık daha çok içine kapanmış, kendi içindeki sınıf çatışmalarına odaklanmış bir ülke olacak.
Birden fazla güç merkezinin olacağı bu yeni dünya düzeninde Türkiye de hızla büyüyen savunma sanayisi ve etki alanı ile bugünden çok daha farklı bir klasmanda yer alabilir ve alacaktır.
**
Ülkeler ve dünya böylesi dramatik değişimler geçirirken, bizler de bireyler olarak bu virüs mücadelesinden güçlenerek çıkmanın yollarını bulmalıyız. 21. yüz yılın fırsatı olduğunu söyleyenler var, o halde bu fırsatı değerlendirmenin yollarını bulmak lazım.
Bu virüs birçok konuda kişisel olarak kendimize çeki düzen vermemizi bize hatırlatıyor sanki. Mesela ben iş güç peşinde koşmaktan organize olmaya pek eğilemem. Çok organize olduğumu söyleyemem zaten. Masamın üstü oldum olası karışık görünür başkalarına. Benim içinse her şey yerli yerindedir.
Bu krizden daha organize biri olarak çıkmayı koydum kafama.
Bu virüs krizi yeni bir dünya düzeni çıkaracaksa karşımıza, ben de kendimde köklü değişiklikler yapabilmeliyim diyorum.
Bardağa dolu tarafından bakabilmek önemli. Dolu tarafından bakıp, farklı bir gelecek planlamak önemli.
Ellerimizi sık sık yıkamak ve sosyalleşmekten bir süre uzak kalmak yoluyla bu toplumsal mücadeleye destek olacağız. Sorun küresel, mücadele ise ulusal.
Büyük problemler aynı zamanda yolunda gitmeyen şeyleri de gün ışığına çıkararak yeni fırsatlar yaratma potansiyeline sahiptir. Büyük problemler çoğu zaman arkalarında değişmiş bir paradigma bırakırlar.
Önümüzü görmekte zorlandığımız bugünlerde ben bardağın dolu tarafına bakmak istiyorum.
Koronavirüs krizinin neresinde olduğumuzu kestirmek zor. Ama gün ışığına çıkan bazı problemler ve fırsatlar var.
1. Her bakımdan güçlü devlet yapısı bu tür mega problemlerde çok hızlı ve kapsayıcı hareket edebiliyor. Devletin her bireye doğrudan ulaşabilmesi gerektiğini görüyoruz. Liberal ekonomilerin çözüm bulmakta pek verimli olmadıkları ortada.
2. Çin en başında beceriksiz birkaç parti yöneticisinin geciktirmeleri olmasına rağmen, bugün koronavirüs konusunda ‘bakın bu sorun böyle çözülür’ diye akıl verir hale geldi. Çin Başkanı Xi belki de Korona virüs mücadelesindeki başarı ile ülke tarihine geçecek.
Hep yarını yaşayabilenlerin ortaya koyduğu bir mücadele oldu. Bilgi ve iletişim teknolojileri özellikle çok yüksek ivmeli bir toplumsal ve ekonomik dönüşümü temsil ediyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkan Yardımcısı Gazali Çiçek ‘Gözlerimiz ve zihinlerimiz sürekli dünyaya açık olmalı. Sürekli yenilik ve ilerleme peşinde koşmalıyız’ diyor.
Yerli ve milli 5G çalışmalarını daha yakından anlamak üzere Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkan Yardımcısı Sayın Gazali Çiçek ile yaptığımız söyleşinin ikinci ve son bölümünü bu hafta yayınlıyoruz. Söyleşinin ilk bölümüne geçen hafta köşemizde yer vermiştik.
***
Şahver: Herhangi bir teknolojide iddialı olabilmek için o alanın Ar-Ge’sinde de güçlü olmak önemli. Yerli ve milli 5G konusunda akademide nasıl araştırmalar yürütülüyor? 5G’nin ekonomimize finansal katkıları, KOBİ’ler ya da dikeyler bazındaki katkıları üniversitelerde veya sizin dışınızdaki kurumlarda araştırılıyor mu? Bu konuda hangi üniversitelerde hangi hocalar çalışmalar yürütüyor? Kısacası ülkemizde 5G/Telekom Ar-Ge ekosisteminin durumu nedir ve nasıl güçlendirebiliriz?
Gazali Çiçek: 5G ve ötesine yönelik hem mobil şebeke altyapısının geliştirilmesi hem de bu teknolojilerin ilgili dikey sektörlere etkisinin efektif bir şekilde belirlenerek Ar-Ge çalışmalarının gerçekleştirilmesi konusunda kamu, üniversiteler ve sektörün tüm paydaşları arasında iş birliği büyük önem taşıyor. BTK olarak tüm teknoloji paydaşlarının bir araya gelerek çalışmalarını yürütmelerine önem veriyor ve bu kapsamda gereken çabayı sarf ediyoruz. Bu kapsamda yaptığımız bazı çalışmalardan bahsetmek istiyorum.
5GTR Forum çatısı altında üniversitelerimiz, işletmecilerimiz, tedarikçilerimiz ve teknoloji şirketlerimizi bir araya getirdik.
5GTR Forumun en önemli çıktılarından biri Ülkemizin 5G ve ötesine yönelik yol haritası niteliğinde olan