21. yüzyılın fırsatı diyenler var …

Bu virüs 2020 yılını 10 veya 20 yıl sonra hatırladığımızda aklımıza gelecek ilk kelime olacak.

Haberin Devamı

 

O anda içinde bulunduğumuz dünya da bugünkünden farklı olacak. Birçoğumuzun bildiği süper güç artık daha çok içine kapanmış, kendi içindeki sınıf çatışmalarına odaklanmış bir ülke olacak.

Birden fazla güç merkezinin olacağı bu yeni dünya düzeninde Türkiye de hızla büyüyen savunma sanayisi ve etki alanı ile bugünden çok daha farklı bir klasmanda yer alabilir ve alacaktır.

**

Ülkeler ve dünya böylesi dramatik değişimler geçirirken, bizler de bireyler olarak bu virüs mücadelesinden güçlenerek çıkmanın yollarını bulmalıyız. 21. yüz yılın fırsatı olduğunu söyleyenler var, o halde bu fırsatı değerlendirmenin yollarını bulmak lazım.

Bu virüs birçok konuda kişisel olarak kendimize çeki düzen vermemizi bize hatırlatıyor sanki. Mesela ben iş güç peşinde koşmaktan organize olmaya pek eğilemem. Çok organize olduğumu söyleyemem zaten. Masamın üstü oldum olası karışık görünür başkalarına. Benim içinse her şey yerli yerindedir.

Haberin Devamı

Bu krizden daha organize biri olarak çıkmayı koydum kafama.  

Bu virüs krizi yeni bir dünya düzeni çıkaracaksa karşımıza, ben de kendimde köklü değişiklikler yapabilmeliyim diyorum.

Bardağa dolu tarafından bakabilmek önemli. Dolu tarafından bakıp, farklı bir gelecek planlamak önemli.

**

Bardağa dolu tarafından bakanların sayısı hiç de az değil. Özellikle Çin’de.

Çin’in Chongqing şehrinin eski belediye başkanı Huang Qifan da geçtiğimiz günlerde “Korona virüsü Çin’in başına 21. yüzyılda gelebilecek en büyük fırsattır” diye yazdı. Diyor ki yahu biz virüsü çabucak başımızdan attık. Şimdi dünya uğraşırken, biz de dünyaya her türlü ürünü satarız.

Çin’e para akar.

Daha güçlü bir finansal kapital seviyesine ulaşacağız, diyor.

Bu fırsatı gören sadece bu eski belediye başkanı değil.

Tüm ülke.

Çin Dışişleri Bakanlığı’nda görev almaya başlayan yeni nesil bürokratların da bu pozitif ve daha agresif tutumda oldukları göze çarpmaya başladı. Örneğin geçen sene Pakistan’da çalışan Zhao Lijan isimli diplomat Beijing’e geri döndüğünde heyecanla karşılandı. Hemen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü olarak atandı.

Haberin Devamı

Lijan Obama’nın danışmanlarından Susan Rice ile Twitter üzerinde ateşli bir kavgaya tutuşmuştu. Cahil, utanmaz gibi kelimeler havalarda uçuşmuştu bu Twitter kavgasında. Akabinde Lijan Beijing’de sevgi ve hürmetle karşılandı.

***

İtalya ne yazık ki bu virüsten en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor.

Bugünlerde İtalya’ya en yakın hangi ülke peki?

Çin.

Mart ayı boyunca Twitter’da botlarla Çin-İtalya ilişkileri gündemde tutuldu. Başkan Xi Sağlık İpek yolunu gündeme getirdi. Çin şu anda İtalya’nın kurtarıcısı olarak kendini konumlandırıyor.

Sağlık İpek Yolu ile İtalya tüm sağlık altyapısını Çinli şirketlere kaptırabilir. Bu hem milli güvenlik riski, hem de ticari risk demek.

Haberin Devamı

Çin-İtalya ilişkisi Twitter’da da çok aktifti. 11 ve 23 Mart tarihleri arasında  #forzaCinaeItalia (Güçlü Çin ve Güçlü İtalya) hashtag’ı ile atılan tweetlerin ve yine aynı tarihlerde atılan #grazieCina (Teşekkürler Çin) tweetlerinin yüzde 37’si botlardan geldi.

Çin, İtalya ile bu kadar yakınlaşırken sadece kendini anlatmıyor.

Aynı zamanda AB ve NATO hakkında da negatif propaganda yapıyor. Zaten iktidar ortaklarından Five Star hareketinin AB ve NATO’ya yaklaşımları son derece mesafeli. Şimdi virüs kanalıyla başlayan bu bilgi ve iletişim savaşı da İtalyanların kafasını bayağı karıştırıyor olmalı.

**

Tüm bunlar olurken AB kendi üyelerine yardım eli bile uzatamıyor.

Haberin Devamı

2007 yılında MIT’de son yılımda o dönemde Beyaz Saray danışmanlarından Prof. Forbes makroekonomi dersinde hocamdı. AB konusunu işlediğimiz bir derste `Türkiye neden AB‘ye üye olmalı?` sorusunu bizim grubun cevaplamasını istedi.

O dönemde Romanya ve Bulgaristan gibi ülkeler henüz AB üyesi olmuştu. Karşılaştırma yapabileceğimiz yeni verilere sahiptik.

Hemen işsizlik, enflasyon ve diğer verileri bir araya getirdik ve gördük ki Türkiye tüm bu yeni üyelerden daha iyi durumdaydı. Prof. Forbes’un sorusuna benim kişisel olarak verdiğim cevap “Türkiye AB’ye üye olmamalıdır çünkü AB neden bir araya geldiğini kendi içinde çözememiş bir gruptur” olmuştu.

Zamanın yanılmadığımı kanıtlıyor olmasından memnunum.

**

Bu virüs dünyayı değiştiriyor.

Haberin Devamı

Siz kendinizde neleri değiştireceksiniz?

Yazarın Tüm Yazıları