Şahver Kaya

Güçlü olanlar yalnızken daha güçlüdür!

19 Eylül 2020
Gün geçmiyor ki karşımıza bir “bilir kişi” çıkıp “Türkiye yalnızlaşmaya devam ediyor” demesin. Bazen öyle anlar geliyor ki bu “bilir kişiler” hep aynı kaynaktan mı besleniyor acaba diyorum. Bu gruptaki “bilir kişiler” ülkemizin geleceğinin bölgemizde kendine yararı olmayan ülkelerden geçtiğini düşünüyorlar.

Ben bunu tam bir 20. yüzyıl kafası olarak tanımlıyorum.

Atatürk sonrası Türkiye’de uçak fabrikaları da dahil olmak üzere birçok sanayileşme atılımının önü kesilmişti. Gizli bir güç veya güçler bizi sürekli sindirmeye çalışıyordu. Halbuki Atatürk döneminde kendi gücümüzden güç almayı öğrenmiş bir toplum olma yönünde hızla ilerliyorduk.

Atatürk’ün bu anlamlı sözlerini hatırlamamız lazım:

‘Efendiler! Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.

Halbuki, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!’

 

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, 20. yüzyılın çok ötesinde bir vizyonla tam bağımsız ve güçlü Türkiye’yi hedef gösteriyordu bize. Ve bunun için bize düşman olan ülkelerden değil, gereken gücü ve kudreti kendimizde, damarlarımızdaki kanda bulmamızı öğütlüyordu. 

Bugün 21. yüzyıldayız.

Yazının Devamını Oku

Mavi Vatan Fonu Kuralım!

28 Ağustos 2020
Yeni başlangıçları dikkatle değerlendirmek gerekir.

21 Ağustos’ta Karadeniz’de bulunduğu duyurulan kaynak, ülkemiz için farklı bir gelecek oluşturma potansiyeline sahip. Peki bu fırsatı Türk Enerji ekosistemini oluşturmak, yeni enerji teknolojileri geliştirmek için nasıl kullanabiliriz? Mavi Vatan Fonu enerji kaldıracımız olabilir mi?

Bugüne kadar tüm enerji ihtiyaçlarını yabancı kaynaklardan karşılayan bir ülke olan Türkiye, enerji konusunda ciddi bir yatırım yapma imkânı bulamamıştır.

Bugün Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki potansiyel fırsatlar Türkiye’yi enerji alanında yeni kabiliyetler geliştirmeye ve özellikle derin sularda enerji arama ve servise sunma konusunda bilgi ve tecrübe kazanmaya yönlendirecek.

Enerji ihtiyaçları giderek büyüyen Türkiye’nin keşfedilen bu kaynakları ülkenin hizmetine sunmak için çok fazla kaybedecek zamanı yoktur. Zaten zamanında yapılan akıllı yatırımlarla bugün dünyanın en donanımlı sondaj gemilerine sahip olmamız da aslında devletin bu konudaki hassasiyetine işaret ediyor.

Avrupa’da çalışan Türk uzmanlara göre Mısır 2015 yılında Doğu Akdeniz’de keşfettiği sekiz yüz milyar metreküpü aşan kaynağı, 28 ay gibi kısa bir sürede halkın kullanımına sunabilmiştir.

Doğrusu ben Mısır bunu başarmışsa, Türkiye neden başaramasın diye yaklaşıyorum bu duruma.

Karadeniz’de bulunan gazın halkın kullanımına sunulma tarihi, konuyu objektif olarak değerlendirebilen uzmanların görüşlerine baktığımızda, 2023 olarak son derece gerçekçi bir hedeftir.

*

Yazının Devamını Oku

İngiliz Başbakanının Kulağına Fısıldayan Adam

7 Ağustos 2020
“Korona’dan sonra daha çevik ve büyük bir ekonomi olacak!Bunun için büyük teknoloji yatırım projeleri hazırlıyoruz.”

Bu konuşmayı İngiltere Başbakanı Boris Johnson bir sanayi kenti olan Dudley’de yaptı geçtiğimiz günlerde.

Bu konuşmada 32 kez “build” kelimesi geçiyordu.

Build kelimesini Türkçeye daha çok inşa etmek olarak çeviririz ancak ben özellikle herhangi bir yanlış anlaşılmayı önlemek için build kelimesi için geliştirme anlamını seçtim bu yazıda.

Bu kelime enteresan.

Zira tam pandeminin ortasındaki günlerde Silikon Vadisinden, eğer Silikon Vadisinde bir aristokrat sınıfı varsa bunların başında gelebilecek, bir yatırımcı Marc Andreessen bir makale yayınlamıştı.

Korona pandemisi sırasında yayınlanan bu makale 2011 yılının ağustos ayında Andreessen’ın yayınladığı ünlü “Yazılım dünyayı yiyor” makalesi kadar ses getirdi, özellikle ABD içinde.  

Andreessen bu makalede ABD’yi çok ciddi eleştirirken tüm ekonominin yeniden geliştirilmesini savunuyordu. Makalede build kelimesi 41 kez kullanılmıştı.

Peki Silikon Vadisi ile teknolojiyle çok da alakalı olmadığı bilinen Boris Johnson arasındaki bağlantı neydi? Jonhson’u Dudley’de yaptığı konuşmada 32 kez aynı kelimeyi kullanmaya yönelten neydi?  

Yazının Devamını Oku

Teknolojiye Doğu ve Batı nasıl yaklaşıyor?

18 Temmuz 2020
Bugüne kadar hem Çin’de, hem de Amerika ve Avrupa’da başarılı teknoloji takımları ile çalışma şansım oldu. Bu takımlar arasında gözlemlediğim büyük bir farkı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu gözlemimi özellikle hepimizin bildiği sosyal medya platformlarını örneklendirerek paylaşacağım.

 

Özellikle 2000’li yıllardan sonra Batı teknolojiyi daha ziyade dikkat çekmek için kullandı. Her teknoloji uygulaması kendi başına bir vaka olarak değerlendirildi. Tüketiciye yönelik her teknoloji kendi uygulamasını edinip, telefonunuzdaki yüzlerce uygulamadan biri haline gelmeye çalıştı.  

Sosyal medya yaklaşımı bu platformların daha çok ilgi çekerek buradan gelir etmesi şeklinde gelişti. Bugün baktığımızda bildiğimiz tüm Batı kaynaklı sosyal medya mecraları reklamlardan gelir sağlıyor.

Örneğin Facebook bugün hala gelirlerinin yüzde 98’ini reklamdan elde ediyor. Facebook dediğimizde Instagram, Whatsapp gibi diğer sosyal mecraları da bu işin içine giriyor.

Doğu’ya baktığımızda ise teknoloji dikkat çekmenin ötesinde hayatı kolaylaştırmayı hedefliyor. Yani özellikle Çin’de karşımıza çıkan uygulamalar sadece reklam geliri ile var olmak üzere kurgulanmıyor.

Teknoloji Asya’da daha geniş bir bakış açısı ile daha kapsamlı bir fark yaratmaya yönelik kurgulanıyor.

Örneğin Wechat uygulaması. Wechat Whatsapp’ın ya da Facebook’un karşılığı değil. Wechat bir uygulamadan daha çok bir mobil işletim sistemi. Wechat platformu içinde taksi çağırmaktan, çiçek sipariş etmeye, banka hesaplarını yönetmeye kadar birçok hizmet sunuluyor kullanıcıya.

Wechat 2010’lu yıllarda Çin’de var olan sosyal medya uygulaması QQ’dan çok daha farklı bir uygulama hayal eden Tencent yönetimi tarafından hayata geçirildi. Özel bir teknik takım belirlediler ve istenilen tamamıyla yeni bir konseptti. Wechat bu şekilde doğdu.

Yazının Devamını Oku

Bu pizzacı 10 yılda 30 kat nasıl büyüdü?

4 Temmuz 2020
On yıl önce hisseleri 12 dolardı.

Bugün 370 dolar.

10 yılda 30 katlık bir artış.

Bu bir global pizza markası.

Peki bu büyümenin sebebi nedir?

İnsanlar daha çok pizza mı yiyor ve bu sebeple pazar mı genişledi?

Sanmıyorum.

Peki şirket köklü değişimler mi geçirdi ve geçirmeye devam mı ediyor?

Evet öyle görünüyor.

Yazının Devamını Oku

Yapay zeka insan kaynakları – iki araştırma

19 Haziran 2020
Gelişmiş ekonomiler yarının kalkınma motorunu inşa etmekle meşgul. Yarının yarışı bugünkülerden daha amansız!

Ya siz birilerini alıp elinizde oynatacaksınız, ya da birileri sizi ellerinde oynatacak.

Ya güçlü bir çekme gücünüz ve zayıf bir itme gücünüz olacak ve büyük bir ivmeyle yükseleceksiniz,

ya da zayıf bir çekme gücü ve kuvetli bir itme gücü ile birilerine pazar ve kukla olacaksınız.

 

Yarının yarışında var olabilmek için güçlü bir kalkınma motoru gerekiyor. Bu kalkınma motorunun temel parçalarından biri yapay zeka teknolojileri. Yapay zeka arge, mühendislik becerileri, ürünleştirebilme becerileri ve güçlü bir ekosistem gerektiriyor.

Yani temelde insan kaynağı meselesi.

Yapay zeka insan kaynağında dünyadaki büyük resmi anlamak için iki yeni araştırmayı inceledim.

İlki geçen hafta yayınlandı.

Yazının Devamını Oku

‘’Gördüğüm en kapitalist ülke’’  

5 Haziran 2020
Pazartesi günü yaklaşık 9 ay önce kaydedilmiş bir mülakatı dinliyordum …

 

‘’ABD duvar örmekle, İngiltere Brexit sonrası vergilerle uğraşırken, Çin 20-30 yıl sonra yapay zekâ, robotiks, yenilenebilir enerjide dünya lideri olma yolunda ilerliyor.’’

‘’Çin’de herkes kendi şirketini kurup, zengin olmanın hayalini kuruyor. Gördüğüm en kapitalist ülke’’

‘’Çin halkı çok milliyetçi! Dünyanın en güzel ülkesinin kendi ülkeleri olduğunu düşünüyorlar. Herkes kendini çok şanslı hissediyor! ‘Binlerce yıl dünyanın en ileri milletiydik. Birkaç yüzyıl ara verdik. Şimdi tekrar olduğumuz yere, dünyanın liderliğine dönüyoruz’ diyorlar …’’

‘’Eğer bir müteahhit yeni büyük bir bina yapacaksa, yerel yönetim o binada yapay zekâ teknolojisinin kullanılmasını zorunlu kılıyor. Bu şekilde en ücra yerel şehirlerde bile yapay zekâ yatırımları yapılıyor.’’

‘’Çin bir grup mühendis tarafından yönetiliyor. Sürekli olarak kendini optimize eden bir devlet yapısı var. ABD avukatlar tarafından yönetiliyor ve hali ortada.’’

‘’Çin’de sadece devleti eleştirdiğinizde başınız derde girer. Onun dışında kimse kılınıza dokunmaz.’’

Bunları Sophia isimli ünlü robotu yaratan Hanson şirketinin eski bilim adamı, mühendisi ve araştırmacısı Brezilya asıllı Amerikalı Ben Goertzel söylüyor.  

Yazının Devamını Oku

21. yüzyıl için 2 öneri

28 Mayıs 2020
Acaba 2030’da hangi meslekler revaçta olacak?Acaba 2050’de hangi meslekler en çok kazanacak?

 

8-10 yıl önce mavi yakalıların işlerinin tehlikede olduğu konuşuyorduk. Artık bu işleri robotlar kolayca yapacak bu yüzden mavi yakalılar için yeni meslekler dizayn edilmeli diyorduk.

Sonra 2013 yılında bugün makine öğrenmesi dediğimiz alanda, yani yapay zekâ teknolojileri alanında büyük bir atılım gerçekleşti.

Son birkaç senedir geleceğin meslekleri konuşulduğunda artık denklemin içine yapay zekâ giriyor. Hatta başrolde!

Peki makine öğrenmesi ile oluşturulan algoritmaların yeni algoritmalar üreterek işleri hallettiği bir dünyada beyaz yakalıların işleri ne kadar güvende kalacak?

2017 yılında Stanford Tıp Fakültesi bir algoritmanın bronşiti bir doktordan çok daha iyi saptayabildiğini duyurdu web sitesinde.

Belli kurallar çerçevesinde trend belirleyerek kararlar veren finansçı ve yatırımcılar da yapay zekayı en hızlı kullanmaya başlayan sektörler arasında geliyor. New York’taki fonlardan birinin yönetim kurulunda bir algoritma olduğunu duymuştuk, hatırlarsanız.

Makine öğrenmesi, yani yapay zekâ hızla gelecek tahayyüllerimizi değiştiriyor.

Yazının Devamını Oku